Yılmaz Özdil: IŞİD petrolü
Altın Kelebek ödülleri dağıtıldı, ekranların sahnelerin en başarılı isimleri onurlandırıldı…
Hürriyet gazetesi, henüz televizyon yokken, Altın Kelebek yerine Altın Mikrofon ödülleri dağıtıyordu.
*
Türkiye'nin en prestijli müzik ödülüydü.
Cem Karaca, Erkin Koray, Edip Akbayram, Erol Evgin, Fikret Kızılok, Ferdi Özbeğen, İlham Gencer, Selçuk-Rana Alagöz, Yıldırım Gürses, Moğollar gibi efsaneler, hep Altın Mikrofon'dan geçmişti.
*
Türküleri jazz ve rock tarzında yorumlayan, adı sanı duyulmamış bir grup da, 1966'da Altın Mikrofon'a katıldı.
Aralarında Zeki Müren'in de bulunduğu jüri tarafından seçildi, finale kaldı, ancak kazanamadı.
*
Finale kalanlar, Hürriyet'in kiraladığı özel uçaklarla Türkiye'yi dolaşıyor, çeşitli şehirlerde ücretsiz halk konserleri veriyor, konsere gelenlere oy pusulası dağıtılıyor, çıkışta herkes oyunu kullanıyordu.
*
Bahsettiğim grup, 1967'de tekrar katıldı, gene finale kaldı, 10 şehirde konserler verildi, Cem Karaca ve Apaşlar kazandı.
*
1968'de tekrar katıldılar, gene finale kaldılar.
14 şehirde konser verildi, sunuculuğu Orhan Boran yaptı.
Rakipler arasında Erkin Koray vardı, Moğollar vardı.
Ve, o adı sanı hiç duyulmamış grup kazandı.
*
O grubun adı…
TPAO Batman Orkestrası'ydı!
*
Çünkü…
*
Genç cumhuriyetin 10'uncu yılında, teee 1933'te Petrol Arama İşletme Dairesi kurulmuştu.
Eşsiz vizyoner Mustafa Kemal masasına oturdu, bizzat mektup yazdı, hepi topu dört kelimeydi, "vatanın size ihtiyacı var" dedi.
*
Atatürk'ün çağırdığı kişi, Cevat Eyüp Taşman'dı.
Robert Kolej mezunuydu, Columbia Üniversitesi'nde bursla okumuş, petrol jeoloğu olmuştu, Amerikan petrol şirketlerinde çalışıyordu.
Bir eli yağda, bir eli baldaydı, maaş değil, adeta servet kazanıyordu.
Mektubu açtı, okudu, saniye tereddüt etmedi, şak diye bıraktı, memlekete döndü.
Petrol Arama İşletme Dairesi'nin başına geçti.
*
Aramaya başladık.
Bir sene sonra, 1934'te, Raman dağında tespit ettik.
Kuyular kazmaya başladık.
Şartlar ilkel, teknik imkanlar yetersiz, ekonomik imkanlar yetersiz…
Atatürk'ün maalesef ömrü vefa etmedi, göremedi.
*
1940 senesine gelindi, kaza kaza 1048 metreye inilmişti, petrol bulundu.
Ümit fışkırmıştı.
Atatürk'ten bayrağı devralan İsmet İnönü, Raman'a geldi.
O zamanlar Batman diye bir şehir yoktu, yerleşim yeri bile yoktu.
Sadece 10 haneli İluh mezrası vardı.
Başka yatacak yer olmadığı için, geceyi tren istasyonunda geçiren İsmet İnönü, hazinenin elinde avucunda ne varsa harcamayı göze aldı, burası memleketin istikbali olabilir dedi, rafineri kurdurdu.
*
Böylece…
Yörenin kaderi değişti.
İluh mezrası büyüdü, adı zamanla Batı Raman oldu.
Batı'nın bat'ı Raman'ın man'ı, Batman oldu.
*
Demiryolu hattı, geçmişle geleceği tam ortadan ikiye bölüyordu.
Rayların bir tarafı mezra halinde kalırken, rayların öbür tarafında, TPAO'nun çalışanları için yarattığı çağdaş yerleşim birimi kuruldu.
*
Üç katlı işçi apartmanları, tek katlı mühendis villaları inşa edildi.
Hastanesi, okulu vardı, çocuklar için özel hoca getiriliyor, bale kursu veriliyordu.
Sinema salonu, tenis kortları, yüzme havuzu vardı.
Havuz yaz akşamları ışıklandırılıyor, etrafı dans pisti olarak kullanılıyordu.
*
Bölgedeki zor çalışma şartlarını daha katlanılır hale getirmek, sosyal hayatı zenginleştirmek için, orkestra kurulmasına karar verildi.
Turne şeklinde sanatçı getirmekle olmuyordu.
Orkestra üyeleri aileleriyle birlikte Batman'a taşınmalı, Batman'a yerleşmeliydi.
*
Orkestranın kurucusu Ahmet Akman oldu.
Çeşitli şehirlerde yaşayan sanatçılara teklif götürüldü.
"Batman efsanesi" oluşturuldu.
Klavye ve vokalde İlhan Telli, bateride Semih Özmert, gitarda Ünal Üstol ve Atilla Akman, basgitarda Çetin Oral, saksafonda Ünal Yiğitbaş.
*
İlhan Telli mesela…
Hayatının macerasını seneler sonra şöyle anlatıyordu:
"Beyoğlu'nda piyanomla İngilizce ve İtalyanca şarkılar söylerken, eşimi de yanıma alıp, hiç tanımadığım yerlerin yolunu tuttum, Batman anlatılır gibi değildi, çok şaşırmıştım, çok modern bir yerdi, tenis oynuyorduk, yüzüyorduk, eşlerimizle dans ediyorduk.
"
*
Tek işleri müzik olan orkestra üyeleri, kısa sürede Batman'ın sevgilisi haline geldi.
TPAO'ya hizmet vermekle yetinmediler, ücretsiz halk konserleri verdiler, milli bayramlarda balolar tertiplediler.
Köy düğünlerine bile gittiler.
Ömründe radyo bile görmemiş yurttaşlarımızı, pop müzikle tanıştırdılar.
*
Türküleri jazz ve rock tarzında yorumladılar.
Dedim ya, Altın Mikrofon'a katıldılar, kazandılar.
Hürriyet gazetesine dokuz sütuna manşet oldular.
1979'da dağılıncaya kadar, Batman'a hayat verdiler.
*
Belgesel filme konu oldular…
Babası TPAO'da işçi olarak çalışan, Batman doğumlu yönetmen Metin Avdaç, çocukken adeta büyülenerek seyrettiği orkestrayı "Kara Altından Altın Mikrofona" adıyla belgesel film yaptı.
*
Ve seneler sonra, Altın Kelebek ödüllerinin dağıtıldığı gün…
Bu defa sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada Batman konuşuluyor.
*
IŞİD'in Suriye'den Irak'tan çaldığı petrolü, Türkiye'ye sokup Batman'a getirdiği…
Köktendinci teröristlerin, petrol kaçakçılarının, silah tüccarlarının Batman'da cirit attığı öne sürülüyor.
*
Atatürk Cumhuriyeti'nin 10 haneli ilkel mezradan yarattığı, tenis oynayan, yüzen, orkestrasıyla şarkılar söyleyen, danseden, geleceğe umutla bakan, rol model olan modern Batman'ın…
Badem cumhuriyeti sayesinde ortaçağ karanlığına sürüklendiği anlatılıyor.
*
"İleri demokrasi"de gide gide…
İşte böyle "ileri" gidiliyor!
a45UyF587661-151207115506 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2015/12/07 12:10 1 39 undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com
Halktan kopan iktidarlar toplumun nabzini elinden kacirir ve korlesirler!
Bu korlesme Tunus ta oldugu gibi diktatorlerin kendilerini en guclu saydiklari sirada rejimin sonunu getirir.
Iran da Sah (Riza Pehlevi), Romanya da Cavusesku da halkin tepkilerini hic onemsemedikleri sirada devrilmislerdi
Derya SAZAK
Nu man Ibnu Besir radiyallahu anhuma anlatiyor : Resulullah
( Aleyhissalatu vesselam ) buyurdular ki :
Cehennemliklerin azab cihetiyle en hafif olani , ayaginda atesten bir nali...n ve nalin bagi olan kimsedir ki , ayagindakiler sebebiyle , tipki tencerenin kaynamasi gibi , basinda dimagi kaynar. Oyle tahammulfersa bir azam duyar ki , azabca insanlarin en hafifi oldugu halde , kendinden siddetli azab ceken olmadigini zanneder
( Buhari - Muslim - Tirmizi )
Cehennemle ilgili hadis. Sahihmis bilenler denetlesin.
Iran Mektuplari ndan
Eger bir prens, uyruklarini mutlu yasatmak bir yana, onlari bunaltmak ve yok etmek isterse, itaat gerekcesi ortadan kalkar.
Hicbir sey uyruklari baglamaz, hicbir sey onlari prense baglamaz.
Dogal ozgurluklerine geri donerler.
Ingilizler, hicbir sinirsiz gucun mesru olamayacagini, zira bu tip guclerin kaynaginin asla mesru olamayacagini iddia ediyorlar.
Zira diyorlar, bir baskasina kendi uzerimizde, bizim sahip oldugumuz gucten daha buyuk bir guc veremeyiz.
Bizim kendi uzerimizde sinirsiz bir gucumuz yok.
Ornegin, kendi canimizi alamayiz.
O halde diye bagliyorlar, dunyada kimse boyle bir guce sahip degildir.
Montesquieu- nun Iran Mektuplari ndan
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder