MEHMET Y. YILMAZ : TÜRKİYE İSLAM CUMHURİYETİ
30 Mart 2021
Bugün "fıtrata aykırı" diye üniversiteden bir dersi kaldırmayı başaranların yarın "fıtrata aykırı dinimize aykırı" diye nerelere göz dikebileceklerini düşünmeye davet ediyorum sizleri
Hayır provokatif bir başlık değil bu. Sadece bir durumu tespit ediyor.
Saadet Partisi'nin yayın organı sayılması gereken Milli Gazete Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nde okutulan "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" dersinin "fıtrata aykırı olduğunu" ileri sürdü.
İslamcı kesim için "toplumsal cinsiyet eşitliği" korkutucu bir kavram.
İslamcılar kadınlar ve erkeklerin toplumsal yaşamda eşit bireyler olarak yer almalarından eşit işe eşit ücret ödenmesinden ailenin sorumluluğunu ortaklaşa paylaşmasından hazzetmiyorlar.
Kadının toplumsal yaşamda yer alabilmesi için bazı sıkı örtünme koşullarına uymak zorunda bırakılmasının nedeni de bu.
Onların anlayışına göre kadın ve erkek eşit yaratılmadı onun için toplumsal olarak eşitmiş gibi davranılması da gerekmiyor.
"Fıtrat" dedikleri bu ve laik düzenin kadına kendi varlığını erkekler ile eşit olarak ifade edebilmesini sağlamasını da bu fıtrata aykırı buluyorlar.
Milli Gazete'nin bunu kendisine dert etmesinde bir sorun yok.
İnanç ve ifade özgürlüğü bunu da doğal olarak kapsıyor.
Tuhaf olanı bundan sonrası:
Gazetenin bu yayını üzerine Sağlık Bilimleri Üniversitesi savunmaya geçiyor.
"Başka üniversitelerde zorunlu olarak okutulurken biz seçmeli yaptık" diyor.
Ardından "ders ile ilgili olarak soruşturma başlatıldığını" açıklıyor.
Bu alıntıyı üniversitenin açıklamasından yaptım buyurun okuyalım:
"Aile yapımızı toplumsal değerlerimizi hedef alan örf adet ve kadim geleneklerimize dini ve milli değerlerimize zarar veren hiçbir ders içeriğini kabul etmemiz izin vermemiz hoş görmemiz veya onaylamamız asla mümkün değildir. Ders bahanesiyle de olsa milli ve mukaddes değerlerimizin tartışma konusu yapılmasını asla tasvip etmiyoruz. Gençlerimizi milli duygularla yetiştirmeyi ilke edinen üniversitemizin aynı hassasiyetleri taşıdığının ve çalışmalarını bu doğrultuda yürütmekte olduğunun bilinmesini arzu etmekteyiz. "
Vay vay vay! Üniversiteye bak!
Bilimsel düşüncenin gelişmesi üniversitenin dinin kısıtlayıcı ve bağlayıcı etkisinden kurtulması ve serbestçe düşünmeye – konuşmaya olanak veren bir ortama sahip olmasıyla hızlandı.
İslam ülkelerinde medresenin neden batıdaki gibi özgür üniversitelere dönüşemediğini bunun İslam ülkelerinin geri kalmasındaki rolünü filan tartışmayacağım.
Bir köşe yazısının çapını çok aşacak bir konu bu.
Ancak Anayasa'sında "laik demokratik cumhuriyet" yazan bir ülkede dini referansların artık toplumsal yaşamın her alanına tartışmasız nüfuz etmekte olduğuna dikkatinizi çekeceğim.
Üniversite İslamcı bir eleştiri karşısında bilimsel düşünce özgürlüğünü savunacağına "ders bahanesiyle de olsa" yeni fikirlerin tartışılmasına hoş bakmayacağını açıklıyor.
Dersi veren için hemen soruşturma açılıyor. Bunu fırsat bilip yakında üniversiteden de atarlarsa hiç şaşırmam.
Cumhurbaşkanı'nın İstanbul Sözleşmesi'ni çöpe atmasının nedeni de aynı İslami referanslar. Fıtrata aykırıymış bazı hükümleri!
Birçok Ziraat Fakültesi'nde ve meslek yüksek okulunda şarapçılık dersi bile kaldırıldı şarap yapmak günah diye!
Diyanet İşleri Başkanlığı bir tür Şeyhülislamlık mertebesine yükseldi her konuda "ne diyecek" diye gözler önce oraya dönüyor.
Cumhuriyet'in "değiştirilemez değiştirilmesi teklif dahi edilemez" laiklik ilkesi dört bir yanından hızla tırtıklanıyor.
Bugün "fıtrata aykırı" diye üniversiteden bir dersi kaldırmayı başaranların yarın "fıtrata aykırı dinimize aykırı" diye nerelere göz dikebileceklerini düşünmeye davet ediyorum sizleri.
Türkiye Cumhuriyeti'nin adının yakın bir gelecekte "Türkiye İslam Cumhuriyeti" olarak değiştirilmesi belki mümkün olmayacaktır ama İslami referanslarla günlük hayatımıza yönelik kısıtlamaların baskıların yaptırımların eli kulağında.
Şimdi uyanmazsak yarın çok geç olur!
○ * *
Sinovac para kazanmak istemiyor mu?
Türk Tabipleri Birliği Covid-19 İzleme Grubu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala Sözcü'den İsmail Saymaz'a yaptığı açıklamada Çin'den ithal edilen Sinovac aşısının koruma oranının "yüzde 50 civarında" olduğunu söyledi.
Sinovac aşısının üçüncü faz sonuçlarını açıklayan Hacettepe Üniversitesi de daha önce yüzde 90'nın üzerinde olduğu açıklanan aşının etkililiğinin yüzde 83.5 hastanede yatışı engelleme oranının ise yüzde 100 olduğunu duyurmuştu.
Koronavirüs'e karşı aşı geliştirebilmek için birçok şirket hem zamana hem de birbirlerine karşı yarıştı.
Acil kullanım onayı alabilmek için de her şirket kendi aşısı ile ilgili üçüncü faz deneme sonuçlarını ciddi bilimsel dergilerde yayımladılar.
ABD ve AB ülkelerinde acil kullanım onaylarını bu sonuçlarla elde edebildiler.
Çin'in Sinovac şirketi hariç!
Bu şirket Çin'de yaptığı klinik test sonuçlarını hâlâ açıklamış değil.
Bu şirketin aşısı ile ilgili Faz 3 aşı sonuçlarını Türkiye yüzde 83 Brezilya yüzde 50 olarak açıkladı hepsi o kadar.
Bunlarla ilgili olarak yayımlanmış makale de yok.
Ve daha da tuhaf olanı bu aşı Çin'de de kullanılmıyor. Üç müşterisi var sadece: Türkiye Brezilya Endonezya.
Diğerlerini bilmiyorum ancak Türkiye bu aşıya adeta mahkûm durumda çünkü yöneticilerimiz diğer şirketlerin aşılarına hiç ilgi göstermediler.
Müşterisi bu kadar sınırlı olmasına rağmen aşının temininde sıkıntılar çektiğimiz de ortada.
Şirket sanki bu aşıyı aslında hiç satmak istemiyor da hatırımız için lütfen veriyormuş gibi bir tutum içinde.
○ Böyle bir aşı üreten şirket niye ABD ve AB'ye bu aşıyı satmak istemiyor? Niye ABD ve AB yetkili makamlarının talep ettiği 3. Faz sonuçlarını saklıyor?
○ Niye Çin bu aşıyı kullanmıyor?
○ Niye şirket elindeki deney sonuçlarını ısrarla açıklamıyor?
Bunlar kimseye tuhaf gelmiyor mu?
○ * *
Türk mutasyonu!
Bilimciler Koronavirüs'ün Brezilya İngiltere mutasyonlarından sonra bir de Türk mutasyonu olup olmadığının anlaşılabilmesi için uzun gen testlerinin yapılması gerektiğini söylüyorlar.
Gen testleri süredursun ben virüsün bir Türk mutasyonu olduğunu tespit etmiş bulunuyorum.
Bakınız:
Orijinal virüs her tür spor müsabakasında bulaşabiliyor. Ancak Türk mutasyonu sadece lig maçlarında bulaşabiliyor milli maçlarda bulaşmayı tercih etmiyor.
Orijinal virüs iktidar – muhalefet ayırmadan bulaşırken Türk mutasyonu sadece muhaliflere bulaşmak için fırsat kolluyor.
Orijinal virüsün saat mefhumu yokken Türk mutasyonu akşam 7'den sonra daha çok bulaşıyor.
Orijinal virüs her ortamda yayılabilirken Türk mutasyonu sadece barlarda ve canlı müzik yapılan yerlerde yayılabiliyor.
Orijinal virüs 7 X 24 faal iken Türk mutasyonu daha çok Pazar günleri yayılmayı tercih ediyor.
Türk mutasyonunun en çok sevdiği ortamlar düğün ve cenazeler. Ancak meşhur ve siyaseten güçlü kişilerden tırstığı için sadece orta halli insanların düğün ve cenazelerinde yayılabiliyor.
Türk mutasyonu kapitalist bir bakışa sahip. Zenginleri seviyor fakirlerden nefret ediyor. Onun için de daha çok fabrikalar toplu taşıma araçları gibi yerlerde faaliyette.
Türk mutasyonu orta yaştaki kişilerden hazzetmiyor ve onlardan uzak duruyor ancak yolda 65 yaşını geçmiş birisi görürse kendini tutamıyor hemen bulaşıyor.
ŞENOL ÇARIK : BİTMEYEN KRİZ Kriz bir karmaşadır ve her karmaşada bazıları kaybederken bazıları kazanır… Belirli tarihsel kırılma anlarında eşiklerde hep krizler büyük buhranlar yaşandı… Savaşlar gerilimler çatışmalar kıtlıklar salgınlar felaketler afetler… Krizler daha da derinleşti… Dünyadaki ekonomik tablo Koronavirüs salgınıyla birlikte daha da ağırlaşıyor. İnsanlık kapitalizmin giderek daha da vahşileştiği emperyalizm çağında daralan makasın acımasız dişlilerin arasında can çekişmekte. Bütün insanlığa yetebilecek düzeydeki kaynaklar neden küçük bir kesimin elinde toplanmakta? Ekonomik kriz ve bunalımlar neden belli bir çevreyi etkilememekte tersine onları zengin etmektedir? Ekonomik krizin nedenleri nelerdir? Krizlerle yaşamak kaderimiz mi? Koronavirüs salgını ortamında giderek derinleşen ekonomik buhranın ortasında hazırlanan bu çalışmada; Prof. Dr. Korkut Boratav Prof. Dr. Bilsay Kuruç Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Prof. Dr. Duran Bülbül Doç. Dr. Bilin Neyaptı Doç. Dr. Kaan Öğüt Dr. Haydar Lütfü Ejder Ersin Dedekoca Şenol Çarık ve Çetin Ünsalan'ın makaleleri yer alıyor. Sadece mevcut tabloyu yorumlamakla kalmayıp aynı zamanda konunun tarihsel arka plânı ve yapısal sorunlarıyla birlikte anlaşılmasına yardımcı oluyor. |
TİMUR SOYKAN : BARONLAR SAVAŞI 'ZİNDAŞTİ OLAYI'NIN PERDE ARKASI Bu kitap bir roman ya da kurtlar vadisinde geçen bir dizi senaryosu değil. Her sayfası resmî belgelerdeki iddialara dayanıyor ve yeraltı dünyasının gerçeklerini ortaya koyuyor. 'Narcos Türkiye' ile tanışın: Uyuşturucu baronları… Devasa malikanelere sığmayan servetler… Milyarlarca dolarlık zehir piyasası… Eroin dolu gemiler… Profesyonel tetikçiler… Kanlı bir savaş… İstanbul'dan Dubai'ye İran'dan Kanada'ya uzanan suikastlar zinciri... Diplomat görünümlü ajanlar… Kirli polisler… Siyasi bağlantılar… Büyük rüşvetler… Ve devlet içinde derin bataklık… Ve skandallar… Hiç duyulmamış skandallar… |
Melih Gökçek başbakan olabilmek için neler yaptı? AKP kurulmadan önce ABD ziyaretinde neler yaşandı? 30 yıl boyunca nasıl "örgüt" gibi hareket etti? A Takımında kimler vardı? Fenerbahçe'ye neden başkan olmak istedi? Genelev patronları Ankara'da neler yaptı? Gözaltına alındığında kim kurtardı? Trafik kavgasında neden silah kullanıldı? Turgut Özal kime ve neden "dangalak" dedi? İlk "parsel parsel" satış ne zaman gerçekleşti? ANKAPARK ihalesinin ucu hangi mafya liderine uzandı? Osman Gökçek ölen çete lideriyle ne konuştu? Zekeriya Öz'ü Dubai'de ağırlayan kişinin Melih Gökçek ile ne ilişkisi vardı? FETÖ firarisini kim nasıl korudu? 17-25 Aralık'tan sonra FETÖ'ye imar rantı sağlandı mı? 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'cü isme parsel verildi mi? Parsel Parsel bunlar ve daha onlarca sorunun yanıtını veriyor… |
Her 28 Şubat geldiğinde tartışılıyor üzerine çok şey söyleniyor. Fakat bu söylenenlerin ne kadarı doğru ne kadarı yanlış. Yazarımız Alican Türk tamamıyla belgelere sadık kalarak 28 Şubat Milli Güvenlik Kurulu kararları öncesi siyasi ortamı 28 Şubat günü yaşananları ve 28 Şubat sonrasını detaylarıyla ele alıyor birçok gerçek olarak sunulanın ve söylenenin doğru olmadığını ve bir grup siyasi tarafından istismar konusu olarak kullanıldığını titizlikle ispatlıyor. 28 Şubat kararları ile ilgili aklınıza gelen her türlü soruya bu kitap ile cevap bulacaksınız. Hiç bir şüphe kalmayacak. Kitap içerisinde; Türkiye'de mevcut cumhuriyet rejimini yıkarak yerine dinî hukuka dayalı bir devlet kurma çabaları (irtica) var mıydı bunlar gerçek bir tehdit miydi yoksa askerlerin "toplum mühendisliği" adına uydurduğu "hayalî" bir düşman mıydı? 28 Şubat gerçekten bir askerî darbe miydi? Batı Çalışma Grubu (BÇG) bir "cunta yapılanması" mıydı? Bunlar kimdi ve ne iş yaparlardı? Aczmendiler Fadime Şahin - Ali Kalkancı olayları askerlerin bir "tezgâhı" mıydı? 28 Şubat'ta MGK'da ne oldu? Kararlar Erbakan'a zorla mı imzalatıldı? Erbakan Bakanlar Kurulu'nda MGK Kararları hakkında ne dedi? Kamuda ya da üniversitelerde türban yasağı 28 Şubat'ta mı getirildi? 28 Şubat'ta TSK'dan kaç personel ihraç edildi? Bunlar "dindar" oldukları için mi TSK'dan atıldılar? 28 Şubat'ta imam hatipler ve Kur'an kursları kapatıldımı? 8 Yıllık Kesintisiz Eğitim Yasası askerlerin zorlamasıyla mı çıkarıldı? O süreçte bir kısım milletvekilinin partilerinden istifa nedeni asker korkusu muydu? Sincan'da tanklar neden yürüdü? Erbakan tanklar nedeniyle mi istifa etti? Genelkurmay'da CB Demirel'e ve ayrıca yargı ve medya mensuplarına verilen brifinglerde askerler neler söyledi? Silah kullanmaktan söz ettiler mi? Çevik BİR ABD'ye darbe icazeti almaya mı gitmişti? "Balans ayarı" sözü nereden çıkmıştır? İflas eden bankaların içini askerler mi boşaltmıştır? 28 Şubat'ta FETÖ korunup kollanmış mıdır? Refah Partisi askerlerin baskısıyla mı kapatılmıştır? AKP'nin doğuşu ile 28 Şubat arasında bir ilişki var mıdır? 28 Şubat Davası'nda neler oldu? Bu dava ile FETÖ kumpası diğer davalar arasındaki benzerlikler nelerdir? Ve daha onlarca soru... İddia Ediyoruz: Bu ve benzeri daha pek çok soruya İlk kez bu kitapta verilen yanıtlarla bütün Ezberleriniz Bozulacak! Okurken şaşıracak ve "puzzle"ın bütün parçalarını bir araya getirerek büyük resmi - Türkiye'nin bugününü - göreceksiniz. Bu kitaptan herkesin ama özellikle de o günleri bilmeyen "Z kuşağı"nın öğreneceği çok şey var. İyi Okumalar… https://www.kirmizikedi.com/kitap/urun/0ba40502ff6f4a9f87792a6b7863ccb3 |
Türkiye'nin AB üyelik sürecini anlatan son kitabım Sharp and Sharp [London -İstanbul] Türkiye tarafından basıldı. Faydalı olmasını diliyorum... 'AB'nin Türkiye Üyeliği (sorunlu ama vazgeçilemeyen ilişki) [III. Baskı]' 'Turkey's Accession to the EU (tainted but irrevocable affinity) [Third Edition]' Renkli ve İki Dilli Kitap [(Bilingual) İngilizce-Türkçe] 276 sayfa Türkiye'nin AB üyelik sürecini anlatan bu kitaplar diğerlerinden farklı. Konular hem İngilizce hem de Türkçe olarak iki dilde kaleme alındı. İngilizce bölümleri kolay anlaşılması için oldukça yalın biçimde tercüme edildi. İçeriği desteklemek için çok sayıda renkli grafik tablo ve fotoğraf kullanıldı. Türkiye AB ilişkileri oldukça dinamik sürekli değişiyor. Kitap AB Komisyonun Türkiye için en son hazırladığı 2020 ülke (ilerleme) raporu Geri Kabul Anlaşması Vize Serbestisi Göç gibi güncel konuları da kapsıyor. Ayrıca ekinde ders izlencesi de bulunuyor. Not: Kitapı 'n11' 'Trendyol' vb sitelerinden sipariş edebilirsiniz. |
Kıbrıs tarihinde bugünlerde yaşananları "Geçmişten Günümüze Kıbrıs Gerçeği" kitabımda paylaşırken Şehitlerimizi rahmetle Gazilerimizi şükranla anıyorum. "...Yunanistan Kıbrıs'a gizlice asker silah mühimmat ve araç yollamaya başlamıştı. Yunan askerleri gece olduğunda gemilerden çıkıyor garnizonlarına gidiyordu..... 15 Şubat 1964 günü Magosa Limanı'na yanaşan bir Yunan gemisi yükünü boşaltıyordu. Yükün üzerinde "Matbaa malzemesi Maki (Nikos Sampson'un) gazetesi / Magosa" yazılıydı. Bir kasa yere düşerek açıldı ve makineli tüfekler tabanca ve el bombaları v. b rıhtıma yayıldı . Mısır üzerinden de Kıbrıs'a Rus silahları gönderildiği haberleri vardı. 20 Şubat 1964'de 3 Rus gemisi Magosa Limanı'na yüklerini boşalttılar. Kasaların üzerinde Kıbrıs Hükümeti yazıyordu! Gemiler Mısır'ın Port Sait Limanı'ndan gelmişti. Kasalarda Rus silahları bulunuyordu. Sovyetler Birliği'nden tank ağır silah ve Çekoslovakya'dan da hafif silah alacaklardı. (1973 senesine gelindiğinde Kıbrıs Türk Alayı'nın değiştirme birliğinin güvenliğiyle görevli olarak bölüğümle Magosa Limanı'na yanaştığımızda çok sayıda Rus hafif ve orta tankı bulunduğunu görecektim...) " Detaylar kitabımdadır. |
"Ben namussuz bir ateist görmedim, namussuz dinci gördüm. Türkiye'nin en büyük açığı namuslu adam açığıdır." -Yaşar Nuri Öztürk / Allah İle Aldatmak- Aramızdan ayrılışının 5. Yılında saygı ve özlemle🙏🌹 |
FETÖ'nün TSK'deki yapılanmasını tek tek isimlerle anlatan efsane kitap 30'ncu baskıda kalmış ve tükenmişti. Mustafa Önsel'in "Ağacın Kurdu TSK'de Şakirtlerin İşgali Fetullahın Askerleri" 31'nci yeni baskısı ile fakat bu sefer genişletilmiş güncellenmiş gözden geçirilmiş olarak ve gizlisiz saklısız açık isimlerle okuyucu ile tekrar buluşuyor. İlk 30 baskı okuyucuyu da şok etkisi yaratmıştı yeni 31'inci baskıyla hayret katlanacak ağızlar açık kalacak… 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan yeni bağlantılar olaylar ve isimler "Yok artık!" dedirtecek… Neler var kitap da… Kimlermiş bakalım "Zındık Komitesi"nin üç reisi? Kitabının Harp Akademisinde zorunlu okutulduğu Fetullahçı Örgütün Aksiyon Dergisinin yazar kadrosundaki Başbakan… Fetullah Gülen'in otomobilinde yakalanan Doktor Üsteğmen 12 Mart 1971 muhtırasının güçlü isimlerinden Orgeneral Faruk Gürler'in nesi oluyor? 12 Eylül öncesi Harbiye'de yaşanan "Devrimci" "Ülkücü" ayrışması… Zaman Gazetesi yazarına Balyoz Davası ile ilgili "Dik durun!" diyen yüksek rütbeli subay… Bektaşi olduğu bilinen/sanılan askerlerin fişlendiği flash belleğe ne yapıldı? Şakirt kime denir? "Artık şakirt olmayan askeri okullara giremez" diyen yüksek rütbeli subay… Harbiye'de korkunç yıllar (2008-2014) işkenceler ölümler intiharlar… Reina saldırısını gerçekleştiren teröristin telefon rehberindeki yüzbaşı… İstihareye yatan kalkışmacı generalin gördüğü rüya… Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı sorgu odasından çıkıp intihar eden subay… "Gay Tayfa" iftiralarıyla başlayan süreç ve Deniz Kuvvetlerine yapılan saldırılar… GATA'da ve Askeri Yargıda Fetullahçı yapılanmanın boyutları… Beyin Cerrahından veteriner olur mu? SAT komando Birliğini lağv etmeye kalkan doktor… Fetullahçı örgüt için Askeri Yargı ve Askeri Tıbbiyenin önemi… Genelkurmay Erdoğan'a darbe yapar mı? Necdet Özel casusluktan yargılanır mı?
Ve daha birçok can alıcı konu… Gerçeklerle yüzleşmeye hazır mısınız? |
Metastaz 2: Cendere Barış Pehlivan Barış Terkoğlu KIRMIZI KEDİ YAYINEVİ "Okuduğumuz kitap bir yumruk gibi tepemize inip bizi uyandırmadıktan sonra neye yarar?" Franz Kafka ○ CHP'li Belediye Başkanları İmamoğlu ve Çerçioğlu için yapılan ahlaksız teklifin arkasında hangi AKP'li Bakan vardı? ○ Pelikancılar AKP içinde hangi operasyonları yaptı ve kimleri fişledi? ○ Yargının arka odalarında hangi ses kayıtları dolaşıyor? ○ Holding patronu cinayetinin üstü hangi yollarla kapatılmak istendi? ○ Hakimler ve savcılar gizlenen skandalları ilk kez nasıl anlattı? ○ Adliyeye getirilen ve içinde 260 bin dolar olan çantanın sırrı neydi? ○ Nurcular devlet içinde nasıl bir ağ kurdu? ○ Yargıdaki Pelikan-Hakyol mücadelesinin perde arkasında ne vardı? ○ FETÖ borsasının belgesinde neler yazıyordu? ○ AKP'li bakanlar arasındaki kavganın bilinmeyen nedeni ne? ○ Diyanet'in gizli tarikatlar raporu nasıl sızdı? ○ Öldürülen AKP yöneticisinin eşi sessizliğini bozup neler anlattı? ○ 15 Temmuz raporu aslında neden basılmadı? ○ Kartal İmam Hatip mezunu olmak devlette hangi kapıları açıyor? ○ Erdoğan'ın yakınını hayata döndüren ismin başına neler geldi? Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan devlette yaratılan çürümeyi ve herkesin hissettiği cendereyi belgeliyor. "Metastaz 2: CENDERE" çarpıcı bir gazetecilik araştırması olarak tarihe geçecek. |
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Biz buyuk bir inkilap yaptik.
Memleketi bir cagdan alip yeni bir caga goturduk.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
138. BASKI YONETIMI ICIN, DININ HIMAYESI, HALKIN ELEM VE GALEYANINA KARSI ZAYIF BIR KUSATMADIR. BIR ZORBA, KENDI KENDINE ZARAR VEREN VE UCURUMUN KENARINDA UYUYAN BIR AKILSIZDIR
Rahipler, hocalar, hep baski yonetiminin yurutucusu ve insan ozgurlugunun dusmani olmuslardir. Onlarin meslegi, asla muhakeme etme ve dusunme cesaretinde bulunmayan asagilik, boyun egen esirler gerektirir. Bir mudak hukumete hakim olmak icin, zayif ve ahmak bir hukumdarin ruhuna hakim olmaktan baska bir sey soz konusu olmaz. Esenlige goturecekleri yerde, rahipler, hocalar, kavimleri hep esarete suruklemislerdir. Dinin, hukumdarlarin en kotusu icin urettigi ve uygun gordugu dogaustu unvan ve yetkileri benimseyen bu hukumdarlar, genel olarak sofularla ve hocalarla anlastilar. Ve berikiler, hukumdarlar uzerinde fikren hakim olacaklarindan emin olarak, kavimlerin elini baglama ve boyunduruk altinda tutma gorevini ustlendiler. Ancak dinin korumasi altinda, zorbanin her darbeden korunmus olmakla ovunmesi bosunadir; din, insanlarin elem ve galeyanina karsi zayif bir kusatmadir.
Bundan baska, rahip, ancak, baski yonetiminden yararlandigi surece zorbanin dostudur. Soylettigi ve ancak cikarlarina uygun olarak konusan Allah'ina karsi cikarlarina uygunsuz buldugu anda isyan koyar ve yaptigi guzelligi yikar.
Kuskusuz bize soyle denilecek: "Hukumdarlar dinin kendilerine sagladigi butun yarari takdir ediyor ve butun kuvvetleriyle dine yardimci olmada cikarlari bulunuyor". Dini gorusler ve inanislar zorbalarin isine yariyorsa, bu gorus ve inanislarin, hukumeti akil ve hakkaniyet yasalarina gore yonetecek hukumdarlar icin yararsiz, gereksiz olduklari da cok aciktir. Bu durumda, baski yonetiminin uygulanmasinda yarar var midir? Zorba olmalarinda, hukumdarlarin gercekten cikari var midir? Baski yonetimi, gercek kudret ve buyuklukten, kavimlerin sevgisinden, her turlu guvenlikten onlari yoksun birakmiyor mu? Her akli basinda hukumdarin, zorbanin bir akilsiz oldugunu ve kendi kendine zarar verdigini anlamasi gerekmez mi? Her aydin hukumdarin, amaclari kendisini ayaklari altina actiklari ucurumun kenarinda uyutmak olan dalkavuklardan sakinmasi gerekmez mi?
- - - - - - - - - - - - -
Biz dusmanlarimizi yok etmek icin ugrasmayiz, onlari degistiririz.
Bilmem, anlatabiliyor muyum ?
George Orwell1984
- - - - - - - - - - - - -
Ne kadar cok tanri, ne kadar cok inanc Dolanan ve dolanan onca yol Oysa acili dunyanin tek ihtiyaci Sevgi dolu olabilme sanati.
WILCOX,ELLA WHEELER (1850-1919) ABD'li sair.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 25 Mesru savunma ve zorunluluk hali
1) Gerek kendisine ve gerek baskasina ait bir hakka yonelmis gerceklesen gerceklesmesi veya tekrari muhakkak olan haksiz bir saldiriyi o anda hal ve kosullara gore saldiri ile orantili bicimde defetmek zorunlulugu ile islenen fiillerden dolayi faile ceza verilmez.
2) Gerek kendisine gerek baskasina ait bir hakka yonelik olup bilerek neden olmadigi ve baska suretle korunmak olanagi bulunmayan agir ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya baskasini kurtarmak zorunlulugu ile ve tehlikenin agirligi ile konu ve kullanilan vasita arasinda oranti bulunmak kosulu ile islenen fiillerden dolayi faile ceza verilmez.
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum. Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder