" Devletin dini İslam'dır; padişah aynı zamanda halifedir ve şeriat kurallarını uygulatır, meclisçe kabul edilen yasalar din kurallarına aykırı olamaz, şeyhülislamlık makamı ve şeriye mahkemeleri anayasada öngörülmektedir."
Görülen o ki, Kanun-i Esasi Türklerin tarihte tanıdığı ilk Anayasa olmasına rağmen ülkenin en büyük meclisine iktidarını padişahın vesayeti altına koyması sebebiyle daha en başta yetersiz ve kusurlu kalmıştır.
Oysa ideal bir demokraside hakimiyetin kaynağı ne ilahlar, ne bir hanedandır.
Tek kaynak vardır.
O da milletin tek, ahlaki ve yasal temsilcisi olan en büyük meclistir.
Esasen sonrasında gelişen olaylarda görülmüştür ki, meclisi kapatma yetkisine sahip olan, siyasi sorumluluğu olmayan, ama mutlak yetkilere sahip olan sultan tarafından ilk meclisin süresiz olarak kapatılmış olması atılan ilk temellerin yanlış, eksiz, çarpık atıldığını bize kanıtlamıştır.
Ancak, kabul etmek gerekir ki, son yıllarda AKP kadrolarının Yüce Galaktik Hergele liderliğinde tıpkı Abdülhamit gibi kadük bıraktığı pek çok anayasal kurumların temelleri de ilk anayasa ile atılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti bu yönüyle Osmanlın pek çok kurumsal mirasını, devlet düzenini miras almıştır.
Elbette Osmanlıya Musallat olmuş pek çok hastalıkla birlikte.
L2fSIJNoA0xfSNxA
KANUN-İ ESASİ
Osmanlı İmparatorluğunun ilk ve son anayasasıdır. İmparatorluk mutlak monarşi ile yönetilirken önderliğini Namık Kemal'in yaptığı Genç Osmanlılar ülkenin parçalanma sürecini durdurmak ve Fransa'da yeni doğan 1848 devrimlerinin etkilerini azaltmak adına ülkeyi parlamenter yönetime çevirmeyi düşünmüşlerdi. Yapılan anayasal ve yönetimsel değişiklik ile hem Osmanlı sınırları içinde yaşayan halk eşitliğe kavuşacak hem de halk mecliste temsil edilme hakkına kavuşacaktı.
Osmanlı Devletinin Rusya ile savaşmasının gölgesinde ülkenin sorunları giderek artarken II. Abdülhamit (31 Ağustos 1876) tahta çıkmıştı. Ülke sorunlarla boğuşurken, Sadrazam Mehmed Rüştü Paşa istifa ettikten sonra yerine Abdülhamit Han, Mithad Paşayı bu göreve getirmişti. Mithad Paşa göreve getirildikten sonra Avrupa'nın eşitlikçi ve parlamenter sistemini ülkeye adapte etme çabasına girişti. Bütün bu çalışmaların ardından Fransız hukukundan adapte edilen ve 28 kişilik Cemiyet-i Mahsusa'nın düzenlediği Kanun-u Esasi, 23 Aralık 1876 tarihinde Heyet-i Vükela'nın (Bakanlar Kurulu) onayı alındıktan sonra açıklanmıştı. Açıklanan anayasa metninin aslında padişah odaklı çıkartılması, eşitlikçi yapıya ve meclis dokunulmazlığına tersti. Çünkü bu metin her ne kadar anayasal bir düzeni destekler gibi görünse de Osmanlı saltanatının mutlak otoritesini de pekiştirmekten öteye gidememişti. Şu madde sanırım durumu açık bir şekilde ifade etmektedir. " Devletin dini İslam'dır; padişah aynı zamanda halifedir ve şeriat kurallarını uygulatır, meclisçe kabul edilen yasalar din kurallarına aykırı olamaz, şeyhülislamlık makamı ve şeriye mahkemeleri anayasada öngörülmektedir." (1) (2) 12 bölüm ve 121 maddeden oluşan anayasa metni, Avusturya-Macaristan, Rusya ve Prusya anayasalarıyla benzerlik göstermektedir. Babıali'de bu metin açıklanırken Gayrimüslim halkın sahip olacağı hakları görüşmek üzere Tersane Konferansı, Haliç Tersanesinde devam etmekteydi. (2)
· Kanun-i Esasi'nin İçeriği ve Bölümleri
Daha öncede belirtildiği üzere 12 bölüm ve 121 maddeden oluşan metin şu bölümleri ihtiva etmektedir:
1. Bölüm: Memalik-i Osmaniye adı verilen kesit 1. ve 7. maddeye kadar Osmanlı Devletinin saltanat hakkı ve iktidarın gücü kanıtsanmış ve hükme bağlanmıştır.
2. Bölüm: Tebaa-i Osmaniye'nin Hukuk-i Umumiyesi adı verilen kesit 8. maddeden 26. maddeye kadar Osmanlı tebaasının temel hak ve özgürlüklerinden bahsedilmektedir.
3. Bölüm: Vükela-yı Devlet adı verilen kesit 27. maddeden 38. maddeye kadar vekillerin ve sadrazamın padişaha ve meclisin padişaha karşı hukuki durumundan bahsedilmektedir.
4. Bölüm: Memur kavramının altında açıklanan bu kesit 39. madden 41. maddeye kadar memurların hukuki, tayin ve görevleri konusundaki teminat ve haklarından bahsedilmektedir.
5. Bölüm: Meclis-i Umumi adı verilen kesit 42. maddeden 59. maddeye kadar Osmanlı meclisinin Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Ayan'ın özellikleri, çalışma esasları ve toplanma zamanları hususunda hükümlerden bahsedilmektedir.
6. Bölüm: 60. maddeden 64. maddeye kadar Meclis-i Ayan'ın statüsü düzenlenmiştir.
7. Bölüm: 65. maddeden 80. maddeye kadar Heyet-i Mebusan'ın çalışma esaslarından bahsedilir.
8. Bölüm: Mehakim başlığı altında belirlenen kesit, 81. maddeden 91. maddeye kadar olan bölümde hakimlerin ve mahkemelerin çalışma esasları belirlenmiştir.
9. Bölüm: Divan-ı Ali adı verilen kesit, 92. maddeden 95. maddeye kadar vekiller, temyiz mahkemesinin üyeleri ve Divan-ı Ali adı verilen yüksek mahkemenin çalışma esasları belirlenmiştir.
10.Bölüm: 96. maddeden 107. maddeye kadar olan kısımda devletin maliyesi ile ilgili hususlardan bahsedilmektedir.
11.Bölüm: 108. maddeden 107. maddeye kadar olan bu kısımda vilayetlerin yönetim usulleri ve idarelerin vazifelerinden bahsedilmektedir.
12.Bölüm: 113. maddeden 121. maddeye kadar olan son kısımda memleketin herhangi bir yerinde ortaya çıkan isyan veya ihtilal durumunda suçluların cezalandırılması ve ülke dışına çıkarılması, Osmanlı halkında ilköğretimin mecburi olacağı ve Kanun-i Esasi'nin bahane veya zorla yürürlükten kaldırılmayacağı anca maddelerin değiştirilebileceğinden bahsedilmektedir.
·
KANUN-İ ESASİ'NİN EN ÖNEMLİ MADDELERİ
·
1. Hilafet ve hükümdarlık hakkı Osmanlı kökünden gelen en büyük erkeğin hakkıdır.
2. Devletin dini İslam'dır. Bu hükme göre alınan karar ve verilen hükümlerin hiçbiri dine aykırı olamaz.
3. Osman Devletinin dili Türkçe'dir.
4. Yürütme yetkisi padişahın başkanlığında bulunan Heyet-i Vükela'nın (Bakanlar Kurulu) tekelindedir.
5. Heyet-i Vükela'nın başkan ve bakanlarını padişah seçer, atamaların ve bakanların azledilmesi konusunda tek yetkilidir.
6. Yasama yetkisi Meclis-i Ayan ve Meclis-i Mebusan'a aittir.
7. Meclis-i Ayan'ın vekillerini padişah seçer ve vekiller defalarca seçilme hakkına sahiptir.
8. Meclis-i Mebusan üyeleri ise halk tarafından her 50.000 kişiye bir vekil düşecek şekilde seçilmelidir.
9. Meclis-i Mebusan üyeleri dört yılda bir seçilecektir.
10.Kanun teklifleri sadece hükümet tarafından öne sürülebilecektir.
11.Kurulan hükümet Meclise değil Padişah'a karşı sorumlu olacaktır.
12.Meclis-i açma-kapama yetkisi padişaha aittir.
13.Padişah devlet düzeni bozulduğu durumlarda polis nezaretinde yapılan soruşturmayla kanıtlanan durumlarda kişiyi ülke dışına sürgün edebilecektir.
Anayasanın ilanından sonra 1877 yılında ülke çapında seçimler yapılmıştı. Seçimlerinden ardından 19 Mart 1877 yılında toplanan Meclis-i Umumi göreve başlayan meclis ilk toplantısını Dolmabahçe Muayede Salonu'nda yapmıştı. Mecliste oturum başladığında 69 müslim ve 46 gayrimüslim vekillik yapıyordu. 24 Nisan 1877 tarihinde başlayan Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) esnasında kanun metni askıya alınmıştı. Bir yıl süren çatışmaların ardından 31 Ocak 1878 tarihinde savaşı kaybeden Osmanlı Devleti, İstanbul kapılarına dayanan Rusya ile Edirne Antlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştı. Bu yenilgiyi fırsat bilen II. Abdülhamit 13 Şubat 1878 tarihinde meclisi süresiz tatil etmişti. Bu dönemden sonra yasaklarla sürdürülen 1878-1908 istibdat dönemi başlamıştı. Yasak döneminde kanunlar uygulanmamasına rağmen yürürlükte kalmayı sürdürdü. Meclis-i Ayan bir daha toplanmamasına rağmen vekillerle ölene kadar düzenli olarak maaşları ödenmişti. (4)
1908 yılında Selanik kaynaklı ve İttihat ve Terakki'nin baskıları karşısında II. Abdülhamit Han 24 Temmuz 1908 tarihli tebliğle Kanun-i Esasi'yi yeniden yürürlüğe koymuştur. II. Abdülhamit 31 Mart Olaylarını bastıran İttihat ve Terakki tarafından tahttan indirilmiş ve yerine V. Mehmed Reşat getirilmiştir. Bu geri dönüş heyecan ve kutlamalarla karşılanırken 17 Aralık 1908 tarihinde Meclis-i Mebusan istibdat döneminden sonraki ilk toplantısını yapmıştır. Meclisin çoğunluğunu etkisi altına alan İttihat ve Terakki, görevde bulunan Kamil Paşa hükümetini istifa ettirerek yerine Hüseyin Hilmi Paşa hükümetini 13 Şubat 1909 tarihinde başa getirmişlerdir. (4)
Meclisin toplanmasının ardından Kanun-i Esasi üzerinde yapılması planlanan bir takım değişiklikler 8 Ağustos 1909 tarihinde kabul edilmiştir. Yeni değişiklikler ile birlikte padişah tahta geçtiğinde "vatan ve millete sadakat yemini" yapması zorunlu kılınmıştır. Ayrıca 113. maddede hüküm olan padişahın bir kişiyi sürgüne göndermesi; hiç kimsenin yargılanmadan ve suçu kanıtlanmadan sürgüne gönderilemeyeceği yönünde farklı bir hükme bağlanmıştır. Basın üzerinde bulundurulan sansür kaldırılırken sadrazamın yetkileri arttırılmıştır. Meclise güvensizlik oyu yoluyla hükümeti düşürme ve padişah tarafından veto edilen kanunlar meclis tarafından 3/2 çoğunlukla kabul edildiğinde yeniden görüşülebileceği hakları verilmiştir. 1913 yılında devletin yönetimi İttihat ve Terakki güdümünde yönetilmeye başlandığında Kanun-i Esasi 1914 yılında 2, 1916 yılında 3 ve 1918 yılında bir olmak üzere toplam 6 kez değişikliğe uğramıştır. (4)
· Kanun-i Esasi'nin Yürürlükten Kaldırılması…
Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşı'ndan yenik ayrılmasıyla Türk milleti İtilaf grubuna karşı Kurtuluş Savaşı vermiştir. Kanun-i Esasi, işgalci devletlerin ülkeden atılmasının ardından toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yayınlanan 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasi ile birlikte yeniden kullanılmaya başlanmıştır. Kanun-i Esasi'nin bazı maddeleri yeni kurulan Türk Devleti ile çeliştiği için kaldırılırken bazı maddeler ise 20 Nisan tarihli olan 1924 Anayasası açıklanınca tamamen geçerliliğini yitirmiştir. (4)
· Kaynaklar
1)- http://www.osmanli700.gen.tr/olaylar/olayk3.html
2)- http://www.biyografi.info/bilgi/kanun-i-esasi
4)- http://www.msxlabs.org/forum/osmanli-imparatorlugu/59862-kanun-u-esasi-kanun-u-esasi.html
- - - - - - - - - - - - - - - -
"Bilgelik, görmekten ziyade önceden görmektir."
~Hosea Ballou~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Senin Tanri'yla konusmanda sorun yok, ancak o seninle konusuyorsa, ya peygambersin, ya da sizofren
~Akilli bir adam?~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Atatürk'den bir hatıra
Bursa'da, Gazi paşa'nın bulunduğu bir sofrada fedakarlıktan bahis açılır. sofrada bulunanlardan bazıları birbirleriyle sidik yarışına girerek sadakat yeminleri vermeye: "paşam sana canımız feda" diye coşmaya başlarlar.
Gazi paşa bütün bu konuşmaları sessizce dinler. sonra durur, sessizlik olur. cebinden bir tabanca çıkarıp masanın üstüne kor:
- Benim için kim kendini öldürebilir?
Ortalıkta buz gibi bir hava eser. kimsenin çıtı çıkmaz. birkaç saniye önce birbirleriyle fedakarlık yarışı edenler dut yemiş bülbüle dönmüş, bir yandan da soğuk terler dökmeye başlamışlardır. bunun üzerine Gazi paşa:
- Benim için gözünü kırpmadan hayatını feda edebilecek olanı ben biliyorum. şimdi onun kim olduğunu siz de göreceksiniz der.
Sofradaki herkes nefesini tutmuş beklerken (bkz: yusuf yusuf) kapıya seslenir: "nöbetçi
- Oğlum, der, benim öl dediğim yerde ölebilir misin?
- Ölürüm Paşam
Nefesi kesilmiş insanların korkunç terler döktükleri salonda küçük bir tıkırtı olur. tabancanın tetiği çekilmiştir. fakat boş tabancadan sadece tıkırtı sesi gelmiştir.
- Efendiler işte Türk askeri budur. Onun sadakati budur.
~(Atatürk'den bilinmeyen hatıralar M. Hayri Egeli sf 63-64)~
- - - - - - - - - - - - - - - -
ARKADAŞ
Bir gün yolumuz ayrı düşerse
Günlerimiz hüzünlü dertli gecerse
Pencerene garip bir kuş gelip öterse
Yalvarırım kovma o kuşu ardında BEN VARIM
Birgün oylar seneler gecmiş
Yüzlerimiz değişik cizgiler çekmiş
Kapına gelip gözyaşı dökmüş
Yalvarırım silme o göz yaşını
Akan her damlada BEN VARIM
~Okan İLYAN~
- - - - - - - - - - - - - - - -
"İnsan aklının doğal uçuşları zevkten zevke değil umuttan umudadır."
~Samuel Johnson~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ömer Hayyam Bütün Dörtlükler [ 330. - 389 ]
Mezarda yatanların toz toprak her biri
Zerre zerre dağılıp gitmiş bedenleri
Ne şarap ki bir içen sızmış mahşeredek
İşten güçten habersizler yıllardan beri.
- - - - - - - - - - - - - - - -
Siz sinavlara istediginiz kadar calisin, sonunda her zaman calismadiginiz bir yerden cikacaktir
Ne zaman sinavlara calisacak olsaniz uykunuz gelir, sinavdan sonra uykunuz acilir.
~Murphy Kanunlari~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ömer Hayyam Bütün Dörtlükler [ 359. - 389 ]
Kimileri laf dünyasında şişinip durmuş;
Kimi güzel ardında koşturmuş;
Perdeler inince anlar her biri, ey Gerçek,
Senden ne uzak, ne uzak yollara vurmuş.
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum. Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder