GEÇİM SIKINTISI ARTTIKÇA YEMEK KUYRUĞU UZUYOR
Sultanahmet Kent Lokantası ziyaretimizde yurttaşlardan neden kent lokantalarını tercih ettiklerini, oluşan uzun kuyrukların sırrını; çalışanlardan ise lokantaların işleyişini dinledik.
Ekonomik kriz her geçen gün derinleşirken asgari ücret, emekli maaşları tartışılmaya devam ediyor. Toplumun her kesiminin geçim sıkıntısı yaşadığı şu günlerde, çalışanlar, emekliler ve öğrenciler için yemek masrafı da büyük bir sorun.
Dışarıda yemek yemenin maliyeti 200-500 TL arasında değişirken, çalışanlar ya yemeği evden getiriyor ya da dışarıda gün boyunca yemek yemiyor. Ancak İstanbul'un 14 noktasında farklı bir alternatif var: Kent Lokantası.
Öğle yemeğimizi yemek için biz de İstanbul Sultanahmet'teki Kent Lokantası'na gidiyoruz. Turistlerin uğrak noktası olan Sultanahmet'te Şubat 2023'te yedinci Kent Lokantası açıldı.
İstanbul'da Arnavutköy, Avcılar, Bağcılar, Çapa, Çatalca, Hisarüstü, Küçükçekmece, Pendik, Sultanahmet, Sultanbeyli, Sultangazi, Tuzla, Ümraniye ve Üsküdar'da olmak üzere toplam 14 tane İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Kent Lokantası var.
Sultanahmet'teki Kent Lokantası'nı ararken cadde üzerinde uzun bir kuyruk görüyoruz. Saat 12'de açılan lokantanın müdavimleri 11 gibi gelmeye başlıyor ve caddeye doğru uzun bir sıra oluşturuyorlar. Sıraya ulaştığımızda ilk sorumuz 'Yemek hepimize yetecek mi?' oluyor. Sırada bekleyenler hep bir ağızdan 'yemeğin herkese yettiğini' söylüyor.
Kuyruk uzun olunca diğer bir sorumuz sıranın bize ne zaman geleceği oluyor. Sıranın hızlı ilerlediğini ve yarım saat içerisinde bize geleceğini öğreniyoruz.
Böylelikle sıradakilerle sohbete başlıyoruz. "Yemekler nasıl?" "Her gün geliyor musunuz?" "Nereden geliyorsunuz?" sorularımızı tek tek sormaya başlıyoruz.
"BURASI OLMASA AÇ KALACAĞIZ"
Memur olan ve öğle yemeğini her gün Kent Lokantası'nda yediğini söyleyen bir yurttaş, "Beyazıt'tan yürüyerek geliyorum. 40 liraya bu yemeği dışarıda bulamazsın. Dışarıda yediğinde yemek paramız ayın ortasında bitiyor. Burası olmasa ayın ortasında aç kalacağız" diyor.
Beyazıt'tan Sultanahmet'e özellikle yaya olarak geldiğini belirterek "Akbil basarsam yemek masrafım 70 liraya çıkıyor. Dolayısıyla yürüyerek geliyorum hem de spor olmuş oluyor" diyerek gülümsüyor.
"FAKİRLİK YAYILIYOR"
Kuyruk daha fazla uzamadan biz de sıradaki yerimizi alıyoruz. Önümüzdeki emekli yurttaşlar, menüde ne olduğunu konuşuyor.
Menüyü öğrenmeye çalışıyoruz. Şanslı günümüzde olduğumuzu ve menüde et döner olduğunu söylüyorlar. Menüyü nereden öğrendiklerini sorunca hepsinin sosyal medyada kent lokantalarının sıkı takipçisi olduğu cevabını alıyoruz.
Her gün menüyü sosyal medya hesaplarından öğrendiklerini söyleyen yurttaş, "Et olduğu günler çok kalabalık oluyor. Yemek 15.30'da bitiyor. Eğer sebze yemeği varsa daha az kişi geliyor. O zaman saat 17.00'a kadar yemek oluyor" diyor.
Kent lokantalarına talebin bu kadar artmasını ise şu sözlerle anlatıyor:
"Yemekler çok güzel ve hijyenik. 4 çeşit yemek var. Dışarıda bir çorba 100 lira. Bu sıranın artması fakirlik yayılıyor demek oluyor. Başta olanlar, başta olmaya devam ettikçe ekonomi kötüye gidiyor."
SOSYAL MEDYA FENOMENİ: KENT LOKANTASI
40 yıldır Kapalıçarşı'da çalıştığını söyleyen bir diğer yurttaş ise bir aydır her gün Kent Lokantası'na yemeğe geliyor. Bir buçuk yıldır açık olan lokantayı eşinin internette görüp ona söylediğini ve o sayede gelmeye başladığını da ekliyor. Kısa bir süre sonra ayağında platin olduğunu için sırasını ilerideki bankta oturarak beklemek üzere aramızdan ayrılıyor.
Sıramızı beklerken arkamızda bugünün tatlısının ne olduğu konuşuluyor. Öğreniyoruz ki sosyal medyada menü paylaşılırken tatlının ne olduğu yazmıyormuş. Eğer tatlı yemek isterseniz 40 liraya ek olarak 14 lira ödeyerek alabiliyorsunuz. Tabii biz de tatlının ne olduğunu merak ediyoruz ve sohbete dahil oluyoruz.
"ŞU SIRANIN FOTOĞRAFINI GÖSTERSEN YETER"
Çemberlitaş'ta altın işlemecisi olarak çalışan yurttaş şu sözleri kaydediyor:
"Her gün geliyorum. Bu menü başka yerde 500 lira. Asgari ücret alan bir kişi nasıl her gün bu parayı versin? Ekrem İmamoğlu'nun yaptığı güzel işlerden birisi bu. Ancak bu suni bir çözüm. Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değil. İnsanların halini görmüyorlar mı?"
Bir yurttaş ise oradan sohbetimize katılıyor: "Bizim halimizi görüyorlar ama hiçbir şey yapmıyorlar. Sadece şu sıranın fotoğrafını göstersen bile yeter. Başka bir söze gerek yok."
MENÜ: ÇORBA, ET DÖNER, PİLAV, AYRAN
Kuyruğa ilk girdiğimizde tahmin edildiği gibi yarım saat sonra sıra bize geliyor. Menümüzde mercimek çorbası, et döner, pilav, ayran, su, ekmek ve kadayıf tatlısı var. Bunların hepsine şaşkınlık içerisinde 54 lira ödeyerek masamıza oturuyoruz. İçeride herkes sıranın devam etmesi için yemeğini hızlıca bitirip kalkıyor. Biz de oyalanmamak için hızlı hareket ediyoruz. Ancak porsiyonlar bol olunca yemeğimizi hemen bitiremiyoruz.
Lokantadan dışarı çıktığımızda kuyruğun azalmadığını aksine arttığını görüyoruz. Kent Lokantası çalışanlarıyla konuşabilmek için yemeğin bitmesini beklerken civardaki mekanların fiyatlarını da incelemeyi ihmal etmiyoruz.
Bize dışarıda bu menünün 200 liradan aşağıya bulunamayacağını söyleyen yurttaşlar haklı. Turistlerin yoğunluğundan olsa gerek civardaki mekanlarda ana yemekler 500 liradan başlıyor.
"TURİSTLER SIRAYA GİRİP YEMEK YİYOR"
İki saat sonra lokantaya tekrar geldiğimizde kuyruk halen devam ediyor. Bu sırada lokantanın karşısındaki otelin çalışanı ile konuşmaya başlıyoruz: "Burası açıldığı günden bu yana her gün böyle kalabalık. İnsanlar saat 11'de gelmeye başlıyor. Saat 17'e kadar da devam ediyor. Otele gelen turistlerin yüzde 80'i bu sıranın ne olduğunu merak ediyor. Hatta bazıları sıraya girip yemek yiyorlar."
Biz sohbet ederken bir lokanta çalışanı yemeğin sıranın bir kısmına kadar yeteceğini söylüyor ve yurttaşlardan buna göre sırada beklemelerini rica ediyor; ancak uyarıya rağmen insanlar beklemeye devam ediyor.
Kısa süre sonra yemeğin bittiği bilgisi geldiğinde sıra dağılıyor. Lokantanın sakinleşmesiyle beraber biz de çalışanlarla konuşmaya gidiyoruz.
"HERKESE EŞİT YEMEK VERİYORUZ"
Lokantada ilk istihdam edilen kadınlarından biri olan aşçı, yemeklerin hazırlanış sürecini şu sözlerle anlatıyor:
"Saat 10.30'da yemekler hazır geliyor. Burada ısıtılıyor. Saat 12'de servise başlıyoruz ve yemek bitene kadar devam ediyoruz. Genellikle 16.30 gibi yemek bitiyor. Fakat döner olduğu günler daha erken bitebiliyor. Burada yemek verdiğimiz kişinin kim olduğuna bakmıyoruz. Herkese eşit yemek veriyoruz."
Lokantada çalışan 10 kişinin de kadın olduğunu söyleyen aşçı, işe girmeden önce hijyen eğitimleri aldıklarını da aktarıyor.
Bir günümüzü geçirdiğimiz Kent Lokantası'na polisler, memurlar, inşaat işçileri, güvenlik görevlileri, emekliler, öğrenciler kısacası toplumun her kesiminden insanlar geliyor. Hepsinin ortak noktası ise geçim sıkıntısı…
(AD/NÖ)
https://bianet.org/haber/gecim-sikintisi-arttikca-yemek-kuyrugu-uzuyor-297435
- - - - - - - - - - - - - - - -
ENFLASYONLA MÜCADELE
- - - - - - - - - - - - - - - -
Bizim hükümetimizin şeklini ve esasını anlamayanlar veya anlamak istemeyenler vardır.
Bu tereddütü gidermek için Anayasanın ruhunu iyi incelemek lazımdır.
Gerçekte, Anayasanın özellikle bazı maddelerinin bilimesi gereklidir.
Meselâ birinci maddeyi beraber inceleyelim.
Madde, iki fıkrayı kapsıyor.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Bu, birinci fıkradır.
Efendiler
Bu manevî olan iradenin meydana çıkması ve görünmesi için bir araç gereklidir ve vardır ki, ona egemenlik derler
Egemenliğini herhangi birisine bırakan bir insan kendi iradesinin kullanılacağından ve uygulanacağından emin olamaz.
Bunun için insanlar, milletler kendi iradelerini, kendi vicdanlarının eğilimini yapmak ve uygulamak isterlerse egemenliklerini mutlaka ellerinde tutmak mecburiyetindedirler.
Şimdiye kadar milletimizin başına gelen bütün felâketler kendi talih ve geleceklerini başka birisinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır.
En yakın bir örneği hatırlayalım
Fakat bunlar hep meydana geliyordu
Pekâlâ biliyorsunuz ki mücadelemizin başlangıcında millet birbiriyle boğazlaştı.
Kan döküldü.
İstanbuldan Ayaşa kadar yerlerde, Konyada,Yozgatta birçok yerlerde feci sahneler oldu.
Bu vurdumduymazlık nereden geliyordu\?
Yıllarca ve yüzyıllarca egemenliğini kullanmaktan ve egemenliğini kullananların aldatmalarına alışagelmekten ileri geliyordu.
Bu kadar acı tecrübeler geçiren milletin ( ki artık namus ve hayatını korumaya karar vermiştir.
) bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün olmayacaktır.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve milletin kalacaktır
Bu elbette fiilen mümkün değildir.
Gerçekten bugünkü sosyal hayatın, vatanlarının genişliği ve hayatın devamının sağlanmasındaki meşguliyetin çokluğu gözönüne alınırsa, buna hem imkân hem de lüzum yoktur.
Maddedeki ikinci fıkra yönetim usulündeki prensibimizi ifâde emektedir.
Buna göre milletin geleceğine yalnız ve ancak millet egemen olacaktır.
Milleti temsil eden milli iradeyi millet namına sınırlı ve belirli bir zaman için manevi şahsiyetinde toplayan Millet Meclisi bile en sonunda millet tarafından yenilenebilir.
Esas olan millettir.
Egemenlik onun olduğu gibi idare hakkı da onundur.
( 1923 ) (Arı İnan, Gazi M.
Kemal Atatürkün 1923 Eskişehir-İzmit Konuşmaları, 1982)
Kemal Atatürk
Yüce Önder.
Bu günleri çok öncelerden bilen adam.
- - - - - - - - - - - - - - - -
magnum opus
* * *
bir saheser
- - - - - - - - - - - - - - - -
Kime sordumda seni, dogru cevap vermediler.
Kimi alcak, kimi hirsiz, kimi deyyus dediler.
Kunyeni almak icin partiye ettim telefon,
Bizdeki kayda gore, simdi o mebus dediler.
~Neyzen TEVFIK~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Vatanseverlik, boş sebepler için ölmeye ve öldürmeye gönüllü olmaktır.
~Bertrand Russell~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Önce sizi umursamazlar, sonra size gülerler, sonra sizinle kavga ederler, sonra siz kazanırsınız.
~Mahatma Gandhi~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Bir Roman Kahramanı
Çadırımın üstüne yağmur yağıyor
Saros körfezinden rüzgar esiyordu
Ve ben,bir roman kahramanı
Ot yatağın içinde
İkinci dünya harbinde
Başucumda zeytinyağı yakarak
Mevzuumu yaşamaya çalışıyordum
Bir şehirde başlayıp
Kim bilir nerde
Kim bilir ne gün bitecek mevzuumu
~Orhan Veli Kanık~
- - - - - - - - - - - - - - - -
OLSUN BİZİM ALLAHIMIZ VAR :)
https://www.youtube.com/watch?v=OjwI4EzPtlY
- - - - - - - - - - - - - - - -
İsa'nın masalları bizim için çok kârlı oldu.
~Papa 5.~
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum. Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Eposta adresleri (Derdiniz varsa buradan ulaşın.) | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net oraj.poyraz@openmail.cc HvLWPtIjJR8X@protonmail.com 0PjukdvspdUh@mail2tor.com |
Tor ağı üzerindeki web siteleri Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız. | : | http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/ http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder