30 Mart 2020 Pazartesi

GAFFAR YAKINCA : BİZANS ORDUSU VE CHP

Abi bir doğruyu çok ilginç şekilde anlatmış.
Burada verdiği örnekte Malazgirt savaşına katkı veren Hristiyan, Yahudi, Ermeni(Gregoryan) Türkler gerçeğini de vurgulamak isterim.
Müslüman Türkleri büyük sevinçele karşılayan diğer Türklerin neden sonradan düşman safa geçtiğini, hatta Müslüman Türklerin can düşmanları ile ittifak etmeye dahi yöneldiklerini sorgulamanızı isterim.
Macarlar neden Osmanlı'ya karşı Avusturya ile ittifak etmiştir?
Diğer Türkler sonradan Osmanlıya karşı durmuş ve neden Slavlarla karışmış, sonunda onlar içinde erimiştir?

Ben açıklamasını sizlere yapayım.
Müslüman Türkler soydaşlarına kafir muamelesi yapmaya başladığı anda Müslüman olmayan Türkler taraf değiştirmiştir.
İslamiyet Türk dünyasını parçalamıştır.
Ve sonunda Balkanlardaki Türk varlığının diğer unsurlar arasında assimile olmasına sebep olmuştur.

Evet, din böler, İslamiyet ise özellikle böler.
O zamanlar bölmüştü.
Şimdi de bölmektedir.

Ülkemiz giderek hızlanan bir ayrışma süreci yaşamaktadır.
Müslüman olanlar ve olmayanlar ayrımı günden güne derinleşmektedir.
Ülkenin, vatanın en aktif, en üretken paşdaşları dışlanmaktadır.
Halkın kendini sünni Müslüman sayan bölümü diğerlerine düşman edilmektedir.
Bu uzun süre böyle süremez.
Netekim dışlananlar önce kendi gettolarına hapsolmakta, oralarda da rahat ve huzur bulamayınca da yavaş yavaş ülkeyi terk etmeye başlamaktadır.
Ülkemiz giderek Araplaşmakta, Ortadoğululaşmakta, etnik yapı değişmektedir.
Benim tahminim, birkaç on yıl sonra İstanbul ve başka pek çok şehirde Türkçenin konuşulmadığı semtler ortaya çıkacaktır.

Kendini Müslüman sayanlar bu yanlıştan dönmelidir.
Benim önerim zaten dört başı mamur bir saçmalık olan İslamı terk etmeleri.
Bunu beceremeyenleri için ikinci alternatif Kur'andaki, Hadislerdeki, Siyerdeki İslamdan  uzak durmaları.
Kendi hayal ettikleri, atalar dinini İslam zannederek hayatlarına devam edebilirler.
Ya da bir Yüce Düşünürün dediği gibi kendi BÜZÜK DİNLERİNİ yaratmayı deneyebilirler.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  


GAFFAR YAKINCA : BİZANS ORDUSU VE CHP

Aydınlık Gazetesi 29.8.2019

Bizans tahtının "erguvani pabuçlarını" 1068 yılında giyen Kapadokyalı Romanos Diogenes elli yıl süren gerileme dönemine son verme azmi ile işe başladı. Türklere karşı başarılı iki sefer düzenleyen imparator kesin bir zafere ulaşmak için büyükçe bir ordu topladı ve doğrudan Selçukluların merkezine yürüdü. Bu sefer 26 Ağustos 1071 tarihinde Malazgirt'te büyük bir hezimetle sonuçlanmış Diogenes yurduna döndüğünde hem tahtını hem canını kaybetmiştir.

BİZANS ORDUSUNDAKİ TÜRKLER

Bizanslı tarihçi Attaleiates Bizans ordusu içinde Türklerin de bulunduğunu aktarır. "Selçuklular ile Bizans ordusundaki İskitler birbirine o kadar benziyordu ki bir kapışma olsa birbirlerinden ayırt edilemezlerdi" diye yazar. Gerçekten de Bizans ordusunda başta Peçenekler Uzlar ve Kumanlar gibi Kuzey Türkleri olmak üzere uzunca bir süredir Türk paralı askerler bulunmaktadır.

O dönemde Bizans ordusunda paralı askerlik yaygındı. Normanlardan Yahudilere kadar pek çok farklı ulustan birlik istihdam ediliyordu. Paralı asker mesleği savaşmak olan kişiydi ve aslında sadece mesleğini icra ediyordu. Türkler bu alanda çok donanımlı oldukları için özellikle tercih ediliyordu. Ancak Bizans ordusu saflarında siyasi sebeplerle savaşan Türkler de vardı. Örneğin Alparslan'ın eniştesi Erbasan askerleri ile beraber 1070 yılında Bizans ordusuna katılmış uzun süre Bizans siyaseti içinde rol oynamıştır.

Aynı durum tersinden de geçerli idi. Türklerde paralı askerlik kurumu yoktu ama onların safına geçen pek çok yabancı asilzade ve komutan olmuştur. (Fatih'in İstanbul'u fetheden ordusunda da 1.500 Sırp süvari bulunmaktaydı. )

MALAZGİRT'TE SAF DEĞİŞTİRENLER

Reklamdan sonra devam ediyor

Malazgirt savaşından bir ya da iki gece önce Selçuklu süvarileri Bizans ordugahı yakınlarına geldiler ve bir süre Türkçe naralar atarak Türk birliklerinin çadırlarının çevresinde döndüler taciz okları attılar. Bu "iletişim" ertesi gün meyvesini verdi bazı Uz birlikleri taraf değiştirerek Selçuklu ordusuna katıldılar. Bugünkü Gagavuzların ataları sayılan Uzların bu tavrı Bizans ordusunu moral anlamda çökerten etkenlerden biri oldu.

Bu olay bize Selçuklular ile Bizans tarafındaki Türklerin birbirlerinden haberdar olduğunu ve henüz modern anlamda millet kavramının olmadığı bir devirde bile farklı Türk toplulukları arasında bir tür "erken milli şuurun" varlığını gösteriyor.

Malazgirt savaşında orduların bileşimine dair ilginç bir nokta daha bulunuyor: Temmuz ayında Ahlat yöresindeki savunma ihtiyacı sebebi ile doğrudan kendisine bağlı birliklerin sayısını azaltmak zorunda kalan Alparslan Doğudaki Selçuklu topraklarından takviye almak yerine ordusuna Kürt aşiretlerinden 10 bin asker almıştır. Malazgirt zaferinde bu Kürt birliklerinin de ciddi payı bulunur.

DÜŞMAN SAFINA DÜŞEN KARDEŞLERİMİZ

Bugün Türkiye Diogenos'un cesaret ve haysiyeti ile kıyaslanamayacak denli alçak bir düşmanla PKK/HDP terörü ile savaşıyor. Tüm millet çocuklarımızı öldüren ormanlarımızı yakan bu şebekeye karşı mücadele ederken CHP'yi yöneten isimler terör örgütüne adeta siper oluyorlar. Demokrasi kavramını istismar ederek ürettikleri kirli propaganda samimiyetinden şüphe duymadığımız bazı sosyal demokrat Atatürkçü dostlarımızı da maalesef etkisi altına alıyor. Farkında olmadan düşman ordugahındaki askerlere dönüşüyorlar. Çocuklarımıza kurşun sıkanlarla yan yana düşüyorlar.

Bizlerse çevrelerinde dönerek gürültü yapan o taraftaki kardeşlerimize asıl yerlerinin burası olduğunu anlatmaya çalışan Selçuklu süvarileri gibiyiz. Onlara "bakın tıpkı Alparslan'ın ordusu gibi Türk-Kürt hepimiz buradayız siz de gelin" diyoruz. İçlerinden bize kızanlar sitem edenler de oluyor. Ancak bu bizi kırmayacak yıldırmayacak. En sonunda dostlarımızın orada olmayı içlerine sindiremeyeceklerini Kariyerlerinden başka bir şey düşünmeyen CHP yöneticilerini terk edip bizim yanımıza milletimizin yanına geleceklerini biliyoruz.

https://www.aydinlik.com.tr/bizans-ordusu-ve-chp-gaffar-yakinca-kose-yazilari-agustos-2019

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ogretmen bir kandile benzer kendini tuketerek baskalarina isik verir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

185. DININ HALK VE HUKUMDARLAR UZERINDE KOTU ETKILERI

Insanin anlayisina sigmayan sey, insanlara gore degildir. "Metafizik" olan sey, fiziksel yaratiklar icin degildir. Akil erdirilemeyen sirlar, sinirli zekalar icin yapilmis degildir. Bunlari anlamak icin kudretli deha cabalari mi gerekir? Ilahiyatcilar, anlasilmazligini bizzat teslim ettikleri konular uzerinde, aralarinda cekisecek kadar deli iseler, bu durumda, toplum da onlarin delice cekismelerine katilmali midir? Birkac inatci hayalcinin hayallerine deger vermek icin, kavimlerin kaninin akmasi mi gerekir?

Ilahiyatcilari engellerinden ve kavimlerin batil dusuncelerinden kurtarmak cok zorsa, herhalde bir tarafin aykiriliklarinin, oteki tarafin budalaliklarinin kotu etkiler olusturmasina engel olmak cok kolaydir. Herkesin istedigi gibi dusunmesine izin verilsin, ancak gorusleri yuzunden baskalarina zarar verme izni kimseye verilmesin.

Eger milletlerin baskanlari daha adil, daha akli basinda olsaydi, ilahiyatcilarin tartismalari, genel guvenligi, fizikcilerin, tabiplerin, dilbilginlerinin ve elestirmenlerin tartismalarindan daha fazla ilgilendirmezdi. Teolojik cekismelerin devletler icin ciddi sonuclar ortaya cikarmasi, hukumdarlarin zorbaligi yuzundendir. Hukumdarlar ilahiyata karismaktan uzak olunca, ilahiyatcilarin cekismelerinde korkulacak bir sey kalmaz.

Dinin onemini ve yararini bize bu kadar cok ovenler, dinin yaptigi etkileri ve teolojinin tartismalarinin hammallara, zanaatkarlara, ciftcilere, hariplere, kadinlara ve buyuk sehirleri dolduran bozuk ahlakli bircok usaga ne yarar saglayabildigini bize gostermeliydiler. Bu tur kimselerin hepsi dindardir. "Komurcu imani" denilen basmakalip imana sahiptirler. Papazlari, onlarin adina inanir, itikat eder. Onlar da rehberlerinin mechul itikatlarina sozle katilirlar; dini ogutleri dikkatle dinlerler; dini ayinlerin uygulanmasinda duzenli olarak hazir bulunurlar. Ta cocukluklarindan beri uymalari soylenen buyruklarin birine karsi cikmayi, buyuk bir cinayet sayarlar. Butun bunlarin ahlaka ne yarari olur? Iyilik ve ahlak hakkinda hicbir fikirleri yoktur; her turlu dolandiriciliklari, hilekarliklari, gasplari ve yasanin cezalandirmadigi her turlu suistimali kendilerine mubah saydiklari gorulur.

Gercekte, dinleri hakkinda, halkin hicbir fikri yoktur; din olarak adlandirilan sey, bilinmeyen goruslere ve sirlara bulasmis islere kor bir bagliliktan baska bir sey degildir. Fiilen, halktan dinini koparmak, ondan hicbir sey koparmamaktir. Eger onun batil fikirlerini sarsmaya ya da yok etmeye erisilmis olunsaydi, karsiliksiz calismayan rehberleri hakkindaki tehlikeli guvenleri azaltmaktan ya da yok etmekten ve din bahanesi altinda, kendisini cogu kez pek kotu asiriliklara yonelten kimselere guvenmemeyi ogretmekten baska bir sey yapilmis olmazdi. Egitmek ve ogretmek bahanesiyle, din, insanlari kotulukte ve cehalette tular ve en cok ilgileri olan seyleri ogrenme istegini bile onlardan koparir. Halk icin, rahiplerinin kendilerine gostermek istedigi yaratilis kuralindan baska bir kural, baska hareket cizgisi yoktur. Din, her seyin yerine gecer; ancak kendisi de karanlik oldugundan, bilimin ve mutlulugun yolunda insanlara rehberlik etmekten cok, yollarini kaybettirmeye yarar. Maddiyat, maneviyat, yasama, siyaset, onlar icin anlasilmaz muammalardir. Batil dini dusuncelerin kor ettigi insan, kendi icerigini bilmek, bilim ve muhakemesini egitmek, deneyler yapmak imkansizligi icinde, kendi gorusune uymayinca, gerceklerden yilginliga duser. Her sey, halki sofu yapmaya yardim eder, ancak onlarin aciyan, akilli, erdemli olmalarina her sey muhalefet eder. Din, gorunur ki, insanlarin yureklerini ve zekalarini daraltmaya ozgudur.

Rahiplerle butun asirlarin en iyi zekalari arasinda hep kalici olan kavga sundandir: Her donemde, insan zekasini sonsuza kadar kucuk tutmak iddiasinda bulunduklarini, hurafenin kusatmak istedigi engelleri, egemenler gormuslerdir. Hurafe, insan zekasini ancak efsanelerle isgal etmistir. Hurafe, insan zekasini korkutma ve yildirmalar altinda ezer; ilerlemesine engel olan hayaletlerle korkutur. Kendisi olgunlasmaya yeteneksiz oldugundan, ilahiyat, gercek bilginin ilerlemesine karsi, asilmasi olanaksiz engeller olusturur. Ilahiyat; milletleri ve baskanlarini, gercek cikarlarina, iliskilerine, gorevlerine, iyi islerde bulunmalarina karsi derin bir cehalet icinde tutmaktan baska bir seyle ilgilenmez. Ahlaki belirsizlestirmekten, ilkeleri keyfilestirmekten, ahlaki tanrilarin ya da gosl eri cilerinin keyif ve duygularina bagli kilmaktan baska bir sey yapmaz. Insanlari yonetme sanati, milletleri goksel belalari olan esrarengiz bir zorbaliga donusturur; hukumdarlari adaletsiz ve utanmaz zorbalara, kavimleri ise hudaventlerinin teveccuhune hak kazanmak icin ahlaki ayaklari altina alan cahil esirlere donusturur.

- - - - - - - - - - - - -
Insan ile hayvanlarin ortak cikari vardir, birinin dirligi oburlerinin de dirligidir, diyen cikabilir.
Onlara sakin kulak asmayin.
Hepsi yalan.
Insanoglu, kendinden baska hicbir yaratigin cikarini gozetmez.
George Orwell Hayvan Ciftligi

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Neden seksle ilgili konularda Papa'dan tavsiye alalim ki?

Seks hakkinda en ufak bir sey biliyorsa, bilmemis olmasi gerekir.
SHAW,GEORGE BERNARD (1856-1950) Irlanda dogumlu Ingiliz oyun yazari ve elestirmen.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder