20 Nisan 2014 Pazar

Rifat Serdaroglu : SEÇ DE GÖRGÜNÜNÜ


Rifat Serdaroglu : SEÇ DE GÖRGÜNÜNÜ

Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmayı kafasına koymuş.

Zaten başka kurtuluş yolu da kalmadı.

Türkiye'yi iç ve dışta getirdiği nokta, ekonomideki yaklaşan felaket, kendisinin

ve yakın adamlarının artık saklanamayan "Suç Dosyaları" onu zorunlu kılıyor.

"Türk Devletinin Birliğini" temsil eden makam, haklarında "Yolsuzluk-Hırsızlık-Kalpazanlık" iddiaları bulunanların sığındıkları "Haram Limanı" haline dönüştürülmek üzere…

Devlet Yönetiminin dünya kurulduğu andan itibaren geçerli olan bir kuralı vardır; "İktidar Kadın gibidir.
Asla paylaşılmaz"

Devlet yönetiminde kardeşlik-kardeşlik hukuku-beraber yürüdük biz bu yollarda

söylemleri palavradan ibarettir.

Habil ile Kabil kardeş değiller miydi?
Yusuf'u kardeşleri kuyuya atmadılar mı?
Padişahlar, Krallar öz çocuklarını-kardeşlerini öldürtmemiş miydi?

Erdoğan'ın da, hem Cumhurbaşkanlığı hem Başbakanlık hem de AKP Genel Başkanlığı görevlerini tek başına üstlenmesinin önündeki engel olarak, sadece Abdullah Gül kalmıştı!

2001 yılında AKP'yi 4 kişi kurmuştu.
Erdoğan-Gül-Arınç-Şener…

Erdoğan hariç, diğer üçü hakkında yolsuzluk-hırsızlık-rüşvet gibi çirkin iddialar duymadık.
Özelleştirme İdaresindeki yolsuzlukları gören ve bunlara ortak olmak istemeyen Abdüllatif Şener çareyi kaçıp kendini kurtarmakta buldu ve hem hükümetten hem de AKP' den ayrıldı.

Bülent Arınç, bir değil, defalarca kendi kendini madara etti.
Gezi olaylarında toplumun hassasiyetini görüp, bir şeyler söyledi.
Arkasından Erdoğan tam tersini söyleyince Arınç, kendi sözünü yedi.

Gazeteler, Erdoğan'ın Arınç'ı Bakanlar Kurulunda azarladığını, onun Bakanlar Kurulunu terk edip istifa ettiğini, Gül'ün ısrarı ile istifadan vazgeçtiğini yazdılar.
Bu olaydan sonra tıpış-tıpış Bakanlar Kuruluna dönüp, yolsuzluk yapanların Avukatlığına devam edince Erdoğan için tehlike (!) olmaktan çıktı!

Kala-kala bir tek Gül kalmıştı.
Onu da
"Koşan, terleyen Cumhurbaşkanı olacak" ve "Ben Cumhurbaşkanı olursam tüm anayasal yetkilerimi kullanırım" diyerek sistem dışına itti.

Yapı olarak egosunu ve hırsını aklının altında tutamayan, siyaset adamlığını-particiliğini "Devlet Adamlığına" dönüştüremeyen Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı öncesi ancak diktatörlerde bulunan yetkileri toplamaya başladı!

HSYK teklifini yasalaştırıp Yargıyı kendine bağladı.
Savcı-Yargıç demeden en ağır

hakaretleri bunlara yaptı.
Kafasını kaldırana soruşturma açtırttı.

İnternet Kanunu ile sosyal medyayı baskı altına aldı.

MİT Kanunu ile tüm ülkeyi kontrol altında tutabilecek bir istihbarat yapılaması gerçekleştirdi.
Üstelik MİT Müsteşarının yargılanması izninin Cumhurbaşkanına

bağlanması, Erdoğan'ın gitmek isteyeceği yeri, dikkatli gözlere işaret ediyordu!

Şimdiden başta Taksim Meydanı olmak üzere simge haline gelmiş meydanları "Demokratik Gösterilere" kapatacağını, gösterilerin bundan böyle "Butik Meydanlarda" yapılacağını söyledi.

Sıra, kendisinin tasarılarına karşı çıkacak, ona direnecek Aydın-Siyaset Adamı-Gazeteci Yazar gibilerin bir bahane uydurulup tutuklanmalarına geldi.

Böylelikle başta medya ve iş adamları olmak üzere, çeşitli kesimler korkutulmuş, sindirilmiş olacak!

Nasıl ki bir zamanlar hayali "Ergenekon Çuvalı" yaratılıp, herkes bu çuvala atıldı ise, yeni "Tuzak Dosyalar" yaratılıp bu kişiler içine atılacak…

Bu arada "Kul Hakkı" yenmiş, insanlar suçsuz yere zindanlara atılmış, haysiyetler çiğnenmiş, işkenceye dayanamayıp intiharlar olmuş, kimin umurunda ki?

İnsanlar ya paralel, ya çete, ya darbeci diye yaftalanacak ve sesleri kesilecektir.

Feryatlar ve ah'lar gökyüzüne yükselmiş, kim duyacak ki…

Abdestsiz de olsa İmam, iki rekât namaz kılar, yine milleti peşine takar.

Ne kadar tarikat-cemaat-aşiret varsa oyları satın alınır.
Türk'e, Türk Milletine düşman ne kadar melanet yuvası varsa onlarla işbirliği yapılır.

Kendi medyasındaki satılmış kalemlerle insanların kafası bulandırılır.
İnsanlar bir kez daha kandırılır.

Muhalefet Partileri de, "yahu arkadaş biz nerede yanlış yaptık" diye birbirini yemeye devam ederler…

Bu satırların yazarı, uyarma görevini yine yapmaya devam edecek etmesine de, insanın içinden "Uyan be arkadaş, daha ne kadar kendini kullandıracaksın?
Sen Hırsızlar İmparatorunun haram paralarının bekçisi olmak zorunda mısın?"
diyesi geliyor.

Bunu diyelim de, inşallah şunu demek zorunda kalmayız;

"Sana demedim mi, seçme demedim mi, madem seçtin gör gününü be, benim kör arkadaşım…"

Sağlık ve başarı dileklerimle 21 Nisan 2014

Rifat Serdaroğlu


a45UyF587661-201307301451-undefined

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Ulan terbiyesizlik yapma!
Artistlik yapma ulan!
Hadi anani da al git burdan.
Mersinde bir vatandasa...

Recep Tayyip Erdogan.
Basbakan olduktan sonra
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder