29 Nisan 2014 Salı

Atilla KART : Hükümet’in TSK İçinde Oluşturduğuaralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM’nin Konumu…..

Atilla.KART@tbmm.gov.tr


28 Nisan 2014

Basın Toplantısı Metni ;

(Konuşmaya esas metin)
Hükümet'in
TSK İçinde Oluşturduğu
aralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM'nin Konumu…..


Silahlı Kuvvetlerimizde 3-4 yıldan bu yana Hava Kuvvetleri Komutanlığı ağırlıklı olarak gerçekleştirilen tasfiye sürecini, Şubat 2013 tarihinden bu yana somut belge ve bilgilerle dile getiriyoruz.

Tasfiyelerin "özel hayatlar, etnik kökenler ve mezhepler" üzerinden yapıldığı ortaya çıkmıştır.

Yapılan bu tasfiyelerin sayısının 2010-2011-2012 yıllarında 2119'a ulaştığı, Milli Savunma Bakanının 6 Ocak 2014 tarihli önerge cevabıyla doğrulanmıştır.
2013 ve 2014 yıllarında da ayırımcılığa dayalı olarak tasfiyelerin sürdürüldüğü bilinmektedir.

Yukarıda anlatımı yapılan süreç "ciddi bir olguyu" göstermektedir.
Silahlı Kuvvetlerimizdeki tasfiyeler artık "
kronik bir hal" almıştır.

Özellikle Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde, Hava Kuvvetleri Personelini mesleğinden ayrılmaya zorlayan bir yapı ve iklim oluşmuştur.
Milli Savunma Bakanı da bu olguyu
mealen kabul ve itiraf durumunda kalmıştır.

Silivri Yargılamaları sürecinde, Deniz Kuvvetlerine karşı stratejik operasyonun yapıldığı bir vakıadır.
Kara Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde de, Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesindeki tasfiye süreçlerinin benzerlerinin yaşandığına dair bilgi ve bulgular ortaya çıkmıştır.

Gelinen aşamada sorun şudur;

Hükümet ya da Hükümeti temsilen Milli Savunma Bakanı, kronik bir hal alan bu tasfiye sürecine karşı neden sessiz kalmaktadır?
Neden
tepki veremez hale gelinmiştir?

Hem Ulusal Güvenliğimiz ve hem de Temel Hak ve Özgürlükler bakımından hayati önemi haiz olan bu konuyu gündemde tutmaya; fail ve sorumluları hakkında Anayasal denetimin yapılmasına yönelik çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

*****

Bilindiği gibi; Silahlı Kuvvetler personeli hakkındaki disiplin soruşturmaları ve idari tahkikatlar; konunun içeriğine göre 211 sayılı TSK İç Hizmet Kanununun 13 ve 30.maddeleri , 6413 sayılı TSK Disiplin Kanununun 7.maddesi çerçevesinde yapılmaktadır.
Keza, bu yasal mevzuatla uyumlu bir şekilde düzenlenmiş olan
Subay Sicil Yönetmeliğinin 92.maddesi ve Astsubay Sicil Yönetmeliğinin 61.maddesi ve TSK İç Hizmet Yönetmeliğinin 45.maddesine göre; ayırma işlemlerinin "sıralı sicil üstleri-amirleri" tarafından yapılması zorunluluğu vardır.

Yasal mevzuat böylesine açık olmasına rağmen; disiplin  soruşturması niteliğindeki bu soruşturmaları neden istihbarat birimleri yapmaktadır?

Savunma hakkını ortadan kaldıran, ancak İstihbarat devletlerinde örneği görülebilecek bu uygulamalara, Milli Savunma Bakanı neden sessiz kalmaktadır?
Cevap açık ve nettir
; zira, Hükümet, bu sürecin asli faili ve sorumlusudur.

Bir başka ifadeyle; başta Hava Kuvvetleri Komutanlığı olmak üzere, Silahlı Kuvvetlerimiz, MİT vasıtasıyla sürdürülen bir tasfiye operasyonuyla karşı karşıyadır.
MİT ile ilgili yasal düzenlemelerin yapıldığı bir dönemde,
bu kritik vakıayı kamuoyunun dikkat ve takdirlerine bir kez daha getirmek gereğini duyuyoruz.

Dramatik ve kaygı veren tablo şudur; Türkiye, artık, Silahlı Kuvvetlerine, MİT üzerinden kişisel ve siyasi kaygılarla operasyon yapılan bir ülke haline gelmiştir.

*****

Hukukun, temel hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alındığı; Anayasal Kurumlarımızın zaafiyete uğratıldığı böyle bir dönemde; Silahlı Kuvvetler personelinin hak ve hukukunu korumakla sorumlu olan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ne yapıyor?

Son söyleyeceğimizi baştan söylüyoruz;

AYİM de, yaratılan siyasi ve idari iklimin de tesiriyle, üstüne düşeni yapıyor!
Bir başka ifadeyle,
hukuksuzluğu onuyor ve tescil ediyor.
AYİM, MİT üzerinden yaratılan tasfiye ve vesayet ortamının, "tescil mercii" haline gelmiştir.

*****

Bilindiği gibi, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi; Anayasanın 157.maddesinde düzenlenmiş olan, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların Yargı denetimini, "ilk ve son derece" mahkemesi sıfatıyla yapan bir mahkemedir.

Demokratik ve hukuki anlamdaki sakatlık, anayasal düzeyde hemen kendisini gösteriyor.
Asker kişilerin , askeri hizmetleriyle ilgili olarak, ayrı bir yargı düzeninin oluşturulmasındaki sakatlık bir tarafa; bu Mahkemenin, hem ilk ve hem de temyiz niteliğinde son derece Mahkemesi olması; başlı başına bir hukuki garabettir.

Böylece, Adil yargılanma hakkı daha başlangıçta sakatlanmıştır.

Keza, 5 üyeden oluşan Dairelerin; 3 üyesinin askeri Hakimlerden, 2 üyesinin ise Subay üyelerden oluşması da bir başka antidemokratik düzenleme niteliğindedir.
Yargılama "
0-2" olarak geriden başlamaktadır.
1 Hakim Üye ise, kural olarak Komutanlık lehine karar vermektedir.
Ve böylece "
ayırma" ile ilgili kararlar, mutlak denecek ölçüde "2'ye 3" şeklinde çıkmaktadır.

Bu yapı sebebiyledir ki, AYiM'nin verdikleri kararlar aleyhine, (son dönemde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru dışında) gerçek anlamda temyiz merciinin olmaması; bu Mahkemeleri denetlenemez bir niteliğe büründürmüştür.

Asker kişileri ilgilendiren, yukarıda anlatımı yapılan ve hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan tasfiye işlemlerine karşı , AYİM'de sonuç alınamaz bir yapı oluşmuştur.
Bir taraftan
MİT üzerinden gerçekleştirilen vesayet ve bir taraftan da bu vesayeti tescil eden yargı vesayeti birbirini tamamlar hale gelmiştir.
Askeri Yargı, bu yolla mutlak anlamda
kontrol altına alınmıştır.

AYİM tarafından son 5 yılda verilen kararlar incelendiğinde, yukarıda sözü edilen tablo aritmetik olarak ortaya çıkmaktadır.

AYİM tarafından verilen kararlara erişimin engellenmesi, kamuya açık bir şekilde yayımlanmaması bir diğer temel sorundur.
Kamuoyunun yukarıda sözü edilen
antidemokratik süreç hakkında bilgi sahibi olması engellenmektedir.

*****

Silahlı Kuvvetler bünyesinde MİT vasıtasıyla operasyon yapan Siyasi İktidar, gerçekleştirdiği hukuk dışı faaliyetleri AYİM üzerinden aklayan bir mekanizmayı yaratmıştır.

*****

AYİM bu hale gelmişken, Cumhurbaşkanı ne yapıyor?

Anayasanın 104.maddesine göre; Devletin başı olan, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmek mevkiinde olan, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil eden Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanı ; 3.bir ülkenin Cumhurbaşkanı gibi, bu vahim ve dramatik tabloyu izlemekle yetiniyor...

Cumhurbaşkanı'nın; kişisel ve siyasi beklentileri uğruna, anayasal görevlerini yapmaktan kaçınır hale geldiğini kaygıyla görüyoruz.

*****

Cumhuriyet Halk Partisi olarak; bu tabloyu elbette izlemekle yetinmiyoruz, yetinmeyeceğiz…
Anayasanın
108.maddesi uyarınca, Devlet Denetleme Kurulu'nun çalıştırılması konusunda Cumhurbaşkanlığı Makamına başvuruda bulunacağız.

Ayrıca, Yargı Birliği ilkesinin gereği olarak; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve benzeri yapılanmaların, demokratik sistemlerde yerinin olmadığı anlayışıyla, Anayasanın ilgili maddesinin değiştirilmesi konusunda da girişimlerde bulunacağız.
Esasen, AYİM'in kaldırılması; Parti programlarımızda ve seçim beyannamelerimizde kararlılıkla ve tutarlılıkla dile getirdiğimiz konuların başında gelmektedir.
Zira; "
bağımsız ve tarafsız" yargı yapılanmasıyla birlikte, "Yargıç Teminatını" gerçekleştirmek; hukuk devletinin ve temel hak ve özgürlüklerin en önemli güvencesidir.


a45UyF587661-201307301451-undefined

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Bulutlar: kuslarin konusma balonu

Kucuk Iskender
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder