3 Aralık 2012 Pazartesi

Güngör Uras - Olayların içinden

Türk askerini cevap veremez konumdayken yakalayıp, üniformalı apoletli bir takım adamlar diye suçlamanın dayanılmaz hafifliği var.
Fırsatını bulmuş, kolay.

Ama TSK bunları hak etti.
Neden hak etti?
Çünkü TSK yenilmiştir, teslim olmuştur.
Teslim olmuş bir ordu aşağılanmayı hak eder.
Yenilmiş bir ordu aşağılanmayı hak eder.
Hele hele hiç mücadele etmeden teslim olan fazlasıyla hak eder.
Yenilmenin de bir usturubu, yordamı vardır.
Az bile.

Peki bu yenilgide halkın durumu nedir?
Halk bu yenilgiyi alkışlamıştır.
Alkışladığına göre karşı taraftadır.
Yani yenenlerin tarafında.
O halde bu halk da zaferin tadını çıkarmalı, eze eze askerin gururunu kırmalı, haysiyetini incitmeli.
Değil mi ki, ordusunun yenilgisini istemiş, onunla mücadele ederek yenmiş, o halde zaferinin sefasını da sürmeli.

Ve aynı halk kendi ordusunu yendikten sonra ABD vesayetinin, ABD güçlerinin ülkesindeki varlığının da doya doya tadını çıkarmalı.
Müjdeler olsun artık askerleri TSK saflarında intihar etmeyecek, şehit olmayacak.
Bastıracak parayı oğlunu, kardeşini kurtaracak.
Onun yerine fukara ölecek, sürünecek.
Çağıracak yabancı orduları onlar topraklarını koruyacak, kollayacak.

Olur mu, başarılı ve faydalı olur mu?
Ben derim ki olmaz..
Onun yerine ne olacak?

Onu da bilmek için kahin olmaya gerek yok, Irak, Libya, Suriye, Mısır hep önümüzde güzel örnekler.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.

Vallahi, bu aşamadan sonra ağır kayıplarla karşılaşan, ovunan ve dövünen insanlara karşı ruhum soğuk, kalbim katı.
Hak etmişe, müshataka Allah bile acımaz.
Kimin neye müstahak olduğunun ölçüsü ne?
Gerçekler, o kadar.
Doğanın gerçekleri bir elek gibi kimin neye müstahak olduğunu gösteriyor.
Üstte kalan kazanmış, alta düşen yenilmiştir.
Kim alttaysa o hak etmiştir.
Kim ezildiyse o hak etmiştir.
Neden mi?

Hazırlanmamıştır, çalışmamıştır, kargaları klavuz seçmiştir, hayal kurmuştur, kendini kandırmıştır.
Elbette gerçeğin duvarına toslayacak, lamı cimi yok.
Doğa kanunları en gerçek kanunlardır.
İlahların kanunları işte bunlardır.
Kimse doğa kanunlarını ihlal edemez.
Hayal kuran ise kafasını gerçeğin kayalarına vura vura öğrenir.

Halklar, çoğunluklar hata yapmaz mı?
Yapar, bal gibi yapar.
Bedelini de esarete düştüğünde öder.
Soralım bakalım Almanlar, Japonlar yenilgiyi takip eden günlerde neler yaşadılar, neler gördüler?
Bir soralım bakalım, Alman ve Japon kadınları, işgalcilerle neler yaşadılar?
O kadınların babaları, kocaları, çocukları, kardeşleri neler hissetti?

Dediğim gibi, ulusal basında okuduğum her olumsuz haberden sonra aynı şeyi söylüyorum.

Yardım istemeyene zorla yardım edemezsiniz.
Ve Allahın dahi acımadığına kul hiç acımaz.
Acımamıştır, tecrübeler(?) böyle.
Amerikalı Vietnamlılara, Laoslulara, Kamboçyalılara, Almanlara ve Japonlara hiç acımamıştır.
Ruslar da öyle. İngilizler de, Almanlarda.

Saygılar.
Oraj POYRAZ

Güngör Uras - Olayların içinden

guras@milliyet.com.tr

MİLLİYET – 3 Aralık 2012

Askeri kötülemek şimdilerde moda oldu.

Sayın İshak Alaton "Doğu'da iki yatırımım yandı. Kararı üniformalı, apoletli bir takım adamlar aldı. General Aytaç Yalman bizi kovdu. 'Güneydoğu'ya yatırım istemiyorum' dedi" demiş.

Sayın İshak Alaton her halde yakın geçmişi yanlış hatırlıyor.

Ben neyin ne olduğunu Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nın (TSKB) Öyküsü isimli kitaptan ve de Siirt ve Muş'ta Meyan Kökü Tesisleri Projelerinin sorumlusu Sayın Erol Üyepazarcı'nın  hatıratından aktaracağım.

Ama önce bir özet vereyim.

Sayın İshak Alaton'un sözünü ettiği Siirt ve Muş'taki 2 yatırım TSKB'nin önderliğinde yöre kalkınmasına katkı amacıyla ve yöre halkının ortaklığı ile gerçekleştirildi.

Daha sonra Alarko, İsrail'den teknoloji getirmek ve ihracat garantisi vaadi ile bedelsiz olarak  sermayeden pay aldı.

Vaadini yerine getiremedi.

Sermaye artırımına katılmadı.

İki tesis ortada kaldı.

Şimdi de olan biteni sıralayayım.

1970'li yıllarda DPT'nin öncülüğünde sanayinin ülke yüzeyine dengeli yayılabilmesi için "Geri Kalmış Yöreler"e yatırımlarda öncelik verilmesine başlandı.

Yöresel birikimleri yatırıma dönüştürmek, sanayi tesislerini bölge halkınca sahiplenmesine yol açmak arayışında, "Halka Açık Şirketler/Hemşehri Şirketleri"nin kurulmasına, sayılarının artırılmasına çalışıldı.

TSKB uzmanları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun değişik şehirlerinde yapılabilecek yatırımlar için projeler hazırladı. 

TSKB, oluşturulan yöresel şirketlerin sermayesine katkıda bulundu.

Başka ortaklar buldu. Kurulan şirketleri işletmeye aldı ve çalıştırdı.

Yatırımı TSKB yaptı

Muş, Siirt ve Ağrı dağlarında kendiliğinden yetişen meyan kökü bitkisini değerlendirmek için Siirt ve Muş'ta 2 meyan kökü fabrikası yatırımı için proje hazırlandı.

O yıllarda Forbes&Andrews isimli bir Amerikan firması, Türkiye'nin değişik yörelerinden toplanan meyan köklerini ucuz fiyat ile satın alıyor, İzmir'deki tesislerinde işleyerek yüksek fiyatla ihraç ediyordu.

TSKB yönetimi,  Siirt ve Muş'ta kurulacak 2 tesisin  teknolojisinin temininde ve işletilmesinde, ürünlerin dünya pazarına ihracında yardımcı olması için, Amerikan şirketinin rakibi Alman Haribo firması ile anlaştı.

Siirt ve Muş'ta 2 tesis kuracak olan şirkete, Almanlar yüzde 26, Şeker Fabrikaları ve il özel idareleri yüzde 10, TSKB ve İş Bankası yüzde 15 ile iştirak etti.

Kalan paylar Almanya'daki işçilere ve yöre halkına satıldı.

TSKB  projenin gerçekleşmesi için döviz kredisi desteği sağladı.

Pazarda tekel vardı

Ne var ki dünya piyasasına hâkim olan Amerikan şirketi, önce alıcılara baskı kurarak sonra da fiyat dampingi ile Siirt ve Muş'tan ürün ihracını imkânsız hale getirdi.

Bunu gören Alman ortak Haribo ortaklıktan çekildi.

Teknoloji desteğini çekti

İşte bu aşamada rahmetli Üzeyir Garih ve Sayın İshak Alaton TSKB'ye başvurdular.

İsrail'deki bir firmanın dünya pazarında yüzde 20 payı olduğunu, teknoloji açığını kapatacak birikimi bulunduğunu belirterek, "teknoloji ve pazarlama garantisi" karşılığı  Siirt ve Muş tesislerine ortak olmak istediler.

O günün şartlarında, teknoloji ve pazarlama becerisi için, bir değer biçilerek, Alarko'nun iki şirkete nakit ödeme yapmadan  yüzde 40 pay ile ortak olması sağlandı.

Bir süre sonra şirketin faaliyetini sürdürebilmesi için nakit sermaye artırımı gereği ortaya çıktı.

Alarko, nakit sermaye artırımına katılmayacağını bildirdi.

İsrail'den teknoloji ve pazarlama desteği gelmedi.

Ve de böylece iki tesis de kapandı.

Terör nedeniyle Botan çayı ve Muş vadisinin belli bölümlerinden meyan kökü toplanamıyordu ama, Adıyaman'dan yılda 50 ton, Gaziantep Nizip'den 75 ton, Batman'dan 100 ton, Urfa'dan 50 ton, Diyarbakır'dan 100 ton, Harran'dan 50 ton meyan kökü toplanıyor ve de işlenmeden ihraç ediliyordu.

Sayın İshak Alaton tesisler kapandıktan sonra ham meyan kökü ihracı konusuna da ilgi göstermişti.

Askerler, generaller "üniformalı, apoletli bir takım adamlar" diye kötülenirken, Türkiye'nin sanayileşme tarihi, sohbete meze yapılmasın, çarpıtılmasın diyerek bunları yazmak zorunda kaldım.

(İlgilenenler için kaynak: TSKB'nin Öyküsü, Erol  Üyepazarcı, 1995)

http://www.gazetevatanemek.com/

--   Bir cocuk sahibi olmaya karar vermek cok onemlidir, sonsuza dek yureginizin, bedeninizin disinda olmasini kabul etmektir.          Elizabeth Stone     .--------------------------------------------------------------.  |                                                              |  |      DİNLEYİN, DUYDUĞUNUZ ÇAKALLARIN ULUMASIDIR.             |  |      SAFLARI SIKLAŞTIRIN ÇOCUKLAR,                           |  |      BU KAVGA FAŞİZME KARŞI, BU KAVGA HÜRRİYET KAVGASIDIR…"  |  |                                                              |  |                                       (Nazım Hikmet)         |  |                                                              |  .--------------------------------------------------------------.    .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .       Anadolu direnisi bir bloftur.  Avrupa medeniyeti Anadolu'yu bu zararli hasereden temizleyecektir.  Hukum galibindir.  Medeniyeti temsil eden Ingiltere gibi bir devlete itiraz etmek kustahliktir.          Nazir Riza Tevfik-1920    .--------------------------------------------------------------.  |                                                              |  |     Ben,Manevi Miras olarak,                                 |  |     Hicbir Ayet, hicbir Dogma,                               |  |     Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.         |  |     Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...                 |  |                                                              |  |                           K.Ataturk                          |  |                                                              |  .--------------------------------------------------------------.    .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .   .       Dogu vilayetleri halkinin, Ermeni cetelerinin acimasizligina ve taarruzlarina hedef olmus, en buyuk felaketi gormus bir unsur olmak sifatiyla, birlik ve fedakarlik luzumunu en once takdir ettikleri iftiharla gorulmektedir.           (16 Haziran 1919)  K. ATATURK    .--------------------------------------------------------------.  |                                                              |  |      Kurmus oldugum gruba uye olun                           |  |      Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:          |  |      Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com                  |  |                                                              |  |      Ayrilmak isterseniz de:                                 |  |      Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com                |  |                                                              |  |      Arzuederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.             |  |      http://orajpoyraz.blogspot.com/                         |  |                                                              |  .--------------------------------------------------------------.    İZİNDEYİZ?               Atam, hâlâ yaşıyorsak edepsizlik sayesinde!  Altı oku soruyorsan, politika dehlizinde!  Yobazlarla gericiler, onlar bizden daha zinde!  Halkçılık, devletçilik: Anlatamam, çok hazin de...  Çoktan beri sahteciler, ağır çeker her vezinde!  Tek umut var, o da yalnız, Amerikan dövizinde!  Sorma Ata'm, halimizi, hal mi kadı anlatacak...  Yata yata çok yorulduk, tatil yaptık, izindeyiz!  Hocamız var, hacımız var, uçan kuşa borcumuz var,  Geçeceğiz Avrupa'yı ama şimdi izindeyiz!  "Türk milleti çalışkandır". Biz de senin tezindeyiz,  Dinlenmekten çok yorulduk da, onun için izindeyiz!  İlerledik Ata'm öyle, şimdi görsen tanımazsın,  Arasan da bulamazsın, Amerikan tarzındayız,  Bugün değil, bu yıl değil, çoktan beri izindeyiz!  Hani, "Türk, övün, çalış, güven" demiştin ya...  Biz ilkinde takılıp kaldık, çalışmaya zaman kalmadı.  Her sabah güne başlarken, "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım"  Diye bağıran, geri ve tembel nesiller yetiştirdik.  O gün yazdıklarını, bugün ağza alamayacak haldeyiz.  Seni aşmaktan vazgeçtik, sana ulaşamıyoruz Ata'm.  Şu "izindekiler"in listesini bir görsen inanamazsın Ata'm;  Kendini tanıyamazsın. Bağışla bizi... İzindeyiz Ata'm...!"    Aziz NESİN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder