21 Nisan 2023 Cuma

Bugün aklımdan geçenler...




Ülkemizde 70 yıldır her daim merkez sağı kandırabilecek ve iktidara ortak olabilecek çoklukta radikal sağ oldu.

Şimdi de var.

Yakın gelecekte bunun değişmesi için bir sebep yok.

O halde nedir?

Dans


Türkeye parlamento oy dağılımları her zaman aynı oldu.

%55-60 Merkez sağ + radikal sağ.

% 40-45 Merkez sol + radikal sol.

Bu dağılım toplumsal bir dönüşümle değişmediği sürece tarih tekrarlanacaktır.

Kısacası ölene kadar Mokoko durumu söz konusu.


Bize düşen bu durumdan zevk almaya çalışmak olacak.

Haaa bir de toplum toptan frensiz kalmasın diye solun yine de sağlam durması şart.

Bakın burası şokomelli.

Sol yine de lazım, her şekilde.

Solun muhalefeti bile çok değerli.


Solun bu güne kadar iktidara geldiği kısa dönemler her zaman merkez sağın büyük bir ekonomik ve sosyal buhran sonucu dağıldığı, birkaç senelik koalisyon dönemleriyle olmuştur.

Yine böyle olacak.

Sol bu koalisyon dönemelerinde her zaman merkez sağın zıçtığı ekonomik ve siyasi kazuratı temizlemek zorunda kalmıştır.

Bu nedenle de halkın her zaman aklında kalan solun cari açık, bütçe açıklarıyla mücadele ettiği tasarrufa dayalı sıkıntılar kalmıştır.

Yine böyle olması kaçınılmaz.

Merkez sağ bundan sonraki ikinci bilemedin üçüncü seçim döneminde yeniden ama daha da sağda oluşacaktır.

Kuvvetle muhtemel Davutoğlu, Babacan, Arınç gibi FETÖ artıkları da önümüzdeki dönemin merkez sağ partisinin kurucu ortakları olacaktır.

FETÖ'nün hep hayal ettiği ve beklediği iade-i itibar, göreve iade, tazminaz imkân ve ihtimali bu şekilde gerçeklik kazanabilir.


Ve depremden sonra konut sorununa ilişkin.
Tekrar tekrar vurguluyorum.
Deprem bölgelerinde yeni inşaat yapmak, beton dökmek hakkında çok fazla çekince var.
Taze dökülmüş beton eğer bir artçı şoka marız kalırsa özelliklerini yitiriyormuş.
O halde nasıl olacak da bölge halkının konut ihtiyacı kısa sürede, ucuz ve kapsamlı olarak karşılanacak.
Benim önerim PREFABRİK, MODÜLER  konut üretim teknikleridir.
Bunlar yeni teknolojiler değildir.
Antik çağlarda Likya, İyon ve benzeri şehir federasyonları ve krallıkları önemli tapınaklarını, binalarını zaten bu şekilde üretmiştir.
Aynı sütun başlıkları, tabanlıkları, sütn elemanları, kiriş elemanları benzer modüler üretim teknikleriyle üretim yerinde hazırlanmış ve büyük bölümü tıpkı legolar gibi bir araya getirilerek kocaman binalar üretilmiştir.
Bu teknoloji yeni yapı malzemeleri ve teknikleriyle son derece güçlüdür.
Ülkenin deprem bölgesine yeteri kadar yakın, tren ya da gemi ulaşımına elverişli, güvenli bölgelerinde yüksek üretim hızları ve hacimlerde bina modülleri üretilebilir.
Bunlar bölgeye taşınarak montajları yapılır, ve altyapı ile bağlantıları sağlanarak oturulabilecek hale getirilebilir.

Günümüz viçleri, taşıma araçları, kalıp üretim teknikleri bu işi rahatça çözümleyebilir.

Bol ucuz, sağlam, emniyetli, kullanışlı, basitve depreme dayanıklı uzun ömürlü konutlar..


Bence solun bu günlerde yapacağı en iyi siyasi propaganda konularından birisi üretici ve tüketici kooperatiflerinin yeniden ihya edilmesi olmalı.

Aslında kuzey Avrupa'nın tarım ve endüstri zengini ülkelerine bakarsanız kooperatifçiliğin kalkınmada ana unsur olduğunu görmek mümkündür.

Hele hele Norveç, İsveç,Finlandiya gibi ülkeleri bizim bakışımızla komünist bile saymak mümkün.

Değişik ama çok değişik ekonomi ve devlet nizamları var.

Bir tür kontrollü demokratik devlet sosyalizmi gibi.

Hollanda konusunda izlediğim belgesellerde ise ulaşılan büyük tarımsal başarıların devlet destekli üretici kooperatiflerine dayalı sigortalı, ekstansif, alım garantili üretim olduğu uzun uzun anlatılıyor.

Üretici kooperatifleri üreticiye her türlü teknik danışmanlık, kredi kefalet, tarımsal araç kiralama, ekspertize dayalı satın alma, depolama, ara ve tam mamul hale getirme, nakliye, depolama hizmetleri verdiği anlatılıyordu.

Üretici kooperatifleri üretilecek ürünlerin çeşitleri, miktarları, hangilerinin nerelerde üretileceği, arazinin islahı gibi konularda yetkiliydi.

Bu nedenle Hollanda'da doğa felaketleri olduğunda, sel baskınları yaşandığında üretici sıfırlanmıyor, fukara duruma düşmüyor.

Ya da herkesin bu seneki ürün fiyatlarına bakarak bir sonraki sene aşırı üretim yaparak ürünlerin ellerinde kalması ihtimali yok.

Ya da üreticilerin mallarını hasat etmek için ayrıca büyük makine parklarını hazırda tutmaları, nakliye için çaba harcamaları, depolama için uğraşmalarına gerek yok.

Kooperatif planlı üretim yaptığından hiç sıkıntı olmuyor.

Örneğin,, bizde olduğu gibi dağları taşları tütün fideleriyle doldurup, malımı ille de alın, diyerek meydanlarda yaygara yapma imkân ve ihtimali yok.


Dahası bütün bu toplumlar uzlaşmacı olduğundan toplumun her kesimini ikna etmek için kardan pay verme, nominal değerden hissedar etme gibi güçlü ikna araçları kullanıyorlar.

Bu nedenle toplumu rahatsız eden, etme potansiyeli olan projelerde yerel halkın direnci daha en baştan kırımış oluyor.

Misal Avrupa'da yaygınlaşan rüzgar enerji santrallerinin yarattığı gürültüye itiraz eden yerel sakinlere bu şirketlerin hisselerinden bir bölümün nominal değer üzerinden satıldığını anlatıyorlardı.

Bu şekilde itiraz edenlerin jandarma gücüyle joplanması, hapislere atılmasına ihtiyaç kalmıyordu.

Bir bizde kapitalizm halka karşı devletin gücünü bu kadar rahat kullanıyor.

Biz buna uzlaşma olmayan, dayatmacı, paylaşmacı olmayan rabbena hep bana kapitalizmi diyoruz.

Şaka maka halk da başka türlüsünü bilmiyor.


https://www.youtube.com/watch?v=2aHIEetXcz4

DEV KÜLLİYE TANITIM FİLMİ | VUSLAT DERNEĞİ


Konunun ana fikri bu işte.

Adam sanki Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN (Conseil européen pour la recherche nucléaire) https://home.web.cern.ch/ için araştırma merkezi yapmış.

Ama yapılan şey kur'an ezberi.

630 yılının ahkamından günümüz toplumuna ve günlelik yaşamına kanun, kural, ahlak, devlet nizamı, ekonomik model bulmaya çabalamak.

Olmuyor işte.

1500 yıldır yüzlerce farklı ülkede yüzlerce farklı pratiği yapıldı bu işlerin bir ideoloji olarak.

Olmuyor ve olmadığı artık çok açık şeklide netlik kazandı.

Haydi 1500 lerde olmadı demek kolay değildi.

Çünkü elde hâlâ iyi örnekler vardı.

Şimdi elde olan enkaz haline bir İslam dünyası.

o derece aciz ki, kendini savunamayacak halde.

Adeta mahallenin delisi gibi.

Elindekileri almak, dötünü zikmek çok kolay.

Ve böyle de oluyor zaten.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  




Mehmet Akif: Şark


"Ne gördün, şark'ı çok gezdin?" Diyorlar. gördüğüm: yer yer,

Harap iller, serilmiş hanümanlar, başsız ümmetler;

Yıkılmış köprüler, çökmüş kanallar, yolcusuz yollar;

Buruşmuş çehreler, tersiz alınlar, işlemez kollar;

Bükülmüş beller; incelmiş boyunlar, kaynamaz kanlar;

Düşünmez başlar, aldırmaz yürekler, paslı vicdanlar;

...

Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış ormanlar;

Ekinsiz tarlalar, ot basmış evler, küflü harmanlar;

Cemaatsiz imamlar, kirli yüzler, secdesiz başlar;

'Gaza' namıyla dindaş öldüren biçare dindaşlar;

Ipıssız aşiyanlar, kimsesiz köyler, çökük damlar;

Emek mahrumu günler, fikr-i feda bilmez akşamlar!


Odama girdim; kapıyı kapadım,

Ağlamaya başladım:

O gün başladım. o gün akşama kadar islamın garipliğine,

Müslümanların inhitatına

Ağladım, ağladım.

Geçerken, ağladım geçtim; dururken, ağladım durdum;

Duyan yok, ses veren yok, bin perişan yurda başvurdum."


Mehmet Akif'in Balkan Harbi'nden itibaren türkiye için 10 yıl sürecek olan büyük ve kanlı savaş boyunca Anadolu'da karış karış gezerek vaazlar verdiği sırada, Anadolu coğrafyası ve halkının nasıl perişan bir vaziyette olduğunu vurguladığı şiiri.

















--

- - - - - - - - - - - - - - - -

DUSUNCELERIMIN BASUCUNDA
. . . . . .
Hasretimin yillardanberi bel bagladigi..
Iste odur dusuncelerimin basucunda.
O, gogsunun taskin hareketi avucunda,
Gozlerinde ruyalarin gulup agladigi.
Kendi bahcesidir onun icinde gordugum.
Yollar yine her gunku gibi yaz uykusunda
Ve yaban ciceklerinin buruk kokusunda
Her ikindi gunluk ruyasini goren murdum.
Onun da dudaklarinda bir eskiye donus,
O da yuzmede bir ses yigini uzerinde.
Bin hatirayi bir anda duyan gozlerinde
Insana ruhlar dolusu haz veren dusunus.
Sonra kizlik kadar temiz, aydin bir acilma:
Evine giden toprak yolda o yine cocuk,
Yine uykuyla basliyan alemde yolculuk
Ve taptaze sabahlar kayisi dallarinda.
Hasretimin yillardan beri bel bagladigi..
Iste odur dusuncelerimin basucunda.
O, gogsunun taskin hareketi avucunda,
Gozlerinde ruyalarin gulup agladigi.

~Orhan Veli KANIK~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Paşanın biri kitaba çok düşkündür ve evinde büyük bir kitablığı vardır.
Istanbul'dan Bursa'ya tayin olur.
Günlerce kitaplar raflardan alınır,paketlenir,
Bursa'ya götürülür ve orada açılıp tekrar raflara yerleştirilir.
Bu olaydan bıkan eşi, paşa bu kitapların bir işe yaradığını, onları kullandığını görmedik ne diye bunları yanında taşıyorsun diye sitemde bulunur.
Sinirlenen paşa,hanım sen de bir işe yaramıyorsun,seni de kullanmıyoruz ancak yine de arkamızda taşıyoruz cevabını verir
.

~Prof. Dr. Zeki Tüfekçioğlu'nun derlemelerinden...~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bu dünya başlangıcı ve sonu olmayan güçten bir canavardır.
Büyüklüğün, güç büyüklüğünün çelikten sabit bir toplamıdır.
O, ne daha büyür ne de daha küçülür.
Kendini tüketmez.
Tersine sadece değişir, ama bütün olarak değişmez derecede büyüktür.

~Friedrich Wilhelm Nietzsche
(d. 15 Ekim 1844 - ö. 25 Ağustos 1900)
Ahlâk ve değerler sisteminin kuruluşuna yönelik bir temel çerçevesinde
çağının kültür, din ve felsefe görüşlerini eleştiren nihilist Alman düşünür, filolog~


- - - - - - - - - - - - - - - -

Dusmanin her tarafi guvenli ise kendinizi dusman saldirisina hazirlayin, sizden guclu ise uzak durun.

~Sun Tzu~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Kimse, gormek istemeyenler kadar kor degildir.

~JONATHAN SWIFT~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir.
Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi, başkasına yapmamalıyız.

~Konfiçyus~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Osmanli Hukumeti Ermenilere toprak verilmesini kabul ediyor.

~Hariciye Naziri Sefa Bey - 29.01.1921~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Hayati yasamanin iki yolu var. Biri hicbir sey mucize degilmis gibi yasamak... Digeri her sey mucizeymis gibi yasamak .

~Albert Einstein~
OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/
Eposta adresleri
(Derdiniz varsa buradan ulaşın.)
:
0raj.p0yraz@neomailbox.net
oraj.poyraz@openmail.cc
HvLWPtIjJR8X@protonmail.com
0PjukdvspdUh@mail2tor.com
Tor ağı üzerindeki web siteleri
Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız.
:
http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/
http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder