27 Haziran 2014 Cuma

Uğur Dündar : Bunlar ne beceriksiz casuslar!

Hala daha Fitnebaz Cemaat(The Sinster Fraternity) ne yapmıştı ki, diye soranlar var.
The Cemaat'i bir insanlığa ve dine hizmet vasıtası zannedenler var.
The Cemaat işte bunu yapmıştı.
Batılı oligarkların azmettiriciliğinde TSK'ya, ülkeni milli ordusuna tuzak kurdular.
Elbette cemaat bu ağır suçta tek başına değildi.
Yanında mürteci+bölücü iktidar da vardı.

Ve size şu kadarını söyleyeyim.
Böylesi bir suçu işleyenler barışta da, savaşta da alınlarını orta yerinden mıhlanır.

Çoğu ülkede bunlar yargılanmaz.
Medeni dünya da ise teatral ve siyasi bir mahkemede yargılanır ve her zaman kesinlikle en ağır şekilde cezalandırılırlar.

Bunu mazur gören millet ise köle olmayı hak etmiştir.
Çok ağır iştir, bunu hiç unutmayın.

Bakın göreceksiniz.
Bu ağır suça iştirak edenler en iyi ihtimalle yargılanacaklar ve müebbet hapse mahkum olacaklar.
Kötü ihtimalleri saymak dahi istemiyorum.

Ya da daha ağır bir ihtimal var.
Bu insanlar yeni dünya düzeninde makbul insanlar olacaklar.
Ve fakat günümüz Türkiyesi tam bir mezbaha olacak.
Seçenekler bunlar.


Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA


Uğur Dündar : Bunlar ne beceriksiz casuslar!

Hüseyin Yıldırım…

Los Angeles Times gazetesi ondan "Soğuk savaş yıllarının en ağır tahribata yol açan, en zararlı ve tehlikeli casuslarından biri" olarak bahsediyordu.

Berlin'deki ABD dinleme merkezinde görev yaparken, "Blitz-Yıldırım" kod adıyla Doğu Alman Gizli Servisi Stassi"ye çalışmıştı.

ABD'li kadın subaylarla ilişkiye giriyor, elde ettiği gizli bilgi ve belgeleri Berlin Duvarı yakınlarındaki bir yerde Stassi ajanlarına teslim ediyordu…

Yakayı ele verdikten sonra Amerika'ya götürülmüş, yargılanıp müebbet hapse mahkum edilmişti.

Prof.Haluk Şahin, Arena Programı adına kendisiyle görüştüğünde, California'nın güvenlik önlemleriyle ünlü Lompoc Cezaevi'nde yatıyordu.

Sonra Türk Dışişleri ve Adalet Bakanlıkları devreye girdi.

Devletin çabalarıyla Soğuk savaş döneminin en tehlikeli casuslarından Hüseyin Yıldırım, 6 polis eşliğinde ve elleri ayakları zincirlenerek getirildiği Los Angeles Havalima-nı'ndan İstanbul uçağına bindirilerek Türkiye'ye iade edildi.

Müthiş serüvenler ve gerilimlerle dolu hayatı filmlere, romanlara konu oldu.

* * * *

Yarım asrı aşkın meslek hayatımda yüz yüze konuşup röportaj yaptığım tek casus Hüseyin Yıldırım'dı.
(2004)

Ama önceki gün, İzmir'deki Askeri Casusluk ve Fuhuş Dava-sı'nın duruşmasında çok sayıda casusluk sanığıyla karşılaştım.

Hüseyin Yıldırım'ı tanıdıktan sonra bu davada yargılanan casusların (!) çalışma yöntemlerini doğrusu çok merak ediyordum.

Ama çok geçmeden hayal kırıklığına uğradım.

Çünkü casusluk yapmakla suçlanan kişiler, çıkar amaçlı suç örgütü kurmuşlar, ama çıkar sağlayamamışlardı!

İddianamede çıkar elde ettiklerine dair tek bir somut delil, suçüstü vs.
yer almamıştı!

Bu nasıl bir örgütse, üyelerinin çoğu birbirini tutuklandıklarında veya mahkemeye getirildiklerinde tanımışlardı!

Üyeler birbirleriyle bir defa bile telefonla görüşmemişlerdi!

Elektronik posta da göndermemişlerdi!

Aralarında bağ olduğuna ilişkin en ufak bir kanıt bulunamamıştı!

Bu nedenle iddianamede "Bu örgüt öylesine gizli bir örgüt ki, aralarındaki ilişkiyi kanıtlayacak delil bulunamamıştır!" denilmişti!

* * * *

Örgütteki hiyerarşik yapı da çok tuhaftı.

Örneğin bir amiral, hayatında hiç karşılaşmadığı bir yüzbaşının emrine girmişti!

Herhalde örgütsel faaliyetlerinde amiral, yüzbaşıya "emredersiniz yüzbaşım" diyerek verdiği talimatları yerine getiriyor olmalıydı!

Tuhaflıklar, acemilikler saymakla bitmeyecek kadar çoktu.

Sanıklardan birinin annesi ve babası ayrı yaşıyordu.
Babanın gözleri hiç görmüyordu.
Ama ne hikmetse sanığa ait flash bellek, babasının evinde bulunmuş ve arama tutanağını o sırada neler olup bittiğini göremeyen baba imzalamıştı!

Şimdi sıkı durun…

İddiaya göre casuslardan (!) biri mesleğe henüz 7 yaşında iken başlamıştı!

* * * *

Benim bildiğim, casus dediğin geride iz bırakmaz!

Ama bu casuslar (!) delil olarak değerlendirilen belgelerin üzerine T.C.kimlik numaralarını yazacak kadar çaylak çıkmışlardı!

Kısacası karşımda beceriksiz bir örgüt duruyordu!

Asrın en tehlikeli casuslarından biri olan Hüseyin Yıldırım bir uzman olarak dava dosyasını incelemiş olsa, "mesleğin raconunu rezil ettiniz!" deyip, bu beceriksiz casuslara (10) üzerinden (0) verirdi!

* * * *

Duruşmada savunma yapan avukatlardan Murat Ergün ironik bir değerlendirmede bulununca salonda gülüşmeler oldu.

Bunun üzerine davaya yeni atanan ve bende saygı uyandıran mahkeme heyetinin başkanı "gülmeyin, yoksa dışarı çıkarırım" uyarısında bulundu.

Başkan haklıydı.

Ağlanacak duruma gülmememiz gerekiyordu!

Avukat Ergün savunmasında çarpıcı bir gerçeğe daha değindi.

Onun tespitine göre iddianamede 49 kez "Microsoft word" yerine "Microsoft world" yazılmıştı!

Benzer yanlışın Balyoz Davası'na ait bir raporda da tekrarlanması, akıllara çeşitli sorular getiriyordu.

Ayrıca bilirkişinin "word" ile "world" arasındaki farkı bilmeyecek kadar uzman (!) bir kişi olduğu anlaşılıyordu!

Acı gerçekse, çakma casusların bir bölümünün, bu suçlamalar nedeniyle yaklaşık 2 yıldır cezaevinde yatıyor olmalarıydı!

sözcü

 


a45UyF587661-140627143330-03
^^^^^ - vvvvv

 
--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Dusene sevinme, zamanin sana ne sakladigini bilmezsin.

Hz.Ali
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder