5 Mayıs 2015 Salı

Bekir Coşkun: Gidip baktım bitmişsin usta…

Doğrusu Bekir Coşkun'un yanılmış olma ihtimalinden korkuyorum.
Sonuçta o da, ben de halktan kopuk sayılan aydınlardanız.
Hayallerimizi, hülya ve temennilerimizi, tahminlerimizle karıştırdığımız çok seçim oldu.
Türk halkını tanımıyoruz.
Türk halkı da zaten bizi tanımıyor.

Aslında çoğu zaman Türk halkının bizi sevmediğini de düşünüyorum.
Sonuçta aykırı, rahatsız edici, neşe bozucu laflar ediyoruz.
Pohpohlamıyor, eleştiriyoruz.
Tatsız insanlarız yani.

Çarşıda, pazarda fikrimi soranlar oluyor.
Ben de saf saf anlatıyorum.
Son yıllarda şunu hissettim.
Adam aslında bir karar vermiş.
Ben ne söylersem onun tersini yapacak.
Ben söylediğimde emin oluyor.
Misal ben AKP aleyhine laf söz ettiysem, bunlar aslında AKP'nin kazanç hanesine yazılıyor.
Bekir Coşkun da böyle.
Halk onu dinliyor, onu okuyor.
Ama o ne derse onun tersini yapacak.
Bu güne kadar hep böyle oldu.

Açık açık ifade edenler de oldu.
İnatlaşacaklarmış, bana inat oy kullanacaklarmış.

Akıl, mantık, gerekçeler, kanıtlar, ispatlar falan hiç önemli değil.
Halk başka yeriyle karar veriyor.
En iyimser ihtimalle cebiyle karar veriyor.
Olmadı testisleriyle, o da olmadı ciğeriyle, ya  da yüreğiyle karar veriyor.
Ama asla beyniyle karar vermiyor.

İşte ben bu yüzden umutsuzum.
Şimdi düşünüyorum.
Acaba, bir ekonomik bunalım, bir etnik çatışma, bir mezhep ve din konulu iç savaş olsa dünyanın sonu mu olur?
Sonuçta önlenemez bir şekilde bir çarpışma rotasında yolumuza devam ediyoruz.
Bu güne kadar hep dünyanın sonu diye düşünmüştüm.
Sonuçta on yıl, otuz yıl, kırk yıl sürer.
Oluk oluk kan akar.
Nüfusun yarısı mülteci olur.
Peki ya bu maceranın sonunda ülkeni idrak yolları açılmış olabilir mi?
Bundan da hiç emin değilim.

Çünkü biliyorum.
Nietzsche fena halde çuvallamış.
Öldürmeyen süründürüyor.
Yıpratıyor, eskitiyor, esnetiyor, çatlatıyor, zayıflatıyor, yoruyor.
Stres insanları, toplumları, statik gerilime maruz kalan bütün nesneleri olumlu değil olumsuz etkiliyor.
Biliyorum, Suriye, Irak, İran, ve diğer İslam ülkeleri politik islam macerası bittiğinde daha iyi olmayacaklar.
O kadar çok dayak yemiş olacaklar ki, bütün bu halklar dayak delisi olacak.
Bu güne kadar hep böyle oldu zaten.

Oysa istirahat her zaman tedavinin yarısıdır.
Yorulan toplumlar, insanlar da istirahatle iyileşir.
Bu toplumun her türlü kavga, dırıltı ve zırıltıdan uzak geçen her senesi biraz daha iyi gelecek.
İnsanlar yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamaktan, estetik, duygusal ihtiyaçlarını karşılama seviyesine ulaşacaklar.
Bu sadece barış ve huzur ortamında mümkün.

O yüzden önümüzdeki seçimler çok önemli.
Ülkenin dini, etnik içsavaş yaşaması, büyük ekonomik buhranlarla kafası darmaduman bir şekilde yüzleşmesi yine bu halkın tercihlerine bağlı.
Elbette insanlık tarihi seviyesinden bakarsak hiçbir savaş dünyanın sonu olmamıştır.
Ancak, yok olan, katledilmiş, iç savaş, işgal yaşamış milletler açısından durum hiç de o kadar pratik değil.

Yine tekrar edeyim.
Paşa gönlünüz bilir.
İsterseniz inat eder, beğenmediğiniz, ötekileştirdiğiniz aydınlar ne diyorsa tam tersini yaparsınız.
Ama her zaman kesin olan şudur, bedel her zaman sizin önünüze gelecek.
Kaçamayacaksınız.

Oraj POYRAZ(cimcime@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc)            L2fSIJNoA0xfSNxA    




Bekir Coşkun: Gidip baktım bitmişsin usta…


Eğer yine de seçimi AKP alırsa, iki olasılık vardır:

Ya o meçhul seçim hilesi yine yapıldı…
Ya da herkes tiyatrocu…

*

Ankara'dan, Manisa'dan, İzmir'den, Urfa'ya kadar dolandık… Kızgın olmayan, yaka silkmeyen, nefretini dile getirmeyen, pişmanlığını itiraf etmeyen, ağzı köpürmeyen bir tek kişiye olsun rastlamaz mı insan?..
Türkiye başına geleni yeni anladı sanki…
Bence nihayet Anadolu'nun vicdanı sızlar gibi…

*

İnsanlarla uzun konuşmalara gerek yok…
Tek kelime yetiyor açmaya…
"Saray" deyip susun mesela…
Köpürüyor ağızları…
Kızgınlık dökülüyor dudaklardan…
Bilmediğiniz şeyleri de duyuyorsunuz "Sarayın altından hava alanına kaçmak için iki tane tünel var" gibi…

*

Öyle uzun uzadıya sormanız gerekmez, arama motoruna kelimeyi yükleyip tık'lamak gibi…
"İşsizlik" deyip kesin, yeter…
"Pahalılık" deyin yeter…
"Suriyeliler" deyin yeter…
"Kutu" deyin yeter…
"Gemi" deyin yeter…
"Başkanlık" deyin yeter…
Dilsiz sağıra "Sarayın bardakları" deseniz dili açılıyor, susturamıyorsunuz bu sefer…

*

Cumhurbaşkanı'nın "Toplu açılış yapıyorum" diye meydanları dolanması çok işe yarıyor aslında…
Tersine dönmüş her şey, o konuştukça AKP batıyor…
O konuştukça, bezginlik ve bıkkınlık artıyor…
O konuştukça kahvehanelerde, evlerde söyleniyor insanlar… Hukuksuzluklar, suçlar, günahlar yeniden ortaya dökülüyor…
Konuşsun yani…
Ne kadar konuşursa, o kadar iyi…

*

Burası Urfa…
2011'de AKP'nin yüzde 64.8, CHP'nin yüzde 3.02, MHP'nin yüzde 3 oy aldığı şehir… Eğer seçim hilesi yapamazlarsa, CHP ile MHP dirilmiş…
Özellikle HDP almış götürmüş…
AKP Urfa'da bu haldeyse, Türkiye'yi varın siz hesaplayın…

*

13 yıl sonra da olsa…
Uyanmış vicdan…
Gidip yerinde gözümle gördüm…
Bitmişsin usta…


a45UyF587661-150505114623 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2015/05/05  14:26 6  64  1 undefined kemalistiz@googlegroups.com

 

Her kim kotuyu yasaklar, fesata kizar ve Allah in yasaklarinin hududu cignendigi zaman ofkelenirse, Allah u Tealada o kulunun lehine ofkelenir.

Hz.Ali

Milli Mucadelenin basladigi 1919 yilinda Milli Mucadeleye karsi cikan isbirlikci parti ve cemiyetler:
Bunlarin tamami Osmanlici, Hilafetci, Seriatci, Kurtcu ve yabancilarin mandasini isteyen parti ve cemiyetlerdir.

- Selamet-I Osmaniye Partisi (Seriatci, Ingiltere nin kontrolunde)
- Kurdistan Teal-i Cemiyeti (Dogu ve G.Dogu da Kurdistan kurulmasi icin Ingiltere ve ABD tarafindan destekleniyordu.)
- Teal-i Islam Cemiyeti (Seriat isteyenler)
- Ingiliz Muhipleri Cemiyeti (Ingiltere himayesi isteyenler)
- Wilson Prensipleri Cemiyeti (Amerikan Mandasi isteyenler)
- Hurriyet ve itilaf Partisi (Kendilerini Sevr i savunan liberaller olarak tanimlamaktadirlar, ancak Ingiltere nin kontrolundedirler, Milli Kurtulus Hareketine ve Mustafa Kemal e en siddetli tepkiyi bu parti gostermistir.)
- Mavri Mira Cemiyeti (Rum Patrikhanesi tarafindan kurulmus olup, Yunan hukumetinin kontrolundeydi. Amaci ceteler kurarak Milli Mucadeleye karsi cikmak ve Anadolu daki Yunan Ordusuna yardim etmekti.)
Bu parti ve cemiyetlerin tamami Sevr anlasmasindan yana Anadolu nun isgalini savunmuslardir. Bunlar tam bir isbirligi halinde Anadolu Hareketine cephe almislar, tum isyanlari ve ayaklanmalari da desteklemislerdir.

Safsata [( Ing:Fallacy), (Osm;Kiyasi-i batil)], bir dusunceyi ortaya koyarken ya da anlamaya calisirken yapilan yanlis cikarsamalarin tamamina safsata denir.
Safsatalar, ilk anda gecerli ve ikna edici gibi gozuken ancak yakindan bakildiginda kendilerini ele veren sahte argumanlardir.
Gunumuz Turkce sinde safsata kelimesi kusurlu akil yurutme anlamini kaybetmis, yanlis inanc manasinda kullanilir olmustur.
Oysa, safsata, insanin muhakeme yetisinin yanlis yonde kullanimidir ve cogu kez onyargi, ek$ik bilgi, batil inanclar, duygusallik, yersiz gondermeler, acelecilik, ozensizlik, genelleme, duygu somurusu, Turkce yi kotu kullanma gibi sebeplerden kaynaklanir.
---
Dayatma Safsatasi (Fallacy of Is to Ought ) :
Tanimlayici anlamlar iceren terimlerin dayatilmasi suretiyle, bunlarin kabullenilme zorunlulugunu ortaya koyma iddiasi
Ornek 1:
Kapitalizm en iyi ekonomik sistemdir. Dolayisiyla, tum toplumlar kapitalizmi benimsemelidir.
Ornek 2:
Turkiye yi ceteler yonetiyor.
Bir ceteye uye olmazsak kesinlikle yasayamayiz.
Ornek 3:
Suleyman Demirel aralarindaki en tecrubeli adamdir.
Ona oy vermek lazim.
Ornek 4:
Arkadas bizdendir.
Isini ona gore gor.
Guncel Ornek 1:
Bana dunyanizdan uc sey sevdirildi:
1. Guzel koku.
2. Kadin 3.
Gozumun nuru namaz. (Hadis sahihtir.) Hadisi serifte siralanan uc sey vardir.
Guzel koku, kadin ve namaz.
Kadin, guzel koku ile namazin arasinda zikredilmistir.
Elbette ki bunun bir hikmeti vardir.
Cunku kadin, koklanarak kendisiyle ferahlik duyulacak ve namaz gibi kutsal bir varlik olarak anlasilacaktir.
Bu ozellik ve hususiyetlerle donatilmis bir kadin ile evlilik yapip da huzurlu yasamamak akil ve mantik disidir.
(Abdullah Buyuk, 25.8.2000, Akit)
Yazar, Hadisten yola cikarak tanimladigi kadinlarla evlilik yapip huzurlu yasamamanin akil ve mantik disi oldugunu soyluyor/dayatiyor,
Guncel Ornek 2:
Japonlar in tarifiyle temel formul su:
Once Japonya, sonra sirketim, sonra ailem, sonra da ben!..
Demek ki bizim icin de tartisilmaz formul belli:
Once Turkiye, sonra sirketim, sonra ailem, sonra da ben.
(Ilker Sarier, 31.8.2000, Sabah)
Yazar Japonya icin gecerli olan formulun bizim icin de gecerli oldugunu ve bunun da tartisilamayacagini dayatiyor.


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder