3 Aralık 2015 Perşembe

Harvard’lı fizikçi insanlığın varoluşuyla ‘karanlık madde’ ilişkisini açıkladı

TEZ (İDDİA) NEDİR?

Tartışmaya, iddiaya dayanarak bir öneri, fikir ileri sürmek.

HİPOTEZ (ÖNERME) NEDİR?

Bir gözlemin, bir olayın, bir olgunun ya da bilimsel bir problemin, üzerinde daha fazla inceleme yapılarak test edilmesine olanak veren, öneri niteliğinde açıklama.

TEORİ (KURAM) NEDİR?

Tekrarlanan gözlem ve deneylerle, mevcut bilgi birikimi düzeyinde doğruluğu büyük ölçüde kabul edilmiş, ancak yine gözlem ve deneyler yoluyla yanlışlanabilme olasılığı bulunan, öngörülerinde doğru çıkmış hipoteze, teori (kuram) denir.

Teoriler, gözlem, deney, akıl ve mantık yollarıyla her defasında doğrulanabilmelidir.

YASA (KANUN) NEDİR?

Tekrarlanan gözlem ve deneylerle, aynı şartlarda aynı sonuçları verdiği kesin olarak belirlenen, akla ve mantığa uygun, genel kanıya göre kabul görmüş, değişmez nitelik kazanmış, yanlışlanma olasılığı olmayan gerçek bilgiye, yasa (kanun) denir.

Yasalar değişmezlik ilkesine sahiptir.

Yanlışlamaya çalıştığınızda, yasayı çökertmeniz mümkün olmaz.

Yasalar en gerçek değişmezlerdir.

Biz bu mevcut değişmezleri kullanarak yeni değişmezler ortaya çıkarmaya çalışırız.

DİKKAT!....
Bu bir teori değildir...
Bu sadece bir fikirdir.
Belki de zayıf bir hipotezdir, ama asla teori değildir.

Teori daha ciddi bir şeydir.
Çok sayıda gözlemi açıklaması lazım.
Genel olması lazım.
Tek bir çelişki, tek bir zıtlık dahi altını oyar.

Tek bir gözlem, tek bir olguyu açıklayan şey en çok hipotezdir.

Oraj POYRAZ(cimcime@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      

Harvard'lı fizikçi insanlığın varoluşuyla 'karanlık madde' ilişkisini açıkladı

  • Kasım 17, 2015

  • Harvardlı teorik fizikçi Lisa Randall'a göre dinozorların yok olma nedeni karanlık madde olabilir, ve karanlık madde yine dünyaya çarpabilir.

Harvard Üniversitesi'nden teorik fizikçi Lisa Randall yeni çıkan "Karanlık madde ve Dinozorlar" kitabında dinozorların yok oluşunun nedeninin "karanlık madde" olabileceğini söylüyor.

Paleontologlar (fosilbilimciler) 66 milyon yıl önce dünyaya 9 mil uzunluğunda bir göktaşı çarptığını tahmin ediyor. Bu çarpmanın etkisiyle dünya üzerindeki canlıların yüzde 75′i yok oldu, dinozorların çok büyük kısmı da bu çarpmayla tarih oldu.

Küçük primatlar sağ kalmayı başardı, 66 milyon yıl boyunca primatlar evrime uğradı, büyüdü, iki ayak üzerinde yürümeyi öğrendi ve büyük beyinler geliştirdi. Peki en başında gezegenimize bir meteorun çarpmasına neden olan şey neydi, yani insanoğlunun dinozorların yok olmasıyla yaşam şansı bulmasına sebep olan şey?

Randall "Karanlık madde ve Dinozorlar" orijinal ismiyle "Dark Matter and the Dinosours" kitabında bunu açıklıyor.

Randall'a göre karanlık madde evrendeki tüm maddenin yüzde 85'ini oluşturan gizemli, görünmez ve fakat varlığı çeşitli fiziksel kuramlarla açıklanabilmiş bir olgu.

Günümüze dek dinozor neslinin yok oluşuyla ilgili ortaya atılan en yaygın ve Paleontologlar tarafından en çok kabul gören olasılık, bundan 66 milyon yıl evvel yaklaşık 14 kilometrelik bir göktaşının dünyaya çarpmasıyla dinozor nesliyle birlikte o dönemki canlı türlerinin yüzde 75'ini yeryüzünden sildiği biliniyor.

Randall, "Karanlık Madde ve Dinozorlar kitabında, bilimsel topluluğun büyük bir çoğunluğunun karanlık maddenin evren üzerinde muazzam düzeyde bir çekim etkisi olduğunu ve karanlık maddenin bir biçimi olduğunu kabul eder" diyor.

Ancak Randall'ın yeni bir fikri var. Belirttiğine göre, karanlık madde dev baloncuklar gibi galaksiler etrafında halelerde yoğunlaşmaktadır. Ama Randall, bizim galaksimizdeki yıldız, gezegen ve gaz bulutları ortasında düz bir karanlık madde yoğunluğunun olabileceğini savunuyor.

Gelelim karanlık maddeyle dinozorlar arasında kurduğu bağlantıya, Randall teorisinde, güneş sistemimizde düz bir karanlık madde varsa, Dünya'nın her 32 milyon yılda bir bu düzlemden geçiyor olabileceğini ileri sürüyor.

Konunun ilginç yanı da burası, Dünya'da yaşanan kitlesel yok oluşları da her 25 ile 35 milyon yıl arasında olduğunu belirtiyor. Yani Randall, Dünya'nın karanlık madde düzleminden her geçişinde savunmasız kaldığını ve göktaşlarına veya çeşitli doğa olaylarına maruz kalabileceğini ifade ediyor.

Bu sebeple Dünya, Randall'ın varsayımında, karanlık madde düzleminden her geçtiğinde 2 ışık yılı uzakta bulunan Oort Bulutu içinde olduğu tahmin edilen milyarlarca 19 kilometre çapında buzlu nesnenin hedefi olabileceği ve bu çapta bir nesneyle Dünya'ya vurursanız dinozor neslinin yok oluşundaki gibi birçok canlı türünü yok edebileceği belirtiliyor.

Dinozor neslinin yok oluşu ve Karanlık Madde ile ilgili bu yayının orijinal metni Business Insider sitesinde yayımlanmıştır.




a45UyF587661-151117161928 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2015/12/02  23:20 2  65  undefined undefined erzincan-kemaliye-egin-grubu@googlegroups.com

 

Ex abstracto
Soyuttan yola cikarak

Latin Atasozu

Ebu Said el-Hudri radiyallahu anh anlatiyor : Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki :
Veyl , Cehennemde bir vadidir. Kafir orada , kirk yil batar da dibine ulasamaz

( Tirmmizi )
Cehennemle ilgili hadis. Sahihmis bilenler denetlesin

Degerli arkadaslar, Asagidaki alinti 1951 yilinda Buyuk Fizikci Albert Einstein ve Israil Devletinin ilk Basbakani(1948) David Ben-Gurion arasinda Din ve inanc uzerine (almanca) gecen bir konusmadir. Son cumleleri ben tercume ettim.
Einstein Tanri ve ibadet konusundaki bir soruyu, bir baska yerde de soyle yanitlamisti: Benim dinim, Evrene olan hayranligim, ibadetim de onu arastirmaktir
Ortadogu dinlerinin kutsal kitaplarinda betimlenen Tanri kavramini reddeden ve boyle bir Tanrinin olamayacagini basit ve keskin bir mantikla kanitlayan Einstein sonunda David i ikna ediyor. Einstein gibi dusunenlere, yani belli bir dine mensup olmayan ve fakat Tanri (Yaratici) kavramini da dislamayanlara Deist deniyor. Sevgilerimle.

Dr. Ali Ercan
daliercan@gmail.com
- - - -
David Ben-Gurion 1886-1973 Albert Einstein 1879-1955
Albert Einstein ve David Ben-Gurion sohbeti
1951, Princeton USA

DBG: Geleneksel Tanri gorusune inanmiyorum, ama maddeden baska sey olmadigina da inanamam; soylediklerimin bir anlami var mi bilmiyorum?
AE: Var
DBG: Bakin, beyin maddeden olusmaktadir, tipki masa gibi. Ama masa dusunemez. Beyin canli bir organizmanin parcasidir, tipki tirnaklarim gibi ama tirnaklarim da dusunemez. Ustelik vucudumdan ayirirsaniz beynim de kendi basina dusunemez. Dusunceyi mumkun kilan sey kafa ve vucudun birlesimidir. Bu da beni Evrenin dusunme yetenegine sahip bir vucut olabilecegi ihtimalini degerlendirmeye yonlendirdi. Ne dersiniz?
AE: Mumkun
DBG: Sizin ateist oldugunuz soylenir, Profesor. Ama siz...
AE: Ben ateist degilim
DBG: Ah, siz dindar misiniz?
AE: oyle de denebilir... (Einstein deisttir. a)
DBG: Ama bir yerlerde sizin Incil in yanlisligina dair...
AE: (guldu) Dogru
DBG: o zaman Tanri nin varligina inanmiyorsunuz demektir
AE: Incil deki Tanri nin varligina inanmiyorum demektir
DBG: Ne fark var?
AE: (ic ceker) Bildiginiz gibi cocukken son derece dindar olarak yetistirildim. Ama on iki yasina geldigimde populer olan bilim kitaplarini okumaya basladim ve bilirsiniz...
DBG: Evet
AE: ...ve Incil de anlatilan hikayelerin buyuk bolumunun masal olduguna karar
verdim. O anda da inanmayi biraktim. Kisisel Tanri fikri safliktir, hatta cocukcadir
DBG: Neden
AE: Cunku bu antropomorfik bir kavramdir, kaderini yonlendirmeye calisan ve zor zamanlarinda siginacak bir yer arayan insanin yarattigi bir fantezidir. Doganin uzerinde bir gucumuz olmadigi icin bizler de doganin bizlere kulak veren ve yon gosteren koruyucu ve ataerkil bir Tanri nin kontrolunde oldugu fikrini yarattik. Bu sizce de insana huzur veren bir dusunce degil mi? Eger dua edersek onun dogayi kontrol edecegi ve ihtiyaclarimizi karsilayacagi sanrisini gelistirdik, tipki buyu gibi. Isler kotuye gittiginde boyle merhametli bir Tanri nin nasil boyle bir seye izin verdigini anlayamadigimizdan kendimize mutlaka bunda da bir hayir oldugunu soyleyerek kendimizi rahatlattik. Ama bunun bir anlami yok, oyle degil mi?
DBG: Tanri nin bizimle ilgilenmedigine mi inaniyorsunuz?
AE: Bir dusunun; Milyonlarca yildizi bulunan orta boy bir galaksinin cevresindeki bir yildizinin ucuncu gezegeninde yasayan milyonlarca turden yalnizca biriyiz, bu galaksi ise evrende var olan milyarlarca galaksiden sadece biri. Boyle akil almaz boyutlarda bir yapi icerisinde bir Tanri nin her birimize tek tek ilgilenebilecegine nasil inanabilirim?
DBG: Fakat Incil O nun iyi ve Omnipotent (kadir-i mutlak) oldugunu soyluyor. Eger her seye gucu yetiyorsa diledigi her seyi yapabilir, yani hem Evrenle, hem de her birimizle tek tek ilgilenebilir.
AE: (dizine vurarak) Iyi ve her seye gucu yeten mi? Ne sacma bir fikir. Eger Incil in soyledigi gibi iyi ve her seye gucu yeten ise neden kotulugun var olmasina izin veriyor? Eger dusunursen bu iki kavramin birbiriyle celistigini gorursun. Eger Tanri iyi ise o zaman her seye gucu yeten degildir; cunku kotulugu ortadan kaldirmaya gucu yetmiyor. Eger her seye gucu yeten ise o zaman iyi olamaz; cunku kotulugun olmasina izin veriyor. Ikisinin bir arada bulunmasi mumkun degildir. Hangisini tercih edersiniz?
DBG: Tanri nin iyi oldugu fikrini sanirim.
AE: Iyi de, bunun ucu acik bir fikir oldugunu gormuyor musunuz? Eger Incil i dikkatlice okursaniz, oradaki Tanri nin koruyucu degil de kiskanc oldugunu gorursunuz, koru korune iman ve fedakarlik isteyen bir tanri. Korku sacan, ceza veren, sirf sadakatinden emin olmak icin Ibrahim den oglunu kurban etmesini isteyen bir tanri. Eger her seye gucu yetiyor olsaydi, Ibrahim in guvenilir oldugunu bilemez miydi? Eger iyiyse neden boyle zalimde bir imtihan yapti? Dolayisiyla iyi olamaz...
DBG: (kahkahayi patlatti) Beni alt ettiniz Profesor; peki oyleyse, Tanri iyi olmak zorunda degil. Ama Evrenin yaraticisi olarak en azindan her seye gucu yetendir, oyle degil mi?
AE: Emin misiniz? Eger oyleyse zaten onun mahluklari olan canlilari neden cezalandiriyor? Bunu yaptiginda aslinda kendisinin sorumlu oldugu seylerden dolayi yarattiklarini cezalandiriyor olmaz mi? Yarattiklarini yargilayarak aslinda kendisini yargilamis olmuyor mu? Durust olmak gerekirse bence tek mazereti zaten var olmamasidir. Ustelik eger dikkatli bakarsak, her seye gucunun yetmesinin de mumkun olmadigini goruruz. Cunku bu da cozulemez celiskilerle dolu bir kavramdir.
DBG: Ne demek istiyorsunuz?
AE: Her seye gucunun yetmesinin imkansizligini aciklayan bir paradoks vardir ve su sekilde aciklanabilir: Eger Tanri nin her seye gucu yetiyorsa kendisinin bile cozemedigi bir sifre yaratabilir mi? Gordunuz mu? Iste celiski de burada yatiyor zaten. Eger Tanri sifreyi cozemez ise her seye gucu yeten degildir. Eger cozerse yine degildir; cunku kendisinin cozemeyecegi bir sifre yaratmayi basaramamistir. Sonuc: Her seye gucu yeten bir Tanri yok. Bu anlamadigi seyleri cozmek icin bir yol ve siginacak bir yer arayan insanin uydurdugu bir hayaldir.
DBG: Oyleyse Tanri ya inanmiyorsunuz?
AE: Incil de bir sahis olarak anlatilan Tanri ya inanmiyorum, hayir.
DBG: Maddeden baska bir sey olmadigini dusunuyorsunuz, oyle degil mi?
AE: Hayir, kesinlikle var. Enerji ve maddenin arkasinda bir sey olmali.
DBG: Profesor bana kesin cevap verin. Inaniyor musunuz, inanmiyor musunuz?
AE: Daha once soyledim zaten. Incil deki Tanri ya inanmiyorum.
DBG: Peki, neye inaniyorsunuz?
AE: Dunyanin kuralli ahenginde tecelli eden Spinoza nin tanrisina inaniyorum. Evrenin guzelligine ve basit mantigina hayranim. Evrenin butununde kendini gosteren bir Tanri ya inaniyorum...
DBG: Profesor, sizce Tanri nin varligini ispatlamak mumkun mu?
AE: Hayir, Sayin Basbakan. Tanri nin ne varligini ne de yoklugunu ispatlayabiliriz. Sadece gizemi hisseder ve evren seklinde kendisini gosteren nefes kesici plan karsisinda hayrete duseriz.
DBG: Neden Tanri nin varligini veya yoklugunu ispatlamaya calismiyorsunuz?
AE: Dedigim gibi, mumkun oldugunu dusunmuyorum.
DBG: Mumkun olsa bunu nasil yapmaya kalkisirdiniz?
AE: Raffiniert ist der Herrgot, aber boshaft ist er nicht (Tanri kurnazdir, fakat kotucul degildir)
DBG: (saskin bir bakis atarak) Was wollen Sie damit sagen? (Bununla ne demek istiyorsunuz?)
AE: Die Natur verbirgt ihr Geheimnis durch die Erhabenheit ihres Wesens, aber nicht durch List. (Doga, varliginin yuceligindeki sirri saklamakta mahirdir, fakat bu ugurda hile yapmaz.)


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder