KEYKAVUS'TAN GAGAVUZA: GAGAVUZ TÜRKLERİNİN HRİSTİYANLAŞMA HİKAYESİ
Sultan II. İzzeddin Keykavus başkent Konya'nın yanı sıra Kubadabad sarayında ve Antalya'da yaşamıştır (1260). Sultan Moğollarla yaptığı antlaşmayı güvence sayarak kendini garanti altında hissetmiş ve eski eğlence hayatına tekrar dönüş yapmıştır. Devletin içine düştüğü borç batağı ve Moğollara yıllık ödenmesi gereken vergileri bir kenara bırakarak çevresindeki eğlence gruplarıyla gününü gün etme yoluna gitmiştir. Sultan o sıralarda beylerbeyliğine gelen dayısı olan Kondistabl Rumi'nin etkisi altında kalmıştı. Sultan II. İzzeddin Keykavus'un ikamet ettiği başkent Konya'da devlet adamları ve halkın devlet işlerine yönelik baskıları olduğu için Kondistabl ve etrafındaki eğlence grupları daha rahat hareket edebilmek için onu Antalya ile Konya arasında Beyşehir gölü yakınlarında bulunan Kubadabad sarayına gitmeye ikna etmişlerdi. Sultan hükümdarlığının son dönemlerini burada geçirmişti.
1261'de değerli armağanlarla Hülagu'ya gitmek üzere yola çıkan Sultan Alıncak Noyan'ın kalabalık bir ordu ile Türkiye sınırlarını aşarak Aksaray'a yöneldiği haberini alınca ülkenin savunmasını kumandanlarına bırakarak Antalya'ya gitti. Konya üzerine yürüyen Moğol ordusu Altunaba kervansarayı civarında Selçuklu ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı.
Moğollarla hiçbir şekilde uzlaşmaya varamayacağını anlayan Sultan çaresiz kalmıştı. Sultan Moğolları 1260 yılında Ayn-ı Calud'da kesin bir yenilgi ve bozguna uğratan ve daha sonra Mısır Türk Memlüklü tahtına oturan Baybars'ın yardımını sağlamak istiyordu.
Mısır Memlükleri hükümdarı Sultan Baybars II. İzzeddin Keykavus'un kardeşi IV. Rükneddin Kılıç Arslan ve onun desteklediği Moğollar tarafından sıkıştırıldığını Konya'yı bırakarak Antalya'ya kaçtığını ve çaresiz durumda olduğu haberini almıştı. Sultan Baybars bu haberi alır almaz Sultan II. İzzeddin Keykavus'un yanına Emir Saifüddin el-Kürzi ve Kadı Asilüddin Kavaca İmam isminde iki elçi göndermişti. Elçiler Sultan Baybars'ın II. İzzeddin Keykavus'u Mısır'a kendi yanına davet ettiğini daha sonra ülkesini geri alarak tekrar hükümdar olma konusunda ona elinden gelen her türlü yardımı yapacağını bildirmişlerdi. II. İzzeddin Keykavus bu davete rağmen Mısır'a gitmemişti. 1262 yılında yakın aile bireyleri ve emirleriyle birlikte Antalya'dan bir gemiye binerek İstanbul'a eski dostu İmparator Mikhail Paleologos'a sığındı.
Moğol baskısından korkan Bizans 1262 yılında destek olduğu ve koruma altına aldığı II. İzzeddin Keykavus'u hapsederek yanındakilere işkence etmişti. Daha sonra II. İzzeddin Keykavus ile birlikte Balkanlara geçen Türkmen toplulukları Balkanlarda Türk İslam kültürünün ilk temsilcileri olmuşlardır (1263). II. İzzeddin Keykavus ile Dobruca'ya göç eden Türkler o bölgeye daha önce yerleşmiş olan diğer Türklerle birleşerek önderleri olan "Keykavus" isminden dolayı Gagauz ismini almışlardır. Gagauzlar daha sonra Hristiyanlaşmışlardır. Ancak II. İzzeddin Keykavus'un ardından Sarı Saltuk ile göçen Türklerin bir kısmı inançlarını koruyarak Balkanlara yayılmışlardır. Sarı Saltuk Balkanlara Babailerin inançlarını taşımış ve bu gün Balkanlardaki Alevi ve Bektaşi toplulukların temelini atmıştır.
II. İzzedin Keykavus'un Bizans'ta kalan oğulları Müslüman olarak yaşadılarsa da torunları Hristiyan olmuş böylece Selçuklu hanedanının bir kolu ilk defa Hristiyanlığı kabul etmiştir. II. İzzeddin Keykavus'un Karaferia'da kalan oğlu ve torunları Müslüman olarak yaşamış ve aynı yerde ölmüşlerdir. Onların çocukları Selanik'e taşındıktan sonra Bizans imparatorunun emri ile vaftiz edilmiş Hristiyan yapılmışlardır. II. İzzeddin Keykavus'un Bizans'ta kalan torunları "Sultan Paleologos" ismiyle adlandırılmışlardır. Sultan Paleologos ailesi 14.yy.da Yunanistan'ın Vardar nehrinin batı kesiminde Veria bölgesine yerleştirilmişlerdir. Veria bölgesi halkı bu kişileri sultanın oğulları olarak tanımışlardır. II. İzzeddin Keykavus'un torunları olan Georgios Lizikos ve Michail Lizikos Bizans'ın önemli komutanlıklarına getirilmişlerdir. Diğer torunları da toprak sahibi asiller olarak yaşamışlardır.
Kaynak: TEKİNOĞLU H. Selçuklu Tarihi Kamer Yayınları İstanbul ss.324-326 2017
- - - - - - - - - - - - -a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Bizim devlet idaresinde takip ettigimiz prensipleri gokten indigi sanilan kitaplarin dogmalariyla asla bir tutmamalidir.
Biz ilhamlarimizi gokten ve gaipten degil dogrudan dogruya hayattan almis bulunuyoruz.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
137. SOFU BIR HUKUMDAR, BIR ULKE ICIN BELADIR
Ictenlikle sofu olan bir hukumdar, devlet icin cok tehlikeli bir baskandir. Cok cabuk inanma yetenegi, daralmis bir zekayi gosterir. Hukumdarin, kavminin yonetimine harcamasi gereken dikkat ve ozenini, sofuluk cogu kez yutar. Rahiplerinin telkinlerine boyun egmis oldugundan, boyle bir hukumdar, rahiplerin arzularinin oyuncagi, cekismelerinin nedeni, buyuk bir onem ve deger verdigi budalaliklarinin araci ve suc ortagi olur.
Dinin dunyaya yaptigi bagislarin en kotusu olarak; uyruklarinin esenligine calismak fikrini, vicdanlari kendilerini hukumdardan farkli dusunduren kimseleri baski altina almayi ve yok etmeyi kutsal bir gorev edinen sofu ve bagnaz hukumdarlari saymak gerekir. Bir imparatorlugun basindaki bir sofu, gazap halindeki ofkeli Allah'in yeryuzune verebilecegi en buyuk belalardan biridir. Safdil bir hukumdarin kulagini elinde tutan bagnaz ya da duzenbaz tek bir rahip (tek bir Ebulhuda Efendi, tek bir Rasputin), bir devleti alt ust edebilir ve dunyayi atese verebilir.
Hemen butun ulkelerdeki rahipler ve sofular, milletleri yonetecek olan genc hukumdar cocuklarinin ruh ve kalplerini egitmeye memur edilmistir. Bu ortamda egiticilerin hangi kultur isigi ve erdemi bulunabilir? Bunlari hangi cikarlar harekete gecirebilir?
Kendileri de hurafelerle dolu olduklarindan, ogrencilerine; hurafeyi en kutsal sey, yapacagi isi en kutsal gorev, bagnazligi, saldirganligi ve zulmu, gelecekteki nufuz ve yuceliginin gercek esaslari olarak ogretir. Bu tur egiticiler, hukumdar cocuklarini bir parti baskani, kiskirtici bir bagnaz, bir zorba yapmaya calisir. Bu yuzden, her seyden once insafi ve akli bogazlarlar. Onu dogruluga, acimaya ve anlayisa dusman bir duruma getirirler; gercegin kendisine ulasmasini ve nufuz etmesini yasaklarlar. Gercek yeteneklere karsi onlari dusmanlik agisiyla zehirlerler. Asagilanmaya deger yetenekler gelistirmek icin onu egip bukerler. Sozun kisasi; ondan, adalet, zulum, gercek onur ve san, gercek buyukluk hakkinda hicbir fikre sahip olmayan ve buyuk bir devleti iyi bir sekilde yonetmek icin gerekli isik ve erdemden yoksun bir ahmak sofu yaparlar.
Gunun birinde milyonlarca insanin mutluluguna ya da felaketine yol acacak bir cocugun egitiminin plani, ozetle iste bundan ibarettir.
- - - - - - - - - - - - -
Insanin azinlikta olmasi, tek kisilik bir azinlik olmasi bile, deli oldugu anlamina gelmiyordu.
Bir dogru vardi, bir de dogru olmayan dogruya sarildigin zaman, tum dunyayi karsina bile alsan, deli olmuyordun.
George Orwell1984
- - - - - - - - - - - - -
Incil en buyuk lanetin ta kendisi, kutsal hincin da ayrintili bir ozgecmisidir.
GREEN,RUTH HURMENCE (1915-1981) ABD'li yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder