SİNAN MEYDAN: SORU VE CEVAPLARLA 1924 LOZAN ANDLAŞMASI
LOZAN ANDLAŞMASINA HANGİ STATÜ İLE OTURDUK?
Türkiye, Kurtuluş Savaşı'nın galip devleti olarak masaya oturdu.
İngiltere ise, 1. Dünya Savaşı mağlubu olarak masaya oturmamızı istiyordu.
Ancak İsmet Paşa Egemen ve Eşit Devlet olarak masaya oturdu.
İngiltere, İsmet Paşa önderliğindeki Türkiye delegasyonunu, mağlup ülke sıfatıyla kabul ederek, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Sovyet Rusya, Belçika ve Portekiz ile aynı masaya oturtmak istemedi.
Ancak İsmet Paşa, Romanya, Bulgaristan ve Sırp-Hırvat-Sloven Devleti, Belçika ve Portekiz gibi gözlemci ülkelerin masasına oturmayı kabul etmedi.
Delegasyonlarla eşit düzende oturma konusunda ısrarcı oldu.
Oturma düzeni değiştirildi.
*
LOZAN HEYETİ BAŞKANI OLARAK NEDEN İSMET PAŞA SEÇİLDİ?
Lozan Konferansı katılımcı ülkelerin Dışişleri Bakanları ve Büyükelçileri düzeyinde yapıldı.
Devlet Başkanları katılmadı.
O dönemde Dışişleri Bakanımız İsmet Paşa idi.
*
LOZAN HEYETİMİZİN MASAYA OTURURKEN KIRMIZI ÇİZGİLERİ VAR MIYDI?
Evet.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 14 talimatı vardı. Bu konularda asla geri adım atılmayacaktı.
En önemli iki madde,
1. Doğu Anadolu'da Ermenistan devleti kurulması söz konusu olamaz.
2. Kapitülasyonlar kabul edilemez.
Türk heyetinin, bu iki konuda gerekirse Ankara'ya sormadan Lozan görüşmelerini kesip geri dönme yetkisi vardı.
*
AÇILIŞ KONUŞMASINI KİM YAPTI?
Lozan Konferansı'nda İsviçre Cumhurbaşkanı bir açılış konuşması yapacaktı.
Ancak bunun dışında İngiltere delegesi Lord Curzon'un da bir konuşma yapacağını duyan İsmet Paşa, "Ben de konuşacağım" dedi ve konuştu.
Lord Curzon, İsmet Paşa'nın konuşmasını dinledi ve çok sert bir konuşma olduğunu söyledi., Daha sonra Lord Curzon Türklerin en çok önem verdikleri konunun ne olduğunu sordu.
İsmet Paşa tek kelimeyle "Bağımsızlık" dedi.
*
LOZAN KONFERANSI NE KADAR SÜRDÜ?
Görüşmeler 20 Kasım 1922'de başladı.
Aralıklı olarak devam etti.
Türk Heyeti önem verdiği konularda ısrarlı olunca Şubat 19232'de sona erdi.
Türk Heyeti geri adım atmayınca, görüşmeler 23 Nisan 1923'de tekrar başladı ve 24 Temmuz 1923'de sona erdi.
*
ADALAR LOZAN'DA MI KAYBEDİLDİ?
Hayır.
Adalar, 1924 Lozan Andlaşmasından yaklaşık 10-12 yıl önce kaybedildi.
Oniki Ada, 1912'de Trablusgarp Savaşı sırasında İtalya tarafından işgal edilmişti.
Ege Adaları ise 1912'de Birinci Balkan Savaşı sırasında Yunanistan tarafından işgal edilmişti. Donanması Haliç'te çürütülmüş olan Osmanlı, bu işgallere seyirci kaldı.
İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, Avusturya Macaristan'ın katılımıyla toplanan Büyükelçiler Konferansında alınan kararlar gereği, 13 Şubat 1914'te, Meis hariç 12 Ada İtalya'ya, Gökçeada ve Bozcaada hariç Ege Adaları Yunanistan'a bırakıldı.
Osmanlı, bu durumu kabul etmese de filli durum değişmedi.
14 Şubat 1914 tarihli notada Osmanlı'ya ait olduğu söylenen Meis, Gökçeada ve Bozcaada bile İtalya ve Yunan işgali altındaydı.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında, 1918'de Mondros Mütarekesi imzalanırken adalar işgal altındaydı ve adalarda askerimiz yoktu.
Bu nedenle 28 Ocak 1920 tarihli Misak-ı Milli'de adalardan söz edilmedi.
10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması'na göre ise Meis dâhil 12 ada ve ona bağlı adacıklar İtalya'ya, Gökçeada ve Bozcaada dâhil Ege Adaları da Yunanistan'a bırakıldı.
Kasım 1922'de İsmet Paşa başkanlığındaki Türk heyeti Lozan'a giderken adalar yaklaşık 10 yıldır işgal altındaydı.
Buna rağmen Lozan Konferansında Türk heyeti özellikle Çanakkale Boğazına yakın adaları kurtarmak için elinden geleni yaptı.
Sonunda Türkiye Lozan Konferansında Gökçeada, Bozcada, Tavşan Adaları ile Asya kıyısına 3 mil uzaklıktaki adaları, adacıkları geri alabildi.
Ayrıca Yunanistan'a ait olduğu kabul edilen adaların "gayri askeri statüde" olduğunu kabul ettirdi. (Lozan, Md, 12,13,15, EK-XV)
Lozan Antlaşması'nın 12. maddesinde Yunan egemenliğine bırakılan adalardan söz edilirken, "13 Şubat 1914 tarihli Londra Konferansı'nda alınıp 13 Şubat 1914 tarihinde Yunan hükümetine duyurulan karar doğrulanmıştır" denilmiştir.
Yani, Yunanistan'a bırakılan adaların aslında 13 Şubat 1914 tarihinde kaybedildiği açıkça belirtilmiştir.
Türk heyeti, Lozan'da Meis için de büyük bir mücadele vermesine rağmen bu adayı geri almayı başaramadı. Barışı tehlikeye atmamak için Meis ısrarından vazgeçildi.
*
ADALARIN KAYBEDİLDİĞİ SÖYLENEN LOZAN GERÇEKTE NE İDİ?
Bu andlaşmanın 1924 Lozan Andlaşması ile hiç ilgisi yoktur.
Trablus'da savaş sürerken İtalyanlar Meis dışında kalan 12 Adaları da işgal ettiler.
Hatta İtalyan donanmasına bağlı savaş gemileri Çanakkale Boğazı'na kadar gelerek Boğaz kıyılarını bombaladı.
Ne yazık ki Osmanlı Devleti'nin Ege'de buna karşı koyabilecek bir deniz gücü mevcut değildi. 12 Adalar'ın kaybedilmesi süreci de böyle başladı.
Türk-İtalyan Savaşı 18 Ekim 1912 tarihinde İsviçre'deki Lozan kentinin Ouchy semtinde imzalanan ve "Ouchy (Uşi) Antlaşması" ile sona erdi.
Buna göre Osmanlı Devleti Libya'daki askerlerini geri çekecek, bölge özel bir statüye konulacak, karşılığında İtalyanlar da işgal ettikleri 12 Adalar'ı geri verecekti.
Bununla birlikte Uşi Antlaşması sonrası gelişmeler farklı biçimde cereyan etti.
İtalyanlar Trablus'daki mahalli güçlerin arasında hâlâ bazı Osmanlı subayları bulunduğu bahanesiyle bu adaları bırakmadılar.
Bizim bakımımızdan çok hazindir ki, Osmanlı Hükümeti de konunun bu şekilde sürüncemede kalmasına göz yumdu; zira İtalyanlar geri çekilirse Ege'deki deniz hâkimiyetini elinde tutan ve zaten fırsat kollayan Yunanların bu adalara kolayca el koyup yerleşecekleri çok güçlü bir ihtimal idi.
Bu bakımdan, Osmanlı Hükümeti Ege'deki deniz gücü dengesinin değişebileceği ümidiyle bir süre beklemeyi tercih etti.
Ama bu beklenti de boşa çıktı; hemen arkasından patlak veren Balkan Harbi 12 Adalar'daki İtalya lehine statükonun devamı sonucunu getirdi.
Buna ek olarak, Yunan donanması Balkan Harbi'nde orta ve Kuzey Ege'deki diğer adaları da Osmanlı'nın elinden kolayca kopartıp aldı.
Osmanlı Hükümeti'nin bu "oldu bitti'lere karşı Avrupalı ülkeler nezdinde diplomatik planda yürüttüğü çabalar bir sonuç vermedi; yine kısa bir süre sonra başlayan Birinci Dünya Savaşı ise konuya çok farklı bir boyut getirdi.
12 Adalar böylece İtalyan işgalinde kaldı.
Yani 12 adalar, İsviçre'nin Lozan Kentindeki Uşi semtinde 1912 yılında kaybedildi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından önce idi.
*
BATUM, HATAY, BATI TRAKYA VE MUSUL, LOZAN ANDLAŞMASI İLE Mİ KAYBEDİLDİ?
Hayır.
Batum, Lozan Konferansında görüşme konularından biri değildi.
16 Mart 1921 Moskova Antlaşması'nda Gürcistan'a bırakılmıştı.
Hatay, 11 Aralık 1918'de Fransız kuvvetlerince işgal edilmişti. 20 Ekim 1921'de Ankara Antlaşması ile –belli şartlarla- Fransa kontrolüne bırakılmıştı.
Batı Trakya, Balkan Savaşları sonrasında 10 Ağustos 1913 tarihli Bükreş Antlaşması'yla Bulgaristan'a bırakılmış, Birinci Dünya Savaşı'nda İtilaf devletlerince Yunanistan'a verilmişti.
Musul, 11 Kasım 1918'de İngilizlerce işgal edilmişti. Hatay ve Musul, Misak-ı Milli gereği Lozan'da geri istendi. Yine Misak-ı Milli gereği Batı Trakya'da halk oylaması istendi.
İsmet Paşa, özellikle Musul'u kurtarmak için büyük çaba harcadı. Ancak İngiltere ve Fransa buna karşı çıkınca görüşmeler tıkandı.
Hatay ve Musul, taraf ülkeler arasında ikili görüşmelerle çözülmesi için Lozan sonrasına bırakıldı.
Hatay, Atatürk'ün çabalarıyla 1938'de kurtarıldı, 1939'da anavatana bağlandı.
Musul ise 1926 Ankara Antlaşması ile kaybedildi.
Musul'un kaybında, Şeyh Sait İsyanı da etkili oldu.
1913'te kaybedilen Batı Trakya ise Lozan'da geri alınamadı.
*
İSMET PAŞA LOZAN KONFERANSINDA HALİFELİĞİ TARTIŞMA KONUSU YAPTI MI?
Hayır.
İsmet Paşa, Lord Curzon ile yaptığı görüşmede bunun bir "iç sorun" olduğunu belirtip konuyu kapattı.
*
LOZAN'DA MADEN VEYA PETROL ÇIKARMAMIZI ENGELLEYEN BİR MADDE VAR MI?
Hayır.
Tam tersine Lozan Andlaşmasında kapitülasyonları kaldırarak yabancıların tüm ayrıcalıklarına son verdik. Lozan Andlaşması sayesinde, Osmanlı'nın yabancı şirketlerin kontrolüne bıraktığı madenleri millileştirdik. Türkiye, Lozan Andlaşmasından sonra Altın ve Petrol Arama ve İşletme İdaresi, Maden Tetkik Arama, Etibank, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı gibi kurumlar kurarak maden ve petrol aradı, buldu, işledi, işlemeye devam ediyor.
Kapitülasyonlar, yurttaşların zararına olarak yabancılara verilen ayrıcalık haklarıdır.
Ve kapitülasyonlar Lozan Andlaşması ile kaldırılmıştır.
Lozan, Türkiye'nin elini kolunu bağlayan değil, Osmanlı'dan kalma tüm zincirleri kırıp Türkiye'yi özgürleştiren, bağımsızlaştıran bir antlaşmadır.
ÖNEMLİ NOT:
Atatürk, 18 Mart 1924 tarihinde Köy Kanunu çıkarttı.
Bu kanunun 87. Maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan şahıslar ve gerekse tüzel kişilikler, şirketler, arazi ve emlak alamazlar.
Yabancı şahıs ve şirketlerin mal edinmesi ve faaliyette bulunması bu kanunla yasaklanmıştır.
Özal Hükümeti bu kanunu iki kez iptal ettirmeye çalışmış, fakat Anayasa Mahkemesi her iki teşebbüsü de geri çevirmiştir.
Ak Parti Hükümeti ise, iktidara gelir gelmez altı ay sonra 2003 yılında bir torba yasa ile iptali gerçekleştirmiştir.
Ve böylece yabancıların arazi edinmeleri ve işletmeleri serbest bırakıldı.
*
LOZAN ANDLAŞMASINDA TÜRKİYE NELER KAZANDI?
Kapitülasyonlar kaldırıldı.
Çok hukuklu düzene son verip laik-çağdaş tek hukuklu düzene geçerek cemaat ve konsolosluk mahkemeleri kapatıldı.
Patrikhanenin siyasi ve idari yetkilerine son verildi.
Azınlıkların özel ayrıcalıkları kaldırıldı. Uluslararası hukuktaki genel azınlık hakları tanındı.
Hukuk birliğini sağlandı.
Kabotaj hakkı elde edildi.
Ülke kıyılarında iskele ve limanlarda gemi işletme hakkını geri kazandık. Böylece yüzlerce yıl sonra karada ve denizde tam bağımsızlığa sahip olduk.
Vatanın bölünmesine, parçalanmasına izin verilmedi.
Trakya sınırında ve Boğazlarda askerden arındırılmış bölgenin Müttefiklerce denetlenmesi iptal edildi.
İstanbul ve Boğazlar işgalden kurtarıldı.
Gökçeada, Bozcaada, Tavşan Adaları ve Karaağaç geri alındı.
Türkiye'yi paramparça eden Sevr Antlaşması'nı ortadan kalktı. Sevr'de Türkiye'ye bırakılan 480 bin km2 toprağı, Lozan'da 736 bin km2'ye çıkardık.
Lozan Andlaşmasında fiilen elimizde olan hiçbir yer kaybedilmedi.
Osmanlı borçlarını olabilecek en uygun biçimde geri ödeyecek formülü kabul ettirildi.
Osmanlı Devleti'nin iç ve dış borçlarını düzenleyen Düyunu Umumiye'den kurtulduk.
Lozan Andlaşması ile sınırları belli, dünyanın tanıdığı, "eşit", "egemen", "tam bağımsız", "tek hukuklu" laik bir ulus devletin temeli atıldı.
LOZAN ANDLAŞMASINDA GİZLİ MADDE VAR MI?
Hayır.
Hiç bir gizli madde yoktur.
Andlaşma metninde ve eklerinde de gizli madde yoktur.
Lozan Konferansı iki ülke arasında yapılmadı.
Lozan Andlaşmasını çok sayıda ülke imzaladı.
Çoklu bir antlaşmaya gizli kapaklı madde koymak teknik olarak zaten imkânsızdır.
LOZAN ANDLAŞMASI 2023'TE BİTECEK Mİ?
Hayır.
Lozan Andlaşması süreli bir andlaşma değildir.
143 maddelik Lozan Antlaşması'nın hiçbir maddesinde, eklerinde ve protokollerinde bu antlaşmanın süresinin 100 yıl olduğu, 2023'te sona ereceği yazmıyor.
*
Kaynak: ismetinonu.org.tr
--
- - - - - - - - - - - - - - - -
10 Kasim'da yaygara kopartildi.
. . . . . .
Tayyip ERDOGAN
Buyuk Turk dusunuru, feylosof
(14.11.1994 Hurriyet)
- - - - - - - - - - - - - - - -
Evlilikte basari yalniz aranan kisiyi bulmakta degil,aranan kisi olmaya da baglidir.
~Foster wood~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Bir Bir Daha Bir Daha
Tanrı imtihan eder
Tekrar imtihan eder
Kul hazır ümitler
Kendi öyle zanneder.
Kiminde hafif geçer
Hatta bir şey sorulmaz
Kiminde bu kaçıncı
Çokları isyan eder.
Değişik konular
Ne belli bir kitap
Ne bunca hastalıklar
Birbirine benzer.
Ezelden yazılmışsa
Geçilir ince köprü
Herkes mutlu olamaz
Boşunadır çareler.
Onu neye bıraktı
Sır gözetir Tanrı
Kutsal aydınlığına
Sırları kalkan eder.
~Behçet Necatigil~
- - - - - - - - - - - - - - - -
BIR UMUT
. . . . . .
Yorgunsun,uzaklardan gelmissin;
Yitirmissin neyin varsa birer birer.
Bir saglik,bir sevinc,bir umut...
Onlar da neredeyse gitti gider.
Dost bildigin insanlarin yuzleri
Aynalar gibi kapkara.
Suyu mu cekilmis bulutlarin\?
Donmussun kuruyan irmaklara.
Taslara dusen saat gibi,
Ne arti, ne eksi.
Bir saglik,bir sevinc,bir umut
Hikaye hepsi.
~Cahit Sitki TARANCI~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Kendinize olan saygimizi eger biz vermezsek kimse elimizden alamaz.
~Ghandi~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Eğer kötülükler yok edilecekse, biz yok etmeliyiz.
Eğer köleler serbest bırakılacaksa, bize serbest bırakmalıyız.
Eğer yeni gerçekler keşfedilecekse, biz keşfetmeliyiz.
Eğer elbisesizler giydirilecekse;
açlar doyurulacaksa, adalet yerini bulacaksa;
işçilik ödüllendirilecekse;
batıl akıldan kovulacaksa;
korunmasızlar korunacaksa ve sonunda doğruluk zafer kazanacaksa bunların hepsi insanların eseri olmalı.
Geleceğin büyük zaferleri insanlık tarafından kazanılmalı ve sadece insanlık tarafından kazanılmalı.
~Robert Ingersoll~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Yuzu dunyaya donuk olan herkesle kavgali olur, yuzu ahirete donuk olan, herkesle barisiktir.
~Ehl-i hikmet~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ancak raksedebilen bir Tanrıya inanırım ben...
~Friedrich Wilhelm Nietzsche
(d. 15 Ekim 1844 - ö. 25 Ağustos 1900)
Ahlâk ve değerler sisteminin kuruluşuna yönelik bir temel çerçevesinde
çağının kültür, din ve felsefe görüşlerini eleştiren nihilist Alman düşünür, filolog~
- - - - - - - - - - - - - - - -
İlk makinenin ortaya çıktığı andan başlayarak, aklı başında bütün insanlar, ağır çalışma koşulları ve eşitsizliğin sürmesine gerek kalmadığını açık seçik anlamışlardı.
Makineler bilinçli olarak bu amaçla kullanılmış olsaydı, açlık, aşırı çalışma, pislik, cehalet ve hastalık birkaç kuşak sonra yok edilebilirdi.
~George Orwell-1984~
OrajKalip
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -