3 Kasım 2019 Pazar

HULKİ CEVİZOĞLU : BİR SİYASİ GELENEK OLARAK İTTİHAT VE TERAKKİ

Doğrusu ben İttihat Terakki'yi ortaya çıkaran sebepleri bilmeden, anlamadan söz söylemenin doğru olmadığını söylüyor ve İttihat ve Terakki öncesi döneme bakmak gerektiğini belirtiyorum.
İttihat Terakki daha ortada yokken, padişah mutlak monark iken pek çok ağır yenilgi ve hezimetin yarattığı umutsuzluğu, arayışın farkında olmak gerekir.
Sonuçları itibariyle İttihat ve Terakki Hareketi yörüngesinden çıkmış, siyaseten başarısız olmuş bir harekettir.
Ancak, kabul etmek gerekir ki, memleketin birlik ve bekasına ilişkin kaygıların yeniden zirveye çıktığı şu günlerin duygu ve düşüncelerini anlamak daha kolaydır.

Evet, İttihat Terakkinin yaptığı en iyi şey bir meşrutiyet anayasasını dönemin mutlak sultanına kabul ettirmesi olmuştur.
Bu gün bile bizler modern Türkiye Cumhuriyetinde bu anayasanın ekmeğini az çok yiyoruz.
Cumhuriyet ulaşan yolda bir aşama, bir geçiş dönemi olmuştur.

Bu dönemin kötü mirasları arasından elbette darbecilik olmuştur.
Bunun da kendi döneminin şartları dahilinde  anlamak mümkündür.
Çünkü mutlak bir monarkı gücünü paylaşmaya ikna etmenin zaten demokratik bir yolu yoktu.

Ve ülkemizin demokrasi döneminde yaşanmış olan maceraya.
Ülkemiz pek çok anayasa ihlali ile ülkenin o günlerdeki demokratik nizamını bozan, daha da kötü yöne evrilemesine sebep olan bir Başbakanın anayasa ihlalleri gerekçe gösterilere idamına şahit olmuştur.
O gün bu gündür seçilmiş siyasilerin bu olgudan gereken siyasi dersleri aldığını söylemek mümkün değildir.
Gerek AP döneminde, gerekse ANAP döneminde ve son olarak şimdi AKP döneminde sayısız anayasa ihlali yapılmıştır.
Bu ihlalleri seçilmiş hükumetler ve onun siyasi sorumluları olan başbakanlar yapmıştır.
Hatta çok kere yapılan anayasa ihlalleri kabul edilmiş ve bunun bu şekilde kabul edilmesi istenmiştir.
"BİR DEFADA BİZ İHLAL ETSEK NE ÇIKAR?"

Ancak özellikle vurgulamak isterim, anayasa ihlalleri son yıllarda yaygınlık, olağanlık kazanmıştır.
Anayasayı ihlal eden darbeci askerlere yapılan adli, siyasi muamele neyse en azından seçilmiş siyasilerin de benzer akibete uğraması beklenirdi.
Ancak, günümüz siyasi arenasında ki, evet Türkiye'de iç siyaset artık tam bir arena, can pazarı haline gelmiştir.
Basitçe bir futbol, ya da voleybol oyununa benzetilebilecek, siyaset oyunun neden can pazarı haline geldiğini de okurların ferasetine bırakıyorum.

Herkes şunu artık kabul etmeli.
Anayasayı ilga eden darbeci askerlerin işledikleri suç ne kadar ağır ve kabul edilemez ise, anayasayı açık şekilde ve tekrarlı olarak ihlal eden siyasilerin de durumu ağır ve kabul edilemez.

İyimser şartlarda anayasayı ihlal eden seçilmiş siyasilerin Anayasa Mahkemesinde olağan usullerle yargılanabilmeleri gerekirdi.
Ancak, iktidar makamında bulunan siyasilerin ellerinde bulunan siyasi gücü kötüye kullanarak kendilerini hiçbir zaman yargılanamaz hale sokmaları nedeniyle bu mümkün olmamıştır.
Bu suçlu siyasilerin yargılanmaları artık olağan mahkemelere eliyle olamayacaktır.
Çünkü siyasiler buna imkan ve yol bırakmamıştır.
O halde bu suçlu siyasiler Devr-i Sabık olduklarında olağan üstü mahkemelerde yargılanacaktır.

Bu gün bu dönemde yaşanmış olan her şeyi normal zanneden, normalleştirmeye çalışanları şimdiden uyarayım.
Karşınızda sahnelenmekte olan siyasi dönem asla normal değildir, demokratik değildir, hukuka uygun değildir.
Bu ülke bu haliyle yoluna barış içinde devam edemez.
Mutlaka Devr-i Sabıklar olacaktır.
Onların kendilerini emniyete aldığını zannettiği yasal mekanizma böylesi olağan üstü mahkemelerde işe yarayamaz.
Unutmayın ki devrim mahkemeleri kendi hukukunu uygular.

Bu nedenle yarın ortaya çıkacak mahkumiyetleri Demokrasi Mağduriyeti olarak anlamak ve anlatmak imkansızdır.

Türkiye bir yöne evrilecektir, ya Tayyiban Hanedanını kabul edecek ve sindireceğiz.
Ya da onu cezalandırıp, yolumuza demokratik, azınlık hakları, insan hakları, hukukun üstünlüğüne dayalı olarak, güçlü  meclislerin denetim ve gözetiminde devam edeceğiz.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

HULKİ CEVİZOĞLU : BİR SİYASİ GELENEK OLARAK İTTİHAT VE TERAKKİ

hulkicevizoglu@cevizkabugu.com.tr

03 Kasım 2019

1 Kasım 1918'de İttihat ve Terakki Partisi kendisini fesh etti.

İttihat ve Terakki tarihimizde çok tartışılan seveni olduğu kadar lanetleyeni de bol olan bir siyasal organizasyondur.

Atatürk'ün ittihatçı olup olmadığını da hâlen tartışılmaktadır.

*

Bu konuya ben de eserlerimde zaman zaman yer verdim.

Atatürk İttihat ve Terakki konusunda şöyle düşünüyordu:

"Bunlar (düşmanlar-HC) cihan nazarında milli harekâtı kirletmek ve kendilerini kurtarmak için zaman icabı kuvvetli bir silaha sahipti. Bu silah ise İttihatçılık iftirası idi. Fakat gerek milli fiiliyatımız ve gerekse hükümetin değiştirilmesinde gösterdiğimiz tarafsızlık cihan kamuoyunda sefil ihtiraslardan ne kadar uzak olduğumuzu ispat etti.

Bize İttihatçı diyenler unutuyorlar ki milli harekât bütün millet tarafından icra edilmektedir. Eğer işin içinde İttihatçılık olmak lazım gelse bütün millet İttihatçılıkla itham edilmiş olur. "

Atatürk ittihatçı mı idi?

Kendisine İttihatçı olup olmadığı sorulduğunda verdiği yanıt da şudur:

"Milletin hep birlikte hakkını talep etmesine parti manevrası denir mi? Demek doğru mudur? Canlandırılmasından en ziyade kaçınılan şey İttihat ve Terakki Fırkası'dır.

İttihat ve Terakki siyaseti itibariyle de iflas etmiştir. Öyle değil mi?

Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti'nin emeli ise o siyasetten dolayı bu hale gelen zavallı memleketi ve toprakları meşru olmayan emperyalizm ve kolonizasyon siyasetleriyle istila edip parçalamaya çalışan yabancı ve mütecaviz kuvvetlere çiğnetmemek!. Bu düşünce ile hareket: eden bir cemiyet ruh ve sebep mevcudiyeti itibarı ile kendisini feshetmiş olan İttihat ve Terakki Fırkası'nı tekrar diriltecek kabiliyette değildir...

Bu kadar açık bir şeye de İttihatçılığın canlandırılması iktidar mevkiine gelme hırsı gibi iftiralar savurmak faziletkârlığa vatandaşlığa yakışmayacak bir izansızlıktır.

Ben kendi hesabıma takip ettikleri siyasetin vatan ve millete zararlı olduğunu yüzlerine karşı söyleyip alenen muhalefette bulunduğum insanların ve sistemlerinin tekrar iktidar ve geçerlilik mevkiine gelmesine ve neticede feci akıbetleri şu anda hepimize kan ağlatan dünkü hallerin tekrar devam etmesine mi çalışacağım? Bunu hangi aklı başında ve insafı yerinde adam düşünebilir? Böyle bir düşünce mantıkla uzlaştırılabilir değildir!"

Yahya Kemal Beyatlı

İki gün önce ünlü şairimiz Yahya Kemal Beyatlı'nın 61. ölüm yıldönümü idi.

*

1884 yılında Üsküp'te doğan Beyatlı 1 Kasım 1958'de 74 yaşında yaşama veda etti.

Onun neredeyse tüm şiirleri belleklerimizdedir.

Sessiz Gemi Akıncılar Endülüs'te Raks Rindlerin Akşamı 26 Ağustos Hazan Bahçeleri Vuslat Açık Deniz Âheste Çek Kürekleri Ezan Kar Musikileri Başka Bir Tepeden Eylül Sonu Süleymaniye'de Bayram Sabahı Rindlerin Ölümü Mohaç Türküsü Erenköy'de Bahar Duyuş Ve Düşünüş Özleyen ve daha pek çoklarını bir çırpıda anımsarız.

EYLÜL SONU

Günler kısaldı. Kanlıca'nın ihtiyarları

Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları.

Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa...

Yazlar yavaşça bitmese günler kısalmasa...

*

BAŞKA BİR TEPEDEN

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!

Görmedim gezmediğim sevmediğim hiçbir yer.

Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!

Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

*

RİNDLERİN AKŞAMI

Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç;

Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile

Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.

Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan

Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan

Geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece.

*

ENDÜLÜS'TE RAKS

Zil şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...

Şevk akşamında Endülüs üç def' kırmızı...

Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.

İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bir-siyasi-gelenek-olarak-ittihat-ve-terakki-53776yy.htm

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Oyle istiyorum ki Turk Dili bilim yontemleriyle kurallarini ortaya koysun ve her dalda yazi yazanlar butun terimleriyle cogunlugun anlayabilecegi guzel ahenkli dilimizi kullansinlar.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

145. BIR DEVLET DINININ SALDIRGANLIGI

Her milli din, insana buyukluk taslattiran, toplumdan uzaklastiran, kotulestirici iceriktedir. Insanliga dogru ilk adim, herkese kendine uygun gorunen ayin ve gorusleri izlemesi icin izin vermektir. Ancak bu, insanlarin dusunme yetilerine kadar baski yapmak isteyen imamlarin isine gelmez. Ey gafil ve sofu hukumdarlar! Din islerinde ve dini inanislarda ozgur dusunceleri lanetliyorsunuz, baski yapiyorsunuz, iskenceye gonderiyorsunuz. Cunku bu bedbahtlarin Allah'in hosuna gitmedigine hocalar, papazlar sizi inandiriyor. Ancak, Allahinizin iyilik ve lutuf kaynagi oldugunu soylemiyor musunuz? Allah'in kinamasini gerektiren barbarca eylemlerinizle Allah'in hosuna gideceginizi nasil umit ediyorsunuz? Ayrica, sizin inanc tarziniza ve goruslerinize aykiri inanc ve goruslerin Allah'in hosuna gitmedigini size kim soyledi? Bunu soyleyen sizin hocalariniz, rahiplerinizdir. Ancak hocalarinizin, rahiplerinizin aldanmadigini ya da sizi aldatmak istemediklerini, size kim temin ediyor? Bunu temin eden de ayni hocalar, ayni rahiplerdir! Ey hukumdarlar! Dolayisiyla, ruhanilerinizin, hocalarinizin, rahiplerinizin aldatici sozu uzerine, Allah'in hosuna gitmek fikriyle en acimasizca, en olcusuz cinayetleri isliyorsunuz!

- - - - - - - - - - - - -
Peki, bu durum, Doganin bir yasasi midir?
Ulkemiz, topraklarinda yasayanlara duzgun bir hayat sunamayacak kadar yoksul mudur?
Hayir, yoldaslar, asla!
Ingiltere topraklari bereketlidir, havasi suyu iyidir yurdumuz, bugun bu ulkede yasayan hayvanlardan cok daha fazla bol yiyecek saglayabilir.

George OrwellHayvan Ciftligi

- - - - - - - - - - - - -
Edebiyat tarihine en kucuk bir asinaligi olanlar bile bilir; en onurlu ve degerli ahlaki ogretilerin hicbir sey bilmeyen insanlarca degil, bilen ve Hiristiyan inanisini reddedenlerce yapildigi gercegine gozlerimizi kapatmak, hakikate hizmet etmez.

MILL,JOHN STUART (1806-1873) Ingiliz filozof ve ekonomist.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 



-------------------------------------------------
This free account was provided by VFEmail.net - report spam to abuse@vfemail.net
 
ONLY AT VFEmail! - Use our Metadata Mitigator™ to keep your email out of the NSA's hands!
$24.95 ONETIME Lifetime accounts with Privacy Features!
No Bandwidth Quotas!   15GB disk space!
Commercial and Bulk Mail Options!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder