17 Aralık 2012 Pazartesi

11-Deniz Kurmay Albay Ayhan Gedik : 'BİZİ BÖYLE UYUTUYORLAR'

İşte ben bunlara bakarak din, iman, yalan, dolan, kin, intikam diyorum.
Aslında daha işbirliği ve ihanet de var.
Bu ihaneti onaylayan, yol veren Türk milletini de ayıplıyorum.

Oraj POYRAZ

(SÖZDE) Balyoz davasında 16 yıl hapis cezası alan Deniz Kurmay Albay Ayhan Gedik'ten 4.mektup

Sizlere bu mektubumda, dünyada yapılmış darbelerde yargılanan kişi sayılarından örnek vererek başlamak istiyorum.

(İLGİLİ YAZI) ALBAY GEDİK: 'NEML VE CİN SURESİNE DİKKAT.(İLGİLİ YAZI) 'ALBAY GEDİK'TEN BAŞBAKAN'A İMZASIZ 'OSLO' SORUS.

(İLGİLİ YAZI) ALBAY GEDİK:'ASKERLERİMİZİ BU GEREKÇELERLE TUTUKLADILAR'

Yunanistan'da, "yapılan darbe sonrası" 22 kişi, Arjantin'de 9 kişi, Şili'de 17 kişi yargılanmıştır.
Ülkemizde yapılan
12 Eylül 1980 darbesinde ise 2 kişi yargılanmaktadır.
Ancak, Türkiye'de
Balyoz adı altında sahte delil üretme çetesi tarafından üretilen, dijital veriler üzerine bina edilen ve güya teşebbüs aşamasında kaldığı iddia edilen, yani gerçekte hiç olmamış, hayata geçirilmemiş bir darbe teşebbüsünden ise 365 kişi yargılanmış ve 325'i çok ağır cezalara (toplam 5338 sene) çarptırılmıştır.

Bu mudur adalet?
Bu mu adil yargılama, yazık çok yazık!

"Asrın İftirası; Balyoz Davası"nın başlangıcından itibaren hakkımızda atılan iftiraların tamamı iddia'dır.
Bir kısım gazete ve basın, günlerce sadece iddialardan bahsetti ve herkesin, böyle bir şey yapıldığına inanması için yoğun bir çaba sarf etti.
Bu davada yerli ve yabancı 30 adet bilirkişi raporu yayımlandı.
Peki, bu sahte dijital belgelerin bir tanesinin bile, bu davada yargılanan bir sanık tarafından yazıldığına dair, bir tane bilirkişi raporu duydunuz mu?
Kısacası ispat'a yönelik tek bir haber bile gördünüz mü?
Yazabildiler mi?
Hayır.
Çünkü ispata yönelik tek bir delil yok.

O DA SAVCI BU DA SAVCI

Delil olarak ellerinde ne vardı?
Sadece dijital veriler.
Peki, bu dijital verilerde;

Islak imza var mı?
Yok.

Elektronik imza var mı?
Yok.

Yazıldığı herhangi bir bilgisayar var mı?
Yok.

Çıktı alınmış mı?
Yok.

Aleyhte bir tanık ifadesi var mı?
Yok.

Bu dijital veriler hazırlanırken gören var mı?
Yok.

İşte hepimizi böyle uyuttular.

Abdullah ÖCALAN'ı yakalandığında 10 saat sorgulayan, duruşma savcılığını yapan ve İmralı savcısı olarak ünlenen eski Ankara DGM savcısı Talat ŞALK, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonuna 12 Ekim 2012 tarihinde verdiği ifade sırasında, BALYOZ Davası ile ilgili soru üzerine ne dedi biliyor musunuz?
"Hangi hukukçu olursa olsun burada suç olduğu konusunda beni kimse ikna edemez.
Ortada icra hareketi yok, ama hem adamları tutukladılar, hem de büyük cezalar verdiler
"

İşte ey Halkım!

Talat ŞALK da savcı, bizim Balyoz Davasındakiler de savcı.

Türk vatanının bağrından yetişmiş evlatlarına yapılan tuzağı gör, aç gözlerini!

Duy sesimizi!

Kendi ülkesinde kendi evlatlarına reva gördükleri bu tarifsiz haksızlıkları anla artık!

Haksız ve hukuksuz olarak masum insanların bile bile rehin alınmalarını, "demokrasi adına yapılması gereken bir hareket" olarak görmek veya "başka çaresi yoktu, masum insanlar suçlansa da bu yapılmalıydı" diye düşünmek, doğru ve ahlaki bir düşünce değildir.
Bize yapılanlar ne dinle bağdaşır, ne de imanla, ne bilimle bağdaşır, ne de hukukla.

Bu davada adil olmayan yargılama sonucunda asıl mahkûm edilen adalettir.

Adalet, suçsuzları yargılamak için kurulmamıştır.
Maalesef geldiğimiz nokta da tam bu noktadır.
Suçsuz olan insanlar acımasızca yargılanmış ve haksızca en ağır şekilde cezalandırılmışlardır.
Şu bir gerçek ki;
halkın huzuru yalnız ve ancak gerçek ve adaletle sağlanır.
Bu iki olgu olmadığı sürece huzurun tesisi imkânsızdır.

ADALET HERKESE GEREKLİ

Ne demiş ünlü düşünür Pascal:
"Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır.
Güçlü olmayan adalet acizdir, adaleti olmayan güç ise zalim.
Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur, çünkü kötü insanlar her zaman vardır.
Adaleti olmayan güç ise töhmet altında kalır.
Demek ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerekir.
Bunu yapabilmek için de adil olanın güçlü;
güçlü olanın ise adil olması gerekir.
Böyle olmadığı takdirde bugün bizim başımıza gelen haksızlıkların yarın sizlerin başına da gelmesi kaçınılmazdır
"

Bence güç, onda bunda değil sadece siz hemşerilerimde, aziz milletimdedir.
Bu nedenle bizler için geçerli hüküm, sizin vicdanlarınızda verilecek hükümdür.
Hiç kimseden korkmayın çünkü gücü veren de sizsiniz, alacak olan da...

Hepimizin adalete ihtiyacı vardır, adalet mutlaka herkese lazım olur.
Bu nedenle adil olanın güçlü;
güçlü olanın ise adil olması için bir Türk vatandaşı olarak üzerimize düşen görevi yapmak, gerçek ve adaleti aramak ve bu yolda gitmek zorundayız.

Geleceği mutlu, huzurlu ve aydınlık olan bir Türkiye'de yaşamak dileğiyle...

Ayhan GEDİK.
Deniz Kurmay Albay.
3 üncü Kolordu Askeri Ceza ve Tutukevi Hasdal / İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder