3 Aralık 2015 Perşembe

Can Dündar tutuklanınca Aydınlık'ı anımsadılar

Can Dündar tutuklanınca Aydınlık'ı anımsadılar

Ali Serdar Bolat 2 Aralık 2015

Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasını protesto amacıyla Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından 27 Kasım günü Ankara'da yapılan eyleme Aydınlık Ankara Temsilcisi İsmet Özçelik, Ulusal Kanal Haber Müdürü Erdem Atay, Aydınlık yazarı Hikmet Çiçek de katıldı.

Vatan Partisi Genel Sekreteri Dr. Serhan Bolluk konu ile ilgili açıklamasında özetle şunları söyledi:

"Bu butuklamalar basın özgürlüğüne darbedir. MİT TIRlarının cihatçı guruplara silşah ve mühimmat taşıdığı artık Erdoğan ve Davutoğlu'nun övündüğü gerçeklerdir. Bu terör örgütlerini desteklemek ve silahlandırmak uluslararası hukuk açısından da suçtur. MİT TIR'ları ile işlenen suçları haber yaptıkları için Dündar ve Gül'ün tutuklanmaları hukuka aykırıdır. Erdoğan'ın konuşmasını talimat kabul eden yargı makamları hukuk dışı bir karar almışlardır."

29 Kasım'da ise İstanbul'da gazeteciler eylem yaptı. Eyleme CHP Milletvekilleri de katıldı.

***

Aydınlık ve Ulusal Kanal büroları darmadağın edilip yöneticileri Ergenekon kapsamında tutuklandığında, şimdi Dündar ve Gül için sokaklara dökülenler, bileklerine zincirler takarak gösteri yapanlar ortalarda hiç görünmüyorlardı.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü bir basın toplantısı düzenleyerek Can Dündar'ı "kahraman" ilan etti. Toplantıya ABD, İngiltere, Hollanda, Fransa, İtalya, Macaristan, İsveç, İspanya, Kanada, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya Büyükelçilikleri ve Konsolosluklarından da temsilciler katıldı.

Bakınız:

http://www.cagdasses.com/guncel/28567/mahkeme-can-dundar-ve-erdem-gul-kararini-verdi

Halbuki bu haberi ilk defa yapan ve Silivri'ye gönderilen Aydınlık gazetesi yöneticileri için böyle bir eylem yapılmadığı, Aydınlık Haber Müdürü "Kahraman" ilan edilmediği gibi, ABD ve AB ülkeleri Ergenekon davalarını "Türkiye'yi demokrasiye ulaştıracak süreç" diye alkışlamışlardı. ABD, Kanada ve AB ülkelerinin temsilcileri toplantılara katılıp Aydınlık yöneticilerinin tutuklanmalarını protesto etmemişlerdi.

Şimdi her nedense, Aydınlık'ın 16 ay önce yaptığı haberi 16 ay sonra "İlk defa biz açıklıyoruz" diye veren Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar "Kahraman" ilan ediliyordu.

Neden şu: Aydınlık ABD - AB karşıtı bir yayın çizgisi izliyor. Can Dündar ise bir ABD - AB projesi. Bu projenin Atatürkçü Cumhuriyet okuyucularına kabul ettirilebilmesi için Can Dündar'ın "Tayyyip ile boğuşan kahraman" yapılması planlanmıştı. Ayrıntılı bilgi için bakınız:

http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2015/06/y-cumhuriyetin-can-dundar-calnt-haberle.html

***

Aydınlık MİT TIR'ları haberini yayımladığı zaman kulaklarının üzerine yatanlar, Can Dündar aynı haberi "İlk defa biz veriyoruz" diye 16 ay sonra yayımladığında Aydınlık'ın "İlk defa siz yayımlamıyorsunuz, çalıntı haber yaptınız ve kaynağını açıklamadınız, 16 ay önce bu haberi ilk defa biz yaptık" açıklamasını duymazdan gelenler, şimdi Can Dündar tutuklandığında Aydınlık'ı hatırladılar.

***

Bir örnek: Ayşenur Arslan'ın yazısı. İşte yazıdan bir bölüm:

"Evet, Can Dündar ve Erdem Gül'ü Silivri'ye gönderen haber daha önce yayımlandı. Kupürde görebilirsiniz. 21 Ocak 2014 günü. yani, MİT TIRLARI'nın durdurulması vakasından sadece iki gün sonra. Yani Cumhuriyet'ten yaklaşık bir buçuk yıl önce. Belki "Canım, Aydınlık'ın haberinde ayrıntı yoktur" diyeceksiniz. Hayır, vardı.

TIR plakalarından tutun güzergahına... İçindeki mühimmattan, o mühimmatın fotoğraflarına... Yanı sıra, TIR konvoyuna eşlik eden araçların markaları ve plakalarına... Her önemli bilgi mevcuttu.

Kuşkusuz, "O zaman Aydınlık da yargılansın" demiyorum. Ama merak ediyorum. "Anında" bilgiye ulaşıp yayınlayan Aydınlık neden görmezden geliniyor da, Cumhuriyet casusluk / terör örgütü gibi akla ziyan iddialarla suçlanıyor?"

Yazının tamamı:

http://www.birgun.net/haber-detay/can-ve-erdem-niye-silivri-de-96492.html

Aydınlık, 21 Ocak 2014.

***

Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım şu açıklamayı yaptı:

"Ocak 2014 tarihi (Aydınlık'ta MİT TIR'ları haberinin yayın tarihi) bizim hala cezaevinde olduğumuz bir dönem. Yani Ayşenur Arslan ne demeye çalışıyor bilmiyorum ama 2009'da tutuklandık. 2014 yılının Mart ayında çıktık. Şimdi Ayşenur Arslan bizi tekrar cezaevine göndermeye çalışıyor"

Bakınız:

http://www.ulusalkanal.com.tr/medya/deniz-yildirimdan-aysenur-arslana-tepki-h83191.html

***

arşiv:

Y-Cumhuriyet'in Can Dündar'ı çalıntı haberle parlatma gayreti 2 - 6 - 2015

http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2015/06/y-cumhuriyetin-can-dundar-calnt-haberle.html

Türkmendağı'ndaki cihatçılara TIRlar yine silah götürdü 2 - 12 - 2015

http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2015/12/turkmendagndaki-cihatclara-tirlar-yine.html


Bir isi yapmadan once tedbir almak, insani pismanliktan kurtarir.

Hz.Ali

Ahzab Suresi 26.Ayet:

Allah, ehl-i kitaptan, onlara (musrik ordularina) yardim edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku dusurdu;
bir kismini olduruyor, bir kismini da esir aliyordunuz. *****

Kur an-i Kerim in bazi ayetlerine iliskin mazeretler:
1- Bu ayetler yanlis tercume edilmis!
2- Bu ayetler yanlis anlasilmaya musait yani herkes anlayamaz!
3- Bu ayetler zaman asimina ugradi yani bugun gecersiz!
4- Bu ayetler cag disi yani Islam da reform yapilmasi lazim!
5- Bu ayetlere iman etmek imkansiz ama yine de ben bir muslumanim!

Mazeretlerin Cevaplari:

1- Diyanet Vakfi Meali ni, konularinda uzman Ilahiyatci Heyet hazirladi. En cok itibar edilen meal. Heyetteki herkesin yanlis tercume yapmasi imkansiz. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
2- Kur an-i Kerim i herkesin anlayabilecegine dair ayetler var* ve zaten bu sebeple indirilmis . Tersi ise adaletsizlik olur cunku herkesin anlayamayacagi ve yanlis anlasilmaya musait bir kutsal kitap gondermek Allah a yakismaz. Bir sakinca da sudur; Muslumanlara siz Kur an i anlamazsiniz, sadece biz anlariz diyen ruhban sinifi olusur ki Islam da ruhbanlik haramdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
3- Kur an in, kiyamete kadar , cihansumul(evrensel) yani her zaman ve her yerde hukmunun gecerli olduguna inanmak farzdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
4- Allah 21. yuzyilin hayat sartlarini ve yasam bicimini ezelden beri bildigine gore Allah in bu durumu hesaba katmadigi ni iddia etmek Allah a karsi cok buyuk bir iftiradir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
5- Bu ayetlere iman etmeyenin adi Musluman degil Kafir dir.** Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.

*Bakiniz: Nahl Suresi 89. Ayet, Enam Suresi 38. Ayet, Maide Suresi 15. Ayet, Hac Suresi 16. Ayet.
**Bakiniz: Bakara Suresi 85. Ayet ve Maide Suresi 44. Ayet.
*****Bu ayet Yahudi Beni Kureyza kabilesi ile ilgili.
Sahih hadislerde anlatilanlara gore kaledeki caresiz Yahudi Beni Kureyza kabilesinin eli silah tutabilenlerden 900 erkek olduruldu.
900 Yahudinin buyuk cogunlugu Ali tarafindan katledilmisti.
Ali o gun kafa kesmekten cok yorulmustu ve kafa kesme islemi sirasinda yorgunluktan surekli olarak kilic kullandigi kolunu degistiriyordu.
Muhammed ise kesim isleminin yanina cadir kurdurmustu ve kesim islemini gozlemliyordu.
Katledilen Yahudi erkekleri topluca gomulduler.

Turan Paker : GİRİT AÇILIMININ HİKAYESİ
1 Nisan 2013 ·

Açılımın birinci aşaması:
Genel af çıkarıldı.
Rumlar, Mihail Korakas liderliğinde ayaklandı.
Osmanlı ordusu tam isyanı bastıracakken devreye İngiltere ve Fransa girdi.

Teklifleri ÅŸuydu:
Girit Yunanlılara verilemezdi, ancak Osmanlı da Girit Açılımı yapmalıydı.
İlk şart, askeri harekat hemen durdurulmalıydı.
Silah bırakacak isyancılar için umumi af çıkarılmalıydı.
Tanıdık geliyor mu? Devam edelim:

Girit yoksuldu;
Ada halkı iki yıl vergiden muaf olmalıydı.
Padişahın atayacağı valinin biri Türk, diğeri Rum iki yardımcısı olmalıydı.

Ayrıca resmi yazışmalarda Türkçe zorunluluğu kaldırılmalıydı.
Osmanlı açılımı kabul etti.
Türkler rahatladı; köy ve mezralarına döndü.
Müslümanlar, Bu açılım ne kadar güzelmiş demeye başladı.

Açılımın ikinci aşaması:
Jandarma yeniden düzenlendi.
Osmanlı 1878'de Ruslara yenilince, Girit'te ayaklanma oldu.

Olan, köylerine dönen açılım kurbanı Türklere oldu;
Evleri, tarlaları yakıldı; canlarından oldular.
Osmanlı ordusu yine isyancıların peşine düştü.

Ve devreye yine Avrupalılar girdi.
Girite özel imtiyazlar tanındı;
Yani yeni bir sözleşme / açılım yapıldı.

25.10.1878'deki bu Halepa Sözleşmesi / Açılımı şöyle olacaktı:
Girit Valisi sadece Müslümanlardan seçilmeyecekti,
Hristiyan da olacaktı.

Vilayet genel meclisinde Rumlar (49/31) çoğunlukta olacaktı.
Hristiyan kaymakamlar Müslüman kaymakamlardan sayıca fazla olacaktı.

Vilayet Meclisi ve mahkeme dili Rumca olacak;
Ancak resmi zabıtlar ve dilekçeler Rumca ve Türkçe olabilecekti.

Ve en önemlisi asayişi sağlayan jandarma, yerli halktan seçilecekti.
Osmanlı bu açılıma da Evet dedi.
Yeter ki kardeş kanı dursun diyordu.
Diyeceksiniz ki Durdu mu? Hayır...

Açılımın üçüncü aşaması:
Avrupa’ya müdahale hakkı
En büyük isyan 1896'da oldu.
Girit yanıyordu.
İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Rusya asayiş amacıyla
Savaş gemilerini Girit'e gönderdiler.

Ve Osmanlıya yine, yeni bir sözleşme / açılım dayattılar.
Girit valisi kesinlikle Hristiyan olacaktı.
Vali, adada karışıklık çıkması halinde Batıdan silah ve asker yardımı isteyebilecekti.

Hemen genel af ilan edilecekti.
Memurların üçte biri Hıristiyan olacaktı.
Avrupalı hukukçular adli bir ıslahat reformu hazırlayacaktı.
Osmanlı bu açılıma da boyun eğdi.

İstanbul’un Girit'te açılım yapmaktan başı dönmüştü.
Elleri silahlı Rumlar artık şehir merkezlerinde bile
Türkleri öldürmeye başladı.
Girit'te oluk oluk Türk kanı akıyordu.

Toplu katliamlar başladı.
Türk köyleri yakılıp yıkıldı;
Türkler adadan kaçış yolu arıyordu artık.
Hanya ve Resmoda altmış bin Müslüman sığınmacı kurtarılmayı bekliyordu.

Sonunda Osmanlı, 18.4.1897'de Yunanistan'a savaş açtı.
Beklendiği gibi bir ay gibi kısa sürede Yunan ordusunu perişan etti.

Türk ordusu Atina’ya girecekken,
Rus Çarı II.Nikolay’ın isteği ve İngiltere'nin baskısıyla II. Abdülhamit Türk ordusunu durdurdu.
Osmanlı, bırakın bir avuç toprağı,
Savaş tazminatı bile alamadı.
Aksine Girit’teki nüfuzunu kaybetti...

Açılımın dördüncü aşaması:
Otonom ilan edildi.
Diyeceksiniz ki, bu yenilgiden Girit'teki Rumlar korkup sinmiÅŸlerdir.

Ne gezer!
En acıklısı Girit’te yaşandı.
Türkler, Rumları kesecek iddiasıyla Avrupalılar adaya asker çıkardı.

Asayişi artık onların askeri sağlayacaktı!
Türk askerine gerek yoktu.
Osmanlı askeri gidince Rumlar bir daha ayaklanmazdı!

Gülmeyiniz, aynı gerekçeler günümüzde Kıbrıs için de söyleniyor...
Türk askeri 1898'de Girit’ten çekildi.
Ada otonom ilan edildi.

Avrupalılar, Rumların ve Türklerin can ve mal güvenliklerini garanti altına aldıktan sonra adadan ayrılacaklardı.

Girit'e böylece barış gelecekti.
Harika!
Girit valisini seçme hakkı, büyük devletlerin onaylaması şartıyla Osmanlı padişahına bırakıldı.

Sonunda Prens Otto Girit Valisi yapıldı.
Kısa bir süre sonra dört devlet adadan çekildi.

Ve sonuç:
1910 da Girit Meclisi Yunanistan’la birleşme kararı aldı.
Girit onca açılıma rağmen 1913'de
Osmanlının elinden kuş olup uçtu, gitti!

Birileri açılımla kendilerinin rahat bırakılacağını zannediyor.
Dünya haritasına bir bak Avrupalı (ve bugünün Amerikalısı) girdiği hangi topraktakileri rahat bırakmış!
Girdikleri her yerde iki ÅŸeyi derhal yok etmiÅŸlerdir:
Dil ve Din!
Tarih tekerrür değildir; tabi ders alanlara!


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder