21 Nisan 2014 Pazartesi

İhanetler ve Aymazlıklar sürdükçe ve ÇAĞDIŞI KÖPEKLER ÜRDÜKÇE!


             TC.                                                                                                      OSMAN TÜRKOĞUZ                                                                                         TV. İzmir;  03 Ocak 2009

         osmanturkoguz@gmail.com                                                     

                   İhanetler ve Aymazlıklar sürdükçe ve ÇAĞDIŞI KÖPEKLER ÜRDÜKÇE!

SİYASİ İKTİDARLARIN, Müddei Hususileri, YARGIÇLARI VE MAHKEMELERİ! Türkiye Cumhuriyeti'ni savunacak Savcı kalmadığından, "Cumhuriyet Savsısı" UNVANINI DA KULLANMAYALIM ARTIK DERİM!

"Ben, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı seviyorum! "Diyen Hâkime koruma verilirken, Başbakan tarafından hakarete uğradığı için kendisini, "Atatürk ilkelerine başlı Cumhuriyetin Yargıcı "olduğunu söyleyerek savunan Yargıca soruşturma! Hadi canım sen de. Birisi seviyorum deme hakkına sahipse, Ben de sevmiyorum demek hakkına sahibimdir. Başbakan Bay Recep Beyimiz, Anayasamızın açık hükmüne karşın,  "bu karara saygı duymuyorum! "Demek hakkına sahipse, Ben de Başbakanın hiçbir kararına ve beyanatına saygı duymuyorum demek hakkına sahibimdir! Sayın Bay Recep Beyimiz kendisini ne sanıyor! Allahın tüm vasıfları Recep Beyde toplanmış! Masalını gerçek mi sanıyor! Devlet akılla ve doğrulukla yönetilir. Öfke ve hakaret devlet adamına yakışmaz. Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa.

                                    "Emredersem kanundur; emretmezsem kanun değildir."

                                                                                       Enver Paşa.

        "EY! LAKEDOMYALILAR!-Ispartalılar-Burada;

        Kanunlarınıza saygının eseri olarak yatmaktayız."

                   Isparta Kralı LEONİDAS'IN mezar taşı.

"EY! Yolcu, burada ben yatmasaydım, şimdi, sen yatmış olacaktın" 

                       1795,Robespierr'in mezar taşı.

 

  Kılıç çeken, kılıçla ölür." Hıristiyan atasözü

 "Ne ile vurursan, onunla vurulursun." Arap özdeyişi.

 

         "Bu konu da, nereden çıktı?" diye soru sormayınız. Tüm dünya, siyasi tarihin başlangıcını 1789 olarak kabul etmektedir.

Bendeniz de, 1789'dan sonraki siyasi iktidarların tutum ve davranışlarını incelediğimde, aynı sonuçlarla karşılaşıyorum.

         Jak London;" İKİ ŞEHRİN ÖYKÜSÜ", adlı eserinde; İngiltere'yi ve Fransa'yı çok iyi irdelemiş.

Bu kitabı okuyalı, elli yıl olmuş! Nereden mi biliyorum; bir kitabı okumaya başladığımı ve o kitabı okuyup bitirdiğimi kitabın başına ve dahi sonuna not ederim!

         Londra'da adalet, tabanları ot döşeli, OLT BELY Mahkemelerinde tecelli ederken; Paris'te, asaletlilerin dokunmazlığı ve parayla tecelli etmekteymiş!

Onun için; İngiltere'de düzen ve esenlik, Fransa'da anarşi ve ihtilaller vardı!

         1789 sonrası, Paris'te sanatını icra eden, 70,000 fahişeden birisi; kendisine ne iş yaptığını soran devrim yargıcına.

         "SİZ, GIYOTİNLE GEÇİMİNİZİ SAĞLIYORSUNUZ, BEN DE ŞEYİMLE!", YANITINI VERMİŞTİR.

         Benim arşivimde imzası bulunan Paris'teki Devrim Mahkemesi'nin Ünlü Savcısı FOUQUİER, önüne getirilen sanıkları, Giyotin'e göndermekle ününe ün katmıştı!

Bir gün; bir dosyayı, hemen hazırlamadığı için,  Giyotin boş kalmasın diye! Zavallı tutanak yazmanını, derdest ölüm cezasına çarptırıp, Giyotine yollamıştı.

Giyotin'in boş kaldığı bir günde, iktidarı eline geçiren birisi, bu ünlü Devrim SAVCISI FOUQUİER'İ Giyotin'e göndererek, idam cezası bekleyen sanıkların hayır ve duasını almıştı.

         Robespierr'in hiç durmadan çalışan giyotinleri; kardeşiyle birlikte, yediği tabanca kurşunlarıyla ölmediklerinden bu seferde; Giyotin onlar için çalışmıştı.

         1789'dan sonra, Savcılar, Yargıçlar ve MAHKEMELER, iktidarın emrinde olduğundan, iktidarların suçlu diye yolladıklarını Giyotin'e yollamak için çalışmışlardı.

Aptal ve AVUSTURYALI KARININ KOCASI! 16'ıncı Lüvi de Giyotine yolcu edilmiş, bir Giyotin darbesiyle kopmayan boynu da, ikinci bir Giyotin darbesiyle kopartılabilmişti.

Kraliçe Marie Antuvanet te, Anasının Avusturya İmparatoriçesi olmasına bakılmaksızın, Giyotine gönderilmişti.

Sonunda da; Korsikalı küçük Onbaşı, Fransa'nın İmparatoru olmuştu!

         30 Ekim 1918 tarihinde, Mondros ateşkesi ile Osmanlı imparatorluğu yenilgiyi kabul ederek, yenenlerin insafına sığınmıştı.

İktidarda bulunan, İkinci Abdülhamit'in eniştesi ve Hürriyet ve dahi İtilaf Fırkasından Damat Ferit Paşa; İngilizlere yaranma numaralarını sergilemeye başlamıştı.

08 Mart 1919 tarihli bir kararname ile kurdurduğu DİVAN-HARBİ ÖRFİ'SİNİN BAŞINA-sonradan-Süleymaniyeli Kürt Nemrut Mustafa Paşa'yı getirmişti.                                                                  

Nemrut Mustafa Paşa diye ünlenen Başkanın emrindeki bu ÖRFİ İDARE MAHKEMESİNİN GÖREVİ, İTTİHATCILARI YARGILAMAKTI!

Onları cezalandırarak, İngilizlere yaranmak amaçlanmıştı.

1-Ermeni sürgünü sırasında; görevini kötüye kullanarak, Ermenilere zarar verdiği iddiası ile yargılanan Boğazlayan Kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıfı MEHMET KEMAL BEY, idam cezasına çarptırılarak, 08 Nisan 1919 tarihinde, Beyazıt meydanında, Harbiye Nezareti'nin önünde asılarak, idam edilmiştir. DARAĞACI ALTINDA, MASUM OLDUĞUNU ANLATIRKEN, BİR VATAN HAİNİ YÜKSEK DERECELİ HÜKÜMET MENSUBU; "Susturun şu köpeği," diyerek, CELLÂTLARA EMİR VERMİŞTİR!

2-Urfa Valisi Mehmet Nusret Bey de; yalancı Ermeni tanıkların düzmece ifadeleriyle, önceki yargılanmasından aklandığı ERMENİLERE KÖTÜ MUAMELE ETMEK SUÇUNDAN, bu Nemrut Kürt Mustafa Divan Harbi tarafından idam cezasına çarptırılarak, asılmıştır.

3-Kuvayı Milleyenin en gözü pek adamlarından birisi olan DRAMALI RIZA DA; Damat Ferit Paşa'ya suikast etmek düşüncesine tam teşebbüs suçundan! 12 Haziran 1920 tarihinde; Kürt Nemrut Mustafa Divanı harbinin verdiği ölün cezası, GALATA KÖPRÜSÜNDE İNFAZ EDİLMİŞTİR.

4-İstanbul'da, üç adet Örfi idare mahkemesi varken; Nemrut Kürt Mustafa Örfi İdare Mahkemesine sevk edilen Mustafa Kemal Paşa ve altı dava arkadaşı, gıyaben ölüm cezasına çarptırılmışlardır.

MUSTAFA KEMAL'İ ANADOLU'YA VAHDETTİN GÖNDERDİ DİYENLERE İTHAF OLUNUR: VATAN HAİNİ SULTAN VAHDETTİN, 11 Mayıs 1920 TARİHİNDE BU ÖLÜM CEZASI KARARINI ONAYLAMIŞTIR!

5-Nemrut Kürt Mustafa Örfi İdare Mahkemesi; ilk önce; 02 Kasım 1918 tarihinde; bir Alman denizaltısı ile ülkemizi TERK EDEN TALAT PAŞA, ENVER PAŞA VE CEMAL PAŞA'YI, GIYAPLARINDA, İDAMA MAHKÛM ETMİŞTİR!

6-İSLAM DİNİ ADINA, ÖLÜM CEZASI GEREKTİĞİNE DAİR FETVALARI, BAB'I MEŞİHAT, ŞEYHÜLİSLAMLIK VERMİŞTİR. BÖYLECE, İKTİDARLARIN EMRİNE:

1-DEVLETİN HÂKİM VE SAVCILARI,

2-DEVLETİN YARGIÇLARI,

3-DEVLETİN MAHKEMELERİ,

4-DEVLETİN TÜM GÜÇLERİ,

5-DİN ADINA DİN ADAMLARI DA DÂHİL OLMUŞTUR!

Bu durumda; HAKKI, ADALETİ VE DEVLETİ, YÖRÜNGESİNE OTURTMAK GÖREVİ, MUSTAFA KEMAL'İN ÖNDERLİĞİNDE, HİÇ KABUL EDİLEN TÜRK HALKINA DÜŞMEKTEDİR.

Fransa'da; bir fakirin çocuğunu arabası ile ezerek öldüren Evremendo Markisi, öldürdüğü çocuğun babasına ödediği para ile olayın kapandığını sanmanın bedelini canını vererek ödemişti. İktidarın da, katil Marki gibi düşündüğünü gören zavallı baba, kendisini hakkını arayan iktidar yerine koymuştu.

Oysa İngiltere'de, tabanı ot döşeli mahkeme salonlarında, hak aranıyordu.

'Baba filmini anımsayalım: Kızının ırzına geçerek, onu feci şekilde dövenler; Amerikan yargısında beraat etmişlerdi. Durumu; BABA'YA gelip, anlattığında, Baba, adamlarına dönerek:

"-İyice bir dövün, öldürmeyin!", talimatını vermişti!

Çarlık Rusya'yı, mutlu ve dahi adaletli bir düzen kurmak için deviren Komünist rejimine bir göz atalım.

Demokrasilerde; iktidarı ele geçirmek için seçimler yapılır. Seçimleri kazanan siyasi partiler, yalınız iktidara ve hükümet etmeye sahib olurlar. Nazizim, Faşizm ve komünizm'de.

1-İktidar ele geçirilir,

2-Devlet ele geçirilir,

3-Devletin tüm kurum ve kuruluşları ele geçirilir,

4-polis ve gizli polis ele geçirilir,

5-Silahlı kuvvetler ele geçirilir,

6-Yargı da seçimi kazanan ya da darbeyle iş başına gelen bu siyasi partilerin emirlerindedir.

1925-1928 yıllarında, S.S.C.B.LİĞİ Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunan Mareşal Mihail Nikoleyeviç Tuhçevski-Tukhaçhevski-Almanya'da, hatıra olarak imzalattırılan bir yemek faturasının bedelini, hem kendisine hem de Kızıl orduya çok pahalı bir şekilde ödetmişti.

Nazi Almanyası İstihbarat Başkanı Amiral Kanaris, bu faturayı bir casusluk belgesi şekline sokarak, Stalin'in eline geçmesini sağlamıştı. Lavrenti Beria'nın casusluğu ile de, bu olay birleştirilmiş ve onbinlerce subay, general ve asker tutuklanmıştı.

02 Mar 1938'de, Moskova'da, duruşmalar başlamıştı. Bu mahkemenin savcısı, Andrei Y Y. Vişinski, savcı yardımcısı da Andrei Andreyeviç Gromiko idi.

3 Mareşal, 13 Orgeneral, 210 general,208 amiral ve 30,000 subay, kurşuna dizildi.

VİŞİNSKİ, uzun yıllar. S.C.B.LİĞİNİN DIŞ İŞLERİ BAKANI OLDU. Gromiko da, 30 sene Maliye Bakanlığı yaptıktan sonra, Dış İşleri bakanı olarak ta çalıştı.

Viyeçeslav Mikhayleviç Molotof! Yahu ben, siyasi tarih mi yazıyorum!

Benito Mussolini, İtalya kralı Victor Emanuel'in isteği üzerine tutuklanarak, Kuzey İtalya'da bulunan bir dağ oteline hapsedildi.

Adolf Hitlerin gözde Komando yüzbaşısı Otto SKORZENY tarafından, bir baskınla kurtarılan Benito Mussolini; kuzey İtalya'da faşist bir hükümet kurdu. İlk iş olarak ta, dış işleri bakanlığını yapmış olan ve damadı bulunan Kont Ciano ve Mareşal Bodoglio dâhil, 9 arkadaşını kurşuna dizdirmek oldu.

Bu kararı emrinde bulunan mahkemeden almıştı.

Ülkeler değişik, liderler değişik, uygulanan yöntem ise hep aynı. Bu işi fazla uzatmayalım. Osmanlı tarihinde, yaşanmış bir olayı yazarak, yazımıza noktayı koyalım.

Köprülü Fazıl Ahmet Paşa; Sadrazamdır ve Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa'nın da oğludur. Bir kabine toplantısında; devrin Şeyhülislamı;

"Babanız,   Merhum Mehmet Paşa, çok canlar yaktı," der. Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa:

"Benim babam, kimi öldürttüyse, sizin fetvanızla öldürttü!"Der.

Şeyhülislam:

"Korkumdan ölüm fetvalarını verdim," deyince:

"Siz, dinden çıktıktan sonra, babamın adam öldürtmesi sorulur mu?" Der.

Bu gibi uşaklıklar, hep korkudan yapılmaz. Günümüzde, çıkar konusu en başta gelen etkendir. İhanet, hainlerin genlerinde bulunan sâri bir hastalıktır. Bakınız Ünlü devlet adamı hukukçu ve yazar Marcus TulliusÇiçero(MÖ:106-43 9

"Bir ulus kendi içinde bulunan aptal ve muhteris olanlarla Baş edebilir. Fakat içersindeki satılmış ve hainlerle yaşayabilmesi olanaksızdır. Sınırları zorlayan düşman, silah ve âlemlerini(işaretlerini, Bayraklarını)açıkta taşıdığı için daha az tehlikelidir. Fakat bir hain, hain gibi görünmez, kurbanları ile aksanda konuşur, onların çehresine bürünmüş ve onların tartışmalarını kullanarak ulusun politik yapısını söyleyerek bütün kapılardan kolayca geçer, sesi en yüksek hükümet koridorlarından duyulur. Ulusun ruhunu çürütür, politik yapıya her türlü hastalık bulaştırarak ulusun yaşama gücünü elinden alır. Bir katil daha az korkutucudur!"DAHA DA NE DESİN Kardeşim!

        

 

 

 

 


a45UyF587661-201307301451-{{SN}}

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Uckagitciligin kazandirmasina, durustlugun kaybettirmesini tercih ederim.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder