Herkes bir gün Atatürkçü olacaktır.
Deneyimler bizi hep aynı yere getiriyor.
Ahmet Hakan nedamet getirmişti.
Başka pek çok ünlü mürteci de tevbe etmişti.
Hatta Arap televizyonlarında Irak ve Suriyedeki siyasi olayları inceleyen bazı Arap fikir adamlarının büyük gıpta ve özlem ile Atatürk arayışlarını söylediklerini kulaklarımla duydum.
İşin ana fikri şudur.
Devleti ve toplumu yönetmede, kurallar koymada dini kılavuz seçtiğinizde 1500 yıldır yüzlerce kez başarısız olduğu kanıtlanmış bir siyasi, toplumsal, ahlak, ekonomi modelini yeniden gündeme getirmiş oluyorsunuz.
Oysa toplumlar uzlaşmalara dayalı olarak bir arada yaşar, ilişkilerini karşılıklı yarar ve zarar vermeme ilkelerine göre ayarlar.
İnsanlar sürekli olarak birbiri ile, toplum kesimleri de birbirleri ile pazarlıklar yapar.
Sürekli olarak sözleşmeler yapılır.
Zamanla kurallar değişir.
Zamanla kurallar olgunlaşır.
Öyle ki bir zaman gelir kurallar üzerinde büyük ittifak oluşur, bütün şüpheler ortadan kalkar, tartışma kalmaz, işte o zamana EVRENSELLEŞTİĞİNDEN dahi bahsetmek mümkündür.
Ama din başından sonuna tabulara dayalı, mutlak imanı şart koşan fikirsel dayatmalardır.
Zorbalıklara konu olması, dayanak üretmesi kaçınılmazdır.
Din olgusunda asla PAZARLIKR, UZLAŞMA, SÖZLEMEŞ gibi kavramlar yoktur.
Böyle de olmayınca kavga çıkması kaçınılmazdır.
AKP döneminin bize öğrettiği kesin bazı şeylerden birisi de dinin ekonomik sömürüye, zorbalığa, dayatmacılığa, kamu malı yağmasına dini ve ahlaki temeller ürettiği gerçeğidir.
Allah kesinlikle üste olandan, zengin olandan, iktidar sahibinden yanadır.
Çünkü tarihsel süreçte başta peygamber olmak üzere, sahabe, büyük halifeler, emirler ve sultanlar üste olanın, zengin olanın, iktidar sahibinin meşruiyetini sağlamak üzere kuralları çarpıtmıştır.
Peygamber yağmadan kendine pay ayırırken asla utanmamış, yüksünmemiştir.
Yağmacı sahabe yağmadan kendilerine ayetler ile pay ayrıldığında her şeyi büyük mutluluk ile kabul etmiştir.
Lütfen ayetleri, sureleri, siyeri, sünneti sınıfsal gözle bir okuyun.
Allah ezilenden yana değil, ezenden yana olmuştur.
Tarih en güzel miyardır.
Senin, benim, falancanın ne anladığı önemli değildir.
Önemli olan yaşadıkları ve yaşattıkları ile peygamberin, sahabenin, büyük halifelerin, İslam komutanlarının, emir ve sultanlarının en anladığı ne yaptığı, ne yaşattığıdır.
Tarih bize her şeyi apaçık gösteriyor.
L2fSIJNoA0xfSNxA
ÜNAL ÇETİN : GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E BİR KEZ DAHA DUA ETTİM!
unalhoca17@gmail.com
19 Ağustos 2021 - 20:09
Aradan uzun yıllar geçmişti.
1992 senesine gittim…
Berlin'de Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan, "İslam ve Batı" konulu çalıştayın kapanış konuşmasına ait metni tekraren okumaya başlamıştım.
O konuşma metni dimağımda yer etmişti. Rahmetli Erbakan'ın ifadeleri tüm insanlık alemini kucaklıyordu, tekraren hatırlamak istemiştim.
Erbakan, rahat ve bir o kadar da özgüvenli tavırlarıyla yapmıştı konuşmasını.
O yıllarda ben de üniversitede öğrenciydim. O günleri hatırladığımda konuşmanın "güven verici" olduğunu hala hissediyorum.
"Bu toplantı yeryüzünde barış ve huzuru temin etmek içindir. 19 saat süren toplantının bütün insanlığın saadeti için 19 saat değil 19 gün bile yetersizdir" diyerek insanlık aleminin huzur ve saadeti üzerine ifadelerini okurken, Berlin'i ayağa kaldırdığını da hatırlıyordum.
Sözlerine devam eden Rahmetli Erbakan, "Bu toplantıda maksat ilmi münakaşa yapmak değildir. Esas olan düzendir" Düzeni insanlık adına, hakkı üstün tutan, adalet üzerine tecelli edilmesi gerektiğini ifade ediyordu.
Toplantıda bulunan Avrupalı bilim adamlarına, "Bir araya gelelim, insan haklarında buluşalım" diyordu.
***
Metni okuduğum esnada (izlemesem de alışkanlığımdan olsa gerek) TV'deki tartışma programlarından birine gözüm ilişti.
SON DAKİKA;
Ve ekranda geçen alt yazı…
Aman Allah'ım; İnsanlık adına kabul edilemeyecek, yüreğimi hoplatan haberlerle bulunduğum odada ayağa kalkıp şuursuzca tepkiler vermeye başladım.
Avrupa'da insanlık dışı kabul edilemez durumlar; bu haberlere tahammül edemiyor , odamda anlamsızca dolaşıyordum.
Ekranda sürekli yeni görüntüler ile akan alt yazıları okumaya çalışırken, kanalları geziyorum.
Avrupa'da engizisyon ile kilise işbirliği hakim olmuş!
"Siyasi otorite gibi düşünmeyen herkes suçludur. Bunun tersini ispat edene kadar herkes cezasını çekecektir" diyen bir anlayış, Avrupa'da yönetime el koymuştur.
Engizisyon ile zindanlara sürüklenen insanları, elinde İncil olan dinsel terörizmin başlattığı acımasızlıklar ekranlara düşmeye başladı.
Avrupa'da cadılar ve haretikler üzerinden "Kadın avı"na çıkanların görüntüleri de ajanslara düşüyordu.
Bunlar yaşanırken ekranlara gelen yeni görüntülerde odun yığınları üzerinde yanmak istemeyen binlerce insanı, Avrupa'dan kaçmak için hava alanlarına koşturduklarını görmemle birlikte için için ağlamaya başladım.
Çok ilginçti… Avrupa karanlık yüzünü engizisyon ve kiliseye yaslayarak, cadılar ve haretiler kadın avına çıkmışken, havaalanlarında uçaklara koşturanların hepsi erkekti!
Acılar içerisindeki insanları izlerken tüm dünyanın attığı demokrasi ve darbe karşıtlığı sloganlar aklıma geldi. Geldi ama çok uzun sürmedi.
Ekranlarda da hepsinin dış ilişkileri yetkilerinin "Siyasi otorite gibi düşünmeyen herkes suçludur" diyenlerin acımasız suçlular ile görüştüklerini açıkladıklarını duymak.
Her ilerleyen dakikalar daha da acımasız tabloları izlememe sebep oluyordu.
Adaleti ve bireysel özgürlükler ile tanıdığımız demokrasi ile tüm insalık aleminin, yaşama hayali olan islam coğrafyasına kaçmak İçin uçaklara koşuşturan Avrupa insanlarının uçağın sarıldıkları kanatlarından düşerek hayatlarını kaybettiklerini görünce artık dayanacak gücümde kalmıyor, odanın ortasında iki dizimin üzerine.
***
Kabustu her şey…
Ortaçağ'ın karanlık yüzü İslam coğrafyasında tekerrür ediyordu.
Tüm betimlemeler, tüm yaşananlar, tüm ağır acılar Afganistan'da insanları yok ediyordu.
Rahmetli Erbakan'ın yazısını okurken uyaya kalmıştım…
Ama kabus gibi rüya ile uyanınca; iki elimi yüzüne götürüp, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e bir kez daha dua ettim!
=======================
- - - - - - - - - - - - - - - -
"Erdem ve kabiliyet yönünden üstün olan kimselerin arkasından gitmek ve onlara uymak doğrudur."
~Aristo~
- - - - - - - - - - - - - - - -
İnsan; Geçmişin hasretçisi, geleceğin özlemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.
~Charles Bukowski Sözleri / Heinrich Karl Bukowski / Bilge Sözleri~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Cahil kimsenin yaninda kitap gibi sessiz ol
~Mevlana~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Karanlik geceleri ben uykusuz gecirirken, sen sabaha kadar uyuyorsun.ondan sonra da bana yetismek istiyorsun.
Ne gezer.
~Zemahseri~
- - - - - - - - - - - - - - - -
ASFALT UZERINE SIIRLER
. . . . . .
1Ne kadar guzel sey;
Yolun ustundeki bina
Yikildigi zaman
Bilinmeyen bir ufuk gormek.IIKaldirimin kenarina dizilip
Bacasi olan silindirin
Yuruyusunu seyreden
Cocuklara imreniyorum.IIIOnun sesi
Bir arkadasima
Denizden gecen
Motorlari hatirlatiyor.IVKirik taslara bakip
Isikli bir asfalt dusunmek
Acaba yalniz
Sairlere mi mahsus?
~Orhan Veli KANIK~
- - - - - - - - - - - - - - - -
AIDS, deli dana, ve bunun gibi bir çok hastalık hakkında kıyamet habercisi yorumları yapmak modaya çok uygun.
Ama diyebiliriz ki iman, çiçek virüsüyle kıyaslanabilecek kadar, dünyanın en büyük şeytanlarından biri ama yok edilmesi daha zor.
~Richard Dawkins~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Girgir gecmeye basladigin anda patron kapida gorunur.
~Murphy Kanunlari~
- - - - - - - - - - - - - - - -
"Zorluk karşısında kararlılık karakteri üretir."
~Anonim~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum.
Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.
~Mustafa Kemal Atatürk~
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder