28 Aralık 2025 Pazar

Kırmızı Pazartesi, herkesin bildiği cinayet…


Aslında bu cinayet ile ilk elden bilgi sahibiyim.
Son sözümü başta belirteyim.
Bu cinayet aslında HERKESİN BİLDİĞİ BİR CİNAYET idi.
Tıpkı Kırmızı Pazartesi romanında olduğu gibi.
Cinayet 18 Aralık 2002 tarihinde işlenmiştir.
Dönem 57. Türkiye Hükûmeti, V. Ecevit Hükûmeti veya ANASOL-M Hükûmeti, 28 Mayıs 1999 - 18 Kasım 2002 hükumetinin dağılmasından hemen sonrasına denk düşer.
Çok ortaklı Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi hükumetinde devlet katında mutlak bir hakimiyet yoktu.

Ancak kesin olan devlet içinde örgütlenen Fettullahçı yapı artık çok güçlüydü.
Zaten AKP iktidara gelince de %100 stratejisini hemen başlattılar.
Yani kendileri dışında kalan herkesi devlet aygıtından elimine edeceklerdi.
SON DÜZLÜK KOŞUSU henüz başlamamıştı.

Doğal olarak devlet ricali Fetullahçıların gücünü artık anlamıştı, askerlerce yapılan bütün girişimler başarısız olmuş ve artık belirli bir teslimiyet ve korku ortamı başlamıştı.

Malum bir MOSSAD-CIA öğrencisi olan Fettulahçılar bugün bile tekrar tekrar örneklerini gördüğümüz şeyleri yaptı.

  • Fişledi
  • Fişlemenin gereğini yaptı.

Neydi bu gerekler, kasetleme, dosyalama, resimleme, tapelemeler.
Örneğin, fişlerken kadına zaafı olanlara kadın gönderildi, videoya alındı.
Türkiye'de hangi ideolojik görüşten olursa olsun erkek milletinin zaten genel olarak kadınlara bir zaafı vardır.
Çok kolay oldu.
Örneğin, fişlemede paraya zaafı var diye bir not mu var.
Ona rüşvet, irtikap, zimmet, yolsuzluk, usulsüzlük suçları işletildi.
Diyelim fişleme notunda kariyer ihtirası var diye bir not mu var?
Ona terfi vaatleri verildi, kandırıldı.

Cep telefonları o günlerden bugünlere en güçlü silah oldu.
Videolar, ortam dinlemeleri yapıldı.

Veeee bu bilgiler, belgeler, kayıtlar asla savcılıklara iletilmedi.
Onun yerine fişlenen kişiye varlıkları gösterildi.

Ve böylece devlet aygıtının azınlığına hakim olan bu cemaat kadrosu devlet aygıtının tamamını dizleri üzerine çökertmişti.

Necip Hablemitoğlunu hakkındaki aşağıdaki makalede yazdığı kitaplar, kurcaladığı işler listelenmiş.
Aynen doğrudur.
Ancak ölümüne sebep olan esas konu Fettullah Gülen cemaatine ilişkin bir kitap yazma hazırlıklarıydı.
Birkaç kez kendisine uyarı gönderildi, tehdit edildi.
Ama Necip Hablemitoğlu dinlemedi, devam etti.

Ve Fettullahçılar onun hakkında ölüm kararını aldılar.
Ancak bilmelisiniz ki, hakkında alınan ölüm fermanı öyle gizli saklı değildi.
Dönemin tepedeki bütün devlet ricalinin haberi vardı.
Kimileri korkusundan, kimileri dosyalı olduğundan, kimileri kasetli olduğundan, kimileri tapelenmiş olduğundan vb. durumu yalnızca izledi.
İşte bu nedenle HERKESİN BİLDİĞİ BİR CİNAYETTİR diyoruz.

O dönemin Emniyet Genel Müdürü, MIT müsteşarı, büyük olasılıkla diğer kamu kurum ve kuruluşlarının en tepelerinde bulunanlar gelişmelerden haberdardı.
Vee koca devlet aygıtı gözleri önünde işlenen bir cinayeti ancak izleyebildi.
Kimse suç duyurusu yapmadı, kimse soruşturma açmadı, kimse basına açıklama yapmadı.

Cinayeti işlemek için belirli bir devlet kurumundan(!) hileli işlerle 400 bin dolar çıkarıldı.
Cemaatten yetkili birilerine zimmetlendi.
Cinayeti işlemek üzere Bulgaristan'da yaşayan Kırmızı Bültenle aranan bir Türk mafya reisine(!) başvuruldu.
Aracı kişi Kırmızı Bültenli bir kişiyle anılmaktan ya da belgelenmekten korkunca, ona sen uçağa bin inene kadar bu Kırmızı Bülten kaldırılacak denilmişti.
Ve gerçekten de öyle oldu.
Bu reis belli ki akıllı bir adamdı, bu işin çok büyük olduğunu, bu işe girmeyeceğini söyledi.

Katil arayışları devam etti.
Ve paraya zaafı olduğu hakkında fişleme notu olan MAK Alay Komutanı Levent Göktaşa teklif geldi.
Bu olay MAK alayının da sonu oldu.
Muhabere Arama Kurtarma Alayı.
Ne demek bu?
Çatışma bölgelerinde, yabancı topraklarda adam kaçırmak, adam kurtarmak gibi çok özel görevleri olan bir alay.
Türkiye'nin en netameli işlerinde görev alan ama gizli kalan bir alay.
Takip eden zaman içinde bu alay lağvedildi.

Leven Göktaş emrindeki bir binbaşıya bu görevi verdi.
O da görevi gerçekleştirdi.

Peki diyeceksiniz ki, bunca bilgi nasıl kulağına geldi.
Anlatanlar oldu.
Ve ben de onlara dedim ki, bu anlattıklarınızın belgeleri, bilgileri, referanslarını bana verin ben de sosyal medyadan anonim hesaplardan yayınlayayım.
Güldüler.
Bütün bu anlatılanlar zaten mahkeme tutanaklarında aynen var.
Hiçbirisi de gizli bilgi, dedikodu değil dediler.

Ve büyük bir laf ettiler.
Sen bu mahkeme tutanaklarından Kızılaya bir anıt yapsan hiçbir savcı dönüp de bakmaz dediler.
Gerçekten de öyle olmuştu.
Mahkeme tutanaklarında adı geçen dönemin devlet ricalinden tek bir kişi bile mahkemeye davet edilmedi, dosyalara dahil edilmedi.

İşte bu olay tek başına Fettullahçı çetenin ne derece güçlü, ve devlete ne kadar hakim olduğunu en bariz göstergesidir.
Bu olayla bağlantılı olarak zurnanın zırt dediği yere yaklaşanlar hep korkutuldu, ürkütüldü.
Muğlak ifadelerle bu cinayetin çok büyük olduğu, kurcalanmaması gerektiği söylendi.

Neden mi?
Bu cinayetten haberdar olanlar, yalnızca izleyenler, harekete geçmeyenler doğal olarak suç ortağıdır.
Fettulhaçı olmasa da, çağdaş, laik ve hangi siyasi görüşte olursa olsun.
Bu kişiler hala sağ.
Ve kendilerini koruma içgüdüleri hala dipdiri.

Ve Fettulhalçı Çete kısmen tasfiye olsa bile bu dosyalar hala daha devlet içinde kullanışlı köleler, tetikçiler, güvenilir kadrolar üretmekte kullanılıyor.

SUÇ ORTAKLIĞI EN SAĞLAM ORTAKLIKTIR.

HAA son cümleyi bağladıktan sonra aklıma geldi.
Jeffrey Epstein-Ghislaine Noelle Marion Maxwell iklisinin çekirdeğini oluşturduğu operasyon,
Mehmet Akif Ersoy-Ela Rümeysa Cebeci ve bağlantılı çekirdek kadronun yaptığı operasyon,
Geçmiş dönemde MHP milletvekillerini, Deniz Baykalı istifaya götüren operasyonlar
hep yanı okulun öğrencilerin eseridir..
MOSSAD-CIA okulu.

 



DOÇ. DR. NECİP HABLEMİTOĞLU DAVASINDA SON DURUM !!!

Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, evinin önünde 18 Aralık 2002'de uğradığı silahlı saldırıyla katledilmişti.

Vatansever ve aydın değerli bilim insanını saygıyla anıyoruz.

Ülkesine ve milletine yaptığı hizmetleri unutmamalıyız.

19.12.2025

*** 

HATIRLANMASI GEREKENLERDEN BİR ÖZET:

En verimli çağında, 48 yaşında yaşamdan koparılan Hablemitoğlu geriye :

•Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası,

·   Şeriatçı Terörün ve Batının Kıskacındaki Ülke Türkiye,

·  Ve Köstebek  adlı kitapları bıraktı.

·  Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası adlı kitabında; Alman vakıflarının Türkiye'de yasal olmayan çalışmalar yaptığını, etnik ve mezhepsel ayrılıkları körüklediğini ve altın madeni karşıtlarını finanse ettiğini ortaya koyar.

·  Bu kitap O'nu cumhuriyet düşmanları ve emperyalizmin ortaklarının hedefine getirdi.

·  Ardından yazdığı, Şeriatçı Terörün ve Batının Kıskacındaki Ülke Türkiye adlı kitabında  emperyalizmin tarikat-cemaat ve terör örgütleri üzerinden Türkiye'yi çevrelediğini, bu yapıların Türk ulusunu etkisi altına alarak, insanları nasıl yönlendirdiklerini anlatır.

·  İslamcı terör üzerine çalışmalarda bulunan ve FETÖ yapılanmasını ilk yazanlardandır.


YARILAMA SÜRECİ

·  18 Aralık 2002'de katledilişinin ardından ilk soruşturma, dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı Cengiz Köksal tarafından yürütülmüş.

·  FETÖ'nün kumpaslarından olan ve 2008'de başlatılan Ergenekon davasında ise "Hablemitoğlu'nu iddia edilen Ergenekon terör örgütünün katlettiği" iddia edilmişti.

·  Fetullahçılar bu suikastı Ergenekon'un işi gibi göstermek için de çok çabalamış, davada yalancı tanık kullanmışlar.

·  Hablemitoğlu suikastı, katledilişinden 20 yıl sonra 11 Kasım 2022'de tamamlanır.

·  Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, terör elebaşısı Fetullah Gülen ile emekli Albay Levent Göktaş'ın da aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu 10 sanık hakkında yeniden dava açar.

·   Fethullah Gülen'in yaşamını yitirişinin ardından sanık sayısı 9'a düşmüş.

·  Dosya savcısı Zafer Ergin, 28 Kasım 2025 tarihli Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) kararnamesi ile Aksaray'da görevlendirilmiş.

·  Bu gelişmenin ardından davanın 8 Aralık'taki duruşmaya farklı savcı görevlendirilmiş.

·  Duruşma sonunda "Dava"ya 30 Ocak'ta devam edilmesi kararı verilmiş.

·  Özetle 23 yıldır süren cinayet davasının hala sonuçlandırılıp canilerin, azmettiren odakların  hak ettikleri cezalara çarptırlırmamış olması nasıl açıklanabilir?

ÖLDÜRÜLMESİNİN 23.YILDÖNÜMÜ ANMA TÖRENİ

·  18 Aralık Perşembe günü mezarı başında yapılan anma törenine:

Necip Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu, kızları Kanije Hablemitoğlu ve Uyvar Hablemitoğlu,  Ali Tatar'ın ağabeyi Ahmet Tatar, CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, CHP Çankaya İlçe Başkanı Ali Balta, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Emre Doğan, Cumhuriyetçi Vatansever Partisi Genel Sekreteri, Genel Sayman Eren Kalpakcı ve Ankara İl Başkanı Ayşe Ülkü Ülger katılmış.

·  Eşi Şengül Hablemitoğlu, "Necip, laik cumhuriyet ve Atatürk'ün devrimlerine bağlı biriydi. Siyasi cinayetler bu ülkenin ayıbı. Makbul ölümler ve makbul olmayan ölümler arasında yaşadığımız bir yer burası" der.


Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net)
           L2fSIJNoA0xfSNxA  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder