30 Mart 2024 Cumartesi

E. TUĞA. TÜRKER ERTÜRK: GAZZE’DEKİ FİLİSTİNLİLERİN TÜRKİYE’YE TAHLİYESİ PLANLANIYOR

E. TUĞA. TÜRKER ERTÜRK: GAZZE'DEKİ FİLİSTİNLİLERİN TÜRKİYE'YE TAHLİYESİ PLANLANIYOR

Altıncı ayına yaklaşan askeri operasyonlarla İsrail, Gazze'yi yerle bir etti. Yaklaşık olarak 13 bini çocuk olmak üzere, 33 bin Filistinli öldürüldü, 75 bin yaralı var ve bunların çoğu yaşamlarına engelli olarak devam edecekler, tabii eğer öldürülmezlerse! Yaşam alanlarınınsa yaklaşık olarak yüzde 80'i yıkıldı. Savaş bitse bile, artık başlarını sokabilecekleri bir yer kalmadı, yaşayabilecekleri yerler kasten tahrip edildi. Ayrıca Batı Şeria dahil bir çok yerde binlerce kişi gözaltına alındı ve sistematik olarak insanlık dışı ve aşağılayıcı muamelelere maruz bırakıldı. Bu yaşananların Filistin halkı için gelecek nesilleri de kapsayacak bir toplumsal travma olacağını söyleyebiliriz.

Her şey tüm dünyanın gözleri önünde cereyan ediyor, televizyonlardan ve sosyal medyadan izleniyor. "Kurallara dayalı dünya düzeni" konusunda ahkam kesen ve bu konuda Rusya'yı suçlayan ama kurallara en başta kendisi uymayan ABD, İsrail'in bu barbarca saldırılarına ve insanlık dışı uygulamalarına bırakın ses çıkarmayı, destek verdi ve hala bu desteği sürdürüyor.

İSRAİL'İN İKİ SİYASİ HEDEFİ VAR

Esasında Filistinliler; 1948'den beri zulme uğratıldılar, demografik, ekonomik ve kültürel olarak yok edilmeye çalışıldılar ve siyaseten kendi kaderlerini tayin etme hakları da fiili olarak ellerinden alındı. ABD liderliğindeki Batı ise buna göz yumdu ve destekledi.

İsrail, halen Gazze'deki saldırganlığına devam ederek iki önemli siyasi hedef peşinde koşmaktadır. Birincisi; iki devletli çözüm modelini uygulanabilir olmaktan çıkararak tamamen çöpe atmak, ikincisi ise 7 Ekim Aksa Tufanı Saldırısı bahanesi ile Gazze'deki Filistinlileri tahliye etmektir. Bu maksatla bildiğini okumaya, hedeflerine ulaşmaya, bu kapsamda barbarlığına devam etmekte ve uluslararası uyarılara kulaklarını tıkamaktadır.

İSRAİL'İN NİYETİ ÇOK AÇIK

Bu hedef doğrultusunda İsrail; geçtiğimiz Ocak ayında Uluslararası Adalet Divanı'nın Gazze'de soykırım suçunu önlemek için geçici önlemler alınması önerisini kabul etmemiş, ayrıca geçtiğimiz Pazartesi günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Gazze'de acil ateşkes sağlanmasını talep eden ve 14 "evet" ve 1 "çekimser" oyla kabul edilen kararına da uymayı reddetmiştir.

Geçtiğimiz Şubat ayı başında İsrail'de, Kudüs Uluslararası Kongre Merkezi'nde Başbakan Netanyahu'nun da aralarında bulunduğu 12 bakanın katıldığı "İsrail'in Zaferi Konferansı" gerçekleştirildi. Konferansın başlığı ise; "Yerleşim Güvenlik ve Zafer Getirir - Gazze'ye ve Kuzey Samiriye'ye Dönüş". Demek istiyorlar ki; "Bu yerler de zaten bizimdi. 'Vadedilmiş Topraklar' dahilinde olduğu için buralardan Filistinlileri tahliye edeceğiz ve biz yerleşeceğiz". Nitekim konferansta, Filistinlilerin Gazze'den kitlesel olarak sınır dışı edilmesi çağrısında bulunuldu. Bu bağlamda Başbakan Netanyahu tarafından ABD doğumlu İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer'e Gazze nüfusunun azaltılması yollarını araştırma görevi de verilmiş.

İSRAİL PLANIN İPUÇLARINI VERMİŞ

Bu konudaki önemli bir gelişme de Gazze'ye seyyar geçici bir liman yapılmasının planlanıyor olması. ABD Başkanı Joe Biden'ın açıklamasına göre planın amacı; Gazze'de kıtlığı önlemek çabasının bir parçası olarak, bölgeye deniz yoluyla insani yardım ulaştırmak. Oysaki bunun normal ve kolay yolu karadan gerçekleşecek olanıdır. Bugüne kadar yeterli olmasa da böyle yapıldı ve daha fazlası da yapılabilir. Mısır'dan Refah ve/veya İsrail'den Kerem Şalom sınır kapısı ile bu mümkün. Fakat sorun yardımın ulaştırılması değil. Gazze'yi abluka altına alarak, Filistinlileri açlığa ve kıtlığa mahkum etmek ve onları göçe zorlamak. Mısır'a ve İsrail'e açılan kara sınır kapılarından bu tahliye mümkün değil. Çünkü Mısır tehlikenin farkında ve Filistinlilerin Sina'ya yerleştirilmesi seçeneğine yanaşmıyor.

İsrail'in Filistinlileri göçe zorlayacak planının ipuçları için İsrael Hayom Gazetesi şöyle bir tespit yapıyor; "Savaş bölgelerinde mülteci olgusu dünyada genel olarak kabul gören bir olgu. Son 10 yılda Suriye'den, Afganistan'a ve Ukrayna'ya kadar milyonlarca mülteci savaş bölgelerini terk ettiler ve onları kabul eden veya etmek zorunda kalan ülkelere yerleştiler". Bu tespitin arkasından soruyor; "Peki Gazze'de neden farklı olsun? Deniz Gazzelilere açık. İsrail kendi isteğiyle deniz geçişini açarak, toplu kaçışa olanak sağlayabilir".

KITLIK VE SÜRGÜN YENİ BİR YÖNTEM DEĞİL

Kitlesel kıtlık ve sürgün, tarihte yer almayan yeni bir yöntem değil. Bunu ilk olarak İngilizler, İrlanda'da uyguladı. 1845-1852 yılları arasında yaşanan kitlesel açlık, hastalık ve göç döneminde İrlanda'nın nüfusu 7 milyondan 4 milyona düştü. İrlanda, o tarihlerde İngiltere'nin yönetimi ve işgali altındaydı. İngiliz toprak ağaları İrlandalılara yiyecek vermeyi reddetmişlerdi. Bu yüzden; 1 milyon İrlandalı yaşamını kaybetti ve 2 milyonu da ABD, Kanada ve Avustralya gibi yerlere göç etmek zorunda kaldı.

Tam olarak İrlanda'daki gibi olmasa da İsrail, Gazze'deki Filistinlileri denizden göçe zorlamak istiyor. Buradaki diğer önemli sorun; Gazze'de yaşayan yaklaşık 2 milyon Filistinliyi hangi ülkenin alacağı veya hangi ülkelerin paylaşarak kabul edeceği. Bu konuda İsrail çok çalıştı; Sina, bir kaç Arap ülkesi veya bazı Afrika ülkelerine paylaştırmak gibi. Hatta bazı Güney Amerika ülkeleri bile düşünüldü. Ama henüz net bir sonuç alınamadı. Şu anda bu çözüme en yakın aday; Türkiye.

MURAT KURUM'UN MÜJDESİ

Yaklaşık 15 milyon yabancıyı kabul eden, sadece Suriye'den 5 milyona yakın sığınmacıyı içine alan, bir bölümüne vatandaşlık veren Türkiye'deki iktidar için 2 milyon Filistinlinin lafı mı olur! Zaten iktidarın gayri milli bakış açısıyla bunlar "kardeşimiz ve aynı ümmetin unsurları" değil mi?

Ayrıca ekonomik olarak iflas etmiş, hazinesi eksi durumda bulunan, para ve kredi arayan, çok zor durumdaki iktidarın para karşılığında gelecek böyle teklifi reddetme imkanı var mı? Seçimden sonra önümüze bu konu gelecek, haberiniz olsun. Acaba yerel seçim kampanyası sırasında Murat Kurum'un "Biz kazanırsak Gazze'deki mazlumlar sevinecek" şeklinde ifade ettiği ama tam olarak ağzından çıkaramadığı müjde bu muydu?

Türker Ertürk

https://www.turkererturk.com.tr/filistinlilerin-tahliyesi/

=======================

ARMAĞAN KULOĞLU: ABD'YLE İLİŞKİLERDE YENİ SÜREÇ

E-POSTA: oakuloglu@gmail.com

Yeniçağ Gazetesi, 15 Mart 2024

İsveç'in NATO üyeliğinin Türkiye tarafından onaylanmasını müteakip, Türkiye-ABD ilişkileri yeni bir sürece girmiş ve Türkiye'den üst düzey bir heyet, ABD Dışişleri Bakanlığının davetlisi olarak Washington'a giderek müzakerelerde bulunmuştur.

Bu ziyaret öncesindeki, ABD Dışişleri Bakanı Blinken'in Washington'da Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı'yla yaptığı görüşmedeki ve Türkiye'yi ziyaret ederek en üst düzeyde görüşmeler yapan iki ABD senatörünün beyanları dikkat çekmiştir.

BLİNKEN VE İKİ SENATÖRÜN KRİTİK BEYANLARI

Blinken Barzani'ye, Kürdistan Bölgesine verdikleri desteğin ve Kürtlerin birliğinin, ABD ve ortaklarının başarısı için önemli, çıkarlarının da ortak olduğunu söylemiştir. Kastedilenin, komşu dört ülkedeki Kürt birliği olduğu tartışılmazdır.

ABD'nin yıllardır Barzani, Talabani ve PKK'ya destek verdiği bilinen bir gerçektir. Bir süredir PKK'yı terör örgütü olarak kabul etse de, onun Suriye'deki adı ve kolu olan PYD/YPG/SDG'yi müttefiki sıfatıyla, devlet kurduracak ölçüde desteklemeye devam ettiği ve vazgeçmeye de niyeti olmadığı ortadadır.

ABD'li iki senatör, Türk heyetinin ABD ziyaretinde, en zorlayıcı konunun Türkiye'nin Rusya'yla ilişkileri ve ekonomik bağı olacağını ifade etmiş, sözlerinde "havuç-sopa taktiği" uyguladıkları gözden kaçmamıştır.

Senatörler, Rusya'nın Ukrayna işgalinin, onun istediği ülkeyi ele geçirebileceği anlamına geldiğini, dolayısıyla Türkiye'nin çıkarına olmadığını söyleyerek, Rusya'nın Türkiye'ye de tehdit olacağını ima etmişlerdir.

Ayrıca, ABD ve Türkiye'nin birlikte çalışma potansiyelinin, Türkiye'yle Rusya'nın birlikte çalışmasından daha büyük olduğuna değinerek, bir noktada "Rusya'yı bırakın, bizim tarafımızda olun" demişlerdir.

TÜRKİYE-ABD STRATEJİK MEKANİZMA TOPLANTISI

EKONOMİ VE ENERJİ ALANLARINDA İŞBİRLİĞİ

Türkiye'nin ABD'den önemli alıcısı olduğu LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) alım miktarını arttırılması üzerinde durulmuş, Avrupa pazarına Rus doğal gazı yerine diğer kaynakların taşınması yönünde iletişim içinde olunduğu da söylenmiştir. Bunun anlamı, "Rusya'ya değil, bize bağımlı olun" demektir. Bu durum, Rusya'yla gaz alımında pazarlık unsuru olarak kullanılmalı, bir miktar LNG alımı arttırılsa da alternatifli alımların önü kapatılmamalıdır.

Nükleer enerji konusu kapsamında, Türkiye'ye küçük modüler reaktör tedarikinin gündemde olduğu belirtilmiştir. Bunun, Rusya'yla yapılan reaktör anlaşması sözleşmesinin lehimize düzeltilmesi yönünde kullanılması da düşünülmelidir.

AFRİKA'DA İŞBİRLİĞİ

ABD, Çin'in ve Rusya'nın Afrika'daki etkisine karşı ve ayrıca Orta Asya'da Türkiye'yle birlikte hareket etme arzusundadır.

ABD'nin buradaki amacının, Türkiye'nin bu bölgelerdeki ülkelerle geliştirdiği iyi ilişkilerinden ve işbirliğinden istifade ederek duruma ortak olup, bölgedeki Çin ve Rusya etkisini kırmak ve kendisinin onların yerine geçerek etkinlik sağlamak istemesi olduğu açıktır. Ayrıca Türkiye'nin etkinliğinin ve işbirliğinin, terörle mücadele ve güvenlik alanlarını da kapsaması ABD'ye cazip gelmiştir.

Dikkat edilirse ABD'nin Türkiye'ye teklif ettiği ve işbirliği önerdiği konuların tümünde kendi çıkarlarını gözettiği ve Türkiye'nin emek vererek elde ettiği kazanımlarından yararlanmayı hesapladığı görülmektedir.

DEAŞ'LA MÜCADELE VE PYD/YPG/SDG KONUSUNDAKİ TUTUMU

ABD, PKK, DHKP-C ve DEAŞ terör örgütlerini kınadığını yinelemiş, iki ülke de, DEAŞ'ın kalıcı olarak yenilgiye uğratılması yönündeki karalılıklarını teyit etmişlerdir. Ancak ABD'nin terörle mücadelede, PYD/YPG/SDG'yi dışarıda tutup, onu DEAŞ'la mücadelede müttefiki olarak görmesinde, onun devletleşmesi için her açıdan gayret göstermesinde bir değişiklik olmadığı bir kere daha tespit edilmiştir. ABD yetkilileri, PYD/YPG/SDG politikasında Ankara'nın beklentisi yönünde bir değişikliğe yanaşmayacaklarını beyan etmişlerdir.

Ortak açıklamada, Türkiye ve ABD'nin terörle mücadele istişarelerine yeniden başlandığı belirtilse de, ABD'nin Suriye politikasından geri adım atmadığı sürece, Türkiye'nin diğer konularda işbirliği yapmasının bir anlamı yoktur.

ABD'nin Türkiye'nin bekasına tehdit olan bu konudaki politikasının, müttefiklik ilişkilerine aykırı olduğu her ortamda netlikle dile getirilmeli, Türkiye bu konuda kendisine kim destek veriyorsa onunla işbirliği yapmalı, hiçbir ülke destek olmasa dahi, güvenliğine ve bekasına tehdit olan bu oluşuma karşı tek başına mücadele etmekte kararlığını her zaman ortaya koymalıdır.

DİĞER KONULAR

Taraflar, Gazze'deki katliamın sona ermesinde ve iki devletli nihai çözümde mutabık kalmışlardır. Ancak ABD, Netenyahu'yu dizginlemek için söylemlerde bulunsa da, tam bir ateşkesin sağlanması hususunda kararlılık göstermemektedir. İsrail'e "dur" diyememesinin arkasında, ABD'deki Yahudi lobisinden ve yaklaşan seçimlerin etkisiyle Yahudi toplumundan beklentilerinin olduğu görülmektedir.

Taraflar, Kolektif Savunma ve NATO'nun Açık Kapı Politikasına bağlılıklarını bir kez daha teyit etmişlerdir. Ancak Türkiye, özellikle Rusya'yı daha da sıkıştıracak şekilde NATO'nun genişlemesinin ve Karadeniz'in güvenliğini tehlikeye sokacak girişimlerin, ülkesinin istikrarına ve güvenliğine zarar vereceği bilinciyle hareket etmelidir.

ABD, Türkiye'nin Yunanistan'la ilişkilerinin iyi olmasından memnundur. Alttan alırsanız, Doğu Akdeniz'deki enerji arama/sondaj faaliyetlerini durdurursanız tabii ki memnun olurlar. Görüşmelerde, Yunanistan'ın sebep olduğu sorunların ve Ege'de yaptığı "oldu bitti"lerin unutulmayacağının, bunlardan ve Kıbrıs konusundan taviz verilmeyeceğinin de altının çizilmesi gerekirdi.

F-16 VE F-35 KONULARI

F-16'lar için teknik görüşmeler biran önce tamamlanıp üretim ve modernizasyon safhasına geçilmeli, Türkiye'nin azami katkı payı alması sağlanmalı, süreçte engel çıkartılmasına karşı uyanık olunmalıdır. F-35 konusunda henüz bir fikir berraklığı yoktur. Haklarımıza sahip çıkılmalı, Kaan projesinde rehavete girilmemelidir.

OPERASYON SİNYALİ

Cumhurbaşkanı, Irak'ın kuzeyinde sınır güvenliği çemberinin tamamlanmakta olduğunu, bunun kalıcı çözüme kavuşturulacağını, Suriye sınırı boyunca da, boşlukların tamamlanarak, 30-40 Km. derinlikte bir güvenlik koridoru oluşturma hedefinin de baki olduğunu açıklamıştır.

Irak hükümetiyle istişareler devam etmektedir. ABD'nin bu bölgede PKK'yla yapılacak mücadelede sessiz kalacağı, ancak Irak bölgesinden Suriye'deki ABD ve PYD/YPG/SDG güçlerine destek sağlayan yerlerin ve koridorun zarar görmemesi için de hassasiyet göstereceği düşünülmelidir.

Boşluklardan Tel-Rıfat ve Münbiç bölgelerine operasyon için daha çok Rusya'yla koordine edilecektir. Kobani bölgesi daha az sorun yaratabilir. Ancak Kamışlı için ABD'yi ikna etmekte zorluk çıkabilir. Buna çareler bulunmalıdır.

* *

Sonuçta ABD'yle başlayan ve olumlu olarak nitelendirilen yeni süreçte, ABD'nin çoğunlukla tek taraflı çıkarlarının ön planda olduğu görülmektedir. Bu konuda dikkatli ve uyanık olunmalıdır. Ortak çıkarlar ve ABD'nin çıkarına olup, bize zarar getirmeyecek olanlar için, mutlaka bizim çıkarımıza olan karşılıkları alınmalıdır. Suriye kuzeyine özel dikkat!

--

- - - - - - - - - - - - - - - -

Sonu olan hayal kırıklığını kabul etmeliyiz, ama asla sonu olmayan umudu kaybetmemeliyiz.

~Martin Luther King Jr.~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Siyasi Partiler Birbirini Kontrol Etmek İçin Kurulurlar.

~HENRY CLAY~

- - - - - - - - - - - - - - - -

RIFAT SERDAROĞLU: NE ÖZELİ YAHU GENEL BU GENEL
2008-2012 yılları arasında bazı siyasetçiler ve gazeteciler bizzat devleti yönetenlerin verdikleri emirle güvenlik güçleri tarafından izleniyor sesleri ve görüntüleri kayda alınıyordu…
* * *
Süreç dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın ve MHP Başkanlık Divanı üyesi 9 siyasetçinin istifasıyla sonlanmıştı. Bu olay Türk Siyasetinde deprem etkisi yaratmış ve gerek dönemin siyasetçileri gerek basın patronları ve gerekse iş dünyasının önde gelen kişileri AKP'nin yapabileceklerinden korkmuşlar sinmişler adeta dillerini yutmuşlardı.
* * *
Uzun süren yargı safhasından sonra bu eylemleri gerçekleştiren Polis Müdürleri İstihbaratçı Polisler ve çilingirlere kadar çok sayıda kişi tutuklanmıştı. 22 olay da aydınlatılmıştı.
Fakat ne hikmetse tıpkı FETÖ olayında olduğu gibi bu olayda da bir tane AKP'li siyasetçinin adı geçmemişti İşin siyasi ayağı yani emir veren ortada yoktu…
* * *
Sonuçta insanların özel hayatları siyasi hayatları meslek onurları paramparça edilmiş ve siyaset-medya AKP tarafından yeniden düzenlenmişti…
* * *
O tarihte Başbakan olan Erdoğan mitinglerde aynen şunları söylüyordu;
Kendi eşiyle mi olmuş ki? Özel değil özel değil genel bu genel. Genel bir ahlaksızlık örneğidir bu yapılanlar. Bahçeli de diyor ki AKP insanların özeline giriyor. O zaman kaseti çıkan milletvekillerini niçin istifa ettirdin? Niye sahip çıkmadın? ÇÜNKÜ BAŞINA GELECEĞİ BİLİYORDU DA onun için…
* * *
Erdoğan'ın bu sözlerine biraz sonra geleceğiz…
Geçen hafta Damat Berat Albayrak ile Özge Ulusoy adlı kadın arasında var olduğu iddia edilen haberler sosyal medyada en çok izlenenler arasına girdi.
Olayın üzerinden bir hafta ve bir İstanbul Belediye seçimi geçmesine rağmen taraflarından kamuoyunu tatmin edici açıklamalar göremedik.
* * *
Olay Özge Ulusoy için özel yaşamıdır ve ilişkileri kimseyi ilgilendirmez.
Zaten kendisi bir ay evvelki bir röportajında Ne yapacaktım yani fakirle mi çıkacam elbette ki zenginle çıkacaaam. Hem ben paraya ihtiyacı olan biri gibi mi duruyorum diyerek sanki ülkemizin hazinesinin üstüne oturuyormuş gibi konuşmuştu…
* * *
Fakat olay Berat Albayrak'ın taşıdığı siyasi ve ailevi sorumluluklar yüzünden onun özeli değildir. Bu olay en ince detayına kadar Türk Milletine açıklanmalıdır. Çünkü Berat Albayrak'ın olayı özel değil kayınpederinin dediği gibi kelimenin tam anlamıyla geneldir genel…
Damat Bey Türk Hazinesinin Türk Maliyesinin ve tüm varlıklarımızın aktarıldığı Varlık Fonunun tepesinde oturmaktadır. Böyle bir vahim olayın doğru olmaması en samimi temennimizdir.
* * *
Berat Albayrak şunu yapamaz…
Bu konuda susamaz. Çünkü susmak kabullenmek demektir. Kabullendiği anda hemen istifa etmelidir.
Açıklamasında yardımcı olmak için bazı noktalara dikkat çekmek isterim;
-Bu kumpası kuran kişi tek vuruşla hem Damat hem de Kayınpeder sonrasını düzenlemeyi hedeflemiş olabilir…
-Bu kişi istihbaratçılara emir verebilecek konumda biri olabilir…
-Bu kişi Damada omuz atacak kadar güçlü biri olabilir.
-Medyaya servis edilen Mahinur kızımızın mezuniyet tarihi 14 Haziran 2019 dur.
-Mahkeme'ye erişim engeli için yapılan başvuru tarihi 18 Haziran 2019 dur.
-Mutlu aile fotoğrafının basına servis ediliş tarihi 22 Haziran 2019 dur.
-Açıklama yapılırken tarihlerin ve olay gününün uyum içinde olması gerekir.
-Bir de bu olayı sızdıran soysuz kişilerin elinde daha başka renkli fotoğraflar olup olmadığı kontrol edilmelidir. Bence yeni bir İstanbullu Gelin dizisi çekecek kadar malzeme vardır.
* * *
Gelelim Erdoğan'ın Bahçeli için Başına geleceği biliyor da onun için sözüne…
Sizce Sayın Bahçeli'yi;
İdam urganından AKP yorganına / Beka'dan bekaa 'ya / Fitilden Mitile / Demirtaş'tan Apo'ya kadar sürükleyen olay Başına geleceği biliyor da ondan sözünde mi yatmaktadır?
* * *
Halkın Filozofu Bergamus der ki;
-Bu devirde Allah hesabı öteki dünyaya bırakmıyor bu dünyada görüyor…
-Bir yöneticide küçük baş büyük başa hükmediyorsa o baş mutlaka yanar onu seçtiren de görevlendiren de yanar…
* * *
Çok mu özele girdik? Ne özeli yahu? Özel değil genel bu genel…

- - - - - - - - - - - - - - - -

Dedikodu

Kim söylemiş beni
Süheyla'ya vurulmuşum diye?
Kim görmüş, ama kim,
Eleni'yi öptüğümü,
Yüksek kaldırımda, güpe gündüz?
Melahat'i almışım da sonra
Alemdara gitmişim, öyle mi?
Onu sonra anlatırım, fakat
Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
Güya bir de Galataya dadanmışız;
Kafaları çekip çekip
Orada alıyormuşuz soluğu;
Geç bunları, anam babam, geç;
Geç bunları bir kalem;
Bilirim ben yaptığımı.
Ya o, Mualla'yı sandala atıp,
Ruhumda hicranını söyletme hikayesi?…

~Orhan Veli Kanık~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Cesaret, tehlike karşısında akıl ve zekânın kullanılmasıdır.


Platon'dan Eflatun özlü sözler
Bin peygambere bedel…

- - - - - - - - - - - - - - - -

Cevapları diz çökerek, ve gözleri kapalı arayanlardan daha cahil ve işe yaramaz insanlar yoktur.

~Anonim~

- - - - - - - - - - - - - - - -

İnsanı yönetip kutsala hizmet ederken, sadelikten üstün yönetim yoktur.
Yalnız sadelik işleri hızla iyileştirir;
Hızla iyileşme gücü çoğaltır

~Lao-Tzu~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Ars longa, vita brevis
Sanat uzun, yasam kisa

~Latin Atasozu~
. - . - . - . - . - . -
width=768


width=768


width=768


width=768


width=768


width=768


width=768


width=768


width=768


width=768



237.331 kb Stanislaw_Lem-Donusum_Hastanesi.epub

1.779.391 kb Buyuk_Osmanli_Denizcileri_Kemal_Reis_ve_Baba_Oruc.pdf

6.541.258 kb Mechanical_Drawing_Problems_raw.pdf

3.357.058 kb james_joyce-surgunler.pdf

3.458.350 kb Nazim_Hikmet-05_Memleketimden_Insan_Manzaralari_Adam_Yayinlari.pdf

3.370.101 kb Mehmet_Altay_Koymen-Alp_Arslan_Zamani_Selcuklu_Askeri_Teskilati.pdf

63.433 kb les2006mayissozelcevapanah.pdf

283.522 kb Stephenie_Meyer-Alacakaranlik_1.epub

1.704.421 kb Charles_Dickens_Charles_Dickens-Buyuk_Umutlar.pdf

620.366 kb OEGCA_Test12.pdf

221.729 kb Insan_Insana-Dogan_Cuceoglu.epub

442.646 kb ARZ_VE_SEMA_KAVRAMI_Ebu_Abdulmumin_Tekin_Mihci.pdf

641.035 kb Harry_Potter-Sirlar_Odasi.pdf

516.923 kb Mahmud_Dervis-Olumu_Seviyorlar_Benim.pdf

1.382.165 kb Osmanli_Belgelerinde_Ermeni-Ingiliz_Iliskileri_1845-1890_.pdf

4.636.868 kb Nazim_Hikmet_24_Yazilar_1936_.epub

6.458.952 kb Korfez_Yayinlari-YGS_10_Genel_Deneme.pdf

150.003 kb Mehmet_Akif_Ersoy-Siirleri.pdf

1.551.017 kb Osmanli_Devletine_Kadar_Turkler-Cesitli.epub

4.475.148 kb Stage_2-Rudyard_Kipling-Jungle_Book.pdf


68

59

Ay Em F bizden 5 milyon dolar borç istemiş...
Bu sonradan çok konuşuldu.
Öyle olmadığı da kabak gibi ortaya çıktı.
Ama adam kronik yalancı.
Hala daha aynı yalanı söylemeye devam ediyor.
13

75

77
OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/
Eposta adresleri
(Derdiniz varsa buradan ulaşın.)
:
0raj.p0yraz@neomailbox.net
oraj.poyraz@openmail.cc
HvLWPtIjJR8X@protonmail.com
0PjukdvspdUh@mail2tor.com
Tor ağı üzerindeki web siteleri
Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız.
:
http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/
http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder