7 Temmuz 2025 Pazartesi

DR. FEYZA BAYRAKTAR: Piyasa değerlerinin dalgalandığı yerde, insani değerler de sarsılır.

  1. Kriz, ahlakın stres testidir
    1. Açlık ilkelere bulaştığında
    2. Ahlaki körlük
    3. Liyakatin çöküşü
    4. Cezasızlık
    5. Emeksiz zaferin ideolojisi
    6. İlişkiler de ticarileştiğinde
    7. Değerlerin konuşulup yaşanmadığı bir dönem
    8. Ahlaki enkazın kuşaklara bıraktığı miras
    9. Ahlak ekonomiyi kurtarır


DR. FEYZA BAYRAKTAR: Piyasa değerlerinin dalgalandığı yerde, insani değerler de sarsılır.

@FeyzaBayraktar_

info@feyzabayraktar.com

Çünkü ekonomi yalnızca rakamların değil, insanların da hikâyesidir.

Ekonomik göstergeler bozulduğunda çoğumuzun refleksi fiyat etiketlerine kayar. Marketteki peynirin gramı, akaryakıtın litresi, kiraların metrekareye oranı…

Oysa bu verilerin altındaki asıl hikâye başka bir yerde yazılır; toplumun ahlaki yapısında. Enflasyon sadece fiyatları değil, değerleri de etkiler. Etiketlerin büyüdüğü, ilkelerin küçüldüğü bu ortamda, bir ülkenin görünmeyen ama hissedilen felaketi başlar. Çünkü kriz yalnızca maaşları değil, anlamları da küçültür.

Güven duygusu toplumun damarlarında dolaşan görünmez bir para birimidir. O değer kaybettiğinde, döviz kuru değil, insanlık kuru düşer. İnsanlar birbirine "İyi biri mi?" değil, "İşe yarar mı?" diye bakmaya başlarsa o toplumda görünmez ama yakıcı bir sızı başgösterir; ahlak enflasyonu.

Kriz, ahlakın stres testidir

Her toplum ekonomik kriz yaşayabilir. Ama aynı krize verilen tepkiler, o toplumun iç yapısını, etik dokusunu ortaya çıkarır. Bazıları bu dönemde paylaşmayı seçer, bazıları içine kapanır. Kimileri 'ben' der, kimileri 'biz'.

Buradaki farkı belirleyen şey yalnızca açlık değil, adalet duygusudur. Sistem adilse, yoksulluk dayanışma doğurur. Adalet zedelenmişse, kriz insanları birbirine düşürür. İşte burada 'ahlaki bağışıklık sistemi' devreye girer. Literatürde adı olmayabilir, ama etkisi her yerde hissedilir: Toplumun etik refleksi.

Bu bağışıklık sistemi güçlü olan toplumlar, tıpkı 2'nci Dünya Savaşı sonrası Almanya örneğinde olduğu gibi, ekonomik yıkımı sadece yatırımlarla değil, ahlaki restorasyonla aşarlar.

Açlık ilkelere bulaştığında

Açlık sadece mideyi değil, muhakemeyi de bastırır. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi tam da bunu gösterir: Temel ihtiyaçları karşılanmayan insan, soyut değerleri taşıyamaz.

Bugün Türkiye'de birçok kişi için dürüstlük bir ideal değil, risktir. Doğru olanı yapmak pahalı, yanlış olanı seçmek pratik görünüyor. Bu sadece bireyin ahlakıyla ilgili değil; sistemin dayattığı normlarla da ilgili. Ken Loach'un 'Ben, Daniel Blake' filminde olduğu gibi: Devletin dışına itilen insan, sistemle çelişmeye başlar. Vicdan, yön değil, yük olur.

Ahlaki körlük

İnsan kendi değerlerinden nasıl uzaklaşır? Psikolog Albert Bandura, bu soruya 'ahlaki kopuş' (moral disengagement) kuramıyla yanıt verir. İnsan, çaresizlik anlarında ahlaki pusulasını askıya alabilir. Önce istisna olan davranış, zamanla norm hâline gelir.

Fiş almamak, torpille iş bulmak, göz göre göre haksızlığa ses çıkarmamak… Bunların her biri 'Bir kereden bir şey olmaz' rahatlığıyla başlar. Ama her 'bir kere' bir sistem kurar.

Emile Zola'nın 'Germinal' romanında madencilerin açlıkla birlikte ahlaki sınırlarını da kaybetmesi, bugünkü manzaranın metaforudur. Biz de o madende yaşıyoruz. Yukarıda kim zenginleşiyor, nasıl? Aşağıda kim eziliyor, niçin? Herkes gözünü tepeye dikmiş; kimse zemini onarmıyor. Sonuç: Tepe parlıyor, taban çöküyor.

Liyakatin çöküşü

Toplumu içten çürüten ama en az konuşulan kriz, liyakatin erimesidir. İnsanlar artık başarıyı bilgiyle değil, tanıdıkla elde edebileceğine inandığında, 'hak' kavramı işlevsizleşir. Emek devre dışı kalır, sadakat ödüllendirilir.

Felsefeci Michael Sandel, liyakat miti çöktüğünde insanların kendini yetersiz değil, anlamsız hissettiğini söyler. Bu his bireyi sistemin dışına iter.

Türkiye'de de genç kuşaklar artık emeğin değil, tesadüflerin belirleyici olduğuna inanıyor. Bu yüzden kimi gençler eğitim yerine sosyal medya algoritmalarına, üretim yerine anlık fırsatlara yöneliyor. Çünkü liyakatin olmadığı yerde, çaba boşuna görülür.

Cezasızlık

Bir ülkede suçlular değil, dürüstler korkuyorsa orada çürüyen sadece hukuk değil, aynı zamanda ahlaktır. Sosyal psikolog Tom Tyler, insanların kurallara sadece cezadan korktukları için değil, o kuralların adil olduğuna inandığı için uyduğunu söyler.

Adaletin işlemediği yerde 'Herkes kendi hukukunu yazar' düşüncesi yaygınlaşır. Bu anlayış hukuku değil, rövanşı; liyakati değil, torpili yüceltir. İtalya'da mafyanın yıllarca 'adaleti sağlayan alternatif' olarak görülmesi, bu çarpıklığın tarihsel örneğidir.

Emeksiz zaferin ideolojisi

Başarı artık bir süreç değil, bir gösteri olarak yaşanıyor. Sosyal medya bu dönüşümün hem sahnesi hem senaristi. TikTok'ta viral olan bir içerik, bir akademik kariyerden daha çok kazandırabiliyor. Bu durum gençlere şu mesajı veriyor: Değer değil, dikkat önemli.

Walter Benjamin'in 'Sanat Yapıtı'nda anlattığı 'auranın kaybı', bugün dijital platformlarda başka bir formda yaşanıyor. Emeğin değil, görünürlüğün kıymet gördüğü bir düzen kuruldu. Böyle bir zeminde etik, estetiğin gerisine; ahlak, algoritmaların gölgesine düşüyor.

İlişkiler de ticarileştiğinde

Ekonomik kriz sadece cebimizi değil, duygularımızı da filtreliyor. Artık ilişkiler bir tür yatırım hesabı gibi değerlendiriliyor. Zengin sevgili, faydalı arkadaş, güçlü çevre… Bunlar magazin başlığı değil, gerçek hayatın yeni kodları.

Tinder, Bumble gibi platformlarda yapılan araştırmalar, insanların eş seçiminde giderek ekonomik ve sosyal statüye öncelik verdiğini gösteriyor. Aşk artık bir duygu değil, bir avantaj olarak okunuyor. Bu, yalnızca bireysel ilişkilerin değil, toplumsal bağların da zayıfladığına işaret ediyor.

Değerlerin konuşulup yaşanmadığı bir dönem

Toplum hâlâ dürüstlükten, saygıdan, hakkaniyetten söz ediyor. Ancak bu sözler nostaljik bir hatırlatmadan öteye geçemiyor. Psikolojide buna 'öğrenilmiş çaresizlik' denir: İnsan doğruları bilir ama yapacak gücü kalmaz.

Bu durum, Sovyetler Birliği'nin çözülüş döneminde olduğu gibi, ortak ülke fikrinin çıkar gruplarına bölünmesiyle sonuçlanır. Türkiye'de de benzer bir durum gelişiyor: 'Biz', yerini 'ben ve benimkiler' anlayışına bırakıyor.

Ahlaki enkazın kuşaklara bıraktığı miras

Krizler geçer, enflasyon düşer. Ama ahlaki bozulma kuşaklar boyu kalır. Eğer çocuklara 'Doğru olanla bir yere varılmaz' duygusu miras bırakılırsa sadece bugünü değil, geleceği de zehirlemiş oluruz.

IMF tablolarında görünmeyen ama okul kantinlerinde, apartman toplantılarında, sokak oyunlarında hissedilen bir çürüme başlar. Oyun kuralsızsa çocuk kural tanımaz olur. Bu nedenle ahlaki enkaz kaldırılmadan yapılacak her reform, üzerine bina dikilmiş çürük bir temel gibidir.

Ahlak ekonomiyi kurtarır

Ekonomik kalkınma teknikle değil, güvenle başlar. O güven ise sadece para politikasıyla değil, adaletle, şeffaflıkla ve ortak değerlerle inşa edilir. Toplumun inancını kaybettiği bir yerde yasalar işlese bile gelecek kurulamaz.

Bugün bize düşen, sadece yeni ekonomi modelleri üretmek değil, aynı zamanda ahlaki zemini yeniden kurmaktır.

Çünkü…

Kasalar dövizle dolu olabilir, ama eğer toplumda ahlak tükenmiş, vicdan susmuş, adalete inanç sarsılmışsa o ülke çoktan iflas etmiştir.

https://www.diken.com.tr/ekonomik-kriz-ahlaki-cokus/


--

- - - - - - - - - - - - - - - -

"Din dediği şey, bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karışık emellere kör bağlılıktan başka birşey değildir.
Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla, utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur.
Tüm dönemlerde toplumun kutsallaştırdığı boş düşüncelerden tehlikesizce sıyrılmak imkansızdır"

~ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı~

- - - - - - - - - - - - - - - -

DARBE TEHLİKESİNİ RÜYAMDA GÖRDÜM

https://www.youtube.com/watch?v=argz78JG12g

- - - - - - - - - - - - - - - -

Hiç bir şey tesadüfen gerçekleşmiyor, her şey bi plan dahilindedir.


Platon'dan Eflatun özlü sözler
Bin peygambere bedel…

- - - - - - - - - - - - - - - -

AĞUSTOS'TA DOĞMAK

Fildişi Sahili'nde kakao yetiştiricileri çikolatan habersiz büyürler
Öyle diyor izlediğim filmler
Kışı tanımaz yaz rüzgârı gibi
Oysa çikolata beyaz yapmaz beyaz adamı kara derilinin özendiği gibi
İnsanlar renklerine göre ayrılmaz ve
Toprak hangi yağmurla karşılarsa karşılasın ölümü
Umut en çok çocuklara yakışır
Şefkat ana yüreğine
Bir elanın bakışında gerçeği göremezse insan
'Suyun rengini'tanıyamaz hiçbir mevsimde
Ağaçları tanıyabiliriz ama suya uzaklığına göre
İnsanları pers, sumer ve hatta yoldaş diye
Güneş kursunu sorgulayabiliriz
Yaktığı tene göre
Çiğdem hangi dağda açar ve önce kime ağlar bir timsah
Her coğrafyadan çakma bir kahraman çıkarabiliriz
Tarihi halkların yazdığını unutarak
Hani unutmadan diyorum
Önünde diz çöktüğümüz her şafak solacak bir gün
Yeni bir kakao çekirdeği bir yerlerde çikolata olacak
Derisi insan bir canlı onu barış çekirdeği yapacak
Ve bir gün söyleyeceğiz 'Buğday'ın Türküsü'nü
'Ağustos'ta Rapsodi'yi hatırlayarak

~Yelda Karataş~
====
- - - - - - - - - - - - - - - -

Bende Kal

Bir tohum verdin
çiçeğini al
Bir çekirdek verdin
Ağacını al
Bir dal verdin
Ormanını al
Dünyamı verdim sana
Bende kal

~Aziz Nesin~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Öldürün…

MAİDE 33.Allah ve resûlüne karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir.
Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır.
Onlar için ahirette de büyük azap vardır.
ENFAL 12.hani rabbin meleklere: muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman edenlere destek olun;
ben kâfirlerin yüreğine korku salacağım; vurun boyunlarına…
Vurun onların bütün parmaklarına…
Diye vahyediyordu.
NİSA 89.sizin de kendileri gibi inkâr etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız.
O halde Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin.
Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin.
NİSA 91.hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız.
Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona baş aşağı dalarlar (daldırılırlar).
Eğer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün.
İşte onlar üzerine sizin için apaçık yetki verdik.

- - - - - - - - - - - - - - - -

Dunyayi degistirmek istedim, ama sonunda fark ettim ki , degistirmeye gucumun tek yettigi Sey kendimdim.

~Aldous Husoley~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Horoz otsun otmesin,
sabah mutlaka olacaktir.
~~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Guzel, serefli bir hayat yasa.
Yaslanip geri baktiginda ikinci bir defa tadini cikarirsin.

~Anonim Nasihat~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Tüm derslerinizi alana kadar sevincinizi ertelemeyin. Sevinç sizin dersinizdir. Alan Cohen


- - - - - - -







- - - - - - -

tibbi.pdf
Antony_Burgess-Otomatik_Portakal.epub
Richard_Brautigan-Willard_ve_Onun_Bowling_Kupalari.epub
oegc_adv_teachersnotes.pdf
Ecinniler_III-Dostoyevski.mobi
Katchaznouni.pdf
Arif_K-Felsefe_Dersleri.epub
Dogan_Yurdakul-Abi_Kabadayilar_Mafya_ve_Derin_Devlet.epub
Cumhuriyetin_Ilk_Yillari-1-Ismet_Inonu.epub
Racine-Bayazit_OCR_.pdf
Selcuklu_Mimarisi.docx
Diderot-Oyunculuk_Uzerine_Aykiri_Dusunceler.epub.pdf
Samuel_Beckett-mutlu_gunler.pdf
Ali_Ergur-Portedeki_Hayalet-Muzigin_Sosyolojisi_Uzerine_Denemeler.epub
Semsi_Tebrizi-Makalat.epub
Cok_Tuhaf_Sorusturma-Ferhan_Sensoy.epub
Anthony_Neilson-The_Censor_Sansurcu_.doc
Postmodern_Toplumdan_Kesitler-Yasar_Cabuklu.mobi
Haldun_Taner-Kesanli_Ali_Destani.doc
Plinius_Minor-Genc_Plinius_un_Anadolu_Mektuplari_Plinius_Epistulae_10._Kitap.epub
Amy_Singer-Kadilar_Kullar_Kuduslu_Koyluler.pdf
Harry_Potter_ve_Felsefe_Tasi-J._K._Rowling.mobi
Robin_Hawdon-sahane_Dugun.docx
Vus_at_O._Bener-Dost_Yasamasiz.epub
Plinio_Margos-Gece_o_Kadar_Kirliydi_ki_Ikisi_de_Kayboldular.pdf
Mihail_Solohov-Ve_Durgun_Akardi_Don_II.epub
Stephen_W._Hawking-1993_Kara_Delikler_ve_Bebek_Evrenler.epub
ANADOLU_SELCUKLU_DONEMI_ILMI_FAALIYETLERI_tez_.pdf
Guvender_Yayinlari-YGS_8_Genel_Deneme.pdf
Homeros-Ilyada.pdf

- - - - - - -

"> "> "> "> "> "> "> ">
- - - - - - -

OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/
Eposta adresleri
(Derdiniz varsa buradan ulaşın.)
:
0raj.p0yraz@neomailbox.net
oraj.poyraz@openmail.cc
HvLWPtIjJR8X@protonmail.com
0PjukdvspdUh@mail2tor.com
Tor ağı üzerindeki web siteleri
Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız.
:
http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/
http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder