4 Kasım 2016 Cuma

Ahmet Kılıçaslan Aytar : SEÇİME BİRKAÇ GÜN KALA, ABD'de iç savaş! Trump yanlıları silahlanıyor

Ahmet Kılıçaslan Aytar : SEÇİME BİRKAÇ GÜN KALA

ABD'de iç savaş! Trump yanlıları silahlanıyor.

Bu iki haberi peş peşe vereyim.
Amerika da rahat değil.
Dünya rahat değil.
Film kopacak.
Bize çok akıllı liderler lazım.
Her ayranım var diyene hıyar olmayacak adamlar lazım.
Ama yok, bahtsız bir zamandayız.
Halkımızın tercihleri ve o engin sağduyusu da olabilecek en kabız halinde zamanında.
Doğrusu moku yedik diye düşünüyorum.
Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      


Ahmet Kılıçaslan Aytar : SEÇİME BİRKAÇ GÜN KALA

Amerikalılar, Salı günü sadece başkanlarını değil, Temsilciler Meclisi ve Senato'nun üçte birini de yenilemeye hazırlanıyor.

Temsilciler Meclisinde Cumhuriyetçi ağırlığının değişmeyeceği kesindir, Senato'da ise Demokratların beş sandalyeyi geri almaları halinde çoğunluk sağlayabilecekleri öngörülüyor.

*

Seçim; ABD'nin nasıl bir ülke olacağı kadar dünya siyasetindeki oynayacağı rolü de belirleyecek olmasıyla herkesi yakından ilgilendiriyor.

Kampanya sürecinde partilerin başkan adaylarının kullandıkları dil ve uslub, adayların birbirine tezat iki gelecek vizyonu sunmaları dünyanın her yerinde dikkatle izleniyor...

*

Birkaç hafta önce Başkan adayı H.Clinton ve Demokratik Parti, Cumhuriyetçi aday Trump'ın seçimlere hile karıştığına ilişkin suçlamalarını öfkeyle kınamış,

Bu tür suçlamaların ABD demokrasisi ve seçimlerinin bozulmamış karakterine yönelik yurtsever olmayan bir hakaret olduğunu iddia etmişlerdi.

Şimdi seçime günler kala Federal Soruşturma Bürosu'nu (FBI) kendilerine karşı seçimlere hile karıştırmaya çalışmakla suçluyorlar...

*

FBI, Ağustos 2015'te Demokrat başkan adayı H.Clinton'ın, 2009-2013'ü kapsayan Dışişleri Bakanlığı döneminde;

Usulsüz olarak kendi özel hesabından yaptığı resmi yazışmalarda olası bir güvenlik açığını araştırmak gerekçesiyle soruşturma başlatmıştı.

Buna göre Dışişleri Bakanı H.Clinton, devletin güvenlikli bir sunucusunu kullanmak yerine devlete ait bir makinede iz bırakmadan interneti kullanabilmek için evine özel bir sunucu yerleştirmiş,

İşini bitirdikten sonra bu düzeneğin neden kurulduğunun anlaşılmaması için sunucuyu temizletmişti.

FBI, özel sunucunun Dışişleri Bakanlığı sunucusunun güvenliğine sahip olmadığını tesbit etti.

H.Clinton sadece bir güvenlik ihlâli yapmıştı ve FBI; "Aşırı dikkatsiz" teşhisi koyduğu Clinton'ın yargılanmasına gerek görmemişti...

*

29 Ekim'de FBI, bu kez H.Clinton'ın, kişisel elektronik posta hesabı üzerinden devlete ait gizli bilgiler içeren yazışmalarında bazı bilgilere ulaşıldığı gerekçesiyle yeniden soruşturma açtı.

Buna göre, eski Kongre üyesi Anthony Weiner'in bilgisayarına el koyulmuş, bilgisayarda Dışişleri Bakanı H.Clinton'dan gönderilmiş elektronik postalar bulunmuştu.

A.Weiner, H.Clinton'ın Özel Kalemi H.Abedin'in eski eşidir.

H.Abedin, Suudi Arabistan'da eğitim görmüş bir ABD vatandaşı.

Babası, düzenli olarak Müslüman Kardeşlerin görüşlerini üreten bir yayını,

Annesi, ​Mısır eski​Cumhurbaşkanı M. Mursi'nin eşiyle birlikte çalıştıktan sonra, şimdi cemaatçi Suudi kadınlar derneğini yönetmektedir.

Bugün H.Abedin; Clinton'un kampanyasını yöneten, Suudi Arabistan'ın Kongredeki lobicisi J.Podesta'nın yanında önemli bir görevdedir...

*

FBI'ın bakış açısıyla CIA'nın politikası ne olursa olsun cihatçı örgütlere verilen her türlü destek suçtur.

Dünyadaki cihatçı önderlerin tamamı ya Müslüman Kardeşler cemaatinden ya da Nakşibendi tarikatındandır.

FBI'ın H.Clinton'un özel elektronik postalarına ilişkin soruşturmayı yeniden başlatması, güvenlik sorunlarına değil,

Ama vatana ihanete kadar varabilecek entrikalara yönelik bir hamle olarak görüldü ve ortalık karıştı...

Şimdi Amerikalılar H.Clinton'un Suudi Arabistan ve Müslüman Kardeşler ile ilişkilerine dair daha çok şey bilmek istiyor...

*

Başkan B.Obama, kamuoyu yoklamalarında daralan oy farkı ve sonucun belirsizliğiyle birlikte,

FBI 'ın, partilisi H.Clinton hakkında ikinci kez soruşturma açmasına tepki gösteriyor.

"Ona güveniyorum. Onun doğruluğundan emin olmasam, desteklemezdim" diyerek Clinton'a güvendiğinin altını çiziyor.

"Eksik bilgiler üzerinden çalışma yürütmüyoruz. Sızıntılar üzerinden çalışma yürütmüyoruz. Somut kararlar üzerinden çalışma yürütüyoruz" diyor...

*

Ne ki, yeni bir soruşturmanın yürütüldüğü bilgisini veren FBI açıklaması,

Esasen ABD devlet aygıtı içindeki uzun süredir içten içe kaynayan gerilimlerin, şiddetli çatışmaların üzerindeki örtüyü kaldırmıştır.

ABD siyasi sistemi, FBI'ın eşi görülmemiş müdahalesiyle kargaşaya sürüklenmiştir...

*

Bu seçim ABD demokrasisinin gerçek yüzünü gösteriyor.

Her iki parti de Amerikalıların asıl kaygılarının üzerinde herhangi bir politika öneremezken;

Çamur atma, skandal tellallığı; savaşın, toplumsal eşitsizliğin ve demokratik haklara yönelik saldırıların üstünü örtmekte kullanılmıştır.

*

Şimdi seçimleri hangi aday kazanırsa kazansın, sistemin krizinde hiçbir şeyin çözülmeyeceği düşünülüyor.

Trump'ın zaferi, on milyonlarca insan tarafından kendilerine karşı bir savaş ilanı;

Clinton'ın elde edeceği bir zafer ise statükonun bir devamı olarak görülmeyi bekliyor...

*

ABD ve dünya kapitalizminin tarihsel krizinden, karmaşık siyasal, toplumsal ve ekonomik süreçlerin karşılıklı etkileşiminden kaynaklanan,

Devlet içindeki şiddetli çatışmaların hafiflemeyeceği öngörülüyor.

Yaşanan büyük ekonomik krizin ve daha fazla servetin zenginlere aktarılmasının eşlik ettiği kesintisiz ve sürekli yayılan savaşla geçen 15 yıl;

Yalnızca, ordu ve istihbarat derin devletinin gücünü arttırmış ve ABD'deki kapitalist egemenliğin anayasal çerçevesini daha da aşındırmıştır.

*

Seçime bir kaç gün kala, ABD'de toplumsal kutuplaşma artıyor, jeopolitik çatışmalar yoğunlaşıyor ve demokrasinin temelleri ölümcül şekilde aşınıyor...

5.11.2016.



ABD'de iç savaş! Trump yanlıları silahlanıyor

ABD seçimlerine 5 gün kala, Trump destekçisi olan ve kendilerini 'Yemininden Dönmeyenler' olarak niteleyen grup 'seçimde hile' söylentilerinin ardından silahlı eğitimler yapıyor.

03 Kasım 2016, 23:25

Amerika'da kendilerini 'Yemininden Dönmeyenler' olarak tanıtan Trump destekçisi silahlı bir grup 'seçimlerde hile' tartışmalarının ardından askeri eğitimler düzenlediklerini duyurdu.

Silahlı grup ilk atışı kendilerinin yapmayacağını ancak her olasılığa hazır olduklarını duyurdu. Reuters'in haberine göre, silahlı grup, Meksika sınırına duvar öreceğini ve Müslümanların ülkeye alınmayacağını vaat eden Trump'a büyük destek veriyor. Grup üyeleri, seçimde hile yapılacağı iddialarıyla ilgili takipte olacaklarını belirterek, üyelerine oylamaları takip etme çağrısında da bulundu.

Amerika'da bu yıl düzenlenecek seçimlerde çok farklı kesimlerden eylemler ve gösteriler düzenlendi. Ancak 2016 seçim tartışmalarında ilk kez gövde gösterileri, ırk, din, etnik köken, göçmenlik ve cinsel kimlik gibi konular yoğun olarak tartışıldı.

Amerika'nın çalkantılı bir dönemden geçtiğini söyleyen birçok kişiye göre protestolara şiddet karışması an meselesi olarak görülüyor. Destekçileri ve karşıtları son aylarda Trump'ın düzenlediği birçok etkinlikte karşı karşıya gelmişti. Trump'ın bazen yüzleşme ve çekişmeleri körüklediği de gözlenmişti. Hatta Trump, adaylığı tehlikeye düşerse ayaklanma çıkacağı uyarısında dahi bulunmuştu.

http://www.yeniakit.com.tr/haber/abdde-ic-savas-trump-yanlilari-silahlaniyor-230501.html

 
a45UyF587661-161104212526 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2016/11/04  22:29 4  58  aciksayfa@yahoogroups.com


 



--

Unut ki, affetmek zorunda kalmayasin.

Ebner – eschenbach

Tahrim Suresi 1.
-5.Ayeler:

Ey Peygamber!
Eslerinin rizasini gozeterek Allah in sana helal kildigi seyi nicin kendine haram ediyorsun? Allah cok bagislayan, cok esirgeyendir.
Allah, (gerektiginde) yeminlerinizi bozmanizi size mesru kilmistir.
Sizin yardimciniz Allah tir.
O, bilendir, hikmet sahibidir.
Peygamber, eslerinden birine gizlice bir soz soylemisti.
Fakat esi, o sozu baskalarina haber verip Allah da bunu Peygamber e aciklayinca, Peygamber bir kismini bildirmis, bir kismindan da vazgecmisti.
Peygamber bunu ona haber verince esi:
Bunu sana kim bildirdi? dedi.
Peygamber:
Bilen, her seyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi.
Eger ikiniz# de Allah a tevbe ederseniz, (yerinde olur).
Cunku kalpleriniz sapmisti.
Ve eger Peygamber e karsi birbirinize arka cikarsaniz bilesiniz ki onun dostu ve yardimcisi Allah, Cebrail ve muminlerin iyileridir.
Bunlarin ardindan melekler de (ona) yardimcidir.
Eger o sizi bosarsa Rabbi ona, sizden daha iyi, kendini Allah a veren, inanan, sebatla itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruc tutan, dul ve bakire esler verebilir. ******

Kur an-i Kerim in bazi ayetlerine iliskin mazeretler:
1- Bu ayetler yanlis tercume edilmis!
2- Bu ayetler yanlis anlasilmaya musait yani herkes anlayamaz!
3- Bu ayetler zaman asimina ugradi yani bugun gecersiz!
4- Bu ayetler cag disi yani Islam da reform yapilmasi lazim!
5- Bu ayetlere iman etmek imkansiz ama yine de ben bir muslumanim!

Mazeretlerin Cevaplari:

1- Diyanet Vakfi Meali ni, konularinda uzman Ilahiyatci Heyet hazirladi. En cok itibar edilen meal. Heyetteki herkesin yanlis tercume yapmasi imkansiz. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
2- Kur an-i Kerim i herkesin anlayabilecegine dair ayetler var* ve zaten bu sebeple indirilmis . Tersi ise adaletsizlik olur cunku herkesin anlayamayacagi ve yanlis anlasilmaya musait bir kutsal kitap gondermek Allah a yakismaz. Bir sakinca da sudur; Muslumanlara siz Kur an i anlamazsiniz, sadece biz anlariz diyen ruhban sinifi olusur ki Islam da ruhbanlik haramdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
3- Kur an in, kiyamete kadar , cihansumul(evrensel) yani her zaman ve her yerde hukmunun gecerli olduguna inanmak farzdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
4- Allah 21. yuzyilin hayat sartlarini ve yasam bicimini ezelden beri bildigine gore Allah in bu durumu hesaba katmadigi ni iddia etmek Allah a karsi cok buyuk bir iftiradir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
5- Bu ayetlere iman etmeyenin adi Musluman degil Kafir dir.** Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.

*Bakiniz: Nahl Suresi 89. Ayet, Enam Suresi 38. Ayet, Maide Suresi 15. Ayet, Hac Suresi 16. Ayet.
**Bakiniz: Bakara Suresi 85. Ayet ve Maide Suresi 44. Ayet.
******Tefsir ve Hadis kitaplarinda anlatildigina gore:
Muhammed bir gun karilarindan Hafsa nin odasina girer.
Odada Hafsa degil, Marya bulunmaktadir.
O sirada Hafsa, babasinin evine gitmis.
Muhammed ve Marya, Hafsa nin yataginda birlesirler.
Tam o sirada Hafsa iceri girer.
Muhammed henuz isini bitirmemistir.
Hafsa ya biraz beklemesini soyler;
bazi aciklamalarda bulunacaktir ona.
Sonunda Hafsa, kendisini tutamaz soyle konusur:
Nasil istir bu? Bir kole ile benim gunumde ve benim yatagimda birlesiyorsun? Peygamber kendisine bir mujdesi oldugunu soyler ve hemen ekler:
Kendisinden sonra Ebu Bekir, daha sonra da babasi Omer halife olacaktir.
Ne var ki Hafsa hic de orali olmayacak, tepkisini surdurecektir.
Peygamber bu kez yemin verir:
Vallahi billahi bir daha onunla beraber olmayacagim, ama sen de olayi kimseye soyleme. Ne var ki, Muhammed Marya yi bir turlu unutamamaktadir.
Imdadina Tahrim Suresi 1.-5.Ayetler Yetisir.

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -6-

Hepimizin icinde yasadigi dunyada, bir yonu ile gerceklik gozlerimizin onundedir. Onu goruruz, hissederiz, dokunuruz, tadariz ve cesitli algi organlarimizla bazen keyfini cikarir, bazen verdigi acilara katlanmak zorunda kaliriz. Peki, organlarimizla hissettigimiz dunya gercek midir? Neden sadece kendimizi one cikarir ve gercekligi kendi algimiza gore tarif etmeye calisiriz? Bir yarasa, bir balina veya bir bakterinin gerceklik algisi bizimkinden daha dogru olamaz mi? Duyu organlarimizin otesine gecerek, gerceklik hakkinda farkli yontemlerle yorumlar getiremez miyiz?

Yuvarlak bir fanus icinde yasayan bir japon baliginin gerceklik goruntusu bizimkinden farklidir. Peki, biz gercekligin dogru ve bozulmamis resmine bakip bakmadigimiz nasil bilecegiz? Biz de gorusumuzu bozan dev bir akvaryumun icinde olabilir miyiz? Japon baliginin gerceklik algisi bizimkinden farklidir ama bizimkinin daha gercek oldugundan emin miyiz?

Japon baligi kendince gozlemlere yaparak akvaryumun disindaki nesnelerin devinimlerini yoneten bilimsel yasalari formule edebilir. Ornegin, bizim duz bir cizgide ozgurce devindigini gordugumuz nesne, bozunum nedeniyle balik tarafindan egik bir cizgide hareket ediyormus gibi gozlemlenebilir. Buna ragmen Japon baliginin bozulmus referans cercevesinde formule ettigi yasalar dogru olacaktir ve akvaryumun disindaki nesnelerin gelecekteki hareketlerini ongormesini olanakli kilacaktir. Onun yasalari, bizim cercevemiz icindeki yasalardan daha karma$ik olabilir, ama basitlik bir tercih meselesidir. Eger Japon baligi boyle bir kuram formule ederse, onun bakis acisini gercekligin resmi olarak kabul etmemiz gerekir.

Algilarimizin bize cok guvenilir gibi gorunmesine ragmen onlarin yetersizligi ve goreceligi acikca meydanda. Bu durum felsefede Platon un meshur magara benzetmesi ile ifade edilmistir:

Bazi insanlar karanlik bir magarada, dogduklari gunden beri magaranin kapisina arkalari donuk olarak oturmaya mahkumdurlar. Baslarini da arkaya ceviremeyen bu insanlar, magaranin kapisindan iceri giren isigin aydinlattigi karsi duvarda, kapinin onunden gecen baska insanlarin ve tasidiklari seylerin golgelerini izlemektedirler. Iclerinden biri kurtulur ve disari cikip golgelerin asil kaynagini gorur ve tekrar iceri girip gorduklerini anlatmaya baslar ama icerdekileri, duvarda gorduklerinin zahiri olduguna ve gercegin magaranin disinda cereyan etmekte olduguna inandirmasi imkansizdir.

Hadi magaradan cikalim ... ama nasil? Bir magaradan kurtulmak nisbeten kolay olabilir, ama surekli devinen, degisen bir evrendeki gerceklik maceramiz icin neye guvenebiliriz? Insanlar cesitli yontemlerle evrensel gercekligin resimlerini cekmeye calistilar. Batlamyus a gore evren kocaman bir kure gibiydi ve Dunya onu merkezinde duruyordu. Gerci, merkeze Gunes i koyan modeller de vardi ama Avrupa dusuncesinde, dinsel inanclarin da etkisiyle yuzyillarca Batlamyus ve Aristotales in gorusleri hakim oldu. Kopernik merkeze yeniden Gunes i getirdi ve onun fikirlerini Galileo gelistirdi. Dunya mi Gunes mi derken, ikisinin de merkezde olmadiginin anlasildigi gunumuze kadar geldik.

Bilimkurgu filmi Matrix de farkli bir gerceklik secenegi sunulur. Insan irki akilli bilgisayarlar tarafindan yaratilmis sanal bir gercekligin icinde oldugunu bilmeden yasarken, bilgisayarlar onlarin biyoelektrik enerjilerini (bu her ne demek ise?) emerler. Belki de bu cok zorlama bir senaryo degildir. Bir tur bilgisayar tarafindan yaratilmis bir pembe dizinin karakterlerinden biri olmadigimizi nasil bilecegiz? Eger bazi uzaylilar bizi bu tur bir sanal gerceklik icinde yasatsalar ve kendi icinde tutarli yasalar uygulasalardi, bizim sanal olanin otesinde bir baska gerceklik oldugunu anlamamizin hicbir yolu olamazdi. Uzaylilar distan bakarak neyin gercek, neyin sanal oldugunu bilebilirdi. Ancak sanal dunyanin icinde yasayan varliklar, tipki bizler gibi, kendi dunyalarini disardan goremiyorlarsa, gerceklik resimlerinden kuskulanmalari icin bir sebep yoktur. Bu, her birimizin bir baskasinin ruyasina ait birer hayal oldugunu soyleyen dusuncenin cagdas uyarlamasidir.

Belki de bu yuzden Buddha, her insanin gercekligi kendisinin deneyimlemesi gerektigini tavsiye etmistir. Toltek yerlileri gibi kulturlerde dunyasal varolusun bir ruya oldugu savunulur. Hatta bazilari bilgiye karsi cikar ve bilgi nin her tur supheden arinmis hakikat algilamasini bozdugunu iddia ederler. Bu durum sanki Matrix filminde, arkadaslarina ihanet eden adamin durumu gibidir. Adam, kendisinin bir sanal dunyada yasatildigini anlamistir. Ama sanal dunya gercek dunyadan daha guzel oldugundan, orda yasamayi tercih eder ve konusur: Bunca yildan sonra sunu anlamis bulunuyorum: cehalet mutluluktur!

Gercek ve sanal dunya tartismalari beni farkli bir sonuca goturuyor: Gorunenden veya kuramdan bagimsiz bir gerceklik kavrami yoktur.

Cok iddiali bir cumle gibi gorunmekte ama sanirim Dr Hawking sunu anlatmak istiyor. Ister gercek diyelim, ister sanal olarak kabul edelim; gordugumuz, algiladigimiz ve kuramlarini gelistirdigimiz seyler kendi gercekligimizin bir parcasidir. Devam edelim.
realizm

Gercek bir resim gibi gorunuyor, degil mi? Oysa bu hiper gerceklik denen sanat akimina uygun olarak, kursun kalem ile cizilen bir resim.

Biz, modele dayali gerceklik dedigimiz bir gorusu kabul edecegiz. Buna gore, bir fizik kurami -genellikle matematiksel dogasi olan- bir modeldir ve ayni zamanda modelin unsurlarini gozlemle bagdastiran bir kurallar dizisidir. Bu gorus bize cagdas bilimi yorumlayabilecegimiz bir cerceve saglar. Felsefeciler, Platon dan bu yana yillar boyunca gercekligin dogasi uzerine tartistilar. Kla$ik bilim, ozellikleri belirli gercek bir dis dunyanin varoldugu ve bu ozelliklerin gozlemleyenin algisindan bagimsiz oldugu inancina dayanir. Kla$ik bilime gore, belirli nesneler vardir; bunlar hiz ve kutle gibi, degerleri iyi tanimlanmis fiziksel ozelliklere sahiptir. Bu bakis acisina gore, kuramlarimiz bu nesneleri ve ozelliklerini aciklama girisimidir; olcumlerimiz ve algilarimiz da onlara karsilik gelir. Hem gozlemci hem de gozlenen, nesnel bir varligi olan bir dunyanin parcasidir ve onlarin arasindaki ayrim ozel bir onem tasimaz. Bir baska deyisle, park alanindaki bir yer icin kavga eden insanlar gordugunuzde, orda gercekten park yeri icin kavga eden insanlar var demektir. Bunu izleyen butun gozlemciler ayni niteliklerin olcumlerini yapacaktir ve kendilerini gozlemleyen olsun ya da olmasin, kavga eden insanlar bu niteliklere sahip olacaktir. Felsefede bu inanca gercekcilik denir.

Basit fakat onemli dusunceler bunlar. Oncelikle, dis dunyanin yorumlanmasina gorelilik kuramlarini ve kuantum fizigini katmadan, kla$ik fizigin olculeri icinde baktigimda, dis dunya nesnel bir gercekliktir. Birileri sinemanin onunde kavga ediyorsa, kavga ediyorlardir ve ben o anda olay gozlem ufkundayimdir. Uzerime dogru gelen bir kamyon goruyorsam kacmam gerekir. Bu kadar basit.

Daha genele uyarladigimda, insanlar Pluton cuce gezegeninin varligini kesfetmeden once de Pluton ordaydi ve en buyuk uydusu Charon ve digerleri ile birlikte devinimini surduruyordu. Insan turu ortaya cikmadan on milyonlarca yil once dinozorlar dunyamizda yasadilar ve izlerini biraktilar. Varolmak, av pesinde kosmak icin bizim onlari gozlemlememize muhtac degillerdi. Sanirim buraya kadar bir sorun yok. Fakat kuantum fizigine girince her sey degismeye basliyor.

Gercekcilik cekici bir bakis acisi olarak gorunse de, cagdas fizik hakkinda bildiklerimiz bu gorusu savunmamizi oldukca guclestiriyor.

Ornegin, doganin farkli bir tanimlamasini veren kuantum fiziginin ilkelerine gore, bir parcacigin nicelikleri bir gozlemci tarafindan olculunceye kadar ne belirli bir konumu vardir ne de belirli bir hizi. Bu nedenle yapilan olcumlerin kesin bir sonuc verecegini soylemek dogru degildir, cunku olculmus olan nicelik, sadece olcum anindaki degeri gosterir. Aslinda bazi durumlarda nesnelerin kendi baslarina bir varliklari dahi yoktur, yalnizca bir toplulugun parcasi olarak vardirlar. Ve eger holografik ilke dedigimiz kuram dogruysa, biz ve bizim dort boyutlu dunyamiz cok daha buyuk, bes boyutlu uzay-zamanin sinirinda bir golge olabilir. Bu durumda bizim evrendeki konumumuz fanus icindeki Japon baliginin konumu ile benzerdir.

Kati gercekcilere gore, gercekligi temsil eden bilimsel kuramlarin kaniti onlarin basarilarinda gizlidir.

Evet, bu saptamayi fizikci Richard Feynman da yapmistir. Bilimin en buyuk kaniti onun basarisidir. Gerceklik uzerine binlerce tartismaya girisebiliriz ama bilimsel kuramlarin dogru oldugu sirasinda atom bombasi ile, sirasinda rontgen cihazi ile ve sirasinda Mars yuzeyine gozlem araci indirilerek reel bir sekilde kanitlanmistir. Su an, miniklerin dunyasi ile, bizim uzay-zamanimizin ve makro kozmosun kuramlari kuramlari arasinda ciddi yorum farkliliklari olsa da, bu durum zamanla asilabilir ve gercekligin daha farkli bir tanimi yapilabilir.

Ancak farkli kuramlar ayni fenomeni bambaska kavramsal cerceveler kullanarak basariyla tanimlayabilir. Aslinda, basarili oldugu kanitlanmis pek cok kuram, yerlerini gercekligin tumuyle yeni kavramlarini temel alan ayni olcude basarili baska kuramlara birakmistir.

Yaygin olarak, gercekciligi kabul etmeyenlere gercekcilik karsiti denilmistir. Gercekcilik karsitlari deneysel bilgi ile kuramsal bilgi arasinda ayrim oldugunu varsayarlar. Tipik olarak gozlem ve deneyim anlamli oldugunu, ancak kuramlarin yararli araclardan baska bir sey olmadigini ve gozlemlenen fenomene dair derin bir hakikati temsil etmedigini savunurlar. Hatta gercekcilik karsitlari bilimin gozlemlenebilir seylerle sinirlanmasini istemislerdir.

Bunun bir adim otesi ise, tum seylerin aslinda sadece zihnimizde varoldugunu one surmekle sonuclanir ki, dogrusu, kendi adima ben asla boyle bir seyi kabul etmem. Yorumlari her ne kadar farkli olsa dahi dis dunyanin nesnel gercekligine inanirim ve onu kismen benimle iliskili, ama buyuk oranda bana hic muhtac olmayan bir iliskiler butunu olarak kabul ederim. Herhangi bir kaya parcasi benim zihnimin eseri olamaz. Ben onu bilsem de bilmesem de toplam gercekligin bir parcasidir ve benden bagimsiz olarak vardir. Kendimi bu ekole daha yakin buldugumu soyleyebilirim. Peki, bu gercek tartismalarinda farkli bir yaklasim sergilenemez mi? Seyler var midir yok mudur diye tartismak yerine, daha elastik bir goruse ulasamaz miyiz? Dr Hawking bir cozum yolu oneriyor.

Modele dayali gercekcilik dusuncenin gercekci ve gerceklik karsiti ekolleri arasindaki butun bu tartismalari devre disi birakabilir. Modele dayali gercekcilige gore, modelin gercek olup olmadigini sorgulamak anlamsizdir. Sadece gozlemle uyusup uyusmadigi onem tasir. Gozlemle uyusan iki modelimiz varsa; Japon baliginin gordugu goruntu ve bizim gordugumuz goruntu gibi, birinin digerinden daha gercek oldugu soylenemez. Incelenmekte olan duruma daha uygun olan hangisi ise o kullanilir. Ornegin, akvaryumun icindeki biri icin Japon baliginin gordugu resim kullanisli olabilir. Ama akvaryumun disindakiler icin yeryuzundeki bir akvaryumun cercevesi ile uzaktaki bir galakside olanlari tanimlamak cok $ikintili olurdu; ozellikle de Dunya Gunes in ve kendi ekseninin etrafinda donerken akvaryum da onunla devinecegi icin.

Bilim icin modeller yaptigimiz gibi, gundelik hayatlarimizda da modeller yapariz. Modele dayali gercekcilik sadece bilimsel modellere degil, hepimizin gundelik hayati anlayabilmek ve yorumlayabilmek icin yarattigi zihinsel bilinc ve bilincalti modellere de uygulanir. Gozlemciyi -bizi- duyusal sureclerimiz ile dusunme ve idrak bicimlerimiz tarafindan yaratilan dunya algimizdan ayri tutmanin hicbir yolu yoktur. Algimiz -ve dolayisiyla kuramlarimizin dayanagi olan gozlemlerimiz- dogrudan degildir. Daha ziyade, bir tur mercek tarafindan, insan beyninin yorumlayici yapisi tarafindan sekillendirilir.

Iste bunlar, kesinlikle katildigim dusunceler. Herhangi bir seye baktigimizda asla onun gercekligini goremeyiz, sadece duyu organlarimiz araciligi ile beynimizde olusan bir modeli goruruz. Hatta daha ileri giderek sunu savunacagim; belki -bizler de dahil olmak uzere- hicbir seyin algidan bagimsiz saf bir gercekligi yoktur. (Platon bunu duysa beni dovebilirdi.) Bu anlamda, dogada tum algilardan bagimsiz bir gerceklik aramak bosuna olabilir. Sadece algi organlarimiz ile olusturdugumuz model gercektir, demiyorum. Gercekligin tek ve degismez bir dogasi olmadigini, farkli yasam formlarinin algi seviyelerine gore algilanan goruntuleri oldugunu savunuyorum. Dr Hawkin, gorme uzerine sunlari yazmis:

Modele dayali gerceklik, bizim nesneleri algilayis bicimimizle uyumludur. Gorme surecinde beynimiz optik sinirlerden bir dizi sinyal alir. Bu sinyaller televizyonda gorduklerimize benzer goruntulerden olusmazlar. Optik sinirin retinaya baglandigi yerde kor bir nokta vardir ve gormenin gerceklestigi yer, retinanin merkezinde 1 derecelik bir gorus acisina ve kolunuzu uzatip baktiginizda basparmaginizin eni kadar bir genislige sahip, daracik bir alandir. Yani beyne gonderilen ham veriler , ortasinda bir delik bulunan bulanik bir resme benzer. Neyse ki beynimiz her iki gozden gelen girdileri birlestirir, cevrenin gorsel ozelliklerini ekleyerek olusturdugu varsayimla bosluklari doldurur. Dahasi, retinadan gelen iki boyutlu veriler dizisini okur ve bundan uc boyutlu bir uzay izlenimi yaratir. Bir baska deyisle beyin zihinsel bir resim veya model yaratir. Birisi bir sandalye goruyorum dediginde bu sadece, o kisinin sandalyenin yaydigi isigi zihinsel bir goruntu veya model olusturmak icin kullandigi anlamina gelir.

Yeterince acik. Asla gercek bir sandalye goruntusune sahip olamayiz ama bu bizim bir sandalye uretmemize engel olmaz. Cunku, sandalye yapimi icin kullanacagimiz civi, tahta, keser, cekic vs nesneler de ayni modelleme yolu ile olusturulduklarindan birbirlerine uyum saglarlar ve boylece yuzlerce sandalye uretebiliriz. Onlari uretebilmek icin dogalarinin tam olarak ne oldugunu bilmemize gerek yok. Eger buna gereksinimimiz olsaydi ne bir TV ne de bir araba uretebilirdik. Bir anlamda, bizler de baska seylerin modelleriyiz. Biz nasil bir leoparin zihnimizde modelini olustuyorsak, o da ayni sekilde kendi zihninde bizim bir modelimizi olusturur. Sansimiz varsa bize dokunmaz ve yoluna devam eder. Peki, seyler var olmak icin bizim algilamamiza muhtac midirlar? (Soruyu Newton fizigi baglaminda soruyorum.)

Modele dayali gercekciligin cozdugu veya en azindan savusturdugu bir baska sorun, varolusun anlamidir. Odadaki masanin ben disari ciktigimda ve onu goremedigimde hala orada olup olmadigini nasil bilebilirim? Odayi terk ettigimizde masanin kayboldugu ve geri dondugumuzde ayni konumda yeniden belirdigi bir model olusturulabilir. Ancak bu tuhaf bir model olacaktir. Biz odada yokken bir sey olsa, ornegin tavan cokse ne olur? Odadan ciktigimda masanin kayboldugunu soyleyen modeli temel alirsam, odaya geri dondugumde tavanin yikintisi altinda tekrar beliren masayi nasil aciklayabilirim? Masanin biz odadan ciktigimizda da yerinde kaldigi model daha yalindir ve gozlemlerimizle uyusur. Istenilebilecek olan da budur.

Soyle bir sorgulama yapmak da mumkun. Eger masa benim gozlemime gore varlik bulan bir seyse ve ben odadan ciktigimda, odaya bir baskasi girerse, masa bana gore yok olmak, ama giren kisiye gore var olmak zorundadir. Boylesine zorlamali yorumlara sapmaktansa, masanin ben orda yokken de sessizce bekledigine inanmak sanirim dogaya daha uygundur.

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo LiteCoin URL:   LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU

NameCoin URL       :  N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL     :  6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL        :  1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD

PeerCoin URL         :  PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder