29 Nisan 2013 Pazartesi

15-Rifat Serdaroğlu: ADALETİN BAKANI VAR MI?

Ne güzel adam hiç değilse suçunu biliyor, bilerek işlediğini de belirtmiş.
Yarın Yüce Divan kurulduğunda işler çok kolay.
Eskiden taamüden derdik, şimdi bilinçli, bilinçsiz taksir lafları var.
Adam itiraf etmiş, açık seçik taamüden vatana ihanet ettim demiş.
Ne güzel.

Benim de mahkemeye çıkmışlığı, şahit, zanlı falan olmuşluğum vardır.
Mahkemenin yüzü soğuk derler ya bilirim, gerçekten de öyledir.
Suç işledim ama'yla başlayan cümleler.
İyi hal, iyi niyet beyanıyla başlayan cümleler kurtarmaz.
Hele suç işlediğini ikrar etmişsen.
Bunu baskı altında kalmadan yaptıysan.
Çok kişi şahit olduysa.
Bittin.

Saygılar.

Oraj POYRAZ

Rifat Serdaroğlu: ADALETİN BAKANI VAR MI?

29 Nisan 2013

Fethiye Kültür Merkezi Salonundaki toplantıda Önder Avcı isimli bir vatandaş, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e soruyor;

"Teröristlere yardım ve yataklık etmek suçtur.
Şu anda alınan karar ile ellerini kollarını sallayarak dışarı çıkacaklar.
Bu durumda devlet olarak sizler yardım ve yataklık yapmıyor musunuz?"

Adalet Bakanı Sadullah Ergin cevap veriyor;

"Evet suçtur.
Fakat Burada biz çare üretiyoruz.
Çare üretmek suç değildir.
Ölmek ve öldürmek için heves alınmayacaktır.
İnsanlar karşılıklı olarak birbirlerine konuşlanmak yerine yan yana olsun istiyoruz.

Yani suç işlenmesinin önüne geçme çabası vardır."

Demokratik Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin Adalet Bakanı'nın söyledikleri tam bir "Suç İkrarıdır."
Bakan, kendi ağzından-kendi rızası ile

AKP Hükümetinin suç işlediğini kabul etmiştir.

AKP'nin "Süreç" dediği bu ihanet çemberine karşı çıkışımızın ilk nedeni bu idi.

Süreç adı verilen bu olayın "Hukuki Temeli" yoktur.

Hukuk Devletinde hiç kimse, kaynağı Anayasa ve yasalarda olmayan eylemlerde bulunamaz.

"Çare üretmek" sadece ve sadece TBMM'nin yani yasamanın işidir.

Adalet Bakanının veya yürütmenin böyle bir yetkisi yoktur.
Çare üretiyorum, diye kimse suç işleyemez.

Adalet Bakanı, köyde kendini korumak için ruhsatsız av tüfeği taşıyan bir garibanın Jandarma tarafından yakalanınca hapse atılmasına göz yumuyor, ama ellerinde otomatik ağır silahlar bulunan katiller sürüsünün dolaşmasına

"Çare üretiyorum" diye göz yumuyor.

Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre eline ruhsatsız silah alıp, terör örgütüne katılanlar suç işlemiş olurlar.
Adalet Bakanı bunu bilmiyor mu?

Uyuşturucu kaçakçısı ve asker-polis katillerinin işledikleri suçlar cezasız mı kalacak?

Terör örgütünün militanları, silahlarını alıp Barzani'nin yanına çekileceklermiş!

Gidişleri olsun, gelişleri olmasın ama hesap n'olacak?

Öldürdüler-yaktılar-yıktılar-ocakları söndürdüler-hayatları kararttılar-fidanları soldurdular-sevenleri ayırdılar…

İyi de Türkiye Cumhuriyeti Devleti bunların hesabını sormayacak mı?

Bu iş, bu kadar kolay mı?
Öldürülenler insan değil, hayvan bile olsalar, var mı öyle ellerini kollarını sallayıp çekip gidivermek?

Bu katiller Tayyip Bey'in çocuklarını mı öldürdüler?

Tayyip Bey'in villalarını, gemilerini, pırlanta dükkânlarını mı yaktılar?

Yoksa Necdet Paşa'nın çocuklarını mı öldürdüler ki, Tayyip Bey ve Özel Bey, gözlerini kapayıp, yasaları görmeyip bu katillerin yurtdışına gitmelerine izin veriyorlar?

Burası, Tayyip Bey'in- Özel Bey'in- Fidan Bey'in çiftliğimi ki, kendi marabalarını öldüren eşkıyaları affediyorlar?

AKP Hükümeti, kendisini TBMM yerine koyup keyfine göre af mı ilan ediyor?

Var mı öyle 25 kuruşa bir simit?

Bu yapılanlar, olsa-olsa kabile veya çadır devletlerinde olur.

Hukuk Devletinde bu yola sapanların gideceği yer "Yüce Divandır."

Hesap günü yakındır.

Sağlık ve başarı dileklerimle 29 Nisan 2013

İLK KURŞUN

a45UyF587661-201304291047-15
^^^^^ - vvvvv

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder