30 Temmuz 2020 Perşembe

PINARHİSAR CEZAEVİ’NDE MİSAFİR AĞIRLAMA

Din, iman, yalan, dolan.
Hepsi bu işte.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

PINARHİSAR CEZAEVİ'NDE MİSAFİR AĞIRLAMA

Bırakın artık beyler bence böyle bir muhasebeden fazlasıyla zararlı çıkarsınız!

29.07.2020 21:24

Dar mekânda çekilmiş bir video: Sağlı sollu haki üniformalı iki gardiyan. Aralarında yan yana oturmuş kırklı yaşlarda iki adam. Her ikisi de gayet şık. Kravatları günün modasına uygun seçilmiş. Çünkü kalabalık bir misafir grubunu ağırlıyorlar. İçerisi tıkış tıkış… O anı ölümsüzleştirmeye çalışan bir başka kamera daha var. Bir fotoğraf makinesi ise sürekli çekimde.

Videoda ses yok ama alt yazılar gereken meramı anlatıyor. Ev sahibi konumundaki şahıs Tolstoy'un "Diriliş" eserini okuduğunu söylüyor. Bir müddet sonra "Sizleri uğurlayayım o halde!" der demez herkes ayağa kalkıyor. Birden flaşlar patlıyor ve ikinci kamera tepeden çekim yaparak bu uğurlamayı adım adım kayda alıyor.

İzlemeyenler için açıklayayım: Yıl 1999 yer Pınarhisar Cezaevi. Görüntülerde yer alan ana aktörlerden biri İBB Başkanı iken görevden alınan Recep Tayyip Erdoğan diğeri avukatı Hayati Yazıcı.

Olayı kısaca hatırlayalım: Sayın Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Siirt'te 12 Aralık 1997 günü Ziya Gökalp'in şiirini okuduğu için 10 ay hapse mahkûm edilmişti. Cezasının Yargıtay tarafından onanmasının ardından 26 Mart 1999'da cezanın infazı için Pınarhisar Cezaevi'ne girmişti.

Şahsen böyle bir şeyi onaylamadığımı bu platform dâhil her yerde "ama"sız "fakat"sız dile getirmişimdir. Zira Erdoğan hakkında verilen hüküm hukukla açıklanabilecek bir karar değildi.

Bu görüntüleri geçenlerde Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı "Görüntü Pınarhisar Cezaevi'nden" diyerek sosyal medya hesabından yayımladı ve şunları yazdı:

"Hükümlü vesayet odaklarının hedefindeki Recep Tayyip Erdoğan. 'Muhtar bile olamaz' diyorlardı. Bugün halk tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı. 24 Temmuz 1999'da şartlı tahliyesi günışığında değil gece üstelik arka kapıdan yapılmıştı. Hey gidi günler. "

GERÇEKTEN DE "HEY GİDİ GÜNLER!"

Düşünsenize bir: Dönem katı bir askeri vesayet süreci ve hükümlüler misafir kabul eder gibi görüşmeler yapabiliyor; hem de kameralar ve fotoğraf makineleri eşliğinde.

Aradan geçen tamı tamına 21 yıl.

Ya bugün?

Sıkıntı yok! Hamdolsun(!) "Tutuklunun avukatıyla görüşmesinin kayda alınması infaz memurunun görüşmeyi izlemesi görüşme süresi ile belge alışverişinin sınırlandırılması hak ihlali değildir. " diyen bir Anayasa Mahkememiz var artık. (AYM'nin 26/2/2020 tarih Başvuru No:2016/22178 sayılı kararı)

Hakkını yemeyelim; aynı mahkeme geçenlerde lütfetti de bu kez cezaevlerindeki kapalı görüşlerin ses ve video ile kayıt edilmesinin hak ihlali olduğuna karar verdi. Hatta tutuklu lehine 6 bin TL tazminata da hükmetti. Ancak bu ağızlara bir parmak bal çalmaktan öteye gitmedi. Çünkü Yüksek Mahkeme aynı kararında mahkûmlara ait radyoya el konulmasının ise hak ihlali olmadığına karar verdi.

Sayın Yazıcı söz konusu paylaşımında Sayın Erdoğan'ın tahliyesinin günışığında değil gece üstelik arka kapıdan yapılmasına da içerlemiş. Doğrudur. Bir hukuk devletinde kabul edilebilir bir şey değildir.

Fakat Sayın Yazıcı yine de şükretmeli. Eren Erdem gibi tahliye edilip tam da cezaevinden çıkmak üzere iken itiraz üzerine tekrar tutuklanmak da vardı kaderde. Ya da Osman Kavala olmak… Bir suçtan tahliye olma ihtimali karşısında zulada tutulan yedek suçlamalarla yeniden tutuklanmak gibi. Üstelik o dönem bugünkü gibi demokratik(!) bir dönem de değildi.

Sayın Yazıcı "Hükümlü vesayet odaklarının hedefindeki Recep Tayyip Erdoğan. 'Muhtar bile olamaz!' diyorlardı. " diyerek bundan gurur duyduğunu da belirtmiş. Haklıdır da; ancak o dönem için buna da şükretmelidir.

Bugün bırakın hükümlü birinin artık muhtar olmasını beraat eden veya haklarında takipsizlik kararı verilen yüzlerce devlet memuru hala kapı önünde…

Yargıyı vesayet altına alan bütün sistemler kötüdür. Dolayısıyla 28 Şubat süreci de kabul edilebilir bir dönem değildir.

Ancak bu gözler aynı eyleme birden fazla soruşturma açılmasını istinaf aşamasında beraat eden bir sanığın temyiz aşamasında tutuklu yargılanmasını ve gazetecilerin ifşanın ifşasından tutuklanmalarını "28 Şubat" lı günlerde değil bugünlerde gördü.

İnsanın aklına ister istemez şunlar geliyor: Hani damdan düşen damdan düşenin halinden anlardı? Dama çıkıp adam atmak da neyin nesidir? Artık atasözlerini bile yalancı çıkaran bir süreçten geçiyoruz.

Nedir bazılarındaki bu bitmek tükenmek bilmeyen acı ve zulüm yarıştırması?

Yarış mı istiyorsunuz? Buyurun! O halde hak hukuk sosyal adalet liyakat ve demokrasi kavramları çerçevesinde her iki dönemi birkaç örnek eşliğinde birlikte yarıştıralım:

  • O dönem kaç muhalif basın yayın organı vardı bugün kaç?
  • O dönem kaç tutuklu ve hükümlü vardı bugün kaç?
  • O dönem yaptığı haberden ötürü kaç gazeteci içeri atıldı bugün kaç?
  • O dönem kaç devlet memuru akademisyen asker hâkim ve savcı işinden edildi bugün kaç?
  • O dönem kaç kişinin pasaportuna eşinden veya babasından dolayı el konuldu bugün kaç?
  • O dönem kaç belediyeye kayyum atandı bugün kaç?
  • O dönem kaç milletvekili tutuklandı bu gün kaç?
  • O dönem kaç vakfa Kızılay üzerinden para aktarıldı bugün kaç?
  • O dönem Şehir Üniversitesi gibi kaç üniversiteye el konuldu bugün kaç?
  • O dönem şizofren bir şarlatanı kaç kişi "hoca efendi" olarak ilan etti sonrasında kaç?
  • O dönem kaç vakıf ve dernekte cinsel istismar olayı görüldü bugün kaç?
  • O dönem kaç tane imam hatip lisesi kapatıldı bugün kaç askeri lise?
  • O dönem nepotizm hangi seviyedeydi bugün hangi seviyede?
Bırakın artık beyler bence böyle bir muhasebeden fazlasıyla zararlı çıkarsınız!

Ayrıca tüm bu soruların cevaplarını bilip de bunda hala ayak diremek bir mağduriyet psikolojisini ranta çevirmekten öte bir şey değildir.

Hele ki bunu bir rejim rövanşına çevirmek tarih önünde hiç affedilebilir değildir.

Ramazan Bulut

Odatv.com

https://odatv4.com/pinarhisar-cezaevinde-misafir-agirlama-29072037.html?fbclid= IwAR2niSBt8UXs5Sh7byX57ULP4DJpR6blxUFQDgVXxmgMcClaYmki4tVfdZ8
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Toplumdaki basarisizligin sebebi kadinlarimiza karsi gosterdigimiz ihmal ve kusurdan dogmaktadir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

61. ALLAH'IN YUCELIGI, MELEKLERIN VE SAF RUHLARIN YARATILMASI IDDIASINDA DA DAHA COK GORULMEMEKTEDIR

Insanlardan daha mukemmel varliklar yaratmakla, gorunuyor ki, Allah, bir zamanlar, ne daha cok basarili olmustur, ne de yuceligine daha guclu kanitlar vermistir.

Bircok dinde meleklerin, saf ruhlarin tanrilarina (hudaventlerine) karsi isyan ettikleri ve hatta onu gokyuzunden kovma cabasinda bulunduklari gorulmuyor mu? (Teolojinin ileri surdugu savlara bakilirsa) Allah, melekleri ve insanlari mutlu etmek istedi ve melekleri ve insanlari mutlu etmeyi hicbir zaman basaramadi. Yaratilanlarin gururu, kotulukleri, gunahlari, isyanlari, eksiklikleri, yuce yaratanin isteklerine ve iradelerine hep karsi geldi.

- - - - - - - - - - - - -
Ilk makinenin ortaya ciktigi andan baslayarak, akli basinda butun insanlar, agir calisma kosullari ve esitsizligin surmesine gerek kalmadigini acik secik anlamislardi.
Makineler bilincli olarak bu amacla kullanilmis olsaydi, aclik, asiri calisma, pislik, cehalet ve hastalik birkac kusak sonra yok edilebilirdi.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Hiristiyanlik dunyaya hastalik bulastirmis dinler arasinda en gulunc, en sacma ve en kanli olanidir.

VOLTAIRE (Francois-Marie Arouet) (1694-1778) Fransiz yazar ve filozof.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 80 Insan ticareti

1) Degisik 6 12 2006 – 5560 3 md. Zorla calistirmak hizmet ettirmek fuhus yaptirmak veya esarete tabi kilmak ya da vucut organlarinin verilmesini saglamak maksadiyla tehdit baski cebir veya siddet uygulamak nufuzu kotuye kullanmak kandirmak veya kisiler uzerindeki denetim olanaklarindan veya caresizliklerinden yararlanarak rizalarini elde etmek suretiyle kisileri ulkeye sokan ulke disina cikaran tedarik eden kaciran bir yerden baska bir yere goturen veya sevk eden ya da barindiran kimseye sekiz yildan oniki yila kadar hapis ve onbin gune kadar adli para cezasi verilir.
2) Birinci fikrada belirtilen amaclarla girisilen ve sucu olusturan fiiller var oldugu takdirde magdurun rizasi gecersizdir.
––––––––––––––– 1 22 7 2010 tarihli ve 6008 sayili Kanunun 6 nci maddesiyle bu m ad d ey e b irin ci fik rasin d an so n ra gelm ek u z ere y en i b ir fik ra ek len m is v e d iger fik ralar b u n a go re teselsu l ettirilm istir.
2) 6 12 2019 tarihli 7196 sayili Kanunun 56 nci maddesiyle bu fikraya "uc yildan sekiz yila kadar hapis ve" ibaresinden sonra gelmek uzere "bin gunden" ibaresi eklenmistir.8987
3) Onsekiz yasini doldurmamis olanlarin birinci fikrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri kacirilmalari bir yerden diger bir yere goturulmeleri veya sevk edilmeleri veya barindirilmalari hallerinde suca ait arac fiillerden hicbirine basvurulmus olmasa da faile birinci fikrada belirtilen cezalar verilir.
4) Bu suclardan dolayi tuzel kisiler hakkinda da guvenlik tedbirine hukmolunur.
IKINCI KISIM
Kisilere Karsi Suclar BIRINCI BOLUM
Hayata Karsi Suclar



- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder