2 Temmuz 2024 Salı

ZAHİDE UÇAR: TANRI KRALLAR



ZAHİDE UÇAR: TANRI KRALLAR

20. 06. 2024

24 Yıldır en tepeden aşağıya şiddet dili kullanılıyor. Hakaret, aşağılama, ötekileştirme… Kısacası, sıradanlaşan nefret dili! Kinlerine sahip çıkıyorlar. Bu kinden, VİCDANIN KARABORSAYA düştüğü bir zulüm krallığı ortaya çıktı. Ortalık büyüklü-küçüklü Tanrı Kral doldu.

İnsanların ruhunu besleyen, olgunlaştıran, bencilliğini ve egosunu törpüleyen değerlerimiz konuşulmaz oldu. Artık sanattan, edebiyattan, şiirden konuşmuyoruz. Sadece zifte bulanmış siyaset bataklığında debeleniyoruz. Bu bataklık toplumu çürüttü. Şikayet ediyoruz, dedikodu yapıyoruz, isyan ediyoruz ama bu karanlıktan hepimiz payımızı alıyoruz.

Bizler edebiyat dersi okurken söz sanatlarını da öğrendik. Sahi, mecazı mürsel, teşbih, kinaye, mecaz, tariz sanatları neydi(!)?

İncelikler rafa kalktıkça, kabalık, hadsizlik, görgüsüzlük toplumun büyük kesimine hakim oldu. Acı olan konu ne biliyor musunuz? Sadece eğitimsiz kesim değil, eğitimli dediğimiz kesimin de bu yozlaşmadan büyük oranda pay aldığı gerçeği. Artık derinliği olan hikayelerin, edebi sanatların kullanıldığı cümlelerin eğitimli kesim tarafından anlaşılmadığını görüyoruz. Bir toplum, bir halk işte böyle karanlığa gömülür. Topluma ışık, rehber olacak düşünür, bilge insanlar yetişmiyor artık. Korkunç bir yozlaşma.

İnsanlar arasındaki geçirgenlik yok olmuş. Yoksullar yoksullarla, cahiller cahillerle birlikte. Bu birliktelik cahilliği örgütlüyor. Her meslek grubu kendi mahallesinde oturuyor. Oturup, kalkıp meslek dedikodusu yapıyorlar. Böyle olunca da, tek gıdayla beslenen insanlar gibi fikri kabızlık, bütünü kavrama konusunda zaafiyet içine düşüyorlar.

Entelektüel, kendi vatanı ve insanıyla harman olmuş aydın yetiştiremiyoruz.

İnsanı insan yapan değerler erozyona uğrayınca, ortalık egosu şişkin, içi kof, Tanrı Krallara kalıyor.

Bu yozlaşma ne yazık ki çoğumuza bulaşmış durumda.

Şanslı çocuklarmışız ki, bizlere evrensel görgü ve adap kuralları okutuldu. Sofra adabından tutun, konuşma adabına kadar. Nezaket kayboluyor, maganda kültürü yayılıyor.

Yeni bir parti kuran bir isimle yaşadığım polemik bende büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Bu polemiği yaşamasaydım özünü göremeyecektim. Sürekli parti kuruluyor. Bu durumu eleştirip, bir partinin daha ölü doğduğunu grupta birkaç kişi paylaştık. Partiyi kuran ve akademik geçmişi olan isim inanılmaz bir tepkiyle bizlere saldırdı. Kendimi dev aynasında gördüğümü, büyük yazar geçindiğimi söyledi. (Açılımı, büyük yazar geçiniyorsun ama küçüksün) diyerek, hakaret etti. Üstelik Türkçü olduğunu söyleyen bir isim ama Türk töresinde bir bayanla nasıl konuşulur, onu bile bilmeyen bir Türkçü. İnsan büyük yazar geçinir mi? Ayrıca ben yazar da değilim. Ülkemin düşürüldüğü bu durumda söz söyleme hakkını kullanan bir Türküm. Türkiyeli değil, Türküm!

Öfkesini yenemedi. Bakınız, yazılarınızı(yorumlarımızı kast ediyor) asla unutmayacağım. Yarın bu milleti bir araya getirmek nasip olduğunda sizlere tekrar hatırlatacağım diye de üstü örtülü tehdit etti. Ben de; "Kininize sahip çıkın(!). Ben de bu yazdıklarınızı not ettim" diye yanıtladım.

Parti programımızı okumadan döktürmüşsünüz diye suçluyor. Aynı cümleyi yeni kurulmuş bir başka parti başkanı da söylemişti. Bu suçlama bile Türkiye gerçeğinden haberlerinin olmadığını gösteriyor. Oysa Türk Milletinin hayatı parti programına uymayan partilerin tecrübesi ile doludur. Bu saatten sonra kurulan partiler parti programı ile bir çıkış yapamaz. Çünkü partilere inancın olmadığı bir süreçte kuruldular. Ancak bir çıkış yakalayıp, programlarını uygulama fırsatları olursa güven kazanırlar.

Bu tecrübelerimizden anladık ki, ortalık Tanrı Krallara kesmiş… AKP Genel Başkanının eleştiriye kapalı, bütün kusurlardan azade Tanrı Kral uygulaması toplumun hücrelerine işlemiş görünüyor. Mutlak kusursuzluk ancak yaratıcıya ait bir özellik ise, eleştiriye kapalılık mutlak kusursuzluk iddiası değil de nedir?

Okuyabildiğimiz tarih boyunca Tanrı Krallar ülkelerine sadece sorun, acı ve yıkım getirmiştir. Biz Tanrı Krallara ne itibar ederiz, ne de itaat ederiz. Çünkü onlar put olmaya adaydır. Biz biliriz ki, içimizdeki ve dışımızdaki putları kırmadan ÖZGÜR OLAMAYIZ. ÖZGÜR OLMAYAN AKIL KARANLIKTIR. Özgün bir düşünce üretemez. Özgün düşünce üretemeyen akıl, sistemin bir aparatı olmaktan başka bir işlevi olmaz, olamaz. Kısacası, çözümün değil, sorunun bir parçası olur.

Atatürk özgür akıl, pozitif bilimlere hakimiyeti, matematik bir akla sahip olması, dünya siyaseti ve devletler arası ilişkileri iyi okuması ve insan sevgisi, bağımsızlık aşkıyla başardı. Yaşadığı süreçte sisteme yamanmadı. Sistemin HASTA VE ÇÜRÜK OLDUĞUNU BİLİYORDU. Kimseye kin duymadı, vatana ihanet edenler dışında kimseye kişisel duyguyla hesap sormadı. T.C. Devleti kurulduktan sonra;

Gazete kağıdına tütün sarıp içmeye kalkan bir vatandaş eli yanınca Atatürk'e küfreder. Adamcağızı yaka paça alırlar. Atatürk bunu duyunca; "siz hiç gazete kağıdına tütün sarıp içtiniz mi, ben içtim. Berbattır. Haklı, bırakın adamı" der.

Ülkeyi yönetmeye talip olanlar daha başında hesap sormaktan, elinin armut toplamadığından bahsederse bu yaylayı yaylayamaz. Dereler derindir, boylayamaz(!)..

Bu kültürü biliyorum. Köylerde köpek-tavuk- sınır kavgası nedeniyle komşusunun evini, samanlığını yakan, hayvanına zarar veren alt kültürün bir yansımasıdır bu yaklaşım. AKP Genel Başkanının 24 yıllık uygulamasından nasiplenenler önce bu bulaşmışlıktan kurtulmalıdır.

Diyorum ki;

Tanrı Krallardan uzak durun!


--

- - - - - - - - - - - - - - - -

Diyelim ki

biz öldük, siz kaldınız.
Diyelim ki kurudu ormanlar,
nehirler, yuvalarında kuşlar.
Diyelim ki
ateş olup küller üfürdünüz memlekete.
Baktınız,
kalmamış yakacak tek bir ağaç,
sönmeyen ocak, akacak tek damla gözyaşı.
Sonra\?

Geçip ortasına ölümün
düğün mü kuracaksınız\?
Diyelim ki kurdunuz,
külden ağaçlar, uçmayan kuşlar,
ağıtlar, bu ziftli yaslar sarmışken toprağı
mutlu mu olacaksınız\?

Bize nasip bunca kalp ağrısından
size tatlı huzurlar kalır mı dersiniz\?
Yazık
Davaya ibadet diye diye
toprağına ihanet edensiniz.
Lakin unutmaz toprak, göreceksiniz.

Yakan, yıkan, bozan,
ölüm saçan ellerinizden ayırmayın gözünüzü.
Onlar boğacak sizi.
Yavaş ve acı içinde kesilecek nefesiniz,
henüz gelmeden eceliniz.

La Edri
- - - - - - - - - - - - - - - -

SESSIZ GEMI

Artik demir almak gunu gelmisse zamandan
Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hic yolcusu yokmus gibi sessizce alir yol;
Sallanmaz o kalkista ne mendil, ne de bir kol.

Rihtimda kalanlar bu seyahetten elemli,
Gunlerce siyah ufka bakar gozleri nemli,

Bicare gonuller
Hicranli hayatin ne de son matemidir bu.

Dunyada sevilmis ve seven nafile bekler;
Bilinmez ki giden sevgililer donmeyecekler.

Bir cok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir cok seneler gecti; donen yok seferinden.

~Yahya Kemal (Kendi gok kubbemizden)~

- - - - - - - - - - - - - - - -

"Kısa ve kestirme yoldan ticaret yaparak para kazanmak fazla sürmez, fakat ilkeler asırlar sürer."

~Henry Ward Boecher~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Savaş kazanmak amacıyla yapılmaz, aksine savaşın sürekli olması istenir… Toplumdaki hiyerarşinin sürmesi ancak yoksulluk ve cehalet temeli üzerinde sağlanabilir.
Savaş başlatma çabası her zaman için, asıl olarak, toplumu açlığın eşiğinde tutmak için planlanır.
Savaş, egemen grup tarafından kendi vatandaşlarına karşı yürütülür ve bu savaşın amacı zafer kazanmak değildir … aksine toplumun mevcut yapısını sağlam tutmaktır.

~George Orwell~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Dunyada bircok yetenekli kisiler, kucuk bir cesaret sahibi olamadiklari icin silinip gitmislerdir.

~SYDNEY SMITH~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Üç Dil

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Nenniler, masallar, küfürler de caba
Ötekiler yedi kat yabancı
Her kelime arslan ağzında
Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
Her kelime bir kat daha artacaksın

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Canımın içi demesini
Canım ağzıma geldi demesini
Kırmızı gülün alı var demesini
Nerden ince ise ordan kopsun demesini
Atın ölümü arpadan olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
İnsanın insanı sömürmesi
Rezilliğin dik alası demesini
Ne demesi be
Gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernuş
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.

~Bedri Rahmi Eyüboğlu~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Mazlum milletler zalimleri bir gün mutlaka mahv-ı perişan edeceklerdir.

~Mustafa Kemal ATATÜRK~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Öfkeyi sorduk
sarından
Korkuyu bildik morundan
Azrail adında birinden
Giyilmiş ölmek tacısın

Karanlık çiçek açtı mı
İlmik boynuna geçti mi
Can kuşu tenden uçtu mu
Bir özgürlük ağacısın
Ot Hızı-2

Cema'atül - İfna
(Yok Etme Meydanı)

IX.

(Elias Canetti'nin "Çıkın"ı)

Alandaki her sesin içinde bir şey arıyorum,
aşinası olduğum bir şey olmalı, bir ses çıkını, -
bir başka hayattan kıyıya vurmuş bir artığım,
kayanın üzerine çömelmiş kalıntıma bakıyorum. -

("Yerde kahverengi küçük bir çıkın arıyordum;
bir sözcük bile değil, yalnızca bir ses çıkını,
pes perdeden, uzayıp giden, bir vınlamayla öten
"e-e-e-e-e-e"lerden oluşan bir kahverengi çıkın");

"Daha uzaktan kulak verip sesleri dinliyordum":

Bir yaz gecesi rüyası durmakta, kılık değiştirmiş,
dilenci halinde karşımda, bir kahverengi çıkın,
bağdaş kurup oturmuş, şaşırtıcı bir Mağribi anıtı -
taştan değildi ama bir varlıktı, kuşkusuz bir canlı,
bedeni ölmüş birkaç kez, ruhu sesiyle birleşmiş;

bir yaz gecesi rüyası olarak durmakta, karşımda,
bir yaşama denk ses ararken öteki sesler arasında.

X.

Şap ve kalay kokusu

Bir çocukluk çağı yangını, tütmekte hâlâ,
Ashâb-ı Kehf'i anlatırken kör nakkaş,
su içmekte bir geyik ailesi, iki yanımda.

Gündüzün yüzlerce, gecenin bir adı var

"Aşık ve maşuk benim"

Gündüzün yüzlerce, gecenin bir adı var

Sıçrayarak uyandım bir bedevi uykumdan
ve baktım : Sığdığım sahranın ucu bucağı yok;
gördüm ki suretimi gizlemekte bütün taşlar.

Bilemezdim, kimse söylememişti nedense bana:",;
"Bir cehennemdir kendinden haberli olmak Hiçbir yerde)
dağları akarsuları denizleri geçerek
bir çöldeymiş gibi, bana doğru,
bir çöldeymiş gibi, ona doğru
çile yollarımdan birinde
ne gönül ne fitil ne ateş. ..

Mum ışığında olmuştu son gelişim,
ispermeçet açmayacak dönüş yolumu.

*
Çıplak ayakla durdum güneşin huzurunda,
Duydum : "Lambada titreyen alev üşüyor"

Bedenim çıplak, durdum, güneşin arkasında,
rüzgârın bir tarağını kırdı fildişi saç telim.

Tez olun, kırk haramiler el koydu uykuma,
benim, bir eksik yaşamlı, bu zamansız kafirin.

*
Doğdukları evlerde ecelle ölen kadınlar..
Adak çiçekleri toplamadan, bir kez olsun,
bir hasret ırmağına fırlatmadan onları, aşkla.

Hiç sitem etmezler günün doğuşuna, hiç,
bu yas onlar için, diyor, bu heyula düğün,
onlar içindir, diyor, bu zındık şeb-i yelda.

Kıl torbasına koyuyor aşık kemiğini, sonra,
dar zamanlarda büyü bozan efsane bekçisi.

*
Uykusuz gecelere bir sor bulmak istiyorsan kendini,
ama ne korkunçtur, dayanabilir misin, kendini bulmak.

Aklın varsa yitirirsin kendini bulduğun bir anda,
sarp yolunda gidersin, müşrik yatırlar selamlar seni.

Kendine kıyar bir gün bir şey olmak isterse tuğla.

~Özdemir İnce~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Gönül

Bağından her güzel bir gül seçerdi,
Bundan mı sarardın soldun,ey gönül\?
Kadınlar geçerdi,kızlar geçerdi,
Bir zaman aşk için yoldun,ey gönül

Çare yok,matemin çok derinse de,
Hasretin tükenmez yaşın dinse de.
Gençliği hoş geçti,eğlendinse de
Sanmam ki bahtiyar oldun,ey gönül

~Faruk Nafiz Çamlıbel~
OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/
Eposta adresleri
(Derdiniz varsa buradan ulaşın.)
:
0raj.p0yraz@neomailbox.net
oraj.poyraz@openmail.cc
HvLWPtIjJR8X@protonmail.com
0PjukdvspdUh@mail2tor.com
Tor ağı üzerindeki web siteleri
Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız.
:
http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/
http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder