20 Aralık 2015 Pazar

Derinlikli Görünen Saçma Sözleri Benimseyenler Daha Düşük Zekâlı

5 Aralık 2015 Cumartesi

Derinlikli Görünen Saçma Sözleri Benimseyenler Daha Düşük Zekâlı

Yeni yapılan bir bilimsel çalışma, entelektüel görünümlü "zırvalıkları" benimsemeye daha açık olanların daha düşük zekâya sahip olduklarını, daha az yansıtıcı düşündüklerini*, ayrıca komplo teorilerine, doğaüstü olaylara ve alternatif tıbba inanmaya daha fazla eğilimli olduklarını ortaya koydu.

Kanada, Ontario'daki Waterloo Üniversitesi'nden doktora adayı Gordon Pennycook ve ekibinin 300'e yakın katılımcıyla gerçekleştirdiği çalışma Judgment and Decision Making (Muhakeme ve Karar Verme) dergisinde, "On the reception and detection of pseudo-profound bullshit" (Derinlikli görünen zırvalığın algılanması ve tespiti üzerine) adıyla yayımlandı. Makalede "zırvalık" (bullshit) kelimesinin tam olarak 200 defa geçmesi de ayrı bir rekor sayılabilir.

Zırvalığı tanımlamak oldukça çetrefilli bir iş fakat Pennycook ve ekibi makalede bunu en iyi şekilde yapmak için ellerinden geleni yapmış.

Sözgelimi, şu derinlikli görünen ifadeyi ele aldılar: "Saklı mânâ benzersiz soyut güzelliğe dönüşür." Makaleye göre bu ifade bir tür derin mânâ taşıyor gibi görünse de, yalnızca sözdizimsel yapısını koruyan bir cümleye rastgele yerleştirilmiş moda sözcüklerden başka bir şey değil. Zırvalık, salt safsatadan (nonsense) farklı olarak, yeterli anlam ve hakikat içermiyor.

Pennycook, kelime dizilerinden derinlikli görünen cümleleri rastgele oluşturan bir web sitesi hazırlamış (bir benzeri daha önce Deepak Chopra için yapılmıştı). Hala aktif olan web sitesinde bilgece görünen şu tür aforizmalar karşınıza çıkıyor: "Bugün, bilim bize doğanın özünün karmaşıklık olduğunu söylüyor" ya da "Yaşam, kuantum ayrılmazlığının çiçeklenen birleştiriciliğinden başka bir şey değildir" gibi.

Araştırmacılar yaklaşık 300 deneğe yukarıdakilere benzer cümlelerin derinliğine göre birle beş arasında bir değer vermeleri istendi.

Cümlelerin ortalaması 2,6 puan olarak değerlendirildi ve bu da cümlelerin "bir miktar derin" ve "epeyce derin" arasında bir yerde olduğunu gösterdi. Katılımcıların yüzde 27'sinin ise 3,0 ve üzerinde puan vermiş olması bu anlamsız cümlelerin "derin" ve "çok derin" olarak görüldüğünü gösteriyor.

The Divine Within pic.twitter.com/luAv4Q9S1x

Deepak Chopra (@DeepakChopra) 1 Aralık 2015
"Sevgi, merhamet, neşe, itidal gibi ilahi hisler dış koşullara bağlı değildir. Onlar ruhumuzun nitelikleridir." Deepak Chopra
İkinci deneyde ise katılımcılara, spiritüalite ve alternatif tıp üzerine New Age'ci görüşleriyle bilinen ve kuantum fiziğini kendi spiritüel düşünceleri için kullanmaktan çekinmeyen Deepak Chopra tarafından tweetlenmiş gerçek zırva cümleler gösterildi. Şaşırtıcı olmayacak şekilde, bu deneyde de ilkiyle aynı çıkan sonuçlar, katılımcıların zırvalığı tespit etmekte başarısız olduklarını gösterdi.

"Kuantumla iyileşme" gibi bilimsel görünümlü zırvalıkları pazarlayan Deepak Chopra'yı tiye alan bir poster: "KUANTUM MEKANİĞİ: Bu şeyi başka kimsenin anlamıyor olması iyi bir şey!"

Son testte ise katılımcıların her şeyi "derinlikli" olarak görüp görmediklerini anlamak için her birine, hem sıradan ifadeler, hem de oldukça iyi bilinen derinlikli ifadeler gösterildi. Beklendiği gibi, "ıslak bir insan yağmurdan korkmaz" gibi ilham verici popüler sözler derinlikli olarak görülürken, sıradan ifadelerden daha yüksek puan aldılar.

Bu testlerle birlikte araştırmacılar katılımcıların kendileri ve çevreleri hakkında ne düşünüklerini anlamak için matematik yatkınlığı, sözel zekâ, dinsel inanç, mecaz ile gerçeği birbirinden ayırma becerisi gibi özelliklerine baktılar.

Araştırma çarpıcı bir şekilde, saçma ifadelere daha açık olan ve bu ifadelere daha yüksek puan verenlerin "daha az yansıtıcı düşündüklerini, bilişsel kabiliyetlerinin daha düşük olup varoluşsal karmaşaya ve komplo düşüncesine daha yatkın olduklarını, dinsel, doğaüstü inançlar taşıyıp, tamamlayıcı ve alternatif tıbbı daha fazla desteklediklerini" ortaya koydu.

İnternetin yaygınlaşmasıyla derinlikli görünen zırvalığa her zamankinden daha fazla maruz kalsak da, yapılan bu araştırma, bilgece görünen saftsataları tespit etme konusunda daha uyanık olmamızı sağlayabiliriz ve bizi mantıksız düşünmenin tuzağına düşmekten alıkoyabilir.

Bir zamanlar sözdebilimsel safsatayı ayırt etmeyi nasıl başaracağımızı Saçmalık Saptama Seti'nde anlatan Carl Sagan (bu videoda Michael Shermer tarafından tekrar anlatıldı), bu araştırmayı büyük ihtimalle çok severdi.

*Yansıtıcı düşünme (reflective thinking): Düşünme eyleminden farklı olarak, kuşkulanma, tereddüt etme, sorgulama vb.

Kaynaklar:

1, 2


http://www.garajimdakiejder.com/


a45UyF587661-151220163450 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2015/12/20  17:30 2  65  undefined undefined egemen-turkiye@googlegroups.com

 
--

Kim; halkin ayiplarini gorur, onlari kinar, fakat kendisi de o isleri yaparsa, ahmagin ta kendisidir.

Hz.Ali

3-Araplar Icin Yazilan Kuran

Islam ortaya ciktigi tarihlerde Kuran kitaplasmis degildi. Sayfalar halinde daginik durumda ve hafizlar tarafindan ezberlenerek muhafaza edilmekteydi. Zaten kuranin yazildigi yillarda ki islevi gunumuzun Kanun Hukmunde Karanamelerinden farkli da degildi. Cogunlukla ortaya cikan bir soruna cozum bulmak icin yazilmis sayfalardan (ayetler) olusmaktaydi. Kuran sureler ve ayetler halinde Halife Osman zamaninda bir araya toplanarak kitaplastirilmistir. Hz.Muhammed kendi doneminde Kurani kitap haline getirme ihtiyaci duymamasi ilginc ve bir okadar da dusundurucudur. Bir postaci dusunun kendisine emanet edilen postayi yerine ulastirmadan ve kaybolma ihtimalini umursamadan olsun gitsin. Iste Hz.Muhammedin yaptigida tam olarak budur. Zaten Kuran sadece o gunlerle ilgili oldugunu ortaya koyan ayettlerle doludur. Ustelik Kuran da yazanlar sadece o gunlerle ilgili olmakla kalmaz, Araplar icin yazilmis bir kitap oldugunuda acikca dile getirir. Hernekadar Meal carpitmalari ile bu gercek gizlenmeye calissa da gercek gun gibi ortadadir.

Yasin-5 Kur an, atalari uyarilmamis, bu yuzden de gaflet icinde olan bir kavmi uyarman icin gonderilen.

Ibrahim-4 Her kavme sadece o kavmin kendi diliyle seslenir. O kavimden olan birini peygamber yollariz.

Fusilet-3. Bir kavim icin indirdigimiz Ayetleri detaylica aciklanmis Arapca bir Kurandir.

Ayettlerde acikca her kavme sadece kendi dilini konusan kendi icinden olan bir peygamberi elci atarim yaziyor. Bir baska seklide hic bir kavme o kavmin kendi dilinde olmayan bir Kitap gondermem ve o kavmin irkindan olmayan bir peygamber de atamam demektir. Bu durumda Kurana gore Turklere de Turkce konusan Turk bir peygamber atanmasi zorunludur, Kurana gore Turklere Bir Arap peygamber gonderilemeyecegi gibi Turklerin Kutsal kitabi Arapcada olamaz.Turklere Arap kavminin diliyle inen kitapla o kavimden bir peygamber gecerli degildir. Fusilet-3 ayetinde bir kavim icin oldugu aciktir ve bunlar Turkler degildir. Kuranin bakis acisina gore olmasi gereken budur.

Yusuf-2 Biz onu, akil erdiresiniz diye Arapca bir Kur an olarak indirdik.

Kuran kendini Arapca ve Arap kavmiyle sinirliyor. Bu ayeti Turklere uygularsak, eger Araplarin akil erdirebilmesi icin Arapca kuran gerekli ise Turklere de Turkce bir kitap indirilmesi gereklidir. Turkce indirilmemis bir kitabi Turklerin anlamasi yani akil erdirmesi beklenemez.

Butun insan dillerine cevrilemeyen, hatta Arap olmayanlarin dogru sekilde okumasi imkansiz olan bir kitabi butun insanlara yollamis olabilir mi? Kuran bunumu iddia ediyor? Hayir asla. Kuran tam tersini soyluyor. Kuran sadece Arapca konusan Arap kavmi icin geldigini soyler. Butun kavimlere ve butun dillere geldigi iddasinda degildir.

Kuran her kavme sadece o kavmin kendi dilinde inen mesajla seslenmek gerektirigini dile getiriyor. Yabanci bir peygamberle ve yabanci dilde inen kitapla degil. Yabanci dilde mesaj olmamalidir. Kuran yabanci dilde inen kitaba itiraz etmeyi mesru goruyor.

Fussilet-44 Eger biz onu baska dilde bir Kur an yapsaydik onlar mutlaka, Onun ayetleri genisce aciklanmali degil miydi? Baska dilde bir kitap ve Arap bir peygamber oyle mi? derlerdi. De ki: O, inananlar icin bir hidayet ve sifadir. Inanmayanlarin kulaklarinda bir agirlik vardir ve Kur an onlara kapali ve anlasilmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamiyorlar).

Bu ayete gore Turkler in neden dilimizde degil sorusunu sorma hakki dogmaktadir. Bu mantiga gore Turk olana Turkce olmayan bir kitap yollanamaz. Madem Araplar neden dilimizde inmedi demesinler isteniyor, Araplar sorabiliyor ise biz Turkler Turklere hic Arapca bir Kuran gonderilir mi diye neden sormayalim? Yoksa Tanri Allahin katinda biz Turklerin kayda degecek bir Millet olmadigimizi mi kabul edecegiz? Elbette Turk Milletini bu gozle kimse goremez. Bu ayete gore de Kuran dan biz Turkler sorumlu olamayiz.

Zuhruf-44 Suphesiz bu Kur an, sana ve kavmine bir ogut ve bir sereftir, ondan hesaba cekileceksiniz.

Nahl-64 Sana kitabi, ancak ayriliga dustukleri seyleri onlara aciklaman icin ve iman eden bir topluma dogru yolu gosterici ve rahmet olarak indirdik.

Bu ayetlerde butun kavimler ondan sorumludur denmiyor. Ayetler acikca Hz.Muhammed in ve Araplarin Kuran dan sorumlu olduklarini bahsederek, Ustelik Kuran nin yazilma nedeninin Arap kavminin sorunlarini cozmek oldugunu dile getiriliyor. Islamcilar, Kuran in bir Kavim e degil butun kavimlere gonderildigini anlatmak icin bir ayeti kanit gosterirler.

Enbiya-107 Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gonderdik.

Islamcilar Yukarda saydigimiz o kadar ayet ve kanit karsisinda, bir tek bu ayete sarilarak her seyi kurtarma cabasina girerler. Bu ayetteki Alem Arapca dir. Ayeti gordugunuz gibi ayetin her yeri cevrilirken, sadece Alem kelimesi Arapca olarak birakilmistir.

Alem kelimesi Kuranda bir cok yerde bilen kisi anlaminda cevrilirken burada oylece birakilir. Diyelim ki, Dogru ve bir sekilde Alem lafi herkes anlamindadir. Bu yeterli olmuyor. Turkce de ancak Dunya alem kelimesi herkesi ifade eder. Alem olarak Mekke alemini kastetmeniz de mumkundur. Kuranin geldi dendigi donemde Araplar icin Alem Mekke ve Medine ve yakin cevresinden ibarettir.

Hz.Muhammed soyle bir emir gonderse, cumle alem gelin en fazla Mekke nin hepsi gelsin yada soyledigi kisinin ailecek hepsinin gelmesini istemistir. Buradan tum Dunya anlami cikmaz. Kurani anlayarak okumak Islam in ilk kosuludur. Kurani okuyan Turk, Iranli, Afganli Musluman olamaz. Bu Milletler kendilerine ait olmayan bir dinle kandirilmislardir. Turk milletini kandirmanin en kolay yolu dindir. Bu dogru. Ama birde isin oteki yuzu var. Arap ne anlatirsa anlatsin Turkler Islama girdikleri ilk yillarda kendi islam oncesi inanclari ile harmanladiklari Islam inancini olusturdular. Yari Samanist yari Musluman bir toplum oluverdiler. Daha dogrusu Arap Muslumanligina degil, Turk tipi Muslumanliga inandilar.

Simdi Kurana bakarsak Turklerin kafasindaki Kuran ile gercek Kuran in birbirine hic uymadigini goruruz. Verilen ayetlerde goruldugu gibi Kuran kendini sadece Arap Kavmi icin duzenlenmis gosteriyor. Oysa Turklerin kafalarindaki hayali Kuran,butun kavimler icin duzenlenmis zannedilen bir Kuran. Gelin diger ayetlere de bakalim;

Sura-7 Sehirlerin anasi (olan Mekke de) ve onun cevresinde bulunanlari uyarman ve asla suphe olmayan toplanma gunuyle onlari korkutman icin, sana boyle Arapca bir Kur an vahyettik.

Enam-92 Iste bu (Kur an) da, bereket kaynagi, kendinden oncekileri (ilahi kitaplari) tasdik eden ve sehirler anasini (Mekke yi) ve butun cevresini (tum insanligi) uyarasin diye indirdigimiz bir kitaptir.

Mealciler; sehirler anasini (Mekke yi) ve butun cevresini (tum insanligi) uyarasin diye indirdigimiz bir kitaptir der. Mekke cevresini yazan yeri tum insanlik diye cevirirler. Bir sehrin cevresi anlamindaki kelime tum insanlik anlamina getirilir. Ustelik Kuranda her kavmin ayri bir memleketi ve ayri bir ana kenti oldugunu soyler. Yani her kavmin ana kentine ve cevresine ayri bir peygamber gereklidir. Yani ana kent yok ana kentler var.

Kasas-59 Rabbin kendilerine ayetlerimizi okuyan peygambeleri memleketlerin ana merkezlerine gondermedikce, o memleketleri helak edici degildir. Zaten biz ancak halki zalim olan memleketleri helak etmisizdir.

Her memleketin bir ana sehri bir de cevre sehirleri vardir. Kurana gore her memeleket icin o memleketin ana sehrine elci gonderilirdi. Hz.Muhammed Araplarin ana kentini ve Araplarin cevre kentlerini uyarmak icin Arap memleketinin ana kenti Mekke ye yollandi. Kuran a gore ayni sekilde diger memleketlerin ana kentlerini ve cevre kentlerini uyarmak icin peygamberler yollanmalidir.

Kasas-59 Rabbin kendilerine ayetlerimizi okuyan peygambeleri memleketlerin ana merkezlerine gondermedikce, o memleketleri helak edici degildir. Zaten biz ancak halki zalim olan memleketleri helak etmisizdir

Suara-208 Biz, hicbir kenti helak etmedik ki onun uyaricilari olmasin (helak etmeden once mutlaka uyarici gonderdik)

Talak-8 Rabbinin ve O nun elcilerinin emrinden uzaklasip azmis nice memleketler vardir ki, biz onlari (ahalisini) cetin bir hesaba cekmis ve onlari gorulmemis azaba carptirmisizdir.

Yani diger memleketlerinde ana kentleri ve kendilerine ait ayri birer peygamberleri vardir, Kurana gore var olmak zorundadir. Hz.Muhammed sadece bir memleketin ana kentine ve cevre kentlerine yollaniyor. butun memleketlerin ana kentlerine degil. Mesela Ad kavminin uyarmak icin o kavmin ana kenti olan Irem sehrine Hud peygamber yollanmis.

Fecr Suresi-6-8 Rabbinin Ad (kavmin)e ne yaptigini gormedin mi? Yuksek sutunlar sahibi Irem e. Ki sehirler icinde onun bir benzeri yaratilmis degildi.

Furkan-51 Eger Isteseydik butun beldelere ayri ayri Peygamber yollardik.

Burada anlatilan tek sey bir kavme vahiy yollarken hangi tarzda yolladiginin aciklanisindan ibarettir. Bir kavmin her kentine degil sadece ana kentine peygamber yollariz diyor. Zaten diger ayetler Ana kent Mekke ve cevre kentlerin arap beldeleriyle sinirli oldugunu acikca soyluyor. Ustelik Kurana gore Hac ziyareti ile yukumlu olan kisiler; Arabistan memleketi, Ana kenti Mekke ve cevresindeki colde yasayan Araplardan baskasi degildir.

HACC-25 Mescidi Haramin(kabenin) oldugu kente oturan yerliler ve cevresindeki colden buraya gelenler (Mekke de oturmayan araplar) icin ziyaret yeri yaptik.

Sonuc olarak Kuran da bir kavmin yasadigi memlekette her sehre ayri ayri peygamber yollamayiz. Sadece o kavmin ana kentine, O kavmi ve yasadiklari cevre kentlerini de uyarsin diye, o kavmin dilinde peygamber yollariz denmektedir. Kuran nin bu hukumlerini Islama uyarlarsak Hz.Muhammed Arabistanin ana kendi Mekkeye gonderilmis ve sadece Araplari uyarmakla gorevli bir peygamberdir. Bu mantiga gore Islam da Arap dinidir, Turkler veya baska bir millet Islam dan sorumlu tutulamaz.

https://islamingercekleri.wordpress.com/2013/05/27/3-araplar-icin-yazilan-kuran/

Sufeyla Sahin : Muavenet e yapilan ABD saldirisi.2 Ekim 1992.Bunu sakin unutma!

Katil Amerika!!!
NASIL OLDU?
OLAY SONRASI
GAZILER NE DIYOR?
DAVA SONUCU IBRET VERICI
IRAN NE YAPMISTI?
ACIKLI VE DUSUNDURUCU
SORUSTURMA BILE ACILIRDI
KOMUTAN NE DEDI?


Katil Amerika!!!

Gemi komutani Kurmay Yarbay Kudret Gungor, Vardiya Subay Tegmen Alper Tunga Akan, Telsiz Astsubayi Serkan Aktepe,

Cavus Mustafa Kilinc ve Topcu Er Recep Akan

Rahmetle aniyoruz...

Yine Muavenet Faciasi nin yil donumu; 5 sehit 22 gazinin trajik hikayesi...13 yil once meydana gelen olayin sonrasinda bizim icin bir cok ibret var. Ege de tatbikat sirasinda durup dururken Amerika tarafindan vurulan Muavenet Firkateyni ni hic unutmamak unutturmamak gerekir. Yaziyi okuyunca daha iyi anlayacaksiniz.
NASIL OLDU?

2 Ekim 1992 gunu, planlamasinda gercek atisin bulunmadigi Display Determination Tatbikatindayiz. Dinlenme aninda, yani herkes uykudayken, tam gece yarisi Amerikan Ucak Gemisi Saratoga attigi 2 Sea Sparrow Fuzesiyle Firkateynimizi vurdu.

Birer saniye arayla atilan 2 fuzenin biri komutanin bulundugu kaptan koskunu,digeri kurmay ekibin bulundugu savas harekat merkezini vurdu.
OLAY SONRASI

Faciadan sonra olanlari kisa basliklariyla hatirlatayim:

Yarali personelimiz helikopterle Saratoga ya ameliyata alindi...

Saratoga dan bir ekip geliyor fuze parcalarini almak istiyor.

Bir assubayimiz Recep Kayaci delilleri yokedecekleri kaygisiyla parcalari vermedi.

5 sehit 22 yaraliya, koca gemimizin hurdaya donmesine ragmen tatbikat kesilmedi.

Hic birsey olmamis gibi devam etti.Iste ilk sorgulanmasi gereken skandal bu...
GAZILER NE DIYOR?

Konustugum hicbir gazi, ornegin olayda bir kolunu ve bir bacagini yitiren Ustegmen Ilter Ozdil, cigerlerinde hala fuze parcasi tasiyan Tegmen Uluc Kilic ve diger personel olayin asla kaza olmadigini soylediler. Sea Sparrow Fuzeleri oyle omuzdan atilan bir tanksavar roketi degil. Bu basli basina bir sistem. Bir kac personelin, geminin radar ve bilgisayar sistemlerinin kombine olarak atisa karar verecegi bir silah sistemi. O sirada gemiler dost sularda, ortada tehdit yok. Supheli bir gemi yaklassa dost-dusman tanima araclari (IFF) var. Dahasi cagri yapar kimlik sorarsin. Bunlarin hic biri yapilmiyor. Gemimiz dusman olarak seciliyor dogrudan ates ediliyor. Dolayisiyle olayin kaza olmasina imkan ve ihtimal yok. Olay kaza olarak gecistirilmeye ve unutturulmaya calisiliyor.
DAVA SONUCU IBRET VERICI

Olaydan sonra sehit ve gazi yakinlari Amerika ya tazminat davasi aciyor.

Hukumetten en ufak bir yardim gelmedigi gibi bir de yazi gonderiyorlar.Geminin 19 yasindaki telsiz subayi sehit Serkan Aktepe nin babasi Ahmet Aktepe: Bize Amerika yi dava etmeyin diye yazi gonderdiler. Esim oglmuzun uzuntusunden kanser olup oldu ona ilac parasi bile bulamadim. yaziya ragmen Amerika ya karsi dava aciliyor 4 sene suruyor...

Gerisini davayi sehit ve gaziler adina acan ve takibeden Avukat Erkan Pekce den alalim:

Davanin iki senesi bu dava magdurlarla Amerikan deniz Kuvvetleri arasindamidir, yoksa iki hukumet arasindamidir? Sorusuna yanit aramakla gecti. Sonucta mahkeme olayin bir political question yani politik bir sorun olduguna karar verdi!

Avukata gore; Iste tam bu nokta yapilan saldirinin kaza olmadigi siyaseten yapilmis bir saldiri oldugunun hukuki belgesi oluyor.Bundan sonra Coninin biri tatbikatta silahini temizlerken bir mehmetcigi vursa... Olay political question yani siyasi mesele denip kapatilacak.Ortada hukuki dayanak (ictihad) var cunku....
IRAN NE YAPMISTI?

Hemen hemen ayni siralarda yine bir Amerikan Gemisi ayni tip bir fuzeyle bir Iran yolcu ucagini vurmustu.Iran hukumeti yolcularin tazminatini Amerika dan soke soke aldi.

O zaman Amerika Iran la iki dusman.Biz ise dost ve muttefikiz! Iran hukumeti vatandasinin hakkini soke soke aliyor, bizimkiler ise Amerika yi rahatsiz etmeyin diyor. Zavalli sehit ve gazi yakinlarini koca Amerika yla karsi karsiya birakiyor.

Bir yanda hic bir mudanaasi olmayan Iran.Diger yanda Amerika ya gobekten bagli, ezik, sahsiyetsiz ve kompleksli bazi yoneticileriyle Turkiye...
ACIKLI VE DUSUNDURUCU

Ege de yasanan bu olaydan sonra Amerika nin Muavenet e karsilik olarak Turk Deniz Kuvvetleri ne Knox sinifi 8 firkateyni hibe ettigi aciklandi. Oysa durum hic de oyle degil.

Avukat Erkan Pekce konusuyor: Bu aciklama dogru degil gemilerden biri sembolik bir ucretle verildi. Ancak diger yedisi her biri 171 milyon dolardan bize satildi. Ilgili internet sitelerinde herkes bunun kayitlarini bulabilir! ...Gercekten de FMS yani Foreign Military Sales (askeri satislar) ile ilgili sayfalarda bunlar yaziyor.Isin en acikli yani bu gemilerin bir kismi kisa sure sonra hizmet disi olup hurdaya ayrildi.
SORUSTURMA BILE ACILIRDI

Bu olaydan son sora olay meclise intikal etmeli siyasi sorusturma acilmaliydi.Hatta Amerika da ateselik yapmis bir dostum bizimkiler israr etseydi Amerikan Kongresi bile kendi personeli icin sorusturma acardi.Orada prosedur boyledir ama bizimkiler ne icerde ne Amerika da sorusturma acilmasini isetemediler dedi.Maalesef 5 sehit 22 gazinin hesabi ne icerde ne disarda sorulamadi.
KOMUTAN NE DEDI?

Emekli Oramiral Vural Beyazit yani donemin Deniz Kuvvetleri Komutani yapmayi dusundugum Muavenet Belgeselinde konusmayi reddetti. Tuncer cigim olay kazadir.

O firkateyni ( yani Muavenet asil adi Uss Gwyn) bize cok sembolik bir parayla hibe etmislerdi. Bir kazadir oldu bos ver karistirma. Bunu yaparsan seni alaya alirlar sen bu isin uzmanisin yapma... dedi.

Ben 2003 de TV8 de iken bu facianin belgeselini yaptim.Bir kez bu kanalda yayimlandi.Daha sonra hic tekrar edilmedi.Program diye takla atan her magazin programini bile defalarca yayimlayan TV8 nedense bu belgeseli bir daha tekrar etmedi.

Bu olaydan alinacak ders: Baskasindan borc para ve silah alirsan olacaklara razi olursun. seklinde ozetlenebilir. Ama kazin ayagi oyle degil. Once durustluk, vatan sevgisi, sahsiyet ve cesaret lazim. Iste koca Turkiye bunlarin ek$ikligini yasiyor..


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder