Bu lakırdıların konuşulduğu meclislerde itiraz edecek kimse yoktu.
Mürtecinin mürteciye propagandası on yıllarca pekişti, artık itiraz edilemez gerçekler haline sokuldu.
Kanuniye tek satır lafa söyletmeyenler, AtaTürk'e vurmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyor.
İçmesi, eşleri, sevgilileri, Osmanlı Paşasıyken Cumhuriyet kurcusuna dönüşmesi, yenilgileri, başarısızlıkları.
Hep keyif, mutluluk veren kusurlar.
Başardıkları ise en büyük kusurları olarak görülüyor.
Aslında büyük bir başarı olan Cumhuriyet dahi onlar nazarında büyük bir hata.
Öyle büyük bir hata ki, meşru değil, ülkeyi Dar-ül Harp şartlarına soktuğu düşünülüyor.
Vergi vermemek, çalmak, yağmalamak her şey mübah.
Böylece içlerinde dürülüp duran ahlaksız canavara yol vermiş, ön açmış da oluyorlar.
Onlara göre Osmanlı yeniden ihya edilmeliydi.
Padişah yerinde kalmalı, halifelik devam etmeli, hatta mümkünse Osmanlı'da dahi olmayan şeri yönetim ihdas edilmeliydi.
Sanki Osmanlıyı AtaTürk yıkmış gibi gösteriyorlar.
Oysa Osmanlı AtaTürk'den önceki üçyüz yılında girmiş olduğu her savaştan yenik çıkmış.
AtaTürk'e de ortada kokuşan cesedin defnedilmesi düşmüş.
Müteşekkir olacaklarına, husumet besliyorlar.
Oraj POYRAZ
A.DİLİ-PAK - Gazi diyor ki! 27 Mart 2013 Çarşamba 00:08 Aşağıdaki ifadeler Mustafa Kemal'e aittir.. Okuyunca sizin de aklınız karışacak eminim.. Biri çıksın ve "Bu ifadeler Mustafa Kemal'e ait değildir, olamaz" desin! "Kan ile yapılan inkılablar daha muhkem olur. Kansız inkılab ebedileştirilemez. Fakat biz, bu inkılaba vasıl olmak için luzumu kadar kan döktük. Bu kanlarımız, yalnız muharebe meydanlarında değil, aynı zamanda memleketin dahilinde de döküldü. Biliyorsunuz ki, Hendek'te, Bolu'da, Konya'da, Yozgat'ta vesair memleketlerimizde bir çok isyanlar vukua geldi ve bunların hepsi tenkil edildi..." Tabii ki bu zihinlerde "irtica ile mücadele, istila ile mücadeleden daha zor ve elzem hadise idi" Onun içinde tenkil, tedip ve tehcir kararları verilebilmekte, gerektiğinde küreğe mahkum edilebilmekte insanlar ya da taş ocaklarına sürülebilmekte idi, tıpkı komünist ve faşist ülkelerde olduğu gibi.. Gazi "hazretleri" Akhisar'da iken İsmail Hakkı Efendi Mustafa Kemal'e hitaben "Son günlerde bazı erbabı fesadın din perdesi altında hilafet meselelerini mevzuu bahs ederek efkarı millet teşviş ve ifsada başladıklarını haber alıyoruz. Paşa Hazretleri, bütün millet şuna emindir ki, TBMM ve onun hükümeti şer-i şerife ve İslamiyete mutabık kalarak teşekkül etmiştir. Bu günki idaremiz her suretle meşru ve muvafık-ı dindir." Bu konuşmaya karşı Gazi'nin cevabı: "Hoca Efendi Hazretleri'nin sözlerinden çok derin, çok ciddi surette mütehassıs oldum. İzhar olunan hissiyata teşekkür ederim." Ve Gazi diyor ki : "Dinimizin ahkamını mütesaviyen öğrenmeye mecburuz. Her fert dinini, diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da mekteptir." Mustafa Kemal'e göre "tesettür icabı dindir" ve "Kadının en büyük vazifesi analıktır." Ve dahi, "TBMM hükümetinin şer-i serif ahkamından ibaret olan şura, adalet ve ululemre iteat esasına tevfikan teşekkül ettiğini ve Türkiye devleti için hilafetin mevzuubahs olmayıp, ancak bu zanb, alem-ı islam nazarı dikkate alındığı zaman varit olabileceğini, çünkü makamı hilafetin Türke değil yüce alemi islama ait bulunduğunu beyanla demişlerdir ki; '… badehu alem-i İslamın elyevm hali esarette bulunmasına binaen hilafet meselesini hal ve tesbit edecek seviyeye vasıl oluncaya kadar TBMM'nin makamı hilafeti bir nokta-i ümid olarak muhafaza edecektir.' Makamı hilafeti bu suretde tanıdıktan sonra bu makamı Türkiye milletinin hakimiyetini ihlal edecek bir makam diye telakki etmek doğru değildir." "Bunun alemi islamın halası hakikisine kadar hüsnü muhafazasını deruhte etmiş olduğumuz makamı hilafetin mevcudiyeti Türkiye devletinin ne istiklali ne idaresi ne de hakimiyeti ile tearuz teşkil etmez.." Bu sözler bana ait değil, Mustafa Kemal'e ait.. Kaynak sağlam.. Mustafa Kemal kadınların kıyafetinden, hilafet makamının zamanı gelince ihyasına varana kadar, din eğitimi ile ilgili olarak bir çok konuda ilginç görüşler ileri sürüyor.., "Kan döktük" diyor mesela.. Bu gün Mustafa Kemal de sansürleniyor mesela. Mesela CHP Cumhuriyetin 10. Yıl Albumü'nü yeniden yayınlayabilir mi? Ya da Cumhuriyetin 15. Yılı dolayısı ile yayınlanan "Cumhuriyetin Şeref Kitabı"nı mesela.. İlle de Mustafa Kemal'in her sözünde hikmet vardır diye bir şey yok aslında.. Kısacık ömründe aynı konuda bir kaç farklı görüş serdetmiş.. "Halife ve Hakan efendimiz" diye mektup yazanda kendisi, Halifeyi hain ilan eden de.. Hitler hayranlığı, Mussolini hayranlığı, bir dönem "Führer" diye kart bastırmasına kadar gider. Kafatası ölçmeye kadar vardırır işi.. Sonra bir bakmışsınız komünist partisini kurdurur. Sonra "Türk aleminin en büyük düşmanı komünistliktir, her görüldüğü yerde ezilmelidir" nutukları.. Hangi Mustafa Kemal, kimin Mustafa Kemal'i! Diyanet'in Mustafa Kemal'i ile Perinçek'in Mustafa Kemal'i aynı kişi olabilir mi? Herkes Kemalist olmak zorunda bırakılırsa olacağı budur. Kimse Kemalist olmaz. Kemalizmi kendine benzetir.. Şimdilik bu alıntıların kaynağını vermiyorum. Biri çıksın "Yalan" desin, sonra konuşalım. Hem zaten dahası da var.. Hani "Mustafa Kemal hilafetin yeniden ihyasını vasiyet etmiş" diye bir iddia var ya, bu arada bir de şu vasiyeti açıklansa ne iyi olur? Sahi, CHP o zaman ne yapar.. Bizim laikçilerin yüreğine iner bu gerçek.. İnme iner adamlara.. CHP'liler bu "kan dökme" işine nasıl bir kılıf bulacaklar bakalım. Şu "kadın dövme" meselesinde de kimseden ses çıkmadı.. Biz Latife'nin mektuplarını tartışmaya devam ederken, ister misiniz bir de Fikriye'nin hatıra defteri çıksın! Bandırma vapurunu yokedenler bu tür vesaikin de çaresine bakmış olabilirler.. Bir de Çanakkale kahramanımız Filistin'de neden başarısız oldu ve 3 orduyu silahsız ve tayınsız terhis edip İstanbul'a geldi? Selam ve dua ile.. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder