16 Nisan 2013 Salı

15-Ümit Özdağ: Kirli barış

Evet barış vardır.
Ama bir tane değil.
Mesela Amerikan Barışı vardır, Osmanlı Barışı vardır.
Yani şartları dayatan ülkenin adıyla anılan barışlar bunlar.
Şimdilerde anlaşılan bir de Kürt Barışı var.
Elbette şimdi karşımızda Kürt devleti yok, aslında ABD-İsrail ikilisi var.
O halde adını doğru koyalım, Kürt barışı değil, yine bir Amerikan(İsrail)* barışı söz konusu.
Çünkü şartları koyanlar onlar.
Kabul etmek de bize düşüyor.
Çünkü görünene göre biz yenildik.
Amerikan(İsrail)* işbirlikçisi bölücüler, mürteciler kazandı.
Bakalım gerçekten öylemi, daha film bitmedi, yaşayıp göreceğiz.

İsrail söz konusu olduğunda gerek Siyonist, gerekse WASP oligarkların planları, veya Cumhuriyetçilerin ya da Demokratların hesapları hep uyum içindedir.
İsrail ve siyonist liderler öyle bir pozisyon almışlardır ki, İngilizler, Amerikalılar, Avrupalılar Ortadoğu'da ne yaparlarsa yapsınlar İsrail'e yarar.
Ve İsrail ne yaparsa yapsın, o zamanda batı ülkeleri ve onların oligarkları kazanır.
Çünkü İsrail bütün bu saydıklarımın yardımcısı, ortağı, işbirlikçisidir.

Ve kim ne derse desin, BO Projesi herkesden çok bir İsrail projesidir.
Tek amacı İsrail müttefiki, deniz bağlantısı olan, ayakta durabilen bir Kürt devleti kurmaktır. Böyle bir plan yapılmasının tek amacı da İsrail'e gittikçe daralan bir Arap çemberinde nefes alacak yer açmaktır.
Bu plandan ne batının, ne Amerikanın, ne de İngilizlerin ne Arapların, ne de Türklerin hiçbir menfaati yoktur.
Aslında uzun vadede Kürtler de büyük zarar görecektir.
Hatta genel olarak bu plan nedeniyle batı büyük zarar görmüştür.
Çünkü topraklarında bulunan müslüman topluluklarla salt bu sebepten büyük sıkıntılar yaşamayı göze almak zorunda kalmışlardır.
Sadece bu planı yürütebilmek için büyük masraflar yapmak, ekonomik krizlere düşmek, askeri maceralar yaşamak, yer yer diğer küresel güçlerle dalaşmak zorunda kalmıştır.

Saygılar.
Oraj POYRAZ

Ümit Özdağ: Kirli barış

Etrafta bir kirli barış atmosferi var.
Aralarında akil insanların da bulunduğu grup mensupları
"Ne pahasına olur ise olsun barış" diye bağırıyorlar.
"Önemli olan barıştır gerisi teferruattır" diye çağırıyorlar.
Oysa bu talep tarihin en aptalca ve barışçı değil, barış karşıtı, düşmanlık tohumları ekecek çağrısıdır.
Bir barışın kalıcı olması için adil olması gerekir.
Adil olmayan, ne pahasına olur ise olsun diye yapılan barışlar daha büyük savaşlara neden olurlar.

Sorun bu insanlara, kendi yazlıklarında bir metre karelik bir alan için kavga ettikleri komşuları ile "ne pahasına olur ise olsun" barış yaparlar mı?
Hayır, bir metre karelik bahçeleri için kavga etmeyi göze alanlar, söz konusu vatan toprakları ve milletin bütünlüğü olunca, vermek konusunda çok cömert ve aceleci davranıyorlar.
Bunların içinde Türkiye, Allah'a şükürler olsun hiç sömürge olmamış olmasına rağmen
"sömürge tipi Müslüman aydın" daha açık söyleyelim, vatansız aydın ne yazık ki çok.
Bazılarının Müslümanlığı için yarım metre kare bezden başka bir kanıt yok.
Oysa, aynı bezi rahibeler de takıyorlar.
İnsan soruyor kendi kendisine, bunlar ne zaman ve nerede yetiştiler diye.

Ancak Türk Milletinin direnişi, toplumun bütün katmanlarından, bütün siyasi parti mensupları, bütün cemaat ve tarikatların izleyicileri, bütün aşiretler, özetle bütün Türk toplumunun içinden yükselmeye başladı.
Özcan Yeniçeri Hocanın bir cümlesi şöyle:
"Türk milletini üzerinde istedikleri gibi operasyon yapabilecekleri bir kadavra zannedenler fena halde yanılıyorlar."
Evet, Özcan Hoca çok haklı.
Eğer birileri böyle düşünüyorlar ise ki eylemlerinden ve söylemlerinden böyle düşündükleri anlaşılıyor, fena halde yanılıyorlar.

Türk Milleti demokratik tepkisini, sağlıklı tepki kanalları içinde ortaya koymaya başladı.
Bazı çevreler, Türk Milletinin şiddete başvuracağını, yakıp yıkarak tepkisini ortaya koyacağını düşündü.
Böyle olmayınca
"Türk Milleti Öcalan ile müzakereleri kabul etti" yorumunu yaptı.
Fena halde yanılıyorlar.
Türk Milletinin tepki şekli böyle değil.
Türk Milleti unutmuyor.
Zamanı gelince sandık başında hesabını soruyor.
Bütün siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine düşen ise Türk Milletinin tepkisinin sağlıklı kanallar içinde gelişmesini sağlamak olmalıdır.

Önümüzdeki günler;
bütün yurt sathında, konferans salonlarında, televizyonlarda, gazetelerde, miting meydanlarında kirli barış projesi ve kirli barışçılarla mücadele edeceğimiz, kendimizi Türk Milletine anlatacağımız günler olacak.
Ne yapabilirim diyorsanız basit;
imza atın, imza attırın, toplantılara, mitinglere katılın.
Dinlediklerinizi anlatın, görmediğiniz dostlarınızı ziyaret edin, onlara durumu anlatın.
AKP'lileri ziyaret edin.
Görmeyenlere gelişmeleri izah edin.
Özetle, hepimizin yapacağı çok iş var ve ancak birlikte yapabiliriz.

a45UyF587661-201304121539-15
^^^^^ - vvvvv

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder