9 Temmuz 2014 Çarşamba

Re: [ISRATURK] Re: İhsanoğlu'na AK Parti'den en sert yanıt!

Sayın Menteş,
Batı Şeria ve Gazze şeridi, İsrail, Hizbullah ve diğerleri ekseninde gelişen olaylar nedeniyle yaşadıklarınız için üzgünüm diyeceğim.
Evet, sürekli olarak füze tehditi altında yaşamak hoş değil.
Sürekli olarak silahların gölgesinde olmak falan.
Ancak, bilmelisiniz bunlar bizlerin doğrudan taraf olmamızı icap ettiren sorunlar değil.
Ben öyle görüyorum.

Benim kişisel görüşüm şu:
Şöyle ya da böyle bir halkı giderek daralan şeritlere, bölgelere hapsederek, abluka altına alarak İsrailin rahat etmesini beklemek hayaldir.
Sonuçta ortada dirsek atarak kendine yer açan bir halk, bir devlet var.
Dirsek atılanların bunu hemen kabul etmelerini beklememeniz lazım.
Kendinizi savunun, halkınızın iradesinin gereğini yapın, buna bir lafım yok.
Ama bilmelisiniz, sonunda siz de, dünya halkları da bu sorundan dolayı yorulacaktır.
Bir devlet çepeçevre kuşatılmış olarak uzun süre var olamaz.

Şunu da belirteyim, Kürdistan'ın kurularak size doğal müttefik olmasını ve böylece rahatlamış olmayı düşünüyorsunuz.
Amerikalıların, İngilizlerin sürekli olarak sizin nam ve hesabınıza ortadoğudu fedailik yapmasını bekliyorsunuz.
Bütün dünyanın olup bitenleri alkışlamasını, onaylamasını bekliyorsunuz.
Bu güne kadar bu oyun böyle yürüdü.
Bunun sonsuza kadar böyle devam edeceğine düşünmüyorum.
Bu güne kadar, Suriye, Irak, Mısır'da akıtılan kanlar, bundan sonra İran ve Türkiye'de akıtılacak kanlar yararlı olmayacaktır.
Bunun tek etkisi daha çok nefret, daha çok düşman olacaktır.
Acizane önerim, ortalığı karıştırmaktan, bolca kan akıtmaktan, sizin için birilerinin fedailik yapmasına güvenmekten vaz geçmeniz.
Bunun yerine barışmanın yollarına kafa yormak daha kalıcı olacaktır.

Davidof'a gelince konu adamı adı değil.
Kırım Türk(!?)lerinin bir bölümünün gizli Yahudi olmasıyla da ilgili değil.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Sonuçta bu adamın yaptığı her şey Büyük İsrail idealine yaramıştır.
Geçen zaman içinde bu adamın katkıları sayesinde İsrail'i çevreleyen ülkeler ufalanmıştır.
Hatta İsrail'e çok uzak gelecekte, ya da yakın gelecekte hasım olma ihtimali olan ülkeler bile ya ufalanmış, ya da destabilize edilmiştir.
Evet, sorumluluğun tamamı bu adam üzerinde değil, ancak ciddi katkı vermiştir.

Ortadoğuda akan kanın iki temel motivasyonu vardır.

Birincisi, Amerikanın ve batının temel menfaatleri burada yığınak yapmayı gerektirmektedir.
Ortadoğu ABD'nin eski dünyadaki önemli köprübaşlarından birisidir.

Aynı zamanda, Rusya ve Çin'i çevreleme politikasının bir sonucudur.

En önemlisi petrol fiyatlarını yüksek tutulmasına yaramaktadır.
Petrol fiyatları yüksek olduğu sürece, Amerikan petrol kaynakları verimli olacaktır.
Tüketici ülkelerin ekonomilerinin yüksek petrol fiyatları nedeniyle zora girmesi de beklenmektedir.

İkincisi İsrail'in ayakta tutulması batı ülkelerinin tamamında toplumsal yapıyı kuşatmış, ele geçirmiş Hristiyan ve Yahudi siyonistlerin,
new zuhur Protestan görünümlü Judea-Hristiyanların(Püritenler, Anglikanlar, Evangelistler, vb.) kontrolündeki ülkelerin çok önemle desteklediği bir idealdir.
Bu ideali ulaşmak için bu güne kadar yapılanlar bundan sonra yapılacakları, hayal edilenlerin teminatıdır.
Asla komplo teorisi, kuruntu, vehim, paranoya, sanrı falan da değildir.

Sizin ise, eski bir Türk(!?) şimdi İsrail vatandaşı olarak,
bizim ülkemizde sizin ilke ve ideallerinize uyan şeyleri arkalamanız, beğenmediklerinizi de kötülemeniz çok normaldir.
Ulusalcılar elbette sizin sözlerinizi söylemeyecekler bu çok doğal.

Çünkü İsrail'in kurucu babalarının ardında durduğu Büyük İsrail ideali Türklerin hak ve menfaatlerini haleldar etmektedir.
Büyük İsrail ideali BOP ve EBOP projeleriyle somutlaşmıştır.
İsralin varlığı bu idealin en büyük başarısıdır.
Irak, Suriye, Mısır'da yaşananlar hep bu olguyla bağlantılıdır.
Malesef mevcut haliyle devletlerimiz ve milletlerimiz doğal düşman olma durumundadır.
Bu taa ki, İsrail ve onu arkalayan güçlerin bölge halkları üzerine kanlı planlar yapmayı durduruna kadar böyle sürecektir.

Emin olun, tıpkı Armageddon beklentilerinde olduğu gibi, dünyanın fitilini ateşleyecek her şey burada mevuttur.
Eğer bir gün nükleer silahların uluorta kullanıldığı bir savaş çıkacaksa,
insan türünün sonunu getirecek bir nükleer kış yaşanacaksa bunun sebebi bu bölgede yaşanan Büyük İsrail İdeali bağlantılı zorlamalar olacaktır.

Doğrusu ben cennete, cehenneme, ahir yaşama, Allah, meleklerine, cinlere, perilere inanmam.
Elle gelen düğün bayram der, o gün gelene kadar keyifli bir şekilde yaşamaya bakarım.

Ve vurgulayarak belirteyim.
Halen İslam ülkelerinde gücün mürteciler eline geçmesi bölgedeki iç dinamikler sonucu değildir.
Batılı güçler bölgede nerede çağdaş, milli, laik rejim varsa bunları tekme tokat yıkmıştır.
Bütün bu yıkım yaşanan topraklarda dünyanın ne kadar psikopat mürtecisi varsa özellikle bölgeye taşınmıştır.
Bunların eline bolca silah, cebine para,önüne kadın konulmuştur.
IŞID denilen melanetin ardında Rabıta örgütü ve Suudi Arabistan vardır.
Suudi rejimi asla Amerikanın hilafına hareket eden bir rejim değildir.
İsrail'in en büyük müttefikidir.

Açıkçası, ben suçluyorum.
İslam aleminin her yerinde izlediğimiz kafa kesen, kestiği kafayla top oynayan caniler batılıların özellikle yarattığı bir canavarın tezahürleridir.
Ve batı bu canavarları boşuna yaratmıyor.
Başta dediğim gibi, hem batılı menfaatler, hem de İsrail'in bekasını korumak düşüncesi en önemli dürtüdür.

Dünya böyle yola devam edemez.
Batı çok zorluyor.
İslam aleminde yolunda giden işleri bozuyor, bozuk olanları daha çok bozuyor.
Kara Afrika'da hiçbir halkın palazlanmasına, dirlik ve refah yaşamasına müsaade etmiyor.
Az çok mesafe kat etmiş devletleri hemen tasfiye ediyor, rejimleri deviriyor, halkları bölüp birbirini katletmesine sağlıyor.

Türkiye'de de olan budur.
Ülkede halkı etkileme, kontrol etme imkanı olan bütün araçlar satın alınmıştır.
Halk giderek irticayı bir çözüm olmaya ikna edilmiştir.
Ülkenim milli güçleri marjinalize edilmiştir.
Bütün bunlar Türkiye'nin iç dinamikleriyle olmadı.
Dünyanın kalanında olduğu gibi batılı güçlerin doğrudan parmağı vardı bu işlerde.
Ergenekon, Balyoz, kıl, tüy gibi entrika davaları...
Bu davaların tetikçiliğini yapan Fitnebaz Cemaat(The Sinister Fraternity).
O sıralarda işbirlikçilik yapan AKP lider kadrosu.
Bunların bu melanetleri yaparken görev aldıkları, hesap verdikleri yerler hep New York'da bulunan çeşitli iş çevreleriydi.
Şimdi de karşımıza çıkarılan ılımlı mürteci Cumhurbaşkanı adayı New York'daki çeşitli iş çevrelerinin önümüze sürdüğü bir şahsiyettir.

Evet, dünya gerçekten de tek kutupludur.
Taşların bağlanmış, köpekleri salınmış bir köy gibidir.
Hiçbir denge unsuru kalmamıştır.
Ve dünyayı kasıp kavuran oligark hanedanların malesef çoğu ya Yahudi, ya Hristiyan siyonistdir.
Kalanları da onlara tabiidir.

Ortadoğuda olan her şey İsrail bağlantılıdır.
ABD ve İngiltere eliyle yapılan her şey de Yahudilerin hak ve menfaatlerini koruma güdüsüyle yapılmıştır.
Bütün bunlar asla paranoya, kuruntu, sanrı falan değildir.
Siz de bilirsiniz ki, arzu eden sayısız miktarda kaynağa ulaşabilir.

Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA


On 09.07.2014 10:48, Mentes Azuz mentesoz@gmail.com [ISRATURK] wrote:
Yanılmadınız Doktor bey!?! Tam bir tiyatro oynanıyor! Zaten Davidoff dediğiniz adamın ataları Yahudi dönmesi çifit imisler. Ben-David olan soyadlarını Türkçe anlamı olan Davudoglu olarak değiştirdikleri kesin! Bu nedenle bu kriptonun, lsrael'e karsı imiş gibi görüntüsü mutlaka takiyyedir, değil mı? 
Öyle olmasaydı Yahudi Kurdistanina bu kadar destek verip, "kardeslerimiz" der miydi? 

Neyse, lsrael'in 3/4une roketlerin yağdığı bir zamanda bu kadar girgir yeter. Sadece gelirsek, bu heriflerin azili Yahudi ve lL düşmanları olduklarını kanıtlamaları için daha ne yapmalarını bekliyorsunuz? lL'e savaş açmalarını mı? Merak etmeyin o günlerdeki ulusalcı kışkırtmalarını susturmak için, M. Marmara olayı sonrası buna da yeltenmislerdi. Bereket ABD çok sert çıkış yapmıştı da Akdeniz'de bir faciayı engellemişti.

Bastan beri yanılmadigimi görüyorum. Rusya'nın desteğiyle hareket eden bazı ulusalcılar, "düşmanımın düşmanı dostumdur" mantığıyla AKP'ye gizli destek veriyor. 
Amac uzun vadede halkı birbirine kırdirarak askeri yönetim getirmek olabilir mı? 
Son RTE destekli açıklamanızdan ben bu kanaate vardım.

Saygıyla
Mentes


iPad'imden gönderildi

9 ביול 2014 tarihinde 10:01 saatinde, "'T.C. Oraj POYRAZ' cimcime@neomailbox.net [Ozgur_Gundem]"<Ozgur_Gundem@yahoogroups.com> şunları yazdı:

 

Sanki bir tiyatro izliyoruz.
Emin olamıyorum.

Davutoğlu ortadoğu meselelerinde taraf olalım diyor.
İhsanoğlu tam tersini söylüyor.
Bu Davidoff için nakıs puan, tam tersine İhsanoğlu için artı puandır.

Evet, Türkiye ortadoğu batağında uzak durmalı.
Ben hep bunu söyledim.
Şimdi işlerin öylesine b_ku çıktı ki, ortadoğudan uzak durmak çok zor.

Bir de Davidoff'a sormak lazım.
Ortadoğunun kan deryasına dönmesinde katkınız nedir diye.
İnsanla dalga geçer gibi.
Bir sünni NeoOsmanlı imparatorluğu hülyasıyla dünyanın bütün sünni psikopatlarını bölgeye topladınız.
Kürtleri kendinize müttefik saydınız, onları da kışkırttını, kalkışmalarına yol verdiniz.
Suudilerle beraber para, silah verdiniz, yardım ve yataklık ettiniz.
Şimdi akan kanı sorguluyorsunuz.
Hadi ordan.


Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA


İhsanoğlu'na AK Parti'den en sert yanıt!

08 Temmuz 2014 Salı - 15:34

<clip_image001.jpg>

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, cumhurbaşkanlığı seçiminin adaylarından Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Türkiye'nin Ortadoğu'daki meselelerde taraf olmaması gerektiği yönündeki sözlerine ilişkin, "Yani bu açıdan, hele hele eski bir İİT Genel Sekreteri için, yani kuruluş gerekçesi Kudüs olan bir teşkilatta genel sekreterlik yapmış birisi için bu şanssız bir açıklama olmuştur'' dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Skytürk 360 kanalında katıldığı bir programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Davutoğlu, Filistin'deki gelişmeler hakkında, Filistin'de yaşananların bölgesel istikrarın sarsıldığı dönemlerde İsrail'in ne kadar kontrolsüz tepkiler verebileceğini açık bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.
Birçok Arap ülkesinin kendi iç devinimlerinin yaşandığı bir dönemde Filistin davasının sahipsiz kalmaması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, Türkiye'nin her zaman Filistin davasına sahip çıktığını söyledi.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile yaptığı görüşmede Filistin konusunu da ele aldıklarını belirten Davutoğlu, dün de İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri İyad Medeni ile görüştüklerini ve perşembe günü Filistin özel oturumlu bir İİT İcra Komitesi toplantısı yapılacağını açıkladı.
Davutoğlu, "Her platformda biz Filistin meselesinin herhangi bir şekilde diğer çevre ülkelerdeki bu kriz sebebiyle gündem dışında tutulmasını ya da Filistin halkının baskı altına alınmasını engellemek için büyük bir çaba sarf ediyoruz" dedi.
Davutoğlu, yaşananların Filistin halkının temel haklarının göz ardı edilmesinden kaynaklanan ciddi bir toplumsal patlama hali, bir anlamda da İsrail'in fırsatçılığı olduğunu dile getirdi.
Gelişmelerin Filistinlilerin çektikleri ıstırabı bir kere daha ortaya koyduğuna işaret eden Davutoğlu, Filistin halkının bunların üstesinde gelmesi için Türkiye'nin her zaman Filistin halkının yanında olduğunu ve olmaya devam edeceğini ifade etti.

Davutoğlu, cumhurbaşkanı adaylarından Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Filistin ile ilgili değerlendirmesi hakkındaki görüşünün sorulması üzerine söz konusu değerlendirmenin birçok açıdan çok şanssız olduğunu söyledi"Bir kere iç politika da dış politika da aslında siyasetin kendisi tavır ve taraf olmakla ilgili bir tutumdur" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: "Tarih akarken, haklı haksız, zalim mazlum varken 'ben tarafsız kalacağım' demek aslında nötr olmak demek değildir; zalimin yanında durmak demektir.
Yani sıfır bir nötr sayı olmadığı gibi siyasette de karar almanız, tavır göstermeniz gereken yerde tavır göstermediğiniz zaman aslında bu tavırsızlıktan nimetlenen veya çıkarı olan kesimlerin yanında yer alıyorsunuz demektir"

- 'Tarafsız olacağım' diyorsanız o işgalin yanında yer alıyorsunuz -

Davutoğlu, "Hamas ile El Fetih arasındaki ilişkileri düzeltmek için her ikisi ile ilişkilerimizin iyi olması lazım" şeklinde bir değerlendirmenin kabul edilebilir olacağına işaret ederek, Türkiye ve AK Parti hükümetinin yıllardır bunun çabası içinde olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin Filistin'de ulusal birlik hükümetinin kurulmasını sağlayan taraflardan biri olduğuna değinen Davutoğlu, şunları söyledi:

"Ama işgal altında İslam'ın, bizim de tarihi mirasımız itibariyle izzetinin söz konusu olduğu bir coğrafyada, bir toprakta işgal varsa siz de burada 'tarafsız olacağım' diyorsanız o işgalin yanında yer alıyorsunuz.
Yani bu açıdan, hele hele eski bir İİT Genel Sekreteri için, yani kuruluş gerekçesi Kudüs olan bir teşkilatta genel sekreterlik yapmış birisi için bu şanssız bir açıklama olmuştur.
Filistin konusu söz konusu olduğunda biz hiçbir zaman tarafsız olamayız.
Hiçbir zaman gelişmelere bigane kalamayız.
Bu mesele her şeyden önce bizim meselemizdir.
Bunu söylediğimiz için bir çok kereler Meclis'te de muhalefet tarafından eleştirildik, uluslararası toplumda da üzerimize saldırılar geldi ama ne yapılırsa yapılsın Türkiye'nin cumhurbaşkanı Türkiye'nin siyasetçisi Filistin meselesine bigane kalamaz ve Filistin davası söz konusu olduğunda tarafımız bellidir.
Kim ne derse desin o Filistin halkının yanında durmaktır.
İşgal altındaki Kudüs'ün kurtarılmasıdır.
Bu konuda da bizim çok açık ve net tutumumuz vardır.
Bundan sonra da böyle olacaktır"
Davutoğlu, Filistinli liderlerden Halit Meşal'le yaptığı telefon görüşmesiyle ilgili bir soruya, Türkiye'nin onlardan talebinin Filistinlilerin birliği ve beraberliği, Filistin davasının bu birlik ve beraberlik içinde sağlam bir şekilde korunması olduğu yanıtını verdi.
Davutoğlu şunları kaydetti: "Onların bizden talebi, her zaman olduğu gibi zaten Türkiye'nin onlara verdiği desteğin farkındalar, bundan eminler; uluslararası toplumda sesimizi yükseltmemiz.
Bu konuda temaslarda Filistin'in kaygılarını anlatmamız ki bunu yapıyoruz, her zaman yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz.
Mübarek ramazan günü eğer Gazze ve Filistin toprakları bombalanıyorsa bizim buna kayıtsız kalmamız söz konusu olamaz.
Bu çerçevede de taleplerinin yerine gelmesi için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz"

- ''Irak halkı çok acı çekti'' -

Irak konusuna değinen ve Irak'ın hem insan hem de doğal kaynağının çok kuvvetli olduğunu belirten Davutoğlu, tarihten bu yana köklü bir medeniyet olan Irak'ın insan kaynağının Ortadoğu'nun tüm unsurlarını içinde barındıran küçük bir mikrokozmos olduğunu kaydetti.
Dünyanın en önemli enerji rezervlerine sahip bu ülkenin çok iyi sıçramalar yapması gerektiğine işaret eden Davutoğlu, Türkiye'nin 12 yılda aldığı mesafenin Irak'ta iyi bir yönetişimle 3 veya 4 yılda alınabileceğini ancak bunun neden olmadığının sorgulanması gerektiğini söyledi.
Davutoğlu, özellikle Amerikan işgali sonrasında Iraklıların da çok tanımadığı bir konseptin ortaya çıktığını belirterek, ''En azından Iraklıların daha az tanıdığı bir konsept.
Tarihte bir çatışma alanı var ama mezhep ve etnik kimlikler ulusal kimliğin önüne geçti.
Iraklı kimliği yerine öylesine bir süreç yaşandı ki son 10 yılda, mezhep kimliklerine dayalı bir siyasal yapı oluşmaya başladı.
Bunun tehlikelerini görüyoruz''
diye konuştu.
Irak'ta Amerikan işgali sonrasında Iraklı kimliğinin önüne bu yapıların geçtiğinin söyleyen Davutoğlu, Irak'ta birçok aşiretin hem Şii hem Sünni yapılar barındırdığına dikkati çekti.
Bakan Davutoğlu, şöyle devam etti: ''Öyle liderlikler göstermek gerekiyor ki bunun üzerine insanların beklentileri çıkarılmalı, sağlam bir meşruiyet olmalı.

Şiilerin Şiilere, Sünnilerin Sünnilere, Kürtlerin Kürtlere oy verdiği bir tabloda bunu üretmek çok zor.
Maalesef Maliki'nin tüm dostça tavsiyelerimize rağmen başbakan olarak yürüttüğü politikalarda hep bu doz ağırlık kazandı.
Devlet kurumlarında bir mezhep, orduda bir mezhep varlık kazandı.
O zaman o ordu başka bir mezhebin kenti olarak gördüğü Musul'u savunmadan 64 bin asker birkaç saat içinde kenti terk edebiliyor.
Halbuki ortak vatan bilinci olsaydı vatan topraklarının her biri kutsal, her birini savunmak gerekir düşüncesi hakim olurdu.
Tek tek mezhepler, etnisiteler kendi güvenliklerini düşünmeye, kendi ekonomik çıkarlarını düşünmeye başladılar.
Yanlışlık burada.
Yeni Irak inşa edilebilseydi...
Irak halkı çok acı çekti.
Irak'ta siyasi ve toplumsal barışın sağlanması için yaptıkları çalışmalardan bahseden Davutoğlu, ''Irak'ı bir arada tutacak şey Iraklı kimliğidir.

Bunu zayıflatacak siyasi yöntemler içinde olmamak lazım'' dedi.
Davutoğlu, Türkiye'nin Almanya'dan sonraki ikinci büyük ihracat alanının Irak olduğunu dile getirerek, Irak'ın her yerinde olan yegane ülkenin Türkiye olduğunu kaydetti.
Davutoğlu, ''Biz gerçekten Şii kardeşlerimizi dışlasaydık Basra'da, Musul'da, Erbil'de, yani Şii, Sünni ve Kürt bölgesinde başkonsolosluğu olan yegane ülke Türkiye'dir.
Nasıl bir mezhebi bir tutum oluyor bu.
Sünnilerin dışlanması radikalizmin önünü açar.
Kürt kardeşlerimizle ilişkilerimizde son zamanlarda olağanüstü gelişmeler oldu.
Bugün bize 'Ortadoğu bataklığı' diyenlerin bazıları, 2007'de 'Türk uçakları Erbil'i bombalasınlar' diye manşet atıyordu.
O dönemde Erbil'i bombalamak bataklığa girmemekti ve hiç umulmaz; yüzyılın en büyük çatışmalarından biri birçok kişinin beklediği Türk-Kürt çatışmasını tetiklemeyi teklif edenler bizi şimdi Ortadoğu bataklığına girmekle suçluyorlar.

Biz o bataklığı kurutmaya çalışıyoruz'' şeklinde konuştu.
Irak'ın şifasının, sahip olduğu enerji kaynakları olduğunu, bu kaynakların dünya piyasasına erken şekilde aktarılması halinde Irak'ın refahının yükseleceğini kaydeden Davutoğlu, enerji kaynaklarının etnik ve mezhep grupları arasında çatışma sebebi olması halinde ise o zaman herkesin korkması gerektiğini söyledi.
Davutoğlu, şunları kaydetti: ''Irak'ın anayasal çerçevesi içeresinde, anayasasından gelen hiçbir hakkı ihlal etmeden Kuzey Irak'taki petrol ve gaz kaynaklarını dünyaya arz etmek istiyoruz.
Bunun yolu açıldı.
Bu devam edecek.
Irak kaynaklarının kullanılmasıyla istikrara kavuşacak.
Bu Türkiye'nin geleceği için de önemlidir.
Türkiye'nin gelecek planlaması yaparken, çevremizdeki ülkelerde doğal kaynaklar çok zengin, bizde ise enerji açığı cari açığımıza denk neredeyse.
Bu makus talihi yenmenin yolu, çevremizdeki doğal kaynakları Türkiye üzerinden uluslararası piyasaya aktarmaktır.
Türkiye de aksi taktirde, kardeş ve dost halklar böyle çatışmalar yaşarken, enerjiye muhtaç olduğu için ekonomisindeki kalıcı istikrarı temin edemez.
Bu sadece Irak'a yönelik bir politika değil.''


a45UyF587661-140708170945-01
^^^^^ - vvvvv

 
--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Deliriant isti Romani
Bu Romalilar deliler! (Asterix ve Obelix cizgi romanlarinda kullanilir)

Latin Atasozu
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


__._,_.___

Posted by: Mentes Azuz <mentesoz@gmail.com>
Reply via web post Reply to sender Reply to group Start a New Topic Messages in this topic (1)

.

__,_._,___
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Nemo me impune lacessit.
* * *
Karsiligini odemeden kimse bana zarar vermez.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder