Rifat Serdaroğlu : GEL SENİ SİSİ YAPALIM
Boş ver laga-luga, hakara-makara yapmayı, bir dakkalığına delikanlı ol da mertçe konuşalım.
Bu haliyle Cumhurbaşkanlığı seni kesmez, orası sana dar gelir.
Sen de bilirsin ki iktidar, "sevgili" gibidir, asla paylaşılmaz.
İster kadın, ister erkek olsun, sevdiğini hiç kimse paylaşmaz.
Bırak insanları, sıkıysa bir kaplanın, bir kartalın eşine musallat ol, bak ne hale geliyorsun.
Tüyleri yolunmuş tavuk gibi cascavlak ortada kalıverirsin!
Diyelim ki, seni Cumbaba yaptık.
Sen de maaile Çankaya Köşküne yerleştin.
Bi düşünsene, çocukların- eşleri-torunlar- dayılar-amcalar- zor günlerde senin cukkalarının bekçiliğini yapan akrabalar, üzerine yatırım yapılan ve daima göz önünde bulundurulması şart olan kişiler, kupon araziciler, SİT alanına villa yapıcılar, Kürtçü-Jöleli- gazeteci danışmanlar-esrarkeş akrabalar hepiniz köşke doluştunuz.
İnan, sana ve yengeye adım atacak yer kalmaz yahu.
Bu yüzden diyorum Çankaya sana dar gelir diye?
Sen Cumbaba olduktan sonra, bizi Başbakansız bırakacak değilsin ya!
Emanetçi de olsa, sana sormadan tuvalete bile gitmeyecek de olsa, emir erlerinden birini Başbakan olarak atayacaksın.
İşte zurnanın zart dediği yer tam da burada başlayacak!
Bak neler-neler olacak?
Sana çok bağlı da olsa, adam TC Başbakanı sıfatını taşıyacak.
Bakanlara- Devlet Bürokrasisine emirler verecek.
Ama Bakanlar ve Bürokratlar aynı zamanda senin adamın oldukları için, bir gözleri hep sende olacak!
Sen atasözlerini seversin; "Eşşek ölür kalır semeri-İnsan ölür kalır eseri" gibi veciz sözleri hep söylersin!
Bir atasözü de "Çatal kazık yere batmaz" dır ki, devlet yönetiminde ikiliğin olmayacağını, bunda ısrar edilirse devletin tehlikeye düşebileceğini anlatır.
Bir müddet sonra senin Başbakan yaptığın kişi seni dinlememeye, kendi başına iş yapmaya başlayacaktır.
"Yahu arkadaş, böyle iş olur mu?
Davul benim omuzumda, tokmak Çankaya'da.
Sorumluluk benim değil mi?
Yarın Yüce Divanda ben hesap vermeyecek miyim" diyecek ve bürokraside kendisini sallamayan senin adamlarını görevden alacak, bir zamanlar senin yaptığın gibi, kararname düzenlemeden "Vekâlet" yöntemiyle devleti yönetmeye başlayacaktır.
Bakanlar Kuruluna Başkanlık yaparım, bu benim anayasal hakkım diyeceksin.
Toplantıya gittiğinde, bir tane bile Bakan bulamayacaksın!
Ayrıca, partinde de başkaldırmalar- "Ne bu be, köle miyiz biz" demeler- "zincirlerimizi kırmalıyız" demeler- "Hep bu adamlar mı seçilecek" diye isyanlar, "Ben de Bakan olmalıyım" demeler başlayacaktır.
Zaman geçtikçe bu sesler çoğalacak ve kimse seni takmayacaktır!
İşte bu yüzden, sonradan üzülüp Mercedes'in içinde sinirden kaskatı kakılıp kalmadan, gel beni dinle…
Yemişim demokrasiyi.
Zaten demokrasi mi kalmış!
Hem sen,"Demokrasi benim için amaç değil, araçtır.
Gideceğim yere kadar gider, sonra inerim" dememiş miydin?
Hay babana rahmet.
Büyük sözü dinle yahu!
Bak, şimdi yapılacak işleri yazıyorum, iyi belle!
-Önce Tombalak Paşa'yı kasetle-masetle ikna edip, yalandan darbe yaptırıp kendini "Sisi Paşa" ilan ettireceksin.
-Ülkenin her yerine "Gitti Tombalak Paşa - Geldi Uzun Sisi Paşa" ve "Hoş geldin Başımıza Sisi Paşa, sen çok yaşa" diye dev afişlerle süslet.
Yazıları mahya yaptırıp, Türkçe-İngilizce ve Arapça olmak üzere tüm Camilere astır.
Hani o binemediğin at var ya, ona binmiş gibi yapan heykellerini ülkenin her tarafına yay.
Yay ki millet kahraman görsün…
-Abdullah Gül ve ekibini Suudi Arabistan'a, Bülent Arınç'ı Pensilvanya' ya Hocaefendisinin yanına, Ali Babacan'ı TOBB'un başına, Reza Zarrab'ı Merkez Bankasının tepesine, Fitne-Fücur ustası İ.M.Gökçek'i Fizan'a ( gidişi olsun da, gelişi olmasın diye ) derhal göndereceksin.
-Meclisi ve kupon arazisi bol olan İstanbul-İzmir-Antalya-Muğla gibi illerin tüm Belediye Başkanlarını görevden alıp, buraları Bilal Oğlanın vakfı olan Türgev'e bağlayacaksın.
-Kendini Paşalıktan Mareşalliğe yükselteceksin.
-İlk beyanın, SİSİ' nin "İhvan-ı Müslim'i yok edeceğim" dediği gibi, sen de "Paralel' i bitireceğim" olmalıdır.
-Hiç meraklanma, bunları yaptın mı millet seni kabul edecektir.
Hafif diklenen olunca sert bir şekilde şunları söyle ve konuşmaya cesaret edenlerden birkaçını sallandırıver, ortalık süt-liman oluverir;
"Ulan densizler, bre hainler; Hırsızlara- milletin a…na koyanlara tahammül ettiniz de, benim gibi Mareşale mi dikleniyorsunuz?
Padişah mı yaptık kendimizi?
Kesin sesinizi, oturun poponuzun üzerine. "
Bundan böyle astığım astık, kestiğim kestik.
İşte budur bu…
Gördün mü yiğidim?
Ne kadar kolaymış!
İş bilenin- at binenin-kılıç kuşananındır.
Yalnız sen, sen ol her gittiğin yerde uzun menzilli bir helikopteri, deposu dolu olarak hazır tut.
Bu Türk Milletinin ne yapacağı bazen belli olmaz.
Bilirsin kafası bozulursa, yedi düveli tekme-tokat kovalar.
Aman tedbiri elden bırakma.
Yurtdışına kaçmak ve oralara yatırım yapmak istersen Tansu Ablana danış.
O, nereye yatırım yapılırsa, nasıl çok para kazanılır, iyi bilir.
Hadi delikanlı, kılıcın (Haşim) keskin, bileğin (Çelik) güçlü, gezin (Taksim) mübarek olsun…
Sağlık ve başarı dileklerimle 08 Mayıs 2014
Rifat Serdaroğlu
a45UyF587661-201307301451-undefined
In partibus
Asli: in partibus infidelium (sadik olmayanlarin sehrinde)
Latin Atasozu
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder