Elbette, birçokları bana ne, beter olsunlar, boyunları altında kalsın, gebersinler, babalarının cezasını çeksinler diyecektir.
Biliyorum, çünkü Türkiye kadar, Türk halkı kadar kansızı, haini bol bir ülke yoktur sanırım.
Olsaydı, benzerlerini İngiltere'de, Almanya'da onların ulusal basınlarında, ana akım medya kanallarında görürdük duyardık.
Daldan dala sıçramak gibi olacak ama, Falklan savaşında Prense Andrew(http://tr.wikipedia.org/wiki/Andrew_Mountbatten-Windsor) aktif olarak savaştı, hatta kullandığı helikopter yara bile aldı.
Aynı şekilde Prens Williams da (http://tr.wikipedia.org/wiki/William_Mountbatten-Windsor) Afganistan'da savaşmakta, biliyorum hala daha orada. Zaman zaman aktif çatışmalarda adı duyulmakta.
Acaba İngiliz hanedanı faşist midir, asker postalı mı yalamaktadır, savaş yanlısı mıdır, analar ağlasın mı ister, barışa karşı mıdır?
Şimdi bir de Osmanlı'ya dönelim, Osmanlı hanedanından, prenslerden, prenseslerden milli mücadeleye katılmış olan tek bir üye duydunuz mu?
Biraz daha geriye gidelim, Balkan Savaşlarında, Çanakkale, Kanal, Yemen savaşlarında, Kafkas harekatlarında tek bir hanedan üyesi duydunuz mu?
İşte o yüzden hanedanın yeni cumhuriyette var olma hakkı, yeri, yurdu olamamıştır.
Dünyada işbirliği yapan, mücadeleden kaçan, düşmana sığınan tek bir hanedan yoktur ki, yaşamaya devam etsin.
Şimdi tıpkı bir çocuğa anlatır gibi bunları anlatmak zorunda kalıyoruz.
Çünkü, kapalı kapılar ardında, mürtecinin mürteciye propagandasına maruz kalan, on yıllarca bu şekilde pişen bir kesim var.
Onlara bunları yeniden anlatmak gerekecek.
Bir de günümüz Türkiye Cumhuriyetine dönelim, ve onu da taşlayalım. Günümüz zenginleri, politikacıları, kudretli kişi ve ailelerinin çocuklarını biz neden G.Doğu'da görmüyoruz?
Ve neden aynı aileler teslimiyetçi konuşmalar yapıyor, işbirlikçi, gurursuz, onursuz ortaklıkları alkışlıyor? (Rahmi Koç - Patrikhane, ekümenizm beyanları)
İşte büyük devletle, küçük devlet, büyük milletle küçük millet arasındaki fark da budur.
Mürteciler Dar-ül Harp diyor, kudretli aileler millete inanmıyor.
O zaman nasıl olacak bu iş.?
Oraj POYRAZ
Asker çocuğu olmak; Memleketinin olmaması demektir. (Nüfus cüzdanında yazar, kütük orda demekle yetinirsiniz) doğum yerinizin sizin için hiçbir şey ifade etmemesidir. (Tesadüfen o şehirden geçersiniz anneniz size "Bak oğlum-kızım sen şu hastanede doğdun" der) Ailenizdeki tüm bireylerin doğum yerinin farklı olması demektir. Ailedeki herkesin asker gibi yaşaması demektir. (Zira sizin yapacağınız bir hata "X şunu yapmış" şeklinde değil "Y Albayın oğlu-kızı şunu yapmış" şeklinde konuşulacaktır) Her gittiğiniz şehirde bir önceki şehirle anılmanızdır. (İstanbul'dayken Marmarisli'li çocuk, Marmaris'deyken Ankara'li çocuk v.b.) Okul değiştirme rekorları kırmak demektir. (Üniversiteye giden 12 yıllık eğitim sürecinde 8 ayrı okulda okumak gibi) Tayin olunan şehirde yeni dostluklar,aşklar kazanıp sonra onları kayıtsız şartsız terk etmek ve gittiğiniz yerde bunları sıfırdan yapabilmek için yırtınmak demektir. (ki muhtemelen bunu başarıp "oh ne güzel ortamımı kurdum"dediğinizde, yeni bir tayin emri babanızın eline ulaşmıştır) Okulun ilk günlerinden nefret etmek demektir. (Herkes birbirini tanımaktadır sizse benim gibi yeni bir var mı diye bakınıp ilk irtibatı onla kurmaya çabalarsınız. Muhtemelen isminiz sınıf listesine yazılmamıştır. En alta kalemle eklersiniz. Numaranızı da bilmiyorsunuzdur. İlk bir hafta böyle misafir sanatçı gibi okula gidip gelirsiniz…) Babanız emekli olana kadar evinizin size ait olmaması, oturacağınız evi seçememeniz, poster yapıştırırken bile "Demirbaşa zarar vermeyelim" kaygısı taşımak demektir. Vatan sevgisini kitaplardan okuyarak değil, bizzat yaşayarak öğrenmektir. Askeri Operasyonlardan, görevlerden babanızın sağ dönüp dönmeyeceğini bilmeyerek uykusuz geceler geçirmek demektir. Tüm bunlara rağmen dışarıdan bakan gözler Sizin kamplarda nasıl eğlendiğinizi Ordu evlerinde nasıl ucuza kola içtiğinizi Lojmanların devlete yük olduğunu Askeri araçlardan bedava istifade ettiğinizi Babanız maaşının ne kadar yüksek olduğunu Askerlik zamanımız geldiğinde babamızın size torpil yapacağını konuşurlar… Binlerce kez açıklamış olmanıza rağmen… Her şeye rağmen bizim tek yaşadığımız babamızın mesleğiyle gurur duymak ve mesai aracı lojmana girdiğinde, tek tip elbiseli insanlar arasından babamızı bulmaktı. Bu duyguları anlayan ve paylaşan tüm asker çocuklarına sevgiler... Anonim olduğunu sandığım, sahibini bilmediğim, ancak birçok kez gördüğüm, duyduğum bir makaledir. Oraj POYRAZ |
^^^^^ - vvvvv
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Tilki derisi altinda calim satmaya ne gerek vardi,
Bilir misin ki rahmetli, tavuklari o derinin icinde calardi.
Ahmed Seven
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,Manevi Miras olarak, Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar. Nazim Hikmet Ran | "Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu? | Kurmus oldugum gruba uye olun |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder