21 Aralık 2019 Cumartesi

EMRE KONGAR : ABDÜLHAMİT’İN MECLİS DARBESİ

IInci Abdülhamit

31 Ağustos 1876'da tahta çıktı ve 1908 Jön Türk Devrimi'nden kısa bir süre sonra 27 Nisan 1909'da tahttan indirilene kadar ülkeyi yönetti.

Meşrutiyet yanlısı Genç Osmanlılar ile yaptığı anlaşma sonucunda 23 Aralık 1876'da ilk Osmanlı anayasasını ilan etti ve böylece ülkenin demokratikleşme sürecini destekleyeceği izlenimini verdi.[2]

Meclis-i Mebusan'da hükûmetin savaş politikalarına yöneltilen ağır tenkitler üzerine Abdülhamid, meclisi 18 Şubat 1878'de tatil etti.

Takip eden 30 yıl boyunca meclisi bir daha toplantıya çağırmadı ve bu süre zarfında meşrutiyet anayasası olan Kanun-ı Esasî'yi kâğıt üzerinde de olsa muhafaza ederek aldığı kararları yine bu anayasaya göre yürürlüğe koydu.

Meclisi kapattıktan sonra gücünü pekiştirerek mutlak hakimiyetini başlattı.[2]

^ a b c "Abdulhamid II | biography - Ottoman sultan". 28 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2015.

hthttps://www.britannica.com/biography/Abdulhamid-IItps://www.britannica.com/biography/Abdulhamid-II

http://web.archive.org/web/20180728045650/https://www.britannica.com/biography/Abdulhamid-II

Hala daha bilmeyen dangalaklar var.
Mutlak monarşilerde iktidarın kaynağı hanedandır.
Eğer hanedan içerisinde kan dökmeden bir sonraki sultanın belirlenmesi için geçerli kurallar yoksa, her kim iktidarı ele geçirirse o meşru güç sahibidir.
İşte bu nedenle Osmanlı hanedanın mutlak monarşi döneminde önce bir kan banyosunun yaşanması, sonrasında ise geride kalan tek hanedan üyesinin bütün gücü elde etmesinin teorisi budur.
Mutlak Monarşi adı üstünde mutlaktır.
Asar, keser, ne isterse yapar, kimselere hesap sormaz, hesap soracak olanın da kellesini alır.
Bundan başka da hiçbir ahlaki, hukuki sınır yoktur.

Demokrasilerde ise iktidarın kaynağı ülkede bulunan en büyük meclistir.
Türkiye de bu meclis Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Bu meclis hükumetlere iktidar verir, ya da tam tersi iktidarları hükumetten alır.
Özetle demokrasilerde meclisler iktidarların amiridir.
Bu meclis olağan üstü dönemlerde başka olağan üstü hak ve yetkilere de sahiptir.

Ve gelelim meşruti monarşilere.
Meşruti monarşilerde iktidarın kaynağı yine büyük meclislerdir.

Meşruti Monarşilere meşruiyetini veren elbette Büyük Meclistir.
Büyük Meclis olmasa zaten meşruiyetten söz etmek imkanı kalmayacaktır.

Bu meclisler hanedan üyeleri, hanedan lideri üzerinde amirdir.
Bu meclisler arzu ederlerse hanedan üyelerinden birisine sorumluluğu, hak ve yetkileri yine meclisçe sınırlanmış yetki verir ve yine bu meclis arzu ederse verdiği yetkiyi geri alır.
Bu nedenle meşruti monarşilerde Büyük Meclisin hanedana karşı darbe yapması diye bir kavram yoktur.
Çünkü zaten Büyük Meclis iktidarın kaynağıdır ve amirdir.
Ama tam tersine hanedan ya da sultanın meclise karşı darbe yapmasından söz etmek mümkündür.
Çünkü sultan meclise yönelik zorlayıcı, önleyici tedbirler alırsa bu haksız, hukuksuz ve yetkisiz olacaktır.

Bu nedenle ilk Osmanlı Meclisini kapatan ve 30  yıldan fazla da kapalı tutan Abdülhamit kesinlikle ve tereddütsüz bir darbecidir.
Bu nedenle Abdülhamit iktidarının meşruiyetinin olmadığı da kesindir.
Doğal olarak o dönemde her kim Abdülhamit'i iktidardan devirir ve iktidarı yeniden meclise aktarırsa elbette o hareket başında kimler olduğuna, hangi yönetemleri kullandığına bakılmaksızın meşru bir harekettir.

Gelelim günümüze, günümüzde de iktidarın kaynağı büyük meclistir.
Her kim ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi'yi aciz, çaresiz, etkisiz, kadük kılmış ise elbette onun iktidarı da meşruiyetini yitirir.
Günümüzde Türkiye Büyük Millet Meclisi arzu ederse Cumhur-başkanı(!?)nını azledebilir.
Olağan üstü şartlarda ise ne isterse de onu yapar.
Bunu darbe olarak görmek imkansızdır.
Çünkü bir demokraside meşruiyetin kaynağı her zaman Büyük Meclislerdir.
Evet, TBMM hükumetlerin, başkanların, Cumhur-başkanı(!?)aşkanlarının amiridir.

Bunca lakırdıyı neden söylüyorum.
1. Abdülhamit darbeciydi, ve onu devirenler ise islahatçıydı.
2. Günümüzde hükumetlerin, başkanların meclis eliyle azledilmesini darbe olarak gören bazı dangalaklar var.
3. Günümüz meclisi de AKP ve onun başkanı eliyle aciz, çaresiz, etkisiz, ve kadük hale sokulmuştur. Bu AKP ve başkanı için ciddi bir meşruiyet sorunu demektir.

Bu dangalakları uyarmak ve öğretmek istedim.

Son olarak yine bazı dangalaklara hatırlatmak isterim.
Ufukta yeni anayasalar görüyorum.
Bu anayasalarda koalisyonları önlemeye yönelik anayasal temeller üretmek günümüzde yaşanan sorunları yineleyecektir.
Meclislerin en önemli özelliği temsil kabiliyetine sahip olmasıdır.
Meclislerin halkın teveccühlerini doğru şekilde yansıtabilmesi çok önemlidir.


Halkın eğilimleri çok bölünmüş olabilir, bu haldeyken dahi meclisin bu bölünmüş yapıyı aynen yansıtması gerekir.
Azınlıkta kalanların oylarını çoğunluğa teslim etmek elbette ortaya çıkan meclisin temsil kabiliyetini, halkın eğilimlerini doğru şekilde yansıtmasını engelleyecektir.
Halkın eğilimleri eğer koalisyon gerektiriyorsa, o halde koalisyon kurmak gerekecektir.
Koalisyonsuz bir meclis yaratma çabaları işte günümüzde tam olarak yaşadığımız totaliterizm, dayatmacılık ve zorbalık ortamını yaratmaktadır.


Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

EMRE KONGAR : ABDÜLHAMİT'İN MECLİS DARBESİ

21 Mayıs 2019 Salı

2019 yılı 19 Mayıs kutlamalarında Abdülhamit'in adının tarihsel kahramanlar ve Atatürk'le birlikte anılması iktidarın sahte bir tarih yazma/yaratma çabalarının sonucuydu.

Bu davranış başta tarihçiler olmak üzere kamuoyunu çok tedirgin etti.

Çünkü Abdülhamit:

1) "Düyunu Umumiye İdaresi" ile İmparatorluğun batışını ilan eden...

2) Meşrutiyetçi Mithat Paşa ve arkadaşlarına verdiği sözden dönen...

3) Meclis'e karşı ilk darbeyi yapan...

4) Tahtını borçlu olduğu Mithat Paşa'yı katleden...

5) İmparatorluğun tarihteki en büyük toprak kayıplarına yol açan...

Despot bir Padişahtı.



***

İktidarın kahramanlar arasında adını sayarak Atatürk üzerinden yüceltmeye çalıştığı II. Abdülhamit Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışını ilan eden Padişahtır:

İmparatorluk kesin olarak 1881 yılında Abdülhamit'in ilan ettiği "Düyunu Umumiye"nin kurulmasıyla batmıştır.

Osmanlı "Genel Borçlar İdaresi" aracılığıyla yabancıların vergi gelirlerine el koymasıyla 1881'de yıkılmış Batılı ülkeler tarafından paylaşılamadığı için Birinci Dünya Savaşı sonrasına kadar suni teneffüsle yaşatılmıştır. (Ayrıntılı bilgi için bknz: Emre Kongar "Tarihimizle Yüzleşmek" 98. Basım İstanbul Remzi Kitabevi ss. 73-75)

***

Abdülhamit Meşrutiyet ilan edeceğine söz vererek tahta çıktı.

Tahta çıktıktan sonra sözünden döndü ve 1876'da kurulan Parlamento'yu Rus savaşını bahane ederek 1878'de tatil etti ve böylece bir sivil darbe yaptı.

***

Meşrutiyet'in kurucusu Mithat Paşa'yı da Taif'e sürdü ve orada boğdurarak katletti.

***

Abdülhamit döneminde Osmanlı İmparatorluğu tarihinin en büyük toprak kayıplarını yaşadı; Balkanları Kuzey Afrika'yı Mısır'ı Girit'i ve Kıbrıs'ı yitirdi.

Kıbrıs'ı 1878'de İngiltere'ye bıraktı.

Fransa'nın 1881'de Tunus'u işgalini kabul etti.

1881'de Teselya ve Narda'yı Yunanistan'a verdi. 1897 Savaşı'nda Teselya geri alındı fakat büyük devletlerin baskısıyla yeniden Yunanistan'a bırakıldı.

İngiltere 1882'de Mısır'ı işgal ettiğinde boyun eğdi.

1878 Berlin Antlaşması'yla Batum Ardahan Kars Oltu Kağızman Ruslara Kotur kazası ve civarı İran'a bırakıldı.

Aynı Antlaşmayla Bosna Hersek Avusturya'ya verildi.

Bulgaristan önce özerk sonra bağımsız oldu.

Karadağ Sırbistan ve Romanya bağımsız oldu.

Girit fiilen Yunanistan'a geçti.

Sonuç olarak Osmanlı İmparatorluğu II. Abdülhamit döneminde toplam 1 milyon 600 bin kilometrekare kadar toprak kaybetti.

***

Abdülhamit'in yüceltilmesi: Bir devletin mali batışını ilan etmenin verilen sözden dönmenin Meclis'e karşı darbe yapmanın rakiplerini katletmenin ve Osmanlı'nın en büyük toprak kaybının sadece aklanması değil övülmesi anlamına da geldiği için yanlıştır.

YAŞASIN PARLAMENTER DEMOKRASİ...

YAŞASIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ...

KAHROLSUN DARBECİLER!

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1402629/Abdulhamit_in_Meclis_darbesi.html#

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Muallimler!
Yeni nesli Cumhuriyetin fedakr ogretmen ve egiticileri sizler yetistireceksiniz yeni nesil sizin eseriniz olacaktir.
Eserin kiymeti sizin maharetiniz ve fedakrliginiz derecesiyle mutenasip bulunacaktir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

100. HER DIN, CELISKILERI SIR ARACIYLA BIRLESTIRMEK ICIN HAYAL EDILMIS BIR SISTEMDEN BASKA BIR SEY DEGILDIR

Teoloji, gercekten celiskiler bilimi olarak adlandirilabilir. Her din birlestirilmesi mumkun olmayan fikirleri birlestirmeye yarayan hayali bir sistemden baska bir sey degildir. Aliskanliklar ve teror yardimiyla en buyuk sacmaliklarda direnilebilir; bu sacmaliklar en acik bicimde gosterilse de, yine direnilmesi mumkun olur. Dinlerin tumunun curutulmesi kolaydir; ancak, bunlarin sokulmeleri, kokunden koparilip atilmalari cok zordur. Dedikleri gibi, ikinci bir tabiat olan aliskanliga karsi aklin hicbir hukmu ve etkisi yoktur. Bircok zevat vardir ki, inanclarinin temellerinin yikildigini gordukten sonra bile en acik gercekleri cigneyerek yine inanclarina donerler.

Dinden bir sey anlasilmadigindan, her adimda tiksinilen sacmaliklara rastlandigindan, dinde olmayacak seylerden baska sey gorulmediginden sikayet eder etmez, bize soyle denir: "Dinin ileri surdugu gercekleri anlayacak gucte degiliz. Akil, yolunu kaybeder ve akil bizi yok olmaya gotur ebilen, sadakatsiz bir yol gostericidir". Gereginden fazla bize temin olunur ki, insanlarin gozunde delilik olan sey, Allah'in gozunde, zihin acikligidir. Sozun kisasi, ilahiyatin bize hep sundugu; yapilan itirazlari ve zorlugu bir tek kelimeyle kesip atmak icin, "Bunlar sirdir, bunlar ilahi sirdir, insanin bunlara akli ermez" diyerek isin icinden cikmaktir.

- - - - - - - - - - - - -
Sunu da unutmayin ki, insana karsi savasirken sonunda ona benzememeliyiz.
Onu alt ettigimiz zaman bile, onun kotu aliskanliklarini benimsemeye kalkmayin.

George OrwellHayvan Ciftligi

- - - - - - - - - - - - -
Kilisenin siyasetten tamamen ayrilmasiyla birlikte ruhbanligin sayisi, endustrisi ve ahlak anlayisi ile insanlarin dine bagliliklari acik bir sekilde artmistir.

MADISON,JAMES (1751-1836) ABD'nin dorduncu baskani.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder