Ben          Türk(!?)iyeli'ye laf söz söylemem, söyletmem de.
          Yiğittir, merttir o.
          Göstere göstere adamın ağzına mıçar.
          Uyarır, söyler ondan sonra çalar.
          En ufak bir utanma ya da sıkılma işareti göstermez.
          Suç üstü yapıldığı halde yakalayanı suçlar.
        
Bu güne kadar ne yaptıysa mertçe          yapmıştır.
          Dayak yiyenler, gazlananlar, coplananlar, fukara olanlar, alta          düşenler hak etmiştir.
          Çaldıranlar, kaptıranlar, ezilenler hak etmiştir.
Ben bu vakitten sonra çaldırana,          kaptırana, ezilene, büzülene kızarım.
          Çünkü kendisi yaptırmıştır.
          Adeta dişi bir edilgenlik içinde rıza göstermiştir.
        
Aslında kimseye kızmam.
          Ne alta yatana, ne üste çıkana.
          Kendime kızarım.
          Sana ne derim, özel hayattır derim.
          Neden bir karı koca ilişkisine karıştığımı sorgularım.
        
Ciddiye aldığım için kızarım.
          Soranlara ciddi ciddi anlattığım için kendime kızarım.
          Hiç kimse sormadığı halde hiç üstüme vazife olmayan işlere          burnumu soktuğum için kendime kızarım.
          Ülkenin %10'luk refah kesiminde olduğum halde rahat durmadığım          için kendime kızarım.
          Karnım tok olduğu halde solculuk yapmaya çalıştığım için kendime          kızarım.
        
Kimse kızmasın.
          Halkı aşağılıyorlar, küçümsüyorlar demesin.
          Kimse halktan kopuk diye söylemesin.
          Ben halktan kopuk değilim.
            Halk benden kopuk.
            Sıkıntı burada.
        
Ben halkın yanına gitsem o olmaz.
          Çünkü doğrusu benim olduğum yer.
        
Son aylarda kötü bir depresyon          halindeyim.
          Boşver dağınık kalsın, gündelik yaşama kendini bırak diyorum.
          Nasıl olsa bir faydası yok.
          40 yaşında kalp krizi, 41 yaşında by-pass oldum.
          Hep ciddiye aldığım için.
        
Sanırım bundan sonra ciddiye          almayacağım.
        
 
          Oraj POYRAZ
          L2fSIJNoA0xfSNxA
          
        
Rıfat Serdaroğlu: SEN NEREDESİN TÜRKİYELİ?
Nerede "Kupon Arazi" , nerede "Haram Medya Havuzu" , nerede "Hayali Altın İhracatı" , nerede "Tek kalemde 100 MİLYON DOLAR avanta kabul edecek Vakıf" , nerede "SİT Alanda" deniz kenarında villalar varsa, bizim Bademler "HÜKÜMET olduklarını hatırlarlar.
Hatırlamakla kalmaz, kendilerine yan bakan vatandaşlara da şöyle hatırlatırlar;
"Şahsımın Başbakanına yuh çekersen önce tokat yersin, sonra işini kaybedersin, haaa!"
Bademlerin tüm efelikleri-kabadayılıkları kimsesiz, gariban, korumasız insanlara geçer, bunları ellerindeki "Devlet Gücü" ile ezmeyi "adamlık" zannederler.
Ama karşılarına en ufak bir kuvvet-güç çıktığında, derhal sinerler ve iktidarda değillermiş gibi, suçu başkalarının üzerine atmaya gayret ederler.
Soma'da 301 insan              şehit oldu.
              Herkes suçlu ama Badem Hükümeti bî-günah!
Bir taraftan "Fırat kenarında                kaybolan koyunun sorumlusu benim" diyeceksiniz, diğer              taraftan tarihimizin en fazla can kaybının yaşandığı maden              katliamında "Bizim sorumluluğumuz yok" diyeceksiniz.
              Böyle bir yüzsüzlük dünya kurulduğundan beri görülmemiştir.
Eyy AKP Milletvekilleri;
İçinizde bir tane              olsun, Türkiye'yi "Vatan" kabul eden, Türk              Milletini seven ve sayan, inançları ve etnik kökenleri ne              olursa olsun tüm milleti kucaklayacak, kendisini sorumlu              hisseden bir Allah'ın kulu yok mu?
              Sizler ana-baba değil misiniz?
              Aşağıdaki sözleri söyleyen Erdoğan'ı hangi gerekçelerle              alkışlarsınız?
              Hadi kuldan utanmıyorsunuz, Allah'tan da mı korkmuyorsunuz?
PKK Narko-Terör              örgütü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun bazı bölgelerinde TC              Devletinin yerine geçmiş.
              Kendi Asayiş Birliklerini kurmuş, vergi toplamaya başlamış,              Türkçe kullanmayı yasaklamış, kendi bayrağını kullanır hale              gelmiş, yol kesiyor, günlerce yolları trafiğe kapatıyor,              yakıyor, yıkıyor.
Tüm bunlara "YALAN" diyecek birini arıyorum.
Mesela, zamanında partimin Diyarbakır Merkez İlçe Başkanlığını, sonra da İl Başkanlığını yapan şimdiki AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu, sen bu gerçekleri inkâr edebiliyor musun?
Türkiye'nin birliği              ve bütünlüğü, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması karşılığında              PKK'ya peşkeş çekiliyor mu, çekilmiyor mu?
              Eğer Ensarioğlu soyadına layık isen bu konuda susamazsın,              konuşursun.
PKK, 14- 15 yaşındaki kız-erkek çocuklarını Diyarbakır Belediyesinin organizatörlüğünde dağa kaldırıyor, analar-babalar feryat ediyorlar, "çocuklarımızı kurtarın" diye BDP İl Binasına gidiyorlar, üstüne bir de sopa yiyorlar!
Fırat'ın kenarındaki koyundan sorumlu Başbakan şunları söylüyor;
"15 yaşındaki                çocukları dağa çıkaran, yürekleri yanan                annelerin-babaların bu feryadını tüm Türkiye ve dünya                medyasının görmesini arzu ediyorum.
                Neredesin dünya medyası?
Ey BDP, HDP siz                neredesiniz?
                Hani zaman-zaman gidiyorsunuz da alıyorsunuz ya…
                Bu annelerin yavrularını da alın gelin bakalım.
                Alıp gelmediğiniz takdirde bizim de B planımız C planımız                devreye girer"
Eyy Fırat kenarındaki koyunun Başbakanı;
-             
İmralı'da ki bebek katilinin ayağına pazarlık için gönderdiğin MİT Müsteşarı bu çocukların yerini bilmiyor mu?
Bilmiyorsa o koltukta ne işi var? -             
Hani PKK Narko-Terör örgütü militanları silahlarıyla birlikte yurtdışına çıkacaktı?
 -             
İmralı'daki dostunun emriyle, Onur Konuğunuz Barzani'nin bölgesinden çıkıp gelen ve insan öldürüp, araç yakan, yolları kapatan çıyanların yerini "Şahsının Özel Genelkurmay Başkanı" bilmiyor mu?
 
Bilmiyorsa, niçin o üniformayı çıkarıp kenara çekilmiyor?
- Bu olaylar için BDP-HDP den yardım istediğine göre, bölgede bunların hâkimiyetini kabul etmiş olmuyor musunuz?
 
Eğer Türk Vatanının bir bölgesinde bunlar egemen ise, sen ne iş yaparsın,
Fırat'taki koyunun              Başbakanı?
              Sen neredesin Türkiyeli, var mısın?
Yamuk ağaçtan düz baston çıkmaz, bademden de Cumhurbaşkanı olmaz…
          
        
a45UyF587661-201307301451-undefined
sine qua non
* * *
olmazsa olma
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
| Kurmus                  oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com  |               Ayrilmak                  isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com  |               Grup                  Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/  |               Arzu                  ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/  |             
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder