20 Aralık 2012 Perşembe

11-Zahide UÇAR - FİTNE-FÜCUR.

Zahide UÇAR - FİTNE-FÜCUR.

10 yıldır fitne üretilerek yapılan siyaset, kahramanlardan suçlu yaratırken, lağım suyunu şişeleyip halka zemzem diye sunmaya başladı.

Arınçmatik marka bir şahıs;
40 bin insanın ölümünden sorumlu, uyuşturucu baronu, tecavüzcü, bebek katili Öcalan'ı
"bakireyken tecavüze uğramış bir mağdure" olarak pazarlayıp aklamaya çalışıyor.
40 bin insanın ölümünden sorumlu, uyuşturucu baronu masum(!) bir sapık…

Arınç 12 Eylül sonrası Diyarbakır ceza evinde yapılan işkenceleri bahane ederek "dağa çıkmayı" meşrulaştırıyor.
Mamak ceza evi ve diğerlerinde işkence görenler ne yapmalı peki?
12 Eylül darbesi sonrası işkence sadece Kürt tutuklulara yapılmış gibi anlatılarak kin ve ayrılık tohumları ekiliyor.

Ey Arınç, işkence görmek dağa çıkmak için meşruiyet kazandırıyorsa, özel mahkemeleri kullanarak esir aldığınız, yandaş basınınız vasıtası ile linç ettirdiğiniz insanlar ve aileleri nereye çıkmalı?
Tuzak kurdurduğunuz, iftiralarla intihara zorladığınız, mezara yolladığınız insanların aileleri nereye çıkmalı?
Sizin gösterdiğiniz yolu takip ederlerse sizin öldürülmeniz de
"meşru" olacak ve azmettiriciniz siz olacaksınız, farkında mısınız?

İşte "akım derken b..m demek" diye buna denir.

Şemdin Sakık gibi bir katilin, hasmı olduğu Türk Ordu mensupları yargılanırken gizli tanık yapıldığı bir ülke… Tecavüzcülerin, pezevenklerin, katillerin gizli tanık yapıldığı bir dava… Ve o davayı kutsayan fitne bir siyaset…

İftiralarla, CİA ile işbirliği yaparak esir aldıkları Türk Ordusu'nun subayları için "Ordu bağırsaklarını temizliyor" diyen zat;
bir sapıktan, Artin Agopyan'dan,
"bakire bir sübyanken tecavüze uğramış bir mağdur" çıkarmaya çalışıyor.

Onlar 10 yıldır fitne-fücur siyaseti güderek milleti bölüyor, düşman ediyor.
Kin ekiyor, nefret biçiyor.

Tunceli'de devleti tanımayan, İngiltere'yi yardıma çağıran, Türk Subaylarını boğazlatan Seyit Rıza'ya sahip çıkanların Artin Agopyan'a sahip çıkması kimseyi şaşırtmasın.
Onlar Türkiye Cumhuriyeti ve bu cumhuriyete sahip çıkan herkese düşmandır.
Dolayısı ile Türk Devletine düşman olanlara;
"düşmanımın düşmanı dostumdur" mantığı ile yaklaşıyorlar.
Hainler üzerinden rövanş alıyorlar.

Büyükşehir bölünme yasası çıktığında;
Leyla Zana ile
"çak" yapan da bu Arınç değil miydi.(!).

Manav listesinden kendisine suikast çıkartıp Ordu'nun en mahrem bilgilerini aldıran Arınç…

Genetik miras olarak her subayı Kubilay olarak görüyor olmalı(!).

Ege'de 12 mil savaş nedeni sayılmamalıdır diyen şahıs.
Meğer bu arada adalarımızı Yunanistan'a hediye ediyorlarmış.
Hüsnidiyanis'in ruhuna hediye diye verdiler herhalde.
Hani, bir kilisenin dibinde pek garip gömülü kalmıştı ya(!).

Erdoğan ise her fırsatta Seyit Rıza'yı aklıyor.
İngiliz ajanlarından kahraman yaratacaklar ya?

Seyit Rıza'nın boğazlatıp Munzur nehrine attırdığı askerler sanki bu milletin çocukları değildi.
O askerleri katledip İngiltere'den yardım istemek çok normaldi.
"Ankara'nın şerrinden Bürüksel'in şefaatine sığınmak iyidir" diyenler, Ankara'ya biat etmektense İngiltere'ye biat eden Seyit Rıza'yı elbette kutsayacaktır.
Seyit Rıza'da kendilerini buldukları için savunuyor, sahipleniyorlar.

10 yıldır milletin akıl ve ahlakı dumura uğratılıyor.
Vicdan intihar ediyor.

Siz dünyada kendi devletini mahkum ettirmeye çalışan bir başbakan, vekil, bakan gördünüz mü?
Göremezsiniz.
Onlar önce ülkeyi 3.dünya ülkesi yaptılar.
El Beşir ve Barzani gibi katilleri muhatap seçtiler.

21.yüzyıl Türkiye'si padişahlık falan değil, derebeylik ile yönetiliyor.

Doğrular ile yanlışları yer değiştirerek millete travma yaşatan zalim bir siyaset ve bu siyasetin alçak bir basın ayağı var.

Seyit Rıza aklanıyor.
Şeyh Sait aklanıyor.
Hainler akmatik tezgahlarda aklanıp parlatılıyor.
Pazarlamacı akademisyen ve köşe yazarlarınca pazarlanıyor.

Bir diziyi bahane ederek Kanuni Sultan Süleyman'a ecdadım diyerek sahip çıkarken gündemi de değiştiren Erdoğan;
Atatürk ve silah arkadaşlarına 10 yıldır küfür edilmesini seyrediyor.

Ecdadı imiş(!).
"Padişah rantı yemek iyi de, o zaman hesabı da öde" demek de bize kaldı.
Çünkü böyle bir hesabı önlerine koyacak muhalefet ne yazık ki yok.

Sayın Erdoğan;
Alevi Türkmenlerden ecdadınız adına lütfen özür dileyiniz...

Tarih sizin merdiven altı üretimi olan zehirli korsan bilgilerinizden ibaret değildir.
Gün yüzünde araştırılıp yazılan bilgiye dayalı tarih bakın ne yazıyor:

Yavuz Sultan Selim'in emri ve pek sahip çıktığınız Ebu Suud efendi ve Müftü Hamza'nın fetvaları ile 40 bin alevi Türkmen katledildi.
Nasıl mı oldu?

Yavuz Sultan Selim, Sünni inancı Anadolu Alevileri için bir zulüm nedeni yapan Osmanlı sultanıdır.

Cellatlar, toplu toplu Türkmenleri doğramaya başladı.
Yavuz Sultan Selim, halifeliği, Abbasiler'den kılıç zoruyla aldıktan sonra Sünnilik pozitif bilimden uzaklaşmaya başlamış, toplumsal gelişmeye ayak uyduramaz hale gelmişti.

Anadolu'da Türklerin anlayamadığı Arap ve Acem dili yaygınlaşmaya başlamıştı.(Atatürk'ü bir gecede alfabe değiştirdi diye suçlayan cahiller halkın dilini terk eden bir Osmanlı yönetiminden niye hiç bahsetmez?
Türk Halkını Arap ve Acem dili ile yazıp okumaya zorlayan Osmanlı'yı niye eleştirmezler?
Osmanlıyı bahane ederek Atatürk'e vurma ucuzluğu ellerinden alınmasın diye olabilir mi?)
Sünniliği bir baskı aracına dönüştürmüş olan padişahlar Anadolu'da yaygın olan Aleviliği kabul edemiyordu.
Aleviler Doğu sınırındaki Türk devletini destekliyorlardı.
Osmanlı devleti bu nedenlerden Ötürü Anadolu Alevilerine baskı uyguluyordu.

Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail üzerine sefere çıkarken;
40 bin Alevi'yi kılıçtan geçirdi.
Yavuz Sultan Selim'in Alevi kırımı yapabilmek için yazdırdığı fetvalardan birisi Müftü Hamza'ya ait olanıdır;

"Ey Müslümanlar, bilin ve haberdar olun ki, reisler;
Erdebil oğlu İsmail olan Kızılbaş topluluğu, Peygamberimizin şeriatını, sünnetini, İslam dinini, iyiyi ve doğruyu açıklayan Kuran'ı küçük gördüler.(...)
Onlara sempati gösteren, batıl dinlerini kabul eden veya yardımcı olanlar da kafir ve dinsizdirler.
Bu gibi kimselerin topluluğunu dağıtmak bütün Müslümanların görevidir.
Bu arada Müslümanlardan ölen kutsal şehitlerin yeri yüce cennettir.
O kafirlerden ölen ise, cehennemin dibinde yer tutacaklardır.
Bu türlü topluluk hem kafir ve imansız, hem de kötülük yapan kimselerdir.
Bu iki sebepten onların öldürülmesi vaciptir."

(Sanki cennet babalarının tapulu malı.
İstediklerini atıyorlar.
Şimdikiler de aynı değil mi)?

Müftü Hamza'nın rüşvet almak gibi bir suçu da vardır.
Kuran üzerine yemin etmesine rağmen 50 bin akçe karşılığında Semendire Valisi Yusuf Bali'nin yolsuzluklarını ve haksızlıklarını kapatır.
Müftü Hamza'nın rüşvet aldığını öğrenen Yavuz Sultan Selim onu sıkıştırıp canının bağışlanması karşılığında bu fetvayı verdirir.
"Fenerbahçe Ordu evindeki Erdoğan-Büyükanıt uzlaşması geldi aklıma(!)…"

Ebu Suud Efendi'nin verdiği fetva:

Kzılbaşların topluca öldürülmeleri elbette dinimize göre helaldir.
Bu en büyük, en kutsal savaştır.
Bu yolda ölmek de şehitliğin en ulusudur."

Kanuni Sultan Süleyman'ın Nahçivan seferine çıkarken Diyarbekir Beylerbeyi Ayas Paşa'dan doğudaki Alevilerin tamamen öldürülmesini istediği ferman, Türkmenlere yapılan zulme somut bir örnektir:"...

Madem ki ecdadınız, madem mirasçısınız, yukarıda yazdığımız katliamlar için Alevi Türkmenler'den ÖZÜR DİLEYİN...

Arınç'a gelince;

Kubilay'ın mirasçılarından ve Kubilay'ın temsil ettiği Türk Ordusundan özür dileyin...

10 yıldır Cumhuriyet dönemini iftiralarla karalayıp Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün varlıklarını mirasyedi müflis gibi satıp-savarak saltanat sürdüler.
İşgal ettiği ülkenin mallarını ganimet gören işgalci mantığı ile hareket ettiler.
Elde pek bir şey kalmadı.

Millete din pazarlarken ülkeyi TEFECİ ekonomisine mahkum kıldılar.
Kuranın reddettiği bir sistem… Cahiliyye dönemi uygulamaları.
Dinimizin;
"faiz alan da, veren de annesi ile cami avlusunda zina etmiş gibidir" diye açıkladığı faiz sistemi…
Fakirin ezildiği, firavunlaşmanın baş tacı edildiği sistemin hık deyicileri…

Firavunlaşma kutsanırken halkı uyutmak için cami yapıyorlar.
Biz de diyoruz ki;

Sayenizde güzel dinimiz yüzsüzlük, hırsızlık, tefecilik, beytül mal soygunculuğu, iftira, zulüm, haram ile anılır oldu.
Tepedekilerin hali dinimizin uyardığı gibi
"halka yayıldı".
Bu yüzden yapacağınız camide namaz kılacak Muhammedi ahlaka sahip Müslüman bulun önce.
Sayıya bakın da cami yapın.
Cemaati olmayan yere cami yapılmaz
...

Cünuplar camiye değil, hamama gider.
Hamamda tellağın eline düşerlerse;
kesesinden geriye ne kalır?
İşte onu kestiremiyorum(!).

Okurlarımız sorabilir:

Peki biz Osmanlı hakkında ne düşünüyoruz?

Bizim için tarih kutsanacak ya da nefret edilecek bir olgu değildir.
Bizim için tarih;
duygulardan arınmış olarak, bilimin ışığında, akılcı bir bakış ile DERS çıkarılması gereken bir olgudur.

Ancak hiçbir hedefi, becerisi, başarısı olmayanlar mezarlar üzerinden çıkar elde etmek için o mezarlara ya mum yakar, ya da yıkar.
Biz her ikisinden de beriyiz.

Bu gün bu coğrafyada bir vatanımız varsa… Bu coğrafyayı bize vatan kılanlara minnet duyar, yanlış yapanların yanlışından ders çıkartırız.

Ölülerin kemiklerinden kendine taht kurmaya kalkanlar, olsa olsa mezar soyucularıdır.

Ders çıkarmak için okur, ders alınsın diye yazarız.
Biz kendini savunma imkanı olmayanlara savaş açacak kadar namert değiliz.

Neyzen Tevfik'in dediği gibi;

"Kime ne söylersek sağlığında, ONU DA İKTİDARDA İKEN SÖYLERİZ…"

Muhammedi ahlaka sahip olmanın yolu da, insan olmanın ilkesi de bizlere böyle öğretildi.

Devlet adamı olmak;
karanlık odalarda kin yiyip nefret kusarak yetişenlerin harcı değildir
...

Bu da böyle biline…

19 Aralık 2012

zahide@zahideucar.com

www.zahideucar.com

 

 

 


--
58766111
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Terk eden terk edilir, ellerini gevsetenin eli birakilir.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Rum, Ermeni gibi unsurlardan ayri ayri olusan bir takim ceteler, adi hirsizlikla, ara sira da oldurmelerle mesgul olmuslar, Rum ve Ermeni surgunu esnasinda bu unsurlardan ortaya cikan bazi ceteler ise siyasi bir huviyet kazanmistir. Ruslarin istilasi baslayinca, memleket icinde karisiklik meydana getirmek icin bunlar, Ruslar tarafindan da tesvik ve denizden de desteklenmislerdir.

(22 Mayis 1919)
K. ATATURK
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Anadolu'daki Milliyetci hareket bosa gitmeye mahkumdur...

Ingiliz Muhipler Dernegi Baskani,
Adliye Nezareti Mustesari ve yazar Sait Molla - 01.05.1920
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmusoldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzuederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,ManeviMiras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder