16 Mayıs 2014 Cuma

Rifat Serdaroglu : MARKETTE BİR DELİKANLI

Ben garanti veriyorum.
Bir dahaki seçimlerde AKP Soma'dan tulum çıkaracak.
Hiç şaşırmam, ve zaten bu hep böyle olmuştur.

Çünkü çok fazla cenaze namazı kılındı.
Herkes dua etti.
Diyanet İşleri Başkanı bile o kutlu işlerini bir kenarda bıraktı, Soma'ya koştu.
Ülkemizde misafir Somalili öğrenciler bile ölenlerin gıyabında namaz kıldı.
Bütün konuşmacılar rahmet diledi, sabır diledi.
Herkes ölenlerin acılarını paylaştı.
Herkes kaderden, nasipten, Hikmet-i Hüda'dan, cennetten bahsetti.
Hayırdan, hayırlı ölümden, rızıkdan, alın terinden bahsetti.
Kurtulanların yaşama umudunu asla terk etmediğini, imanla dua etmeye devam ettiğini ve bu sayede kurtulduklarını anlattılar.
Küçük küçük bir sürü menkıbe var.
Kimini Allah çocuğuna bağışlamış.
Kiminin duaları kabul olmuş.

Haaa bu arada kimse ölenlerin nasıl çıkarılacağını bilmiyor, bir çaresi, teklifi olan kimse yok.
Olsun, bu sorun değil.

Bir de ölenlerin duaları neden kabul olmamış,
yoksa ölenlerin imanı mı eksikti,
günahları mı çoktu,
ölümleri hangi günahlarının bedeliydi gibi hınzır sorular var.

Ölenlerle ölmeyenler arasında ne fark vardı,
neden ölenler öldü, kurtulanlar kurtuldu?
duaların bu konuda etkisi ne kadar oldu?

Ancak, artık eminiz, ölenler cennette baş köşedeler.
Onlar artık şehit oldular.
Hiç şüphemiz yok.

O halde...
Her şey yolunda, bir aksilik yok.
Zengin gönül rahatıyla zengin olamaya devam edebilir.
Halk huzurla fukaralık kaderine boyun eğebilir.
Peki midemizi bulandıran şey nedir?
Neden içimizde bir burukluk var?
Yoksa, yoksaa...
İmanımız mı eksik?
İlaha isyan mı ediyoruz?

Ve zaten bilmek gerek, bu dünyada işlenen günahların ve sevapların karşılığı öbür tarafta var.
O halde bu dünyada adalet aramak boşuna.
Gerek yok, anlamı da yok.

Evet, evet...
İşte din budur, bu işe yarar.
Fukara, ezilen, altta kalan, haksızlığa maruz kalanı yatıştırır, sükunete zorlar, kabul etmesini sağlar..
Zalimin, sömürenin, kandıranın, hırsızın, soysuzun işini yapmaya devam etmesini sağlar.

Biz buna kader diyoruz. Adaleti öbür dünya da arıyoruz, rahatız.
Hintliler kast sistemi diyor. Onlar adaleti yeniden dünyaya geldiklerinde bulacaklar.
Ama her hal ve şartta, alta ya da üstte olan yerine razı, memnun, mesut olacak.
Kimse isyan etmeyecek, kimse mücadele etmeyecek.


Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA


Rifat Serdaroglu : MARKETTE BİR DELİKANLI


Can korkusu nasıl oluyormuş, anladın mı Türkiyeli delikanlı?

Baktın pabuç pahalı, attın kendini markete.

Etrafında binlerce Polis-Özel Harekâtçılar-Polis araçları, bazıları Tomalı.

Hepsi vız gelip-tırıs gitti, seni bir markete tıktı canı burnunda Somalı…

Hani eski Başbakanlar, korkak-pısırık sen delikanlı idin, cesurdun?

Hani sen uysal koyun değildin?
Delikanlılığın fıtratında kaçmak var mı?

Başbakanlığın fıtratında kendi insanından kaçmak var mı?

Başbakanlığın fıtratında kendi vatandaşını iteklemek-yumruklamak var mı?

İnsanlığın fıtratında, etrafındaki polislere güvenip, 15-16 yaşındaki kız çocuğuna vurmak var mı?
Bu densizlik insanlığa sığar mı?

Değerli Okurlar;

Erdoğan, Çarşamba günü Soma'ya gitti.
Keşke gitmeseydi.
Protesto edilince, vatandaşın üzerine yürüdü, insanları itekledi, sığındığı markette
"Babamın katillerinin burada işi yok" diyen bir kız çocuğunu yumrukladı.
Vatandaşlarına
"Ahlaksızlar" diye hakaret etti.

İletişimin bu kadar hız kazandığı bir anda, tam 28 saattir TC Başbakanlık Makamından iki açıklama bekliyorum;

1)Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel'in işine son verilmiştir ve hakkında adli-idari takibat başlatılmıştır.

2)Bazı yayın organlarında Başbakan Erdoğan'ın sığındığı markette bir kız çocuğunu yumrukladığı, bir vatandaşı tokatladığı haberi yer almıştır.
Bu haber tamamen asılsızdır.

Yazıyı Perşembe akşamı tamamlamaya çalışıyorum.
Şu ana kadar Başbakanlıktan iki konuda da açıklama-yalanlama gelmedi.

Türk insanını tekmeleyen bir şerefsiz müşavir utanmadan hala o makamda duruyor.

Kendine hâkim olamayan, kontrolünü kaybetmiş, aklı başında olmayan bir

Başbakanımız var!
Yakında Türk Milletinin üzerine
"Ateş Açılması" emrini verirse şaşmamak lazım.

Cumhurbaşkanı Gül ve TBMM Başkanı Çiçek;

Sizler Erdoğan'ı izlemiyor musunuz?
Ülkenin süratle bir kargaşaya gittiğini görmüyor musunuz?
Görmezden gelmek, sizlerin sorumluluğunuzu ortadan kaldırır mı?

Eyy Tayyip;

Kendini, yerin yüzlerce metre altında, senin ve iktidarının para hırsınızdan dolayı kör karanlıkta havasızlıktan boğularak ölen o zavallılardan birinin yerine koyabilir misin?

Ya da bir kalemde 100 Milyon Dolar bağış alabilen, Valileri-Belediye Başkanlarını denetleyen Bilal'i, o madende çalışıyormuş gibi düşünebilir misin?

Elbette ki düşünemezsin.
Düşünsen, o insanların ölümünden birinci derecede sorumlu olan sen, 120 sene öncesinin örneklerini vermezdin!

Eğer düşünsen, o madende insanların ölmemesini sağlayacak "Sığınma Odalarını" yapılmasını zorunlu kılacak İLO sözleşmesini imzalardın!

O madende yapılacak sığınma odalarının tamamının maliyeti ne kadardı bilir misin Türkiyeli?
Tam 10 Milyon Dolar.

Eğer bu odalar için 10 Milyon Dolar harcansaydı, yani Bilal Oğlanın aldığı bağışın onda birini buraya aktarabilseydin, bu insanlar bugün yaşıyor olacaktı Türkiyeli!

Ya da, Suriye'de savaşsınlar diye El-Kaide ve El-Nusra'ya gönderdiğin silahların tutarının kırkta birini Soma için harcasaydın, bu zavallılar ölmeyecek, çocuklar babasız kalmayacaktı.

Evde bir türlü sıfırlanamayan 3o Milyon Avronun dörtte birini Soma için gönderseydin, yüzlerce can sevdikleriyle beraber olmaya devam edeceklerdi.

Yüce Rabbimin yasakladığı ve en büyük günah saydığı "KUL HAKKI" tam da budur Türkiyeli…

Eyy Tayyip;

Taksim-Gezi Direnişi sırasında, senin emrin üzerine orantısız güç kullanan Polisten kaçan insanların bir kısmı Camiye, büyük bir kısmı da Koç Ailesinin Divan Oteline sığınmışlardı.
Otel yetkilileri de, kendilerine sığınan insanlara tıbbî yardım dâhil her türlü desteği vermişlerdi.

Ertesi gün sen Koç Ailesi için neler söylemiştin, hatırladın mı?
Adamların ne eşkıyalığı, ne darbeciliği, ne de edepsizliği kalmıştı!

Allah'ın işine bak ki, sen de bir Süpermarkete sığındın!

Niçin Camiye değil de, Markete sığınıp delikanlılığını çizdirdin, be Türkiyeli?

Yoksa edepsizin biri "Camide içki içtiğini mi söyleyecekti?"

Eyy Tayyip;

Gezi'de Türkiye'nin gençleri, biber gazı-tazyikli ve ilaçlı su- plastik mermiden korunmak için Divan Oteline sığınmışlardı.

Peki, sen neden ve kimden kaçtın?
Seni kovalayanlar kimlerdi?

Sonunda insanların sabrını bitirdin, Türk Milletini çıldırma noktasına getirdin.

Türk Milletinin nefreti sel oldu geliyor!
Bu selin önünde ne milyarlarca dolar para, ne yandaş medya, ne de yandaş müteahhitler durabilir.

AKP İktidarının ilk yıllarında söylemiştim, bunların sonu ibretlik olacak, diye.

Tekrar ediyorum, bunların sonları ibretlik olacak.
Göreceksiniz…

Sağlık ve başarı dileklerimle 16 Mayıs 2014

Rifat Serdaroğlu


a45UyF587661-201307301451-undefined

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Eger Tanri gercekten varsa, onu yok etmemiz gerekir.

Mikhail Bakhunin
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder