Rıfat Serdaroğlu: KARIŞTIRMAYIN DEMEDİK Mİ?
Fadime ile Güllü, Tenekeli Mahallede birbirleriyle kapışmak üzeredirler.
Saç saça, baş başa kavgaya girişmenin bir parmak gerisindedirler.
Birbirlerine ağızlarına geleni söylemektedirler.
Fadime;
Kız bana bak, evlendiğin gün sadece 18 ayar bir yüzüğün vardı.
Şimdi iki kolun da aha dirseklerine kadar bilezik dolu!
Eğer namusluysan nasıl oldu bu, ha nasıl oldu!
Güllü;
Madem öyle diyorsun, ispat et bakayım kız, ispat et.
İspat edersen ben de bu mahallede bi dakka durmam!
İspat edemezsen sen bu mahalleden gidecek misin şıllık?
Eğer ispat edemezsen seni müfteri ilan ederim.
Gürürsün o zaman!
Fadime;
Müfteri ne demek be!
Ben sana ırsız diyom ırsız!
Neyi ispat edeyim ki!
Evindeki alılar diyom.
Kolundaki bilezikler diyom.
Evindeki dört tane son sistem televizyon diyom.
Kız, eskiden giyecek donunuz yoktu a şırfıntı!
Ne ara bu kadar papeli buldunuz!
Çocukların da öyle!
Mahallenin delikanlıları boş geziyorlar, seninkiler maşallah her akşam işe çıkıyorlar yahu, yazıklar olsun!
Güllü;
Kıskanç karı, Allah kahretsin seni.
Sana kırk defa ailemi karıştırma demedim mi? Hem çocuklarımdan ne istiyon? Güzel, güzel çalıyor çocuklar.
Bırak çalsınlar!
Hem senin çocukların, benimkiler kadar güzel çalamıyorlarsa, günah bende mi? Onlar da çalsınlar zurnayı be!
Onları izleyen Bırrak Hüseyin'in karısı Arap Emire;
Kesin kavgayı be paçoz karılar!
Sizin ikinizin de ne mal olduğunuzu dünya biliyor be!
Kapatın çenenizi, açtırmayın kutuyu süyletmeyin kutuyu…
Değerli Okurlar;
Tenekeli mahallede yaşanan kavganın bir benzerini Sultan ile Çar arasında yaşıyoruz!
İkisi de gerçek demokrasiden nasiplerini almamışlar.
İkisi de kavgadan, döğüşten yana.
İkisinin de öncelikleri, kendileri!
Biri, hür dünya tarafından itilmiş olmanın acısıyla yanıp tutuşuyor ve saldıracak yer arıyor!
Diğeri ise, iki tarafı uçurum olan dar bir yolda bisiklete binmiş gibi sürekli pedal çevirmek zorunda.
Durduğu an düşeceğini biliyor!
İkisi de, iktidarlarını sürdürmek için ülkelerini ateşe, yani savaşa atacak kadar öngörüsüz ve gözü kara!
Modern Çar'ın ülkesinin zavallı insanları, şimdiye kadar hiçbir zaman demokratik rejimi görmediler, tanımadılar.
Çarlık dönemi, Komünizm, Modernleşme dönemi ve son olarak Putin-Medvedev dönüşümlü dikta modelleriyle asırlardır varlık içinde yokluk çekiyorlar…
Zamane Sultanının ülkesinde ise, modernleşme Cumhuriyet ile başladı.
Ülke, son zamana kadar demokrasisini geliştirme yolunda çok gayret sarf etti.
Askeri darbelere, çeşitli engellemelere rağmen bu çabası devam etti.
Fakat demokratik rejimin hoşgörü ve özgürlük ortamından yararlanan ve
"İslam Devleti" özleminde olan badem takımı iktidara gelince, zamane Sultanının memleketindeki insanlar "toplu beyin felcine" yakalanmış gibi, korku ve güce esir oldular.
Orada şimdi demokrasinin son günleri yaşanıyor.
Modern Çar ve Zamane Sultan, ilk buldukları fırsatta birbirlerine savaş ilan edecekler!
Dünya tarihini iyi bilenler, kendi iktidarlarını sürdürmek uğruna insanları acımadan ölüme yollayan dikta heveslilerini de bilirler.
Can almaktan korkmayan kandan beslenen bu gaddarların sonu tarihte hep çok feci olmuştur.
Hiçbiri normal bir ölümle hayata veda edememişlerdir.
Her olayda bir hayır vardır, der bilenlerimiz!
İnşallah Çar ile Sultan iki topluma da daha fazla zarar vermeden birbirlerini yerler de, herkes rahata kavuşur…
a45UyF587661-151207120739 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2015/12/07 13:00 1 39 undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com
ASK ILE
. . . . . .
Baktim ki gokyuzu bastan basa bulut
Unut diyor o guzel gunleri unut
Baktim ki deniz her dalgasiyla dusman
Kuslar av pesinde baliklar pusuda
Cok gerilerde kalmis ciktigim liman
Yok gorunurde siginacak bir ada
Baktim ki musibet gun gelip catmis
Yolcusunda tayfasinda safak atmis
Ne yelken kar eder ne kurek ne istim
Dayandim ask ile yuruttum gemiyi
Ask ile koskoca daglari duz ettim
Avladim sonunda o civan kekligi
Cahit Sitki TARANCI
ALI IMRAN - 7.O, sana Kitab i indirendir.
Onun bazi ayetleri muhkemdir, onlar kitabin anasidir.
Digerleri de mutesabihtir.
Kalplerinde bir egrilik olanlar, fitne cikarmak ve onun olmadik yorumlarini yapmak icin mutesabih ayetlerinin ardina duserler.
Oysa onun gercek manasini ancak Allah bilir.
Ilimde derinlesmis olanlar, Ona inandik, hepsi Rabbimiz katindandir derler.
ancak akil sahipleri dusunup anlar.
***
Ayetin baslangici...
ALI IMRAN - 7.Oysa onun gercek manasini ancak Allah bilir.
Ayetin sonu..
ALI IMRAN - 7 ancak akil sahipleri dusunup anlar.
Pluton, Mars ve NASA da ne dolaplar donuyor
23 Temmuz 2013
Ilkokuldan beri hepimizin severek takip ettigi bir gezegeni futursuzca silmeye calismak kamu vicdanini yaralar. NASA burada ileri gitmistir. Haddini ve maksadini asmistir. Boylesine bir karar utanc verici oldugu kadar gereksizdir de. Sanki en onemli sorunumuz buymus gibi, sanki butun halk Aman su Pluton gezegenlikten cikarilsa da bi rahat etsek demis gibi... Yok boyle bir sey!
Halkin ihtiyaci bu degil. Halk ekmek istiyor, as istiyor, is istiyor. Pluton u gezegenlikten cikarinca ciftcinin, esnafin yuzu mu guldu, emeklinin bogazina fazladan bir lokma mi girdi? Tamamen keyfi olan bu karar ayrica sunu da ortaya koydu: NASA da adamin varsa istedigin gok cismini gezegen, meteor yaparsin.
NASA nin tek vukuati bu degil. Bakin yillardir cesitli yildizlar kesfediyorlar. Bu yildizlar kainata, dolayisiyla hepimize ait. Ama ne acidir ki bu yildizlara isim verilirken dunyanin ortak mirasi isimler koyulmuyor, yildizi bulan astronotun adi veriliyor.
TEKSASLI YETIMIN HAKKI YENIYOR
Peki ayni astronot birden fazla yildiz bulursa ne oluyor? Hemen soyleyeyim, kedisinin, kopeginin adini, halasinin enistesinin ismini koyuyor yildiza. Helen diyor, Wilma diyor, Lessie1013 diyor. Okuyucularimizin daha net anlamasi icin soyle soyleyelim: Hayriye koyuyor yildizin adini mesela, Vildan1045 koyuyor, Haydut koyuyor. Ciddiyetsizlik diz boyu. Bilim bu kadar ayaga dusmemeli. Ayiptir!
NASA da bir yagma duzeni hukum suruyor ve birilerinin artik bunu gormesi lazim. Bakin yillardir ABD li kardeslerimizin vergileriyle ayakta duran bir kurum bu. Teksasli yetimin de hakki var burada, Harlemli oksuzun de. Peki bu NASA kuruldugundan beri kac tane adam gibi, yasanabilir gezegen buldu? Cevabinizi duyar gibiyim: Sifir. Evet, yaziyla da sifir, rakamla da sifir. Ne buldular peki? Yasamla alakasi olmayan, yamuk yumuk gereksiz gok cisimleri... Buna ragmen butun astronotlarin maasi, sigortasi, uc ayda bir cift maasi tikir tikir yatiyor. Ticket lar da cabasi.
Gezegen bulmayi da abartmiyorlar mi,sinirden duvarlari yumruklayasim geliyor.
Allah inizi severseniz, bugun herhangi birimiz bir uzay aracina atlasa, uzaya dogru soyle bir acilsa, illa bir gezegene denk gelmez mi zaten? Uzayin sonsuz oldugunu soyleyen gene NASA degil mi? Illa bulacaksin gezegen. Uzayin sonsuz olmasi astronotlarin isine geliyor tabii. Binlerce yil boyunca birbirinden luzumsuz gezegenler kesfedip maaslarini catir catir yiyebilirler. Uzay sonsuz nasil olsa, ye babam ye. Haram olsun.
MARS TA SU OLSA NE YAZAR?
Bakin 30 yildir arastirma icin Mars a gidiyorlar. Hic utanmadan cikip Efendim cok kucuk de olsa, Mars ta su olma ihtimali var. Bak sen! Mars ta su olma ihtimali varmis. Yahu Mars ta su olsa ne yazar, olmasa ne yazar? Su burada dolu var. Dunyanin dortte ucunun su oldugunu soyleyen gene siz degil misiniz? Ne diye kalkip kucucuk bir ihtimalin pesinde kosuyorsunuz?
Ayrica bulsan ne faydasi olacak? Mars ta su bulduk deyip ortaligi birbirine katarlar, bir sevinc dalgasi, heyecan olur. Hemen astronotlarin katildigi bir parti verirler. Limitsiz yerli icki... Ertesi sabah herkes sorar: Iyi guzel de, ne yapalim o suyu? Uzay mekikleriyle Keban Baraji na mi aktaralim? Sacmalik.
Eger NASA da torpille gelmemis bir yonetici olsa der ki: Arkadaslar bu Mars tan is cikmayacak, baska gezegenlere odaklanalim. Ama gorunen o ki oyle biri yok ve 500 yil arastirsan hicbir numarasi ortaya cikmayacak soguk ve gereksiz bir gezegenin pesinde insanlarin vergileri carcur ediliyor. Yaziklar olsun.
Insanlar artik gulmuyor
GECEN gun bir isyerini aradim, Ahmet Bey le gorusecem, orada mi? diye sordum. Sekreterin cevabi: Kim ariyordu? En sevmedigim, en sinir oldugum sekreter lafi bu. Yani demek istiyor ki Ahmet Bey var ama herkese yok. Mecbur ismimi soyledim. Sekreter ismimi yuksek sesle tekrarlayarak muhtemelen o an iceride olan Ahmet e mesaj gondermis oldu. Ondan gelen yanit herhalde olumsuzdu ki soyle dedi sekreter: Ahmet Bey su an toplantida yalniz. Iste o an belki de son aylarda yaptigim en iyi espriyle karsilik verdim: E Ahmet Bey toplantida yalnizsa o toplanti bitmistir zaten Telefonun obur ucunda sessizlik oldu. Hicbir tepki vermedi sekreter kiz. Son derece iyi kurgulanmis, bu kadar kaliteli bir espriye bile insanlarin gulecek hali kalmadiysa modernizmin ve teknolojinin mutluluk getirip getirmedigini hep beraber tartismaliyiz. Kavga etmeden elbette. Uygar insanlar gibi.
Tuzlalilar ne okuyacak?
TUZLA Belediyesi ogrenciler arasinda bir iyilik sampiyonasi tertip ediyor. Cocuklar 180 bin gibi rekor bir sayida kitap toplamis, Anadolu ya gonderecekler. Peki soruyorum: O kadar kitap Anadolu ya giderse Tuzlali ne okuyacak? Evlerde kitap kalmadi, bir fa$ikule muhtac hale gelindi. Bu Tuzla yi cahillestirme operasyonudur! Istiyorlar ki Tuzlali okumasin. Turkiye bu tarz kampanyalarla oyuna gelmemeli ve kitaplarina sahip cikmalidir.
http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder