4 Şubat 2014 Salı

9-Melih Aşık : Tutuk bir hukuk

Gidişat:
Komşularla sıfır sorun politikası = >>bütün komşularla husumet durumu.
NeoOsmanlı =>> Ülkenin bölünmesi, kopan parçaların bir araya gelip yeni bir uydu devlet kurulması.
Güçlü, caydırıcı bir ordu=>>Ülkenin hızla iç savaş ve komşularıyla savaşma noktasına ilerlediği bir dönemde ağır şekilde gagalanan, hırpalanan bir ordu..

Rum-İsrail tatbikatı önemlidir.
Bir gözdağıdır.
Aynı şekilde İsrail'in yeni destroyer ve firkateyn alımlarına girişmesi de öyledir.

Ve bilmeyenlere hatırlatalım.
Akdeniz'de gemilerini dolaştıran Rusya, ABD, İspanya, Fransa, İngiltere, İtalya'nın uçak gemileri, destroyerleri, gemilere ve kara hedefleri için özel füze firkateynleri vardır.
Bizim ise uçak gemisi ve destroyer sınıfı gemimiz yoktur.

Çok büyük iddialarla yürütülen milli projelerin büyük bölümü TSK'ya yeterli miktarlarda teslim edilmemiştir.
Bunca tantanaya rağmen sadece kara kuvvetlerine yönelik birkaç proje envantere yeterli miktarda girebilmiştir.
Sanıldığı kadar güçlü bir silahlanma programı takip edemediğimiz açıktır.

  1. Halen TSK ağırlıklı olarak deniz ve hava kuvvetlerinde insan sermayesinin önemli bir bölümünü yitirmiştir.
  2. Geride kalanlar ise savaşma azmini, kararlılığını kaybetmiştir.
  3. Daha vahim ve elim olmak üzere geride kalan, cemaat müridi subayların saflarda yarattığı ikilik ve karmaşa asla ihmal edilemez.

Güç gösterileri, babalanmalar yapmadan önce iman gücünden başka elimimizde neler var bilmek ve kıyaslamak önemlidir.
Üstelik petrol sahalarıyla ilgi son meydan okumalar hasımlarımızda ek silahlanma projelerine sebep olmaktan başka hiçbir yarar sağlamamıştır.
Halen meydan okuduğumuz sahada İsrail-Rum ortaklığı başarılı bir sondaj yapmış, gaz çıkarmaya başlamıştır.

Rumlarla denizlerde yaşanan ihtilaflarda taviz vermek ülkemizi kurtarmamıştır.
Aslında son on yılda izlenen taviz politikaları hiçbir komşumuzla bizi daha iyi bir noktaya getirmemiştir.
Yeni ve daha ağır zıtlaşmalar, gerilimler ve tavizler kaçınılmaz hale gelmiştir.

Oraj POYRAZ


Melih Aşık : Tutuk bir hukuk

Hükümetin ciddi bir dağınıklık içinde olduğu her halinden anlaşılıyor...

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, önceki gün Başbakan Erdoğan'la yaptığı görüşmeden sonra gazetecilere uzun tutuklulukla ilgili şu açıklamayı yapıyor:

"10 yıl olan azami süreyi 7.5 yıla indireceğiz.
Bunun ileride 5 yıla çekilmesi lazım"

Başbakan Erdoğan, yaklaşık 24 saat sonra şöyle konuşuyor: "Uzun tutukluluk süresi daha önce 10 yıldan 7.5 yıla indirilmişti.
Biz dün yaptığımız çalışma ile bunu 5 yıla indiriyoruz"

Uzun tutukluluk ne zaman 7,5 yıla indi?
Bilinmiyor...
Bunu 5 yıla indirecekleri konusuna gelince..
Ona da gerek yok.
CHP'nin hukukçu milletvekili Ali Rıza Öztürk diyor ki:

"Bugün ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda azami tutukluluk süresi 5 yıl kabul ediliyor.
Uygulamada özel yetkili mahkemeler ile terör mahkemelerinin baktığı suçlarda bu süre bir katına kadar artırılabiliyor.
Peki, hükümet özel yetkili mahkemeler ile terör mahkemelerinin kaldırılacağını açıklamadı mı?
Açıkladı.
O zaman tutukluluk kendiliğinden 5 yıla inecek demektir.
Benim yorumum bu 5 yılın da yanlış yoruma dayandığı, azami tutukluluk sınırının 3 yıl olduğu yolundadır.
Bunu da belirteyim"

Tutukluluk süresi 5 yıla indiği takdirde Doğu Perinçek, Tuncay Özkan gibi pekçok ismin tahliyesi gündeme geliyor.
Ancak Avukat Hüseyin Ersöz hatırlattı ki...
Ergenekon'da karar verildiği için tüm bu isimler "tutuklu" dan "hükümözlü" statüsüne geçmiştir.
Yeni yasa yapılırken bu tek sözcüğün engelleyici etkisi de ortadan kaldırılmalı.

Akdeniz Rumların!

İsrail ile Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Rumların ekonomik bölge ilan ettikleri alanda 13 -14 Şubat tarihlerinde ortaklaşa bir deniz - hava tatbikatı yapacağı açıklandı.
Bu tatbikata İsrail'in 40'dan fazla uçakla katılacağı, Rumların da yeni uçaksavar sistemlerini deneyeceği bildiriliyor.

Rumların 2011 yılında Türkiye'nin ilan ettiği ekonomik bölgenin de bir kısmını kapsayacak şekilde kendi ekonomik bölgesini ilan etmesi ve doğalgaz arama çalışmalara başlaması Ankara tarafından tepkiye karşılanmış, buna engel olunacağı izlenimi yaratılmış, Piri Reis araştırma gemisi Kıbrıs sularına gönderilmişti.

Aynı yıl BM'nin Mavi Marmara raporunu açıklamasının ardından Başbakan Erdoğan İsrail'e meydan okumuş, şöyle konuşmuştu:

"Doğu Akdeniz bize yabancı bir yer değil.
Aksaz, İskenderun...
Buralar, sürekli nezaret edebilme gücüne ve hakkına sahip olan yerlerimizdir.
Gemilerimiz bundan sonra o sularda kendilerini çok sık göstereceklerdir.
Çok sık göreceğiz"

Ne var ki o bölgede hiçbir etkinliğimiz olmadığı gibi son Rum - İsrail tatbikatı haberini de Türkiye sessizlikle karşıladı.

Piri Reis bakımsız bir halde İzmir Körfezi'nde kıyıya çekilmiş duruyor...

Deniz Kuvvetleri'nin yüzlerce komutanı ya hapiste ya davalarla uğraşıyor...
Görev başında bulunanlar da kuşkusuz moralsiz ve umutsuz...

Türkiye'nin ulusal çıkarları bir kenara bırakmış olan hükümet Suriye'de çamura saplanmış durumda.
Rumlar ve İsrail bu çıkmazlarımızı fırsata çevirirken.
Ankara ne yapacak, merakla bekliyoruz...

GEL

"AKP Genel Başkan Yardıncısı Mehmet Ali Şahin, Fethullah Gülen'e çağrı yapıyor:

- Artık gelin Allahaşkına...

Karşı tarafın bunu "Erkeksen gel' anlamında algıladığını söylemeye gerek yok.

Şahin devam ediyor:

"Yoksa orada sizi istemediğimiz şekilde bağlantılar içine mi soktular, bırakmıyorlar mı?"

Bu ne demek...
Gülen'i ABD'de nasıl bağlantılar içine soktular da bırakmayabiliyorlar?

Gelin de merak etmeyin...

AKP "Hedeflerimizi aşıyoruz" diyor.

Evet!

Mesela öngörülen enflasyon hedefine 1 ayda ulaşıldı...

***

Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında memlekette en nadir bulunan 2 şey "adalet ve kalkınma"...

Akif Kökçe

AVM

İtalya'yı gezen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül twitter'da paylaştığı fotoğrafa şu notu düştü:

"Şehrin yüzlerce yıllık ihtişamlı binaları, meydanları, sokakları öyle korunmuş ki ne bir gökdelen ne de bir AVM var"

Güzel bir tespit...
Uygar bir çıkış...

Peki Sayın Gül, acaba bugüne kadar önüne gelen yasalardan bir tanesini olsun "kent yağmasına yol açar" diye geri çevirdi mi?
Biz hatırlamıyoruz da...

HEMA

Sakarya Eğitim Araştırma Hastanesi'nde bir tek hematoloji uzmanı vardı...
Uzman Demet Gürkaş, yaklaşık 1000 hastanın teşhis ve tedavisiyle tek başına uğraşıyordu.

Hastalar ikinci uzman için Sağlık Bakanlığı'na başvuru yaptı.
Gelen cevapta ülke çapında kamu hastanelerinde toplam 61 hematoloji uzmanının bulunduğu kaydediliyor nazikçe ikinci hekimin mümkün olmayacağı anlatılıyordu.

Derken Demet Hanım da aniden Kocaeli iline atanmasın mı?

Hasta insanlar muayene ve kontrol için sürekli Kocaeli'ne mi taşınacaklar?

Bakanlık durumun farkında mı?

Yoksa bakanlığın Sakarya'ya özel bir garezi mi var?


a45UyF587661-201307301451-9

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Buldum bilemedim, bildim bulamadim.

Anonim
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder