Şimdi bazı aklı evveller beni din düşmanı olmakla suçlayacaklar. Ben de onlara diyeceğim ki, siz mi ben mi? Kim utanç verici noktalara taşıyor islamı...
Terör örgütü PKK'nın kuruluşunun 35.yıldönümünde sokağa çıkan bölücüler molotof bombalarıyla ortalığı adeta cehenneme çevirirken, yolları kesip, araçları ararken, kimlik kontrolü yapıp, slogan atarken, güvenlik güçleri ortalarda yoktu!
İstanbul, Diyarbakır, Mardin...
İmralI canisinin taraftarları, sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da değil, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye'nin birçok kentinde, bölücü terör örgütü PKK'nın 35.kuruluş yıldönümünü törenlerle(!) kutladı. Bebek katili Apo'nun ve Mehmetçikle girdikleri çatışmalarda ölen teröristlerin posterleri taşındı. Örgütün paçavraları bayrak diye direklere çekildi, molotof bombalarıyla ortalık cehenneme çevrildi.
İhanet yuvası müze olacak
DİYARBAKIR'ın Lice ilçesine bağlı Fis köyünde PKK'nın kuruluş yıldönümü kutlamalarına(!) katılan BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, örgütün kuruluşunun ilan edildiği evi barış süreci olumlu bittikten sonra müzeye çevireceklerini söyledi. Kürt halkının diriliş bayramını kutladığını ilan eden Aydoğan, "Bu bayramı Kürt halkına yaşatan PKK lideri Abdullah Öcalan'a da binlerce selam olsun" diye haykırdı.
Bu ara, birlik ruhunu teminle meşgullermiş!
Yüksek Askeri Şura toplantıları başladı. Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Anıtkabir'i ziyaret etti. Erdoğan, Anıtkabir Özel Defteri'ne şunları yazdı: 81 vilayetimiz ve 76 milyon insanımızın tamamını içine alacak huzur, kardeşlik ve birlik ruhunu tesis etmenin, güçlendirmenin çabası içindeyiz. Türk Silahlı Kuvvetlerimize her zaman olduğu gibi bu süreçte de çok önemli görevler düşmektedir.
Meydanı boş bulan hainler gösteri yaptı
Kuruluşunun 35'inci yılını BDP'li milletvekili ve yöneticilerin de katılımıyla kutlayan PKK, yol kesip araçları aradı, kimlik kontrolü yaptı.
PKK'nın kuruluş yıldönümü bahanesiyle sokaklara dökülen terör örgütü yandaşları, güvenlik güçlerinin hiçbir müdahalesiyle karşılaşmadan gövde gösterisi yaptı. Şırnak'ta, terör örgütü PKK'nın kuruluş yıldönümünü kutlamak isteyen yüzleri kapalı grup, araçları durdurup kimlik kontrolü yaptı ardından molotof bombalarıyla çevreye zarar verdiler. Bir TOMA'nın da olaylar sırasında atılan bir molotof nedeniyle tutuştuğu belirtildi. Terör örgütü yandaşları ve ABD'nin desteğiyle önceki akşam saatlerinde Ankara Tuzluçayır'da 'Gençlik Meclisi Konseri' adı altında bir tür etkinlik gerçekleştirildi. Bu arada 100 kişilik bir grubun da yolu trafiğe kapattığı ifade edildi. Ateş yakarak halaylar çeken grup Türkçe ve Kürtçe yasadışı dövizler açtığı belirtildi. Gösteri yapan bir grubun, molotof bombalarıyla banka ve otobüs duraklarına zarar verdiği kaydedildi. BDP Diyarbakır İl Başkanlığı da terör örgütünün 35'inci kuruluş yıldönümü bahanesiyle örgütün Lice İlçesi Fis Köyü'nde kurulduğu ve Abdullah Öcalan'ın da katıldığı sözde ilk kongresini yaptığı evde, kuruluş yıldönü mü kutlaması düzenledi. Fis Köyü'nde PKK'nın kurulduğu ev önünde toplanan kalabalık, bebek katili Abdullah Öcalan ve PKK lehine sloganlar atılırken, eve Öcalan, Mazlum Doğan ile Paris'te öldürülen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in fotoğrafları asıldı. Evin önünde müzik grupları şarkılar söyledi.
Güvenlik güçleri yoktu
PKK'nın kurulduğu belirtilen Fis Ovası'nda terör örgütü KCK bünyesinde yer alan bütün oluşumların paçavraları yıllardan sonra bir arada açıldı. Miting bölgesinde polis ve jandarmanın, güvenlik gücünün olmaması dikkat çekti. Lice'de PKK'nın kuruluş yıldönümü kutlamalarına katılan BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan da örgütün kuruluşunun ilan edildiği evi barış süreci olumlu bittikten sonra müzeye çevireceklerini söyledi. Kürt halkının diriliş bayramını kutladığını iddia eden Aydoğan, "Bu bayramı Kürt halkına yaşatan PKK lideri Abdullah Öcalan'a da binlerce selam olsun" dedi. İstanbul ve Mardin'de de benzer görüntüler yaşandı. Bu arada Bingöl-Diyarbakır yolunu trafiğe kapatan yüzü kapalı bazı örgüt mensupları, Diyarbakır'a odun taşıyan bir kamyonu gasp etti. Örgüt mensupları şoförü indirdikten sonra kamyona yüküyle birlikte el koydu. Kamyonu tali yoldan mitinge yakın bir bölgeye getiren örgüt mensupları şoförü indirip uzaklaştırdı. Gasp edilen odunların PKK kutlamasında yakıldığı öğrenildi.
Müzeyi Öcalan'la birlikte açsınlar
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, PKK'nın kurulduğu evde yapılan gösterilerde ve söylenen sözlere tepki gösterdi. İnce, "Diyarbakır'ın Lice ilçesinin Fis Köyü'nde PKK'nın kurulduğu evde gösteriler yaptılar. BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, 'Barış süreci olumlu bittikten sonra müzeye çevireceğiz'dedi. Bence bu müzenin açılışını da Abdullah Öcalan, Mesud Barzani ve Tayyip Erdoğan beraber yapsınlar" dedi.
Karayılan: Direniş başarıya ulaşacak
Kandil'de yuvalanan terör örgütünün elebaşılarından Murat Karayılan, PKK'nın kuruluş yıl dönümü nedeniyle düzenlenen törende konuştu. Karayılan, "Demokratik, barışçıl yol ve yöntemlerle, direnişçi yöntemlerle PKK'nin kutsal direnişi başarıya ulaşacaktır" dedi. Törer örgütü elebaşılarından Karayılan, "Özgür Kürdistan sağlanana kadar mücadeleniz sahipsiz kalmayacak ve mutlaka kazanacaktır" ifadelerini kullandı. Karayılan, şöyle devam etti: "Şimdi PKK'nin 36'ncı yılına giriyoruz. PKK'nin 36'ncı yılı çok önemli bir aşamadır. Bugün Kürdistan'da, Rojava Kürdistanı'nda savaş var. Orta Doğu'da savaş var. Önder Apo'nun demokratik çözüm amacıyla başlattığı süreç tıkanma aşamasına gelmiş bulunsa da Doğu ve Batı Kürdistan'da, Kuzey ve Güney Kürdistan'da Kürt halkı büyük bir umutla geleceğe bakıyor. Bunun örneği Rojava Kürdistanı'nda sergilenen direnişte gösterilmektedir. Bugün her zamankinden daha fazla halkımızın ve bölge halklarının savunmaya ve özgürlük gerillalarına duyduğu ihtiyaç açığa çıkmıştır"
General ve amiralleri "gençleştirme" şurası
Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda başladı. Şura üyelerinin, üzerinde "YAŞ üyeleri" yazan kırmızı ve beyaz karanfillerden oluşan çelengi Atatürk'ün mozolesine bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Heyet, Misak-ı Milli Kulesi'ne geçerek burada Anıtkabir Özel Defteri'ni imzaladı. Erdoğan, deftere şu ifadeleri yazdı:
"Kardeşlik" vurgusu!
"2013 yılı YAŞ Kış Dönemi çalışmaları vesilesiyle, Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'i bir kez daha minnetle anıyoruz. Bir yandan maddi kalkınmamızın temel unsuru olan altyapıyı oluştururken, bir yandan da 81 vilayetimiz ve 76 milyon insanımızın tamamını içine alacak huzur, kardeşlik ve birlik ruhunu tesis etmenin, güçlendirmenin çabası içindeyiz. 2023 yılına her bakımdan güçlü bir ülke olarak ulaşacağımıza, çocuklarımıza büyük Türkiye'yi miras bırakacağımıza yürekten inanıyoruz. Binlerce yıllık bir geleneğin bugünkü temsilcisi olan Silahlı Kuvvetlerimizi, donanımı, insan gücü ve moraliyle en ileri seviyelere ulaştırmak için üzerimize düşen her şeyi yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Şura'nın ülkemize, milletimize, Türk Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı olmasını diliyor, şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi şükranla anıyoruz"
Toplantıda, TSK'daki "gençleşme operasyonu" konusu da gündeme gelecek. Yapılması düşünülen yasal değişiklik ile albay, general ve amirallerin rütbe bekleme sürelerinin birer yıl azalması planlanıyor. Böylece general ve amiraller 5 yıl gençleşecek, 56 yaşında Genelkurmay Başkanı olunabilecek. Taslağa göre, general ve amirallerin 4 yıl olan rütbe bekleme süreleri 3'e, 5 yıl olan albay bekleme süresi de 4 yıla inecek. Böylece tuğ, tüm, kor ve orgeneralliğe 5 yıl erken terfi edilecek.
Terör kurbanı toprağa verildi
17 Kasım'da Adana'da belediye otobüsüne yönelik taşlı saldırı sonucu yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden şoför Ali Köse için Büyükşehir Belediyesi Otobüs İşletme Müdürlüğü'nde düzenlenen törene, Köse'nin nişanlısı Tansuğ Sır, babası Mahmut Köse ve yakınları ile Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz ve mesai arkadaşları katıldı. Belediye otobüs şoförü Sevim Kaya'nın, "Hoşça kal Ali'm. Ben anne oldum, yüreğimi alıp gittin. Ben kardeş oldum, yüreğime köz koyup gittin. Ben sevgili oldum, hayallerimi alıp gittin. Ben arkadaş oldum, gözümde yaş koyup gittin" dizeleriyle Köse için yazdığı şiiri okuması, törendekileri duygulandırdı. Daha sonra Kürkçüler Mezarlığı'na götürülen Köse'nin cenazesi, burada kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi.
AIDS olana lafım yok, ancak verem bulaşır, kapalı mekanda uzun süren hücre arkadaşlığının sonunda verem rahatça bulaşır. Hem hasta, hem mahkum, hem de insan haklarına aykırı bir durumdur. Eski zaman işkenceleri gibidir.
Mahkumu aslanların önüne atmaktan farkı yoktur. Mahkum işte, adı üstünde mahkumdur, kaçamaz. Mahkumun en çok korktuklarını karşısına koyarsınız. Mahkumu yılanlarla, çıyanlarla bir tutarsınız. Mahkumu azılı canilerle bir arada yaşamaya zorlarsınız. Osuruk bir suçtan içeri giren dötü de kaybeder. İslah olmak bir yana, nefret, kin hisleriyle dolar taşar.
Dilerim bu işkenceyi yapanlar yarın aynı duruma düşsünler. Onlar da ossuruktan mahkemelerde yargılansınlar. Onlarla da osuruktan iddianameler, savcılar, hakimler, yargılama mizansenleriyle alay edilsin. Göstere göstere, poposuyla gülerekten hakklarında mahkumiyet kararları verilsin. Yetmesin, karısı, kızı, evlatları taciz edilsin. Yetmesin, işi gücü, ailesi çökertilsin, soyu kurutulsun. Yetmesin, mahkumiyeti işkenceye dönüştürülsün. Yetmesin, öldükten sonra mezarlarına işensin, ölüsüne de hakaret edilsin.
Oraj POYRAZ
Ergenekon tutukluları başka iki isimden korkuyor
Ergenekon davası tutuklularının bulunduğu Silivri 1 No'lu Cezaevi'nde ilginç gelişmeler yaşanıyor. Ergenekon davası tutukluların kaldığı F Bloğa ilk kez dava sanıkları dışında iki adli mahpus yerleştirildi. Adli mahpusların özelliği ise birinin verem birinin AIDS olması.
Odatv'nin cezaevi kaynaklarından öğrendiğine göre, iki mahpusu da hastanelerin tutuklu odalarında yer olmadığı gerekçesiyle kabul etmiyor. Bu nedenle cezaevi idaresi mahpusları diğer sanıklardan ayırmak için Ergenekon tutuklularının bulunduğu F Blokta iki ayrı koğuşa yerleştirdi. Mahpuslar hastanede tedavi olmaları, hatta hastane koşullarında dahi karantinaya alınmaları gerekirken cezaevinde hapis hayatı sürdürüyor. Diğer tutuklularla biraraya gelemeseler de aynı ortak alanları kullanıyorlar. Örneğin veremli tutuklunun telefon hakkı sırasında kullandığı telefonu daha sonra Ergenekon tutukluları kullanıyor.
Odatv'nin görüştüğü tutuklular kendilerine hastalık bulaşmasından çok hastaların yaşamlarını kaybetmesinden korkuyorlar.
Tabansız olanı da aşağı görmüyorum, yanlış olmasın. Gençtir, gelecek korkusu vardır. Çok daha yaşlı, gelecek kaygılarını çoktan geride bırakmış nice insan korkaklığın, onursuzluğun dibini çıkarmışken lafı bile olmaz. Adam olmuş general, olmuş vali, olmuş büyükelçi, olmuş rektör. Fazlasıyla şerefli, onurlu bir yere kadar gelmiş. Fakat yetmemiş, hala daha gözü yukarılarda, bir üst mertebeye gelmek için atmadığı takla kalmamış. Ben kerli ferli insanları hiç utanmadan kalabalıklar önünde göstere göstere yalakalık yaptığını gördüm.
Yürekli çıkana ise selamlar olsun, o zaten büyümüş, olmuş. Kimle çalışırsa onu kalkındıracak, şahsiyeti oturmuş, özgüveni tamam.
İşin diğer tarafı daha en başta savcının yargılamaya yer yoktur demesi mümkün bir olaydır. Savcı dememiş, yargılansın demiş. İşte sorun budur, devlet memurlarının bakışı bozuk olunca, vicdanı hür, ilmi hür olmayınca büyük bir sorun haline geliyor. Gencecik bir insanı hayatını daha ilk anlarında, start noktasında engelleyip duruyorsun. İnsan sağcı, solcu, şucu, bucu olabilir. Ama herşeyden önce vicdan sahibi olacak, ahlak, terbiye, görgü olacak. Bunlar cemaatin evlerinde öğretilmeyen şeyler. Onlar kinlerini taze tutsun, diri tutsun diye yetiştirilmiş. Gelmiş geçmiş bütün günahların intikamlarını alsın diye torna makinasında üretilmiş insanlar. İlimleri hür değil, irfanları hür değil.
Başbakanın resmine dart atmak. Yahu ben bazı bazı popomu siliyorum, ne yapacağız şimdi? Laf mı bu?
Başbakana hakaret etmekmiş. Yahu adam işbirlikçi, vatanhaini, çağdışı, taş devri adamı. Şimdi bunları söyleyemiyecek miyiz? Hep övmek, okkalamak zorunda mıyız? Konuşmayalım mı? Gözlerimizi yumalım mı? İnadıklarımızı, gördüklerimiz söylemeyelim mi? İfade özgürlüğü ne olacak? İnanç özgürlüğü ne olacak? İnanç özgürlüğü sadece safsatalara inananlar için midir? Bizin inançlarımız ne olacak?
İnanıyorum işte kardeşim, dibine kadar inanıyorum. Hatta biliyorum. The Cemaat, AKP'nin lider kadroları İŞBİRLİKÇİ, batılı oligarkların adamları, beynini ve bedeninin satmış bir kalabalık. Ne yapacağız şimdi, bunu söyleyemiyecek miyiz?
Yahu el insaf böylesi bir yargı geliştikten sonra resmine dart atmışsı, resmiyle poponu silmişsin bunun lafı mı olur? Böylesi insanlara mermi atılır, kement takılır, darağacına çekilir. Kişilikli milletler hep böyle yapıyor.
Sen kalkmışsın dart atmışlar sorun ediyorsun. Buna şükret, yat kalk buna şükret.
Samsun'da geçen yıl '4+4+4' sistemine karşı düzenlenen eylemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafına dart oku attıkları iddiasıyla haklarında dava açılan 2 üniversite öğrencisinin beraatlerine karar verildi.
Samsun'un İlkadım İlçesi Süleymaniye Caddesi'nde, geçen yıl Ağustos ayında bir grup lise ve üniversite öğrencisi, '4+4+4' eğitim sistemini protesto için gösteri düzenleyip, basın açıklaması yaptı.
Daha sonra gençlerden Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği Bölümü öğrencisi 23 yaşındaki Yıldırım Beyazıt ile Çevre Mühendisliği'nde okuyan 22 yaşındaki Mert Deniz Özkaya, iddiaya göre hedef tahtası üzerine yapıştırılan ve üzerinde 'Atış serbest hedef Tayyip' yazan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafına dart oku attı.
Bunun üzerine güvenlik güçleri müdahale ederek, başkalarının okları atmasına izin vermedi.
2 üniversiteli hakkında ise soruşturma açıldı ve savcı 'kamu görevlisine aleni hakaret' suçundan 1 yıldan az olmamak üzere 2 yıla kadar hapis cezası istedi.
Samsun 2'nci Sulh Ceza Mahkemesi'nde tutuksuz yargılanan 2 üniversiteli, başkaları tarafından düzenlenen eyleme destek amaçlı gittiklerini dile getirerek suçlamaları kabul etmedi.
Son kez hakim karşısına çıkan öğrencilerden Yıldırım Beyazıt, daha önce yaptığı savunmaları tekrar ederek,
"Burada hazırlanmış olan ve üzerinde Başbakan'ın fotoğrafının bulunduğu darta atış yapıp yapmadığımı hatırlamıyorum.
Kesinlikle bir hakaret kastı ile hareket etmedim" dedi.
Mert Deniz Özkaya ise şunları dile getirdi:
"Başkaları tarafından hazırlanmış olan darta fotoğrafa bakmadan dikkat etmeden bir kez atış yaptım.
Bunu demokratik bir hareketle eylem olarak gördüğüm için atış yaptım.
Suç işleme kastım yoktur"
Mahkeme heyeti, avukatları da dinledikten sonra öğrencilerinin ikisinin de beaatlerine karar verdi.
Açıklanan kararda şöyle denildi:
'Her iki öğrencinin Başbakan'a karşı görevinden dolayı hakaret suçundan ayrı ayrı cezalandırılmaları istemiyle mahkememize kamu davası açılması istendi.
Yüklenen suçun yasada tanımlanan unsurları ile oluşmadığı ve bu haliyle eylemin yasada suç olarak tanımlanmadığı anlaşıldı.
Sanıkların ayrı ayrı beraatine karar verildi.'
Duruşma çıkışında öğrencilerden Yıldırım Beyazıt yaptığı açıklamada, şöyle konuştu:
"Bugün bizim burada beraat etmemiz, hukuk sisteminin doğru işlediği anlamına gelmiyor.
Bize böyle bir davanın açılması dahi bizi yönetenlerin demokrasiden ne anladıklarını gösteriyor"
