ÜMİT ÖZDAĞ: LOZAN'IN GİZLENEN GERÇEK YÜZÜ
Hiç düşündünüz mü, madem Kurtuluş Savaşı'nda sadece Yunanla savaştık, o halde Mudanya Ateşkesi'ni neden İngilizle, Fransızla ve İtalyanla yaptık? Tam olarak kurtulduğumuz neydi? 1922'de ordularımız İzmir'i alınca vakit kaybetmeden İstanbul'a yöneldik. Malum İstanbul İngilizlerin elinde. Bütün ordu İzmit'e yığıldı ve harekat için gün sayıldı derken ateşkes önerdiler. Lozan görüşmeleri başladı. Ordumuz İzmit'te beklerken, Lozan süreci 8 ay sürdü. İyi ama niye? Hangi konuda anlaşamıyorduk? Musul mu? Hayır. Musul 1 ay konuşup geçildi. Lozan'ın 8 ay sürmesinin 3 sebebi vardı...
1- Yüzyıllarca padişahlar "kapitülasyon" adı altında yabancılara öyle imtiyazlar verdi ki gün geldi tepemize çıktılar. Bankalar, işletmeler, limanlar vs onlarındı. Ordumuz Voynuklar, Martolozlar, Cerahorlar ismiyle Hristiyan askerlerle doluydu. Gün geldi Almanlar yönetti. Paralarımızın üzerine Fransızca, Ermenice, Yunanca ibareler kondu. Devlet dairelerinde onların bayrakları dalgalanıyordu. Faturalardan istasyon isimlerine her şey onların dilindeydi. Aynı bugün Suriyelilere tanınan vergi, askerlik gibi ayrıcalıklar o kadar artmıştı ki bir yabancı suç işlediğinde Osmanlı zabiti onu tutuklayamıyor, kendi konsolosu gelip ilgileniyordu. İşte bu rezil düzenin yani kapitülasyonların Lozan'da kaldırılması için ısrar ettik. 8 ay buna direttiler ve sonunda kabul ettiler.
2- Bilindiği üzere Osmanlı ekonomisi çökünce Duyun-u Umumiye kurulmuş ve yabancılar Osmanlı maliyesine el koymuştu. Yabancıların bu egemenliği bitecek dedik. Yani Türkiye'nin ekonomisi bağımsızdır dedik! 8 ay direttiler ve sonunda kabul ettiler.
3- Gayrimüslim ile Müslümanın anlaşmazlığı bile çözülemiyordu çünkü Osmanlı mahkemelerini tanımıyorlardı. Lozan görüşmelerinde "idari, adli, hukuki bağımsızlığımızı tanıyacaksınız." dedik. Yani Türkiye egemen olacaksa o halde bir yabancı suç işlediğinde Türk mahkemesinde yargılanacak! dedik. 8 ay Türk yargısını tanımak istemediler ama sonunda kabul ettirdik!
Yani Lozan'da Türkler, yüzyıllarca yabancılar tarafından tanınmayan Türk hukukunu ve egemenliğini yabancılara tanıttılar. Lozan imzalandığı gün, imtiyazlı olan bütün yabancılar, evlerinden, dükkânlarından, idari kurumlardan yabancı bayraklarını kaldırdılar. Yabancı gazeteler, "Türk Zaferi" diye başlıklar attılar. Hükümeti düşen İngiltere eski Başbakanı Lloyd George, Lozan Anlaşması'nın İngiltere için bir hezimet olduğunu açıkladı.
İşte Lozan budur. Unutmayın, Kurtuluş Savaşı'mız sonunda İngiliz hükümeti düştü, Yunanistan'da ihtilal oldu, Yunan bakanlar Altılar Davası'nda kurşuna dizildi, kral sürgün edildi, Mısır'daki milliyetçileri ayaklandı, Hindistan'daki direniş sertleşti, İngiltere ve Fransa ilişkileri kopma noktasına geldi ve Türkiye'nin yeni sınırlarını tüm dünya onayladı.
- - - - - - - - - - - - - - - -
Din, kendilerinin de zarar görebileceği kötü eylemleri yapan insanlara rasyonel bir taban ve teşvik sağlar.
Din basitleştirir, din insanı şeytanlaştırır.
Din insanlık dışı davranışları teşvik eder.
Din gerçeğin ötesinde umutlar vadeder.
Yüksek oranda dine maruz kalmış iyi bir insan, iyi niyetle, kendisinin öteki dünyadaki kurtuluşu ve tanrısının büyük zaferi için başka insanları öldürebilir.
~Kenneth Humphreys~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Yirmi yıllık ilmi üç ayda tahsil ettiği bildiriliyor. (Tarihçe-i Hayat s.33)
~Said Nursi 'den zırvalar.~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Buyuk ve tarihi olaylari ancak buyuk milletler yasayabilir.
~K.Ataturk~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Eğer dünya en parlak dahilerinin, bunlar içinde halkın bilgelik ve erdemlik kanısında bile en seçkin olanların din konusunda tamamen şüpheci olduğunu bilseydi şaşkınlıktan dona kalırdı.
~John Stuart Mill~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Kabugumuza vurulan boya, zamanla icimize isler.
~Doc. Dr. Nureddin Topcu~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Deniz Zeyrek: Nankörlere münhasır bir yazı
"Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar: 'Üç' dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu.
Bıraksalar, ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız
gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı."
Oysa o destanın en kıymetli bölümü, 30 Ağustos gecesini ve 31 Ağustos'u yani "Büyük Zafer"i anlatan, son dizeleri siyasetçilerin diline pelesenk olan bölümdür. Lütfen o günü hayal ederek okuyun.
Ey Atatürk düşmanı nankörler
"30 Ağustos'ta düşman kuvâyı külliyesi imha ve esir olundu.
Esirler arasında General Trikopis:
Alaturka sopa yemiş bir temiz
ve sırmaları kopuk frenk uşağı...
Yaralı bir düşman ölüsüne takıldı Nurettin Eşfak'ın ayağı.
Nurettin dedi ki: 'Teselyalı Çoban Mihail,'
Nurettin dedi ki: 'Seni biz değil, buraya gönderenler öldürdü seni…'
Sonra, 31 Ağustos günü
ordularımız İzmir'e doğru yürürken
serseri bir kurşunla vurulan Deli Erzurumluydu.
Devrildi.
Kürek kemikleri altında toprağı duydu.
Baktı yukarı, baktı karşıya.
Gözler hayretle yandılar:
önünde, sırtüstü, yan yana yatan postalları her seferkinden kocamandılar.
Ve bu postallar daha bir hayli zaman
üzerlerinden atlayıp geçen arkadaşların arkasından
seyredip güneşli gökyüzünü
ihtiyar bir muhacir karısını düşündüler.
Sonra…
Sonra, sarsılıp ayrıldılar birbirlerinden ve Deli Erzurumlu ölürken kederinden yüzlerini toprağa döndüler…
Solda, ilerdeydi Ali Onbaşı.
Kan içindeydi yüzü gözü.
Bir süvari takımı geçti yanından dörtnala.
Kaçanı kovalamıyordu yalnız ulaşmak da istiyordu bir yerlere
ve sadece kahretmiyor yaratıyordu da.
Ve kılıçların, nalların, ellerin ve gözlerin pırıltısı ardarda çakan aydınlık bir bütündü.
Ali Onbaşı bir şimşek hızıyla düşündü
ve şu türküyü duydu:
'Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim…
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim…"
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
~ https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/deniz-zeyrek/nankorlere-munhasir-bir-yazi-6620586/ ~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Bir millet, savas meydanlarinda ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yasayacak sonuclar vermesi ancak irfan ordusuyla kaimdir.
~K.Ataturk~
- - - - - - - - - - - - - - - -
DENIZIN DELISI
Unutmak mi, delisin,
Gitmesem de bekler orada deniz.
Gelirsem bilmelisin
Benim beklememdir burada deniz.
Gitmek gibi gelecegim
Denizin delisine.
Delinin denizi gibi,
O ne kadar giderse.
~Ozdemir Asaf~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ömer Hayyam Bütün Dörtlükler [ 55. - 389 ]
Sen sofusun, hep dinden dem vurursun;
Bana da sapık, dinsiz der durursun.
Peki, ben ne görünüyorsam oyum:
Ya sen\? Ne görünüyorsan o musun\?
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum. Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder