30 Mart 2020 Pazartesi

Kadına şiddet siyasi bir olaydır....

Erricâlu kavvâmûne 'alâ annisâ-i bimâ faddala(A)llâhu ba'dahum 'alâ ba'din vebimâ enfekû min emvâlihim(c) fe-ssâlihâtu kânitâtun hâfizâtun lilġaybi bimâ hafiza(A)llâh(u)(c) vellâtî teḣâfûne nuşûzehunne fe'izûhunne vehcurûhunne fî-lmedâci'i vadribûhun(ne)(s) fe-in eta'nekum felâ tebġû 'aleyhinne sebîlâ(en)(k) inna(A)llâhe kâne 'aliyyen kebîrâ(n)

Abdulbaki Gölpınarlı Meali

Erkekler, kadınlardan üstündür, çünkü Allah onları bir çok şeylerde kadınlardan üstün etmiştir, çünkü onlar, kadınları, mallarıyla geçindirirler, doyururlar; iyi kadınlar da itaatli olurlar ve Allah, onların hakkını nasıl korumuşsa onlar da, kocaları yanlarında olmasa bile, iffetlerini korurlar. Kadınlarınızın serkeşliğinden korkunca onlara öğüt verin, onları yatakta yalnız bırakın, dövün onları. Fakat itaat ettikleri takdirde de aleyhlerine bir sebep araştırmayın, şüphe yok ki Allah çok yüce ve büyüktür.

Abdullah Parlıyan Meali

Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması ve mallarından mehir ve her türlü harcamada bulunması sebebiyle erkekler, kadınlar üzerine yönetici ve koruyucudurlar. Dürüst ve erdemli kadınlar gerçekten itaatlı olanlardır. Allah kendi haklarını Kur'ân'da nasıl koruduysa, onlarda öylece kocalarının yokluğunda onların malını, ev sırlarını, namus ve iffetlerini koruyanlardır. Kötü niyetlerinden korktuğunuz kadınlara gelince, önce nasihat edin, vazgeçmezlerse, yataklarında yalnız bırakın ve bununla da yola gelmezlerse, son çare olarak şer'î ölçüyü kaçırmadan dövün. Eğer size itaat ederlerse, onları incitmekten kaçının. Allah gerçekten yücedir, büyüktür.

Ahmet Tekin Meali

Allah'ın, lütufta bulunarak, birbirlerine üstün olmasına vesile kıldığı özellikleri, ailenin nafakasını ve ihtiyaçlarını kendi mallarından, paralarından karşılamaları, mallarından karşılık beklemeden, gönüllü harcamaları sebebiyle erkekler, hanımları üzerinde, ailede, aileyi ayakta tutmakla, eğitimlerini, gelişmelerini, aile fertlerinin İslam'da sebatını temin ile mükellef; denetleyerek sorumluluklarının gereğini yapmalarını sağlayan, hizmet eden, ailede işleyen, kalıcı bir düzen kuran, sorumlu meşrû bir otorite sahibi, aile reisidirler.

Dindar, ahlâklı, hayır-hasenât sahibi Müslüman sâliha kadınlar, itaatkâr, uzun uzun kıyamda durarak sorumluluk şuuruyla namaz kılan, saygılı, kocalarına karşılık vermeyen, aile içindeki dinî, insanî ve vicdanî sorumluluklarını yerine getiren kadınlardır. Allah'ın koruduğu, korunmasını emrettiği hususları, kendilerini, çocuklarını, kocalarının haklarını ve mallarını, kendi haklarını, namuslarını kocalarının bulunmadığı zamanlarda koruyanlardır.

Kafa tutup, başına buyruk hareket ederek, kurulu aile düzenini bozmalarından, şiddete başvurmalarından korktuğunuz kadınların önce gönüllerini alın, öğüt verin, davranışlarının doğuracağı istenmeyen sonuçları anlatın, itaatsizliğe devam ederlerse yataklarında kendilerini yalnız hissedecekleri halde bırakın. Buna rağmen yola gelmeyenlerin kaba yerine (bir demet ot-çöple) vurun, evinizden ayırmayarak, ilişkilerinizi devam ettirin. Eğer size itaat ederlerse, olanları olmamış sayıp, sözle veya fiilen onları incitecek vesileler aramayın. Allah yücedir ve büyüktür.
*

Ahmet Varol Meali

Allah'ın kimini kimine üstün kılması ve erkeklerin mallarından harcamalarından dolayı erkekler kadınlar üzerinde söz sahibidirler. İyi kadınlar, Allah'a gönülden itaat eden ve Allah'ın kendilerini koruduğu gibi kendileri de gizliyi koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın ve dövün. [10] Eğer size itaat ederlerse artık aleyhlerine bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah çok ulu, çok büyüktür.*

Ali Bulaç Meali

Allah'ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde 'sorumlu gözeticidir.' Saliha kadınlar, gönülden (Allah'a), itaat edenler, Allah nasıl koruduysa görünmeyeni koruyanlardır. Nüşuzundan korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifçe) vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Doğrusu Allah yücedir, büyüktür.

Ali Fikri Yavuz Meali

Erkekler, kadınlar üzerine idareci ve hâkimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (kadınlarına) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, (Allah'a) itaatkârdırlar ve Allah kendilerini koruduğu cihetle, kocalarının gıyabında ırz ve mallarını muhafaza ederler. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin. Sonra uslanmazlarsa, kendilerini yataklarda yalnız bırakın. Yine dinlemezlerse, (Hafifçe) döğün. Size itaat ettikleri takdirde kendilerini incitmeye bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.

Bahaeddin Sağlam Meali

Allah onları kadınlardan üstün kıldığından ve aile nafakasını temin ettiklerinden, erkekler kadınları yönetirler. Artık kadınların iyileri, itaatkâr olan, gizlilikte dahi –Allah'ın muhafazasıyla- namuslarını koruyanlardır. İtaatsizliklerinden endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onların yataklarını terkedin. Onları dövün(*). Eğer size itaat ederlerse, aleyhlerine yol aramaya kalkmayın. Muhakkak en yüce ve büyük Allah'tır.*

Bayraktar Bayraklı Meali

Erkekler kadınları, Allah'ın kendilerine onlardan daha fazla bağışladığı nimetler ve sahip oldukları servetten yapabilecekleri harcamalarla koruyup gözetirler. Dürüst ve erdemli kadınlar, gerçekten Allah'ın korunmasını buyurduğu mahremiyeti koruyan, sadık ve itaatkâr kadınlardır. Serkeşliklerinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince, onlara önce nasihat ediniz, sonra yattıkları yatakta yalnız bırakınız; yine de itaat etmezlerse onları geçici olarak evden uzaklaştırınız. Bundan sonra itaat ederlerse, onları incitmekten kaçınınız. Allah gerçekten yücedir; büyüktür.

Cemal Külünkoğlu Meali

Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Dürüst ve erdemli kadınlar, gerçekten Allah'ın koruduğu mahremiyeti koruyan sadık ve itaatkâr kadınlardır. Kötü niyetlerinden ve aldatmalarından korktuğunuz uslanmayan kadınlara gelince; onlara (önce) nasihat edin; sonra (uslanmazlarsa) kendilerini yataklarında yalnız bırakın; sonra (edepsizliklerine ve ahlaksızlıklarına devam ederlerse) dövün ve bundan sonra itaat ederlerse onları incitmekten kaçının. Şüphe yok ki Allah çok yücedir, çok büyüktür.*

Diyanet İşleri Meali (Eski)

Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarfetmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce'dir, Büyük'tür.

Diyanet İşleri Meali (Yeni)

Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar.[115] Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah'ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da "gayb"ı[116] korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün.[117] Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.*

Diyanet Vakfı Meali

Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.  *

Edip Yüksel Meali

Erkekler kadınları gözetirler.* Zira ALLAH herbirine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. Nitekim erkekler evin geçiminden sorumludur. Erdemli kadınlar, (Tanrı'nın yasasına) boyun eğer ve ALLAH'ın korumasını emrettiği (onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsalar korurlar. İffetlerinden endişe duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın ve nihayet onları çıkarın.** Size itaat ederlerse onlara karşı bir yol aramayın. ALLAH Yücedir, Büyüktür.*

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.

Elmalılı Meali (Orjinal)

Er olanlar kadınlar üzerinde hâkim dururlar, çünkü bir kerre Allah birini diğerinden üstün yaratmış bir de erler mallarından infak etmektedirler, onun için iyi kadınlar itaatkârdırlar, Allah kenidlerini sakladığı cihetle kendileri de gaybı muhafaza ederler, serkeşliklerinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince: evvelâ kendilerine nasıhat edin, sonra yattıkları yerde mehcur bırakın, yine dinlemezlerse döğün, dinledikleri halde incitmeye behane aramayın, çünkü Allah çok yüksek, çok büyük bulunuyor

Hasan Basri Çantay Meali

Erkekler kadınlar üzerine haakimdirler. O sebeble ki Allah onlardan kimini (erkekleri) kiminden (kadınlardan) üstün kılmışdır. Bir de (erkekler onları) mallarından infaak etmektedirler. İyi kadınlar itaatli olanlardır. Allah kendi (hak) larını nasıl koruduysa onlar da öylece göze görünmeyeni koruyanlardır. Şerlerinden, serkeşliklerinden yıldığınız kadınlara gelince: Onlara (evvelâ) öğüt verin (vaz geçmezlerse) kendilerini yataklar (ın) da yalınız bırakın. (Yine kâr etmezse) döğün. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Çünkü Allah çok yücedir. Çok büyükdür.

Hayrat Neşriyat Meali

Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdir (onların reisidir)ler. (Bu,) Allah'ın(insanlardan) bazılarını (erkekleri), bazısından (kadınlardan) üstün kılması ve (erkeklerin kendi) mallarından sarf etmeleri sebebiyledir. Sâliha kadınlar ise, itâatkâr olanlardır.(1) Allah'ın(kendilerini) korumasına mukabil, gaybı (kocasının yokluğunda, koruması gerekenleri)muhâfaza eden kadınlardır.
İtâatsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince, artık onlara nasîhat edin; sonra (bu fayda etmezse) onları yataklar(ın)da yalnız bırakın; sonra (yine dinlemezlerse fazla incitmeden)dövün!(2) Fakat size itâat ederlerse, artık (onları incitmek için) aleyhlerine bir yol aramayın! Şübhesiz ki Allah, Aliyy (pek yüce olan)dır, Kebîr (çok büyük olan)dır.
*

İlyas Yorulmaz Meali

Erkekler, Allah'ın lütfuyla rızık olarak kimini kiminden üstün tutması sebebiyle, kadınların rızıklarının ve ihtiyaçlarının karşılanma sorumluluğu onlarda olduğu için, kadınlardan üstündürler. Salih kadınlar ve itaat eden kadınlar, Allah'ın korunmasını istediği mahremiyetlerini, hiç kimsenin olmadığı (gaybde) yer ve zamanlarda da koruyanlardır. Evlilik ortamını zedeleyecek davranışlarda bulunmasından korktuğunuz kadınlara, öğüt verin, (fayda vermiyorsa) yataklarını ayırın, (buda fayda vermiyorsa) onları dövün. Eğer (Allah'ın emirlerine uygun olarak istediklerinize) itaat ediyorlarsa, onlara eziyet etmek için bahaneler aramayın. Muhakkak ki Allah her şeyden yüce ve büyüktür.

Kadri Çelik Meali

Allah'ın bazısını bazısına üstün kılması nedeniyle ve mallarından harcamalarından ötürü erkekler, kadınlar üzerinde hüküm sahibidirler. (Ama öte yandan da) saliha kadınlar; gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri (hakları), kocasının bulunmadığı zamanda koruyanlardır. Baş kaldırmalarından endişelendiğiniz kadınlara (önce) öğüt verin, (etkili olmazsa) onları yataklarında yalnız bırakın, (o da olmazsa, son çare olarak sınırları aşmamak şartıyla) onları (iz bırakmayacak şekilde, suçlu oldukları hasebiyle) dövün. Size itaat ederlerse sakın aleyhlerine yol aramayın. (Unutmayın ki) Allah (hepinizden daha) yücedir, büyüktür.*

Mahmut Kısa Meali

Erkekler, hanımlarını koruyup gözetmekle yükümlü olup, onlar üzerinde âmir ve yöneticidirler. Çünkü Allah, insanlardan bazılarını yaratılışça diğerlerinden daha üstün kılmıştır. Daha güçlü, cesaretli ve dayanaklı olan erkek, bu görev için daha uygundur. Tabiatı gereği kadın duygusal, yufka yürekli, zayıf ve nârin olduğundan, aileyi yönetme ve onu dış tehlikelerden koruma görevi onun sırtına yüklenmemelidir. Ayrıca erkekler, çalışıp para kazanmak ve mallarından harcama yaparak ailenin geçimini sağlamakla yükümlüdürler. Yükümlülük de aynı oranda yetki gerektirdiğinden, aile reisi erkek olmalıdır.
O hâlde, iyi kadınlar, Allah'a gönülden boyun eğen, İslâm'a aykırı bir istekte bulunmadıkları sürece kocalarına itaat eden ve Allah'ın koruduğu ve korunmasını emrettiği namuslarını, aile içi mahremiyet ve gizlilikleri koruyan kadınlardır.
Yuvanızın yıkılmasına sebep olabilecek çirkin ve iffetsizce davranışlarından korktuğunuz kadınlara gelince, onlara önce, Allah'ı ve âhiret gününü hatırlatarak ve yaptıkları çirkin davranışların mutlaka cezalandırılacağı konusunda kendilerini uyararak güzelce nasihat edin, isyankârlıklarından vazgeçmezlerse, sizi kaybettikleri takdirde neler hissedeceklerini onlara göstermek için, bir süre ilginizi azaltarak onlarıyataklarında yalnız bırakın, bu da fayda vermeyecek olursa, bir aile faciasını önlemek için son çare olarak, gerekirse onları hafifçe dövebilirsiniz. Eğer bundan sonra size itaat ederlerse, geçmişte olanları affedin; önceki kusurlarını bahane ederek onları incitmeye kalkmayın. Unutmayın ki, sizin bir çok günahınızı affeden ve sizden çok daha güçlü olan Allah yücedir, büyüktür. Siz de yücelik istiyorsanız, âdil ve merhametli olmalısınız.
Ailede iyice huzursuzluk baş göstermişse, o zaman iş büyüklere düşer. O hâlde, ey aile büyükleri, hâkimler ve yöneticiler!

Mehmet Türk Meali

Allah'ın, insanları birbirinden üstün kılması1 ve erkeklerin mallarını (aile fertleri için) harcamaları2 sebebiyle erkekler,3 kadınlar üzerine koruyucu ve yöneticidirler.4 İyi kadınlar, itaatkâr olup, Allah'ın korunmasını (emrettiği) gizli şeyleri korurlar.5 Çirkeflik6 yapmasından korktuğunuz kadınlara, (durumlarına göre) ya öğüt verin ya yataklarda onlardan uzaklaşın ya da dövün.7 Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.8*

Muhammed Esed Meali

ERKEKLER, kadınları, Allah'ın kendilerine onlardan daha fazla bağışladığı 42 nimetler ve sahip oldukları servetten yapabilecekleri harcamalarla koruyup gözetirler. Dürüst ve erdemli kadınlar, gerçekten Allah'ın koru[nmasını buyur]duğu mahremiyeti koruyan 43 sadık ve itaatkar kadınlardır. Kötü niyetlerinden 44 korktuğunuz kadınlara gelince, onlara [önce] nasihat edin; sonra yatakta yalnız bırakın; sonra dövün; 45 ve bundan sonra itaat ederlerse onları incitmekten kaçının. Allah gerçekten yücedir, büyüktür.

Mustafa İslamoğlu Meali

ERKEKLER kadınların koruyup gözeticisidirler;[768] çünkü Allah erkeklerle kadınları farklı alanlarda üstün yeteneklerle donatmıştır;[769] bir de erkekler servetlerinden harcama yapmaktadırlar. Dürüst ve erdemli kadınlar hem (Allah'a) boyun eğen, hem de Allah'ın koruduğu (iffeti, eşlerinin) yokluğunda da koruyan kadınlardır.[770] Sadâkatsizlik etmelerinden çekindiğiniz[771] kadınlara gelince: onlara önce öğüt verin, sonra yataklarında yalnız bırakın, nihayet darp edin![772] Ardından size itaat ederlerse, aşırı giderek onlar aleyhine bir yol benimsemeyin! Allah, gerçekten yücedir, büyüktür.[773]*

Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Erkekler kadınların üzerinde ziyâde kâimdirler. Çünkü Allah Teâlâ onların bazısını bazısı üzerine tafdil buyurmuştur. Ve mallarından infak etmektedirler. İmdi sâlih kadınlar itaatlidirler. Allah Te-âlâ'nın hıfzı sayesinde gaybı muhafazakardırlar. Serkeşliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince onlara nasihat veriniz, ve onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövünüz. Fakat size itaat ederlerse artık onların aleyhlerinde bir yol aramayınız, şüphe yok ki, Allah Teâlâ çok yücedir. Çok büyüktür.

Suat Yıldırım Meali

Kocalar eşleri üzerinde yönetici ve koruyucudurlar. Bunun sebebi, Allah'ın bazı insanlara bazılarından daha fazla nimet vermesi ve bir de kocalarının mehir verme, evin masraflarını yüklenmeleri gibi malî yükümlülükleridir. O halde iyi kadınlar: itaatli olan ve Allah kendi haklarını nasıl korudu ise, kocalarının yokluğunda, onların hukuklarını koruyan kadınlardır. Dikbaşlılığından yıldığınız kadınlara gelince: Onlara evvela öğüt verin, vazgeçmezlerse yatakta yalnız bırakın ve bunlarla da yola gelmezlerse onları hafifçe dövün. Şayet size itaat ederlerse, onlara yüklenmek için bir sebep aramayın. Unutmayın ki üstünüzde çok yüce ve büyük olan Allah vardır. {KM, I Timote. 11, 12; I Korintos. 11, 3; Efes. 5, 22}*

Süleyman Ateş Meali

Allah, insanları birbirinden üstün kıldığı ve mallarından harca(yıp kadınların geçmini sağla)dıkları için erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler. Bundan dolayı iyi kadınlar ita'atkar olup, Allah'ın kendilerini korumasına karşılık (Allah'ın verdiği başarı ile) gizliyi korurlar (kocalarına asla ihanet etmezler). Hırçınlık, etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarda onlara sokulmayın, onları dövün. Eğer size ita'at ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Çünkü Allah yücedir, büyüktür.

Süleymaniye Vakfı Meali

Erkekler, kadınların koruyucusudurlar. Bu, Allah'ın her birine diğerinden üstün özellikler vermesi ve erkeklerin mallarından (eşleri için) harcamaları[1] sebebiyledir. İyi kadınlar, Allah'a itaat edenler ve Allah'ın korumasına karşılık[2] yalnızken[3] kendilerini koruyanlardır.Boşanıp gitmesinden korktuğunuz kadınlarınıza[*4] öğüt verin, yataklarından ayrılın[*5] ve kendilerini rahat bırakın[*6]. Sizi gönülden kabul ederlerse[*7] onlara karşı başka bir yol aramayın (boşanmaya kalkmayın). Allah yücedir, büyüktür.*

Şaban Piriş Meali

Allah'ın bir kısmını bir kısmına üstün kılması ve erkeklerin mallarından geçimi sağlamaları dolayısıyla, erkekler kadınlar üzerine yöneticidirler. İyi kadınlar, gönülden (Allah'a) boyun eğen, Allah'ın koruduğu gizlilikleri koruyanlardır. Kötü davranışlarından korktuğunuz kadınlara öğüt verin. Daha sonra yataklarında yalnız bırakın ve (sonunda) onları dövün. Eğer size itaat ederlerse onların aleyhine yol aramayın. Elbette Allah yücedir, büyüktür.

Ümit Şimşek Meali

Allah'ın onlara fazladan vermiş olduğu nimetler ve mallarından yaptıkları harcamalar sebebiyle, erkekler kadınlar üzerinde yönetici ve koruyup gözeticidirler. Saliha kadınlar ise itaatkârdırlar;(17) Allah kendilerini nasıl korudu ise, onlar da kocalarının yokluğunda onların hukukunu korurlar. Geçimsizliğinden(18) korktuğunuz kadınlara öğüt verin; sonra onları yataklarında yalnız bırakın; sonra da hafifçe dövebilirsiniz.(19) Eğer size itaat ederlerse, artık onlara karşı bahane aramayın. Çünkü Allah herşeyden yüce, herşeyden büyüktür.*

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.

M. Pickthall (English)

Men are in charge of women, because Allah hath men the one of them to excel the other, and because they spend of their property (for the support of women). So good women are the obedient, guarding in secret that which Allah hath guarded. As for those from whom ye fear rebellion, admonish them and banish them to beds apart, and scourge them. Then if they obey you, seek not a way against them. Lo! Allah is ever High Exalted, Great.

Yusuf Ali (English)

Men are the protectors(545) and maintainers of women, because Allah has given the one more (strength) than the other, and because they support them from their means. Therefore the righteous women are devoutly obedient, and guard in (the husband´s) absence what Allah would have them guard.(546) As to those women on whose part ye fear disloyalty and ill-conduct, admonish them (first),(547) (Next), refuse to share their beds, (And last) beat them (lightly);(547-A) but if they return to obedience, seek not against them(548) Means (of annoyance): For Allah is Most High, great (above you all).*

Siyasidir elbette.
Politik İslamın konusunudur.
Peki ya politik olmayan İslam var mı?
Yok...
Bunu Muhammedde sormak lazım...
Ve bir de ayetler var, arızalı ayetler.
Misal kadının dövülebilitesini anlatan ayetler.

Misal:
Nisa 34. âyette "Nüşuzundan korktuğunuz kadınlarınıza öğüt verin/güzel sözler söyleyin, yataklarından ayrılın ve onları (oraya) darb edin"
Bunu ben totomdan uydurmadım.
Denilene göre bu laflar orijijnal Arapçasıyla bizzat Allah tarafından söylenmiş.
Tıpkısıyla aynısıyla Cebrail tarafından da Muhammede iletilmiş.
Buyrun burdan yakın.
İşte size doğrudan Allahın emri.
İster bu emre itaat edin iyi Müslümanlar olun, isterseniz...

Haaa mealler yanlıştır, şöyledir, böyledir diyenler için de yan tarafa kocaman koydum.
Kırk küsur meal, kıyaslayın durun.
Bakalım kadına dayak konusunu nereye oturtacaksınız?

Haa bir de olayı küçümsemek için meallerde yapılan bir sürü ekleme var.
Onu da size açıklayayım.
Allah ne demiş?
Yalnızca "vadrıbû-hunne    : ve onlara vurun".
Hafifçe, acıtmadan, şeriata uygun olarak, küçük küçük, nazikçe falan yok.
Bunlar mealcilerin İslamı kurtarmak için yaptığı eklemeler.

Ama olmuyor, istediğin kadar dans et, kıvraklık göster olmuyor.

Neymiş efendim, YÜCE DİNİMİZ, ŞARLATAN DİN ADAMLARI argumanı kurtarmıyor.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

Nurettin Yıldıza göre, erkeğin döverek deşarj olması lazımmış.

Allah bu yüzden kadınların dövülmesine izin veriyormuş.

Eğer ki erkeğin dövmesini istemiyorsak, başka türlü deşarj olurmuş.

Bu da kadınları çıldırtırmış.

Bu yüzden, dayak atılma konusunda aslında kadınların şükretmesi gerekiyormuş.

Tamam da, eğer deşarj olma üzerinden gidersek, dayağı hak eden o kadar erkek var ki.

Bu izin neden kadına verilmiyor da, sadece erkeğe veriliyor?





- - - - - - - - - - - - -

a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Err:502
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

50. BU HAYATIN ZORLUKLARINA KARSI DINI TESELLILERIN BOSLUGU. BIR CENNET BIR AHIRET UMUDU HAYALDIR, HAYAL URUNUNDEN BASKA BIR SEY DEGILDIR

Yuce bir Allah'in yonetimi altinda nicin bu kadar caresiz, bu kadar perisan insanlar bulundugunu sordugunuz zaman, "Bu alem, insani daha mutlu bir aleme goturmeye mahsustur" diye bizi avuturlar. Bize, uzerinde yasadigimiz yuvarlagin bir "sinav yeri" oldugunu soylerler. Sonra "Allah yalniz kendisine ozgu olan gerceklesmesi olanaksizi ve suresiz mutlulugu insana verememis ve ulastiramamistir" diyerek agzimizi kapatirlar. Bu cevaplarla nasil yetinilebilir? Nasil tatmin olunabilir?

Once ahiret hayati: Bu ahiret hayati fikri, bunu varsaymakla simdi eristikleri mutluluktan daha surekli, daha saf bir mutluluga sahip olmak icin, insanlarin oldukten sonra tekrar yasamak arzularinin ifadesi olan hayalgucunden baska bir dayanaga sahip degildir. Ikinci olarak: Her seyi bilen, yaratiklarinin dusunce ve gidisatina tumuyle vakif bulunmasi gereken bir Allah'in, islemlerinden ve niyetlerinden emin olmak icin bu kadar sinavlara ihtiyaci oldugunu havsala nasil alabilir? Ucuncu olarak: Bilim adamlarinin hesaplarina gore, uzerinde bulundugumuz yeryuzu alti ya da yedi milyon yildan beri mevcuttur. Bu zamandan beri milletler turlu bicimler altinda, surekli zarar ve felaketlere ugradi. Surekli olarak zorbalarin, fatihlerin, kahramanlarin, savaslarin, su baskinlarinin, kurakliklarin, istilaci kuvvetlerin vb. sikintisi altinda insan turunun tedirgin ve perisan edildigini tarih bize gosteriyor. Bu kadar uzun sikintilar ve zalimce felaketler, zorluklar; tanrisalligin gizli niyetleri hakkinda bizi temin edecek icerikte midir? Bu kadar surekli bunca kotuluk, bunca felaket, tanrisal lutfun bize hazirladigi gelecek hakkinda yuksek bir fikir verir mi? Dorduncu olarak: Eger bize temin edilmek istendigi gibi, Allah; kerim, iyilik ve hayirsever ise, insanlara surekli mutluluk olmasa bile, hic olmazsa olumlu yaratiklari bu dunyada erisebilecekleri olcude bir mutluluga kavusturamaz miydi? Mutlu olmak icin sonsuz ya da ilahi bir mutluluga muhtac miyiz? Besinci olarak: Eger Allah, bu dunyada insanlari, mutlu olduklari dereceden fazla mutlu etmediyse, sofularin anlatilmaz ve bitmez bir haz ve nimete erisilecegini iddia ettigi "cennet" umudu ne olur? Eger Allah aklimizin erebilecegi tek yer olan yeryuzunu kotuluklerden koruyamamis ya da korumak istememisse, hakkinda hicbir fikrimiz olmayan oteki dunyayi (yani ahiret dunyasini) kotuluk ve felaketlerden koruyabilecegine ya da korumak isteyecegine ne sebep dusunebiliriz?

Lactance'e* gore, 2000 yil once Epicure soyle demis:

"Allah, ya kotuluge engel olmak istiyor ancak kotulugu yasaklamaya muktedir olamiyor; ya kotulugu yasaklamaya muktedir olabiliyor ancak engel olmak istemiyor; ya kotulugu ne istiyor ne de yasaklayabiliyor; ya da kotulugu Allah hem istiyor hem de yasaklamaya kadirdir. Eger yasaklamaya kadir olmaksizin yasaklamak istiyorsa,

Allah acizdir; eger Allah kotulugu yasaklamaya gucu yettigi halde yasaklamak istemiyorsa, bu durumda ona atfedilmesi zorunlu tutulan bir kotulukculuk karsisinda bulunuyoruz demektir. Eger Allah kotulugu yasaklamaya hem gucu yetmiyor, hem de bunu yasaklamak istemiyorsa, hem aciz hem herkesin kotulugunu isteyen olur; eger Allah kotulugun yasaklanmasini hem istiyor ve buna da gucu yetiyorsa, o halde kotuluk nereden geliyor? Ya da Allah kotulugun olmasina neden engel olmuyor? "

2000 yili gecen bir sureden beri sagduyu sahibi, bu zorluklarin cozumunu bekliyor. Hocalar, papazlar, hahamlar vb. ise bize bu zorluklarin ancak ahirette cozulecegini ogretip duruyorlar.

Firmiavaus Lactantio uslubunun zayifligi nedeniyle Le Ciceron obretien lakabini almis olan bir

Hiristiyanlik savunucusudur. 225 yilinda buyuk olasilikla Trete'de olmustur. Baslica eseri, De laformation deI'homme'dir. (A. C. )

- - - - - - - - - - - - -
Oynadigimiz bu oyunda, kazanmak soz konusu degil.
Ama bazi yenilgiler otekilerden daha iyidir...

George Orwell

- - - - - - - - - - - - -
Tanri insanlarin dualarini dinleseydi, insanlik cok hizli bir sekilde ortadan kaybolurdu, zira herkes birbirine beddua etmekten baska bir sey yapmiyor.

EPIKUROS (MO 341-270) Yunan filozof.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

GAFFAR YAKINCA : BİZANS ORDUSU VE CHP

Abi bir doğruyu çok ilginç şekilde anlatmış.
Burada verdiği örnekte Malazgirt savaşına katkı veren Hristiyan, Yahudi, Ermeni(Gregoryan) Türkler gerçeğini de vurgulamak isterim.
Müslüman Türkleri büyük sevinçele karşılayan diğer Türklerin neden sonradan düşman safa geçtiğini, hatta Müslüman Türklerin can düşmanları ile ittifak etmeye dahi yöneldiklerini sorgulamanızı isterim.
Macarlar neden Osmanlı'ya karşı Avusturya ile ittifak etmiştir?
Diğer Türkler sonradan Osmanlıya karşı durmuş ve neden Slavlarla karışmış, sonunda onlar içinde erimiştir?

Ben açıklamasını sizlere yapayım.
Müslüman Türkler soydaşlarına kafir muamelesi yapmaya başladığı anda Müslüman olmayan Türkler taraf değiştirmiştir.
İslamiyet Türk dünyasını parçalamıştır.
Ve sonunda Balkanlardaki Türk varlığının diğer unsurlar arasında assimile olmasına sebep olmuştur.

Evet, din böler, İslamiyet ise özellikle böler.
O zamanlar bölmüştü.
Şimdi de bölmektedir.

Ülkemiz giderek hızlanan bir ayrışma süreci yaşamaktadır.
Müslüman olanlar ve olmayanlar ayrımı günden güne derinleşmektedir.
Ülkenin, vatanın en aktif, en üretken paşdaşları dışlanmaktadır.
Halkın kendini sünni Müslüman sayan bölümü diğerlerine düşman edilmektedir.
Bu uzun süre böyle süremez.
Netekim dışlananlar önce kendi gettolarına hapsolmakta, oralarda da rahat ve huzur bulamayınca da yavaş yavaş ülkeyi terk etmeye başlamaktadır.
Ülkemiz giderek Araplaşmakta, Ortadoğululaşmakta, etnik yapı değişmektedir.
Benim tahminim, birkaç on yıl sonra İstanbul ve başka pek çok şehirde Türkçenin konuşulmadığı semtler ortaya çıkacaktır.

Kendini Müslüman sayanlar bu yanlıştan dönmelidir.
Benim önerim zaten dört başı mamur bir saçmalık olan İslamı terk etmeleri.
Bunu beceremeyenleri için ikinci alternatif Kur'andaki, Hadislerdeki, Siyerdeki İslamdan  uzak durmaları.
Kendi hayal ettikleri, atalar dinini İslam zannederek hayatlarına devam edebilirler.
Ya da bir Yüce Düşünürün dediği gibi kendi BÜZÜK DİNLERİNİ yaratmayı deneyebilirler.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  


GAFFAR YAKINCA : BİZANS ORDUSU VE CHP

Aydınlık Gazetesi 29.8.2019

Bizans tahtının "erguvani pabuçlarını" 1068 yılında giyen Kapadokyalı Romanos Diogenes elli yıl süren gerileme dönemine son verme azmi ile işe başladı. Türklere karşı başarılı iki sefer düzenleyen imparator kesin bir zafere ulaşmak için büyükçe bir ordu topladı ve doğrudan Selçukluların merkezine yürüdü. Bu sefer 26 Ağustos 1071 tarihinde Malazgirt'te büyük bir hezimetle sonuçlanmış Diogenes yurduna döndüğünde hem tahtını hem canını kaybetmiştir.

BİZANS ORDUSUNDAKİ TÜRKLER

Bizanslı tarihçi Attaleiates Bizans ordusu içinde Türklerin de bulunduğunu aktarır. "Selçuklular ile Bizans ordusundaki İskitler birbirine o kadar benziyordu ki bir kapışma olsa birbirlerinden ayırt edilemezlerdi" diye yazar. Gerçekten de Bizans ordusunda başta Peçenekler Uzlar ve Kumanlar gibi Kuzey Türkleri olmak üzere uzunca bir süredir Türk paralı askerler bulunmaktadır.

O dönemde Bizans ordusunda paralı askerlik yaygındı. Normanlardan Yahudilere kadar pek çok farklı ulustan birlik istihdam ediliyordu. Paralı asker mesleği savaşmak olan kişiydi ve aslında sadece mesleğini icra ediyordu. Türkler bu alanda çok donanımlı oldukları için özellikle tercih ediliyordu. Ancak Bizans ordusu saflarında siyasi sebeplerle savaşan Türkler de vardı. Örneğin Alparslan'ın eniştesi Erbasan askerleri ile beraber 1070 yılında Bizans ordusuna katılmış uzun süre Bizans siyaseti içinde rol oynamıştır.

Aynı durum tersinden de geçerli idi. Türklerde paralı askerlik kurumu yoktu ama onların safına geçen pek çok yabancı asilzade ve komutan olmuştur. (Fatih'in İstanbul'u fetheden ordusunda da 1.500 Sırp süvari bulunmaktaydı. )

MALAZGİRT'TE SAF DEĞİŞTİRENLER

Reklamdan sonra devam ediyor

Malazgirt savaşından bir ya da iki gece önce Selçuklu süvarileri Bizans ordugahı yakınlarına geldiler ve bir süre Türkçe naralar atarak Türk birliklerinin çadırlarının çevresinde döndüler taciz okları attılar. Bu "iletişim" ertesi gün meyvesini verdi bazı Uz birlikleri taraf değiştirerek Selçuklu ordusuna katıldılar. Bugünkü Gagavuzların ataları sayılan Uzların bu tavrı Bizans ordusunu moral anlamda çökerten etkenlerden biri oldu.

Bu olay bize Selçuklular ile Bizans tarafındaki Türklerin birbirlerinden haberdar olduğunu ve henüz modern anlamda millet kavramının olmadığı bir devirde bile farklı Türk toplulukları arasında bir tür "erken milli şuurun" varlığını gösteriyor.

Malazgirt savaşında orduların bileşimine dair ilginç bir nokta daha bulunuyor: Temmuz ayında Ahlat yöresindeki savunma ihtiyacı sebebi ile doğrudan kendisine bağlı birliklerin sayısını azaltmak zorunda kalan Alparslan Doğudaki Selçuklu topraklarından takviye almak yerine ordusuna Kürt aşiretlerinden 10 bin asker almıştır. Malazgirt zaferinde bu Kürt birliklerinin de ciddi payı bulunur.

DÜŞMAN SAFINA DÜŞEN KARDEŞLERİMİZ

Bugün Türkiye Diogenos'un cesaret ve haysiyeti ile kıyaslanamayacak denli alçak bir düşmanla PKK/HDP terörü ile savaşıyor. Tüm millet çocuklarımızı öldüren ormanlarımızı yakan bu şebekeye karşı mücadele ederken CHP'yi yöneten isimler terör örgütüne adeta siper oluyorlar. Demokrasi kavramını istismar ederek ürettikleri kirli propaganda samimiyetinden şüphe duymadığımız bazı sosyal demokrat Atatürkçü dostlarımızı da maalesef etkisi altına alıyor. Farkında olmadan düşman ordugahındaki askerlere dönüşüyorlar. Çocuklarımıza kurşun sıkanlarla yan yana düşüyorlar.

Bizlerse çevrelerinde dönerek gürültü yapan o taraftaki kardeşlerimize asıl yerlerinin burası olduğunu anlatmaya çalışan Selçuklu süvarileri gibiyiz. Onlara "bakın tıpkı Alparslan'ın ordusu gibi Türk-Kürt hepimiz buradayız siz de gelin" diyoruz. İçlerinden bize kızanlar sitem edenler de oluyor. Ancak bu bizi kırmayacak yıldırmayacak. En sonunda dostlarımızın orada olmayı içlerine sindiremeyeceklerini Kariyerlerinden başka bir şey düşünmeyen CHP yöneticilerini terk edip bizim yanımıza milletimizin yanına geleceklerini biliyoruz.

https://www.aydinlik.com.tr/bizans-ordusu-ve-chp-gaffar-yakinca-kose-yazilari-agustos-2019

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ogretmen bir kandile benzer kendini tuketerek baskalarina isik verir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

185. DININ HALK VE HUKUMDARLAR UZERINDE KOTU ETKILERI

Insanin anlayisina sigmayan sey, insanlara gore degildir. "Metafizik" olan sey, fiziksel yaratiklar icin degildir. Akil erdirilemeyen sirlar, sinirli zekalar icin yapilmis degildir. Bunlari anlamak icin kudretli deha cabalari mi gerekir? Ilahiyatcilar, anlasilmazligini bizzat teslim ettikleri konular uzerinde, aralarinda cekisecek kadar deli iseler, bu durumda, toplum da onlarin delice cekismelerine katilmali midir? Birkac inatci hayalcinin hayallerine deger vermek icin, kavimlerin kaninin akmasi mi gerekir?

Ilahiyatcilari engellerinden ve kavimlerin batil dusuncelerinden kurtarmak cok zorsa, herhalde bir tarafin aykiriliklarinin, oteki tarafin budalaliklarinin kotu etkiler olusturmasina engel olmak cok kolaydir. Herkesin istedigi gibi dusunmesine izin verilsin, ancak gorusleri yuzunden baskalarina zarar verme izni kimseye verilmesin.

Eger milletlerin baskanlari daha adil, daha akli basinda olsaydi, ilahiyatcilarin tartismalari, genel guvenligi, fizikcilerin, tabiplerin, dilbilginlerinin ve elestirmenlerin tartismalarindan daha fazla ilgilendirmezdi. Teolojik cekismelerin devletler icin ciddi sonuclar ortaya cikarmasi, hukumdarlarin zorbaligi yuzundendir. Hukumdarlar ilahiyata karismaktan uzak olunca, ilahiyatcilarin cekismelerinde korkulacak bir sey kalmaz.

Dinin onemini ve yararini bize bu kadar cok ovenler, dinin yaptigi etkileri ve teolojinin tartismalarinin hammallara, zanaatkarlara, ciftcilere, hariplere, kadinlara ve buyuk sehirleri dolduran bozuk ahlakli bircok usaga ne yarar saglayabildigini bize gostermeliydiler. Bu tur kimselerin hepsi dindardir. "Komurcu imani" denilen basmakalip imana sahiptirler. Papazlari, onlarin adina inanir, itikat eder. Onlar da rehberlerinin mechul itikatlarina sozle katilirlar; dini ogutleri dikkatle dinlerler; dini ayinlerin uygulanmasinda duzenli olarak hazir bulunurlar. Ta cocukluklarindan beri uymalari soylenen buyruklarin birine karsi cikmayi, buyuk bir cinayet sayarlar. Butun bunlarin ahlaka ne yarari olur? Iyilik ve ahlak hakkinda hicbir fikirleri yoktur; her turlu dolandiriciliklari, hilekarliklari, gasplari ve yasanin cezalandirmadigi her turlu suistimali kendilerine mubah saydiklari gorulur.

Gercekte, dinleri hakkinda, halkin hicbir fikri yoktur; din olarak adlandirilan sey, bilinmeyen goruslere ve sirlara bulasmis islere kor bir bagliliktan baska bir sey degildir. Fiilen, halktan dinini koparmak, ondan hicbir sey koparmamaktir. Eger onun batil fikirlerini sarsmaya ya da yok etmeye erisilmis olunsaydi, karsiliksiz calismayan rehberleri hakkindaki tehlikeli guvenleri azaltmaktan ya da yok etmekten ve din bahanesi altinda, kendisini cogu kez pek kotu asiriliklara yonelten kimselere guvenmemeyi ogretmekten baska bir sey yapilmis olmazdi. Egitmek ve ogretmek bahanesiyle, din, insanlari kotulukte ve cehalette tular ve en cok ilgileri olan seyleri ogrenme istegini bile onlardan koparir. Halk icin, rahiplerinin kendilerine gostermek istedigi yaratilis kuralindan baska bir kural, baska hareket cizgisi yoktur. Din, her seyin yerine gecer; ancak kendisi de karanlik oldugundan, bilimin ve mutlulugun yolunda insanlara rehberlik etmekten cok, yollarini kaybettirmeye yarar. Maddiyat, maneviyat, yasama, siyaset, onlar icin anlasilmaz muammalardir. Batil dini dusuncelerin kor ettigi insan, kendi icerigini bilmek, bilim ve muhakemesini egitmek, deneyler yapmak imkansizligi icinde, kendi gorusune uymayinca, gerceklerden yilginliga duser. Her sey, halki sofu yapmaya yardim eder, ancak onlarin aciyan, akilli, erdemli olmalarina her sey muhalefet eder. Din, gorunur ki, insanlarin yureklerini ve zekalarini daraltmaya ozgudur.

Rahiplerle butun asirlarin en iyi zekalari arasinda hep kalici olan kavga sundandir: Her donemde, insan zekasini sonsuza kadar kucuk tutmak iddiasinda bulunduklarini, hurafenin kusatmak istedigi engelleri, egemenler gormuslerdir. Hurafe, insan zekasini ancak efsanelerle isgal etmistir. Hurafe, insan zekasini korkutma ve yildirmalar altinda ezer; ilerlemesine engel olan hayaletlerle korkutur. Kendisi olgunlasmaya yeteneksiz oldugundan, ilahiyat, gercek bilginin ilerlemesine karsi, asilmasi olanaksiz engeller olusturur. Ilahiyat; milletleri ve baskanlarini, gercek cikarlarina, iliskilerine, gorevlerine, iyi islerde bulunmalarina karsi derin bir cehalet icinde tutmaktan baska bir seyle ilgilenmez. Ahlaki belirsizlestirmekten, ilkeleri keyfilestirmekten, ahlaki tanrilarin ya da gosl eri cilerinin keyif ve duygularina bagli kilmaktan baska bir sey yapmaz. Insanlari yonetme sanati, milletleri goksel belalari olan esrarengiz bir zorbaliga donusturur; hukumdarlari adaletsiz ve utanmaz zorbalara, kavimleri ise hudaventlerinin teveccuhune hak kazanmak icin ahlaki ayaklari altina alan cahil esirlere donusturur.

- - - - - - - - - - - - -
Insan ile hayvanlarin ortak cikari vardir, birinin dirligi oburlerinin de dirligidir, diyen cikabilir.
Onlara sakin kulak asmayin.
Hepsi yalan.
Insanoglu, kendinden baska hicbir yaratigin cikarini gozetmez.
George Orwell Hayvan Ciftligi

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Neden seksle ilgili konularda Papa'dan tavsiye alalim ki?

Seks hakkinda en ufak bir sey biliyorsa, bilmemis olmasi gerekir.
SHAW,GEORGE BERNARD (1856-1950) Irlanda dogumlu Ingiliz oyun yazari ve elestirmen.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

29 Mart 2020 Pazar

RUKEN KIZILER:MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ İLE SÖYLEŞİ.




RUKEN KIZILER:MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ İLE SÖYLEŞİ.



Sümer söylencelerinden Kur'ana geçen bazı örnekler. .

M. İlmiye Çığ:

Baş örtme inancının kökeni Sümer'den geliyor. Sümer'de tapınaklarda rahibeler genel kadın görevi yapıyorlardı. Bunlar Tanrı namına seks yaptıklarından kutsal sayılmış ve diğer kadınlardan ayrılmaları için başları örtülmüştür. Daha sonraları MÖ 1500 yıllarında bir Asur kralı yaptığı bir kanunun 40. maddesi ile evli ve dul kadınları da baş örtmeye mecbur etmiş fakat kızlar cariyeler ve sokak fahişelerinin örtünmesini yasaklamıştır. Böylece meşru seks yapan evli ve dul kadınları da tapınak fahişeleri düzeyinde saymışlardır. Bu gelenek Yahudilere de geçmiş. Yahudi kadınlar evlenince saçlarını tıraş ettirip peruk ya da baş örtüsü ile başlarını örtmüşler; Hıristiyanlık'ta da rahibeler aynı şekilde başlarını örtmüşlerdir. İslam'a örtünme erkekten kaçma olarak geçmiş. Buna karşın erkeksiz yerde Kuran okunurken veya dua ederken kadınların başını örtmesi Sümer geleneğinin bir devamıdır.

Sümerliler kadını bir tarlaya benzetmiştir. Aynı durum Tevrat ve Kuran'da da vardır. Kuran'da Kadınlarınız sizin için bir tarladır; tarlanıza nasıl dilerseniz öyle davranın denmektedir.

Sümerliler'de 7 sayısı çok önemli. Aynı şekilde Tevrat ve Kuran'da da 7 sayısı bolca geçer. İslam'a göre cennetin 7 kapısı var Sümer yer altı dünyasının da 7 kapısı var.

Sümerliler dünyadaki tüm olayların ve Tanrıların istediklerinin gökte yıldızlarla yazılı olduğuna inanırdı. Kuran'da da aynı inanç "Levh-i mahfuz" olarak devam eder.

-Sümer Tanrılarının esas adlarının başka niteliklerine göre diğer adları da vardır.

-Babilliler bu adlardan 50'sini yeni yarattıkları Tanrı Marduk'a vererek tektanrı düşüncesine doğru adım atmışlardır.

slam dininde de Allah'ın 99 adı bu geleneğin bir devamı gibidir.

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Turk milletinin son yillarda gosterdigi harikalarin yaptigi siyasi ve sosyal inkilaplarin gercek sahibi kendisidir.
Milletimizde bu kabiliyet ve tekamul var olmasaydi onu yaratmaya hicbir kuvvet ve kudret yeterli olamazdi.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

166. BIR TANRITANIMAZ IYI HAREKET ETMEK, TAVIR VE DAVRANISLARINDA DURUST OLMAK ICIN, BIR SOFUDAN DAHA COK NEDENLERE SAHIPTIR

Bir dinsizin iyilik yapmasi icin, ne sebep ve gerekceleri olabilecegi sorulur. Kendi kendisine begenilmek, hemcinslerince hegenilmek, mutlu ve rahat yasamak, varliklari ve tabiatlari, gercek icyuzunun bilinmesi mumkun olmayan bir zatin varlik ve tabiatindan daha cok bilinen ve guvenilen insanlar tarafindan sevilmek ve saygi duyulmak sebep ve gerekceleri vardir. "Ilahlardan korkmayan kimse, bir seyden korkabilir mi?" Insanlardan korkabilir; asagilanmaktan, rezil olmaktan, yasalarin cezalarindan ve intikamdan korkabilir. Sozun kisasi, kendi kendisinden korkabilir; hemcinslerinin dusmanligina ugramis ya da buna hak kazanmis oldugunu bilen herkesin hissetmesi gereken vicdan azaplarindan korkabilir.

Vicdan, kendileriyle birlikte yasadigimiz kimselerin saygi ya da kinamasini hak edecek sekilde hareket etmis oldugumuz hakkinda kendi kendimize yaptigimiz tanikliktir. Bu vicdan, insanlar hakkinda sahip oldugumuz kesin ve acik bilgi ve eylemlerimizin insanlarda ortaya cikarabilecegi duygular uzerinde kuruludur. Sofunun vicdani, Allah'in hosuna gitmis ya da gitmemis olduguna inanmaktan ibarettir!

Allahi'nin belirsiz ve kuskulu isleri ve niyetleri; ancak guvenilmeyen ve tanrisalligin icyuzu hakkinda kendisinde fazla bilgi bulunmayan ve onun (yani Allah) icin gecerli ya da gecersiz seyleri belirlemek konusunda cok az muttefik olan kimseler tarafindan aciklanir ve yorumlanir. Sozun kisasi, inanan insanin vicdani, kendileri de toplumdan uzak bir vicdana sahip olan ya da cikarlari gercek isigini sonduren kimseler tarafindan yonetilir.

"Bir tanritanimazin, bir dinsizin vicdani olabilir mi? Gizli kotuluk ve suclardan, baska insanlarin bilmedigi ve dolayisiyla uzerlerine hicbir hukum ve nufuzlari gecmeyen cinayetlerden cekinmek icin, bir tanritanimazin sebep ve gerekceleri nelerdir?" Bu tanritanimaz surekli bir tecrubeyle emin olabilir ki, (yaradilistan gecen etki ve tepki yasasinin dogal sonucu olarak) kendiliginden cezasini bulmayan hicbir kotuluk yoktur. Kendisini korumak istiyor mu? Bu durumda, sagligina zarar verebilecek butun suistimallerden cekinir. Kendisini kendisine ve baskalarina yuk edebilecek cokmus bir hayat surmek istemez.

Gizli cinayetlere gelince; kendi gozlerinde utanca, sikintiya ugramak, kizarmak korkusuyla, elinden asla kurtulamadigi bu korkunun etkisiyle, gizli cinayetler islemekten cekinir; akil ve insafa sahipse, namuslu bir adama karsi beslemesi gereken sayginin degerini bilir. Ayrica, beklenmeyen ve akla hayale gelmeyen durumlarin sonucu olarak, sirrini ogrenmekte cikarlari oldugunu hissettigi kimselerin, gercegini ogrenebilecegini bilir. Iyilik yapmak icin bu dunyada hicbir neden bulmayan kimseye, ahiret, hicbir neden vermez.

- - - - - - - - - - - - -
En gec 2050 yilina kadar, su andaki konusmamizi anlayabilecek tek bir kisinin kalmayacagini hic dusundun mu, Winston?

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Nuh'un Gemisi ve Tufan oykusu koktendinciler tarafindan savunulmasi belki de en mantiksiz oykudur.

Ornegin, gemisini doldurdugu sirada Nuh, penguenleri ve kutupayilarini nasil oldu da Filistin topraklarinda bulabildi?
HAYES,JUDITH (1945) ABD'li yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/