AKP'nin basını yokmuş, meğer olanlar cemaatinmiş.
Günaydın.
Kendin ettin, kendin buldun dünyası bu dünya.
Yahu sanki gerçekten tanrı var.
Adı Allah olmayabilir, ama var.
Baksanıza, böylesi bir tevaffuk ancak ilahi adaletle izah edilebilir.
Eskinin ne kadar cemaatçisi, ne kadar fanatik AKP'lisi, hatta mürtecisi varsa, hepsi de aynı noktada buluşmuş.
Herkes şikayetçi, hakkının yendiğinden, mağdur olduğundan bahsediyor.
Beter olun diyorum ben.
Oraj POYRAZ
----- Özgün İleti -----
Kimden: Cengiz ŞAHİN
Kime: Undisclosed-Recipient:;
Gönderme tarihi: 10 Şubat 2014 Pazartesi 15:05
Konu: "Göremeyenler" Ergenekon'un, laikçilerin, cemaatin, marjinal solun medyası olsun ama yüzde 50'nin olmasın, öyle mi?
Türkiye'de spor gazeteleri hariç ikisi İngilizce günlük 35 ulusal gazete yayınlanıyor.
35 gazetenin 5-6'sı hariç tamamı farklı bir öfkeyle, iktidara ve iktidarla birlikte bu ülkenin temel karakteri olan dindar, muhafazakar, demokrat ve Anadolulu çoğunluğuna karşı pozisyondadır.
Ulusalcı-laikçi medya geleneği onyıllardır her darbeye destek vermiş; özellikle 28 Şubat gibi sadece dindarları hedef alan darbe ve darbe girişimlerinde olmazsa olmak bir rol alarak görev üstlenmiştir.
Son birkaç yıl içinde kurulan ve tamamı Tayyip Erdoğan'a hakaret ve küfür pazarından pay almaktan başka hiçbir amacı olmayan gazeteler de aynı geleneğin ürünü kadrolar tarafından yayınlanmaktadır.
Ki sayıları 10'a ulaşmıştır.
Yani, hakkında "diktatör" kampanyası yapılan Erdoğan'ın devr-i iktidarında bizatihi Erdoğan'a küfür ve hakaret etmek için kurulan gazetelerin oranı bütün medyanın yüzde 25'ini aşmıştır.
Böyle bir medya düzeni hiç olmadı
Herkesin mevcut tabloya sakin bir nazarla bakmasında fayda var.
Sadece darbe teşebbüsünün içinden geçmiyoruz.
Vesayet medyası kalan son itibar kırıntılarını da tüketiyor.
Türkiye tarihinde bugün olduğu kadar ağır, galiz, sadece hakaret amaçlı bir medya düzeni hiç olmadı.
Sadece Başbakan'ın, partisinin ve ailesinin değil medyanın bir bütün olarak dindarlığa karşı böylesine rahat, sınırsız ve onların varlığına itiraz eden bir öfkeyle saldırdığı bir dönem hiç olmadı.
Bugün olduğu kadar kural tanımaz bir medya düzeni hiçbir zaman olmadı.
Ne Menderes, ne Demirel, Ne Özal, ne de Erbakan bu kadar ağır medya hakaretine maruz kalmadılar.
CHP liderleri zaten hiçbir zaman böylesine topyekün hakarete bile maruz kalmadı.
Malum...
Çok uzun seneler, medya denilen şey zaten CHP basın bürolarından ibaretti.
Bugün de birçoğu hala öyle.
Daha demokrat, daha vesayetsiz, mesela Kürt sorunda çözüm isteyen, farklı gruplar arasındaki eşitsizliklerle yıllardır baskıya maruz kalan insanların eşit olmasını isteyen herkesi hedef alan bir hakaret düzeni var.
Neyse ki son 15-20 yıldan itibaren ağır adımlarla da olsa medyada çok seslilik ve en önemlisi de ticari rekabet oluşmaya başladı.
Başlayınca da kavga daha da seviyesiz ve acımasız bir yere vardı.
Sondan başlayalım...
17 Aralık darbe girişiminden hükümete düşen pay kadar demokrat medyaya da pay vardır.
Daha açık ifadeyle yüzde 50'nin sesini duyuracak ve herkesle birlikte onların da hukukunu koruyacak bir medyayı geriletme ve yok etme planı açıktır.
Operasyonu Sabah-atv eksenine kaydırma çabası da tamamen bu yaklaşımın ürünüdür.
Manşet kardeşliğini tarih yazacak Her fırsatta demokrat, yenilikçi ve muhafazakar medyayı hedef alan saldırıların amacı da budur.
İlan-reklam adaletsizliğinden başlayan geleneksel mücadele yöntemleriyle baş edemedikleri medyayı bir kez de bu yolla yok etmeyi deniyorlar.
Hepsi birden...
Hayat boyu birbirlerine karşı her türlü düşmanlığı gösteren kesimler şimdi aynı amaç uğruna el ele veriyor.
Cemaat medyasıyla Ergenekon medyasının aynı manşetlerle çıktığı günler yaşıyoruz.
Başka delile gerek var mı?
17 Aralık'tan açılan yoldan belki hükümet gider, belki Erdoğan zarar görür diye zaten az kalan meslek ahlakını darbeye sermaye yapan medyanın yayınları tarihe utanç vesikaları olarak kalacak, kimsenin şüphesi olmasın.
Şunu istiyorlar...
Ergenekon'un olsun, laikçi sermayenin olsun, cemaatin olsun, marjinal sol dahil her örgütün medyası olsun ama yüzde 50'nin olmasın.
Yüzde 50'nin sesini duyuracak, hukukunu koruyacak gazete ve televizyonlar olmasın.
Olmasın ki eski-yeni derin devlet ittifakı o insanları, o insanların siyasetini, kurumlarını, vakıflarını, derneklerini boğazlarken kimse bir şey duymasın.
Kanunsuz işlerini görürken kimse gerçekleri görmesin, kimse ses çıkarmasın.
Üzgünüz...
Böyle bir Türkiye artık hiç olmayacak.
Mustafa KARAALİOĞLU
Av.Cengiz ŞAHİN
Mobile: 0 533 310 78 80
E-posta: bencesahin@gmail.com
Skype: sahincengiz
a45UyF587661-201307301451-{{SN}}
ANNABEL LEE
. . . . . .
Senelerce senelerce evveldi
Bir deniz ulkesinde
Yasayan bir kiz vardi bileceksiniz
Ismi; Annabel Lee
Hicbir sey dusunmezdi sevilmekten
Sevmekten baska beni
O cocuk ben cocuk, memleketimiz
O deniz ulkesiydi
Sevdali degil karasevdaliydik
Ben ve Annabel Lee
Goklerde ucan melekler
Kiskanirlardi bizi
Bir gun iste bu yuzden goze geldi
O deniz ulkesinde
Usudu bir ruzgarindan bulutun
Guzelim Annabel Lee
Goturduler el ustunde
Koyup gittiler beni
Mezari oradadir simdi
O deniz ulkesinde
Biz daha bahtiyardik meleklerden
Onlar kiskanirdi bizi
Evet! Bu yuzden Sahidimdir herkes ve deniz ulkesi
Bir gece ruzgarindan bulutun
Usudu gitti Annabel Lee
Sevdadan yana kim olursa olsun
Yasca basca ileri
Gecemezlerdi bizi
Ne yedi kat goklerdeki melekler
Ne deniz dibi cinleri
Hic biri ayiramaz beni senden
Guzelim Annabel Lee
Ay gelir isir, hayalin erisir
Guzelim Annabel Lee
Orda gecelerim uzanir beklerim
Sevgilim sevgilim hayatim gelinim
O azgin sahildeki
Yattigin yerde seni...
Edgar Allan Poe
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder