Subject: | HDP olursa Haram,AKP olursa helal minallah...... |
---|---|
Date: | Wed, 6 Jan 2016 13:58:59 -0000 |
From: | Munir Kebir <munir51@gmail.com> |
-------- Forwarded Message --------
Değerli Arkadaşlar,
2004 yılında AKP'nin Devlet hizmetlerinde hantallık olduğundan bahisle,devlet memurlarının milletin hizmetkârı olduğunu,ve milletin hizmetinde "Bugün git Yarın gel" ifadesiyle halkımızı oylama formülünün artık olmayacağını ilan ederek yerel yönetimlere ağırlık verileceği yönünde yasa çıkarttı.Ne var ki bu yasa o günkü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in vetosuna takılmıştı.Şahsen ben de bu vetoya tepki göstermiş,devlet dairelerinde memur keyfiyetinden kurtulacağımızın sevinciyle AKP'ye hem seçimlerde oy vermiş ve hem de sosyal medyadaAKP'yi sonuna kadar desteklemiştim.
Elimde o yıllara ait AKP'nin seçim projesi de var.Bu seçim projesinde bu konuya ilave olarak,Emniyette "Adli Polis" ve "İdari Polis" ayırımına gidileceği de hükme bağlanmıştı.
Bugün geldiğimiz noktada,HDP'nin özerklik bildirgesinin aşırılığa kaçtığını bir kaç gün önce eleştirmiştim.Halen de eleştiriyorum.Fakat biraz arşivimi karıştırdığımda AKP'nin az farkla da olsa HDP'nin Özerklik bildirgesini 2004 yılında yasalaştırma girişiminde bulunduğunu görünce doğrusu şaşırdım.
Geriye gitmeyeceğim.Sadece aşağıdaki makaleyi sizlerle paylaşmakla yetiniyorum.
Münir Kebir
@YlcnDogana.yalcindogan@gmail.comRSS Beslemesi
HDP 'yi suçlama, önce aynaya bak
AKP'nin getirdiği o yasayı dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer veto ediyor. Tarih 15 Temmuz 2004.
AKP'nin on iki yıl önce getirdiği o yasadaki ilkeler, bugün HDP'nin yayınladığı "demokratik özerklik bildirgesine" çok benziyor. O tarihte, AKP imzası olunca, "özerklik" türküleri, bugün HDP yayınlayınca, kıyamet.
Hatta, bugün Tayyip Erdoğan hızını alamıyor, HDP yöneticilerini dokunulmazlıklarının kaldırılması için Meclise ve yargıya talimat veriyor. Her zamanki gibi, yetkisini çoktan aşarak.
2004'te AKP'nin getirdiği yasanın adı "Kamu Yönetimi Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkındaki Kanun".
Sezer'in veto ettiği bu yasayı HDP Gurup Başkan Vekili İdris Baluken geçen hafta Meclis'te yaptığı konuşmada hatırlatıyor,"elimde tam metni var" diyerek.
Sezer'in gerekçesi
O metin Meclis tutanaklarında da var. Görüşmelerde CHP ve MHP yasaya ciddi muhalefet ediyor, "bu yasa ile Türkiye'de bölgelere özerklik veriliyor, yasa açıkça Anayasaya aykırıdır" diyerek.
AKP oralı bile olmuyor, Meclis'teki çoğunluğuna dayanarak yasayı Meclis'ten geçiriyor, fakat Sezer'in vetosuna takılıyor. Sezer'in de gerekçesi, "anayasaya aykırılık".
Yasadaki geçici madde
Yasa kamu yönetiminde merkezi hükümetin yetkilerini belirlerken, merkezi hükümet ile belediyeler arasındaki ilişkileri de düzenliyor.
AKP'nin getirdiği o yasanın geçici birinci maddesi, HDP'nin bugün açıkladığı demokratik özerklik bildirgesine tam olmasa bile, büyük ölçüde benzerlikler taşıyor.
Şimdi sıkı durun, geçici birinci maddeye göre;
"Sağlık, Sanayi, Bayındırlık, Kültür, Turizm, Tarım, Orman, Gençlik ve Spor Bakanlıklarının taşra örgütleri ve yetkileri il özel idarelerine devrediliyor". Yani, yerel yönetimlere.
AKP burada Adalet, Milli Savunma, Maliye, Milli Eğitim, İçişleri, Dışişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının taşra örgütlerini ve yetkilerini yine merkezi hükümette bırakıyor.
HDP bildirgesinde bir ileri adım var, o yasadan farklı olarak, "Maliye, Adalet ve Milli Eğitimin yetkilerinin" de yerel yönetimlerine devredilmesini istiyor.
Bazı istisnaları ile 2004'teki AKP yasası ile bugünkü HDP bildirgesi aynı paralelde.
Cicim ayları
Bu benzerliğe rağmen, başta Tayyip Erdoğan ve AKP bugün neden feryat figan ya da 2004'te neden bu kadar anlayışlı (!).
Çünkü, 2004'te çözüm süreci hazırlıkları var, o yıllarda Kürt siyasal hareketi ve partisi ile iyi geçinmek, onlara kendilerini yönetecek yetkiler tanımak gerekir ki, çözüm süreci başarıya ulaşsın.
Yasanın Meclis'e getirildiği tarih ile PKK ile görüşmelere doğru yol alınan tarih birbirine denk düşüyor. AKP'nin Kürt siyasal hareketi ile "cicim ayları".
Bunun sonucu olarak, o yasa ile onlara şeker ikram ediliyor. "Biz çözümde kararlıyız, sizinle anlaşabiliriz" mesajı.
Bugün ise, bildiriyi açıklayan ve tartışan HDP'lilere verilen gözdağı, çözüm sürecinin çoktan rafa kalkmış olmasının, iç savaşın yeniden başlamasının sonucu.
Çözüm süreci konuşulurken şeker, iç savaşa geçildiğinde, dokunulmazlık tehdidi. Hiçbir orijinal yönü olmayan, hiçbir düşünce eleğinden geçmeyen, kaba bir politika.
Baluken doğru söylüyor
Meclis'te geçen hafta İdris Baluken:
"Biz tek taraflı çağrıda bulunmuyoruz. (…) Demokratik özerklik projemiz hem bizim parti programımızda, hem seçim bildirgemizde, hem de Anayasa Uzlaşma Komisyonuna verdiğimiz anayasa önerilerinde var. DTK'da ele aldığımız bu metin bizim seçim meydanlarında söylediğimiz sözlerdir. Bunları anayasa teklifi olarak da vermişiz, hiç biri yeni değil. Durum böyle iken, şimdi bize yöneltilen linç kampanyasını anlamıyoruz". (Meclis Tutanakları, 29 Aralık 2015).
Doğru, özerklik bildirgesindeki isteklerin hiç biri yeni değil. Anayasa Uzlaşma Komisyonu tutanakları bu tekliflerle dolu. Ve de seçim meydanlarındaki konuşmalar da, öyle.
Kaldı ki, HDP yöneticileri şunu da söylüyor:
"Biz bu bildirgeyi dogmatik doğru kabul edip, Türkiye'ye dayatmıyoruz. Gelin, tartışalım, diyoruz. Her türlü eleştiriye de açığız". (İ. Baluken, aynı tutanaktan).
Her yere emir
Bütün bunlar ortada iken, hele de AKP'nin Sezer'in vetosuna uğrayan yasası tarih kayıtlarına geçmiş iken, şimdi "vayyy, sen misin bunları söyleyen, kaldırın dokunulmazlıkları" demek, hiçbir temel doğrultusu olmayan, gününe göre politika izlemekten öteye geçmiyor.
Ayrıca, yok YÖK'e talimat, yok yargıya emir, yetmiyor şimdi de, yok Meclis'e emir, kim anayasa aykırı davranıyor, ortada.
Madem şimdi özerklik bildirgesi nedeniyle HDP'lilerin dokunulmazlığının kaldırılmasını istiyor, o zaman 2004'teki yasa nedeniyle, o tarihte o yasaya kabul oyu veren ve bugün hala AKP'de milletvekili olanların da dokunulmazlıklarının kaldırılması gerek.
Ve o tarihte milletvekili olup, bugün olmayanlar hakkında da soruşturma açılması gerek.
HDP söyleyince, dokunulmazlıklar kalksın, AKP söyleyince, hayat normal akışını sürdürsün.
Tam günümüze uygun "de, ..,de…, demokrasi".
Rahati ve mutlulugu amac edinmek bana hicbir zaman cekici gelmedi. Boyle bir temel ustune kurulmus bir ahlak sistemi, yalnizca bir sagirlar surusunu tatmin eder.
Albert Einstein
Cocuklarini kufur mekteplerinde okutanlar onlara buyuk kotuluk etmektedir.
Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.
Cuneyt Suavi : Bir haftalik evliyalik.
Televizyonda dini bir program seyrediyorum. Ekrandaki kisi, Ilahiyat fakultelerinin birinde dekan olmali. Eski asirlardaki maneviyat buyuklerinden bahsederken:
- Onlar, goz ucuyla da olsa nisa taifesine bakmazlarmis, diyor. Nerde simdi o buyuk evliyalar?
Duydugum sozler, damarima dokunuyor. Ve her muslumanin yapmasi gereken bir seyin hic yapilmiyormus gibi gosterilmesi, beni ta can evimden vuruyor. Biraz dusundukten sonra muthis bir karar aliyor ve kendi kendime soz veriyorum: Hocanin nisa taifesi dedigi hanimlara, konusmak icin bile olsa bir hafta boyunca bakmayacak ve zamanimizda da buyuk evliyalar oldugunu ispatlayacagim. Program bittikten sonra ekmek almak uzere disari cikiyorum. Daha merdivenlerden inerken, alt kata yeni tasindigi soylenen kiracilarla karsilasiyorum. Evde ne kadar kadin, kiz, coluk, cocuk varsa hepsi kapida. Hanimlardan biri, benim Turkiye sinirlarini asan sohretimi duymus olmali. Daha gorur gormez:
- Vayyyy!... Cuneyd bey, diyor. Kizlarimin tarifinden tanidim. Cay icmeye gelecegiz ins.
Ben aldigim karar geregi hemen basimi egerken:
- Hosgeldiniz efendim, diyorum. Ins memnun kalirsiniz komsulugumuzdan. Duydugum seslerden, kalabaligin icinde bir de erkek cocuk oldugu anlasiliyor. Ona bakayim derken kazayla hanimlari gorurum diye gozlerimi kaldiramiyorum yerden. Cocuk, ablasi olacak kizlardan birine fisildayip:
- Ben sana, bu adamin kendini begenmis bir zuppe oldugunu soylemistim, diyor. Yuzumuze bile bakmiyor.
Hemen arkasindan yasli bir kadin sesi:
- Vah evladim vah, diyor. Ne kadar da mahcupmus zavallicik. Anlasilan kucukken cok dovmusler.
Her evliyanin basina gelen $ikintilar benim de basima geliyor tabi ki. Aceleyle merdivenlerden iniyor ve sokaga atiyorum kendimi. Metodum gayet basit: Yururken sadece yere bakacak ve bana dogru yaklasan kisilerin ayakkabilarindan erkek oldugunu anladigimda, basimi kaldirip rahatca yuruyecegim. Bu buyuk bulusumu uygulamak uzere daha birkac adim attigimda, neye ugradigima sasiriyorum. Moda midir nedir bilmiyorum ama, hanimlarin onunda pantolon var. Altlarinda da aynen benimkiler gibi ucu kut, tabani genis erkek ayakkabisi veya koca koca asker postallari. Anlasilan dikkatli olmaliyim. Basimi hic kaldirmadan giderken, yanimdan gecen kadinlarin seslerini duyuyorum. Bir tanesi arkadasina hitaben:
- Bu adamda bir tuhaflik var ayol, diyor. Bosuna dememisler dost basa, dusman ayaga bakar diye.
Diger kadin, daha farkli goruste. Benden uzaklasip duvar dibine kacarken:
- Benim de gozum tutmadi kardes, diyor. Belli ki capkinin teki. Yere bakan, yurek yakan cinsindendir mutlaka. Ben, yine evliya sabriyla ve ayni sekilde yururken, birden ne oldugumu anlayamadan kendimden geciyor ve ilac kokulu bir yerde gozlerimi aciyorum. Yattigim yerin etrafinda, beyaz elbiseli genc kizlar dolaniyor. Verdigim soz geregi hemen gozlerimi kapatarak nerede oldugumu kestirmeye calisirken, hastanede bulundugumu anliyor ve basucumdaki hemsirelerin konusmalarina kulak veriyorum. Kizlardan biri, gozlerimin kapandigini farkedince:
- Yine kendinden gecti zavalli, diyor. Bu ucuncu bayilisi. Onundeki elektrik diregini gormemis.
Hemsirelerin yaninda bir de erkek hasta bakici olmali. Sinir sinir gulup:
- Biraz onceki elektrik kesintisi, demek ki bu yuzdenmis, diyor. Adamin kafasindaki sislige bakilirsa, Allah bilir devirmistir diregi. Ayaga bir kalkabilsem, ben neyi devirecegimi cok iyi biliyorum ama ne mumkun. Basim donme dolap gibi donuyor, beynim feci zonkluyor.
Biraz sonra erkek doktor geliyor yanima. Ve beni gorur gormez:
- Gecmis olsun Cuneyd abi, diyor. Cok fena carptigin icin sag gozunu bandajladik. Bir muddet tek gozle idare et. Neyse, zor da olsa biraz sonra cikiyorum oradan. Ama artik akillandigim icin yere falan bakmak yok. Yeni metoduma gore saglam kalan gozumle yol kenarindaki apartmanlarin ust katlarina bakacak ve karsimdan gelen insanlari siluet(goruntu) olarak farkedip yolumu bulacagim. Planimin oldukca basarili oldugunu dusunurken, seslerinden anladigim kadariyla manavdan alisveris yapan bir kadin, yanindaki arkadasina beni gosterip:
- Su terbiyesize bak, diyor. Tek gozlu olduguna aldirmadan balkondaki kizlari seyrediyor. Obur gozun de kor olsun ins. Can $ikintisindan sicak sular bosaliyor tepemden. Ne kadar masum oldugumu nerden bilsin zavalli. Ben, soylenenlere sabretmeye calisarak yine ust katlara bakarken, sanki o yukseklerden dusuyormus gibi bir halle tekrar geciyorum kendimden.
Anlasilan yine hastanedeyim. Biraz onceki hemsirelerden biri:
- Hayret ya! diyor. Bu yine ayni adam. Kanalizasyon cukuruna dusmus bu sefer.
Bir anda anliyorum basima gelen felaketi. Ustum basim copluklerden beter kokuyor. Butun kemiklerimle birlikte saglam zannettigim gozum de sizliyor. Hastaneden bir an once kacabilmek ve eve donup temizlenebilmek icin saga sola bakinirken, bir turlu goremiyorum etrafimi. Yine ayni doktor:
- Bosuna ugrasma abi, diyor. Morardigi icin obur gozunu de bandajladik. Bir haftacik sabretmen gerekiyor. Ben, bu sure icinde ne yapacagimi dusunurken, daha onceki hasta bakici, hemsirelere laf atarak:
- Cuneyd abi size fena tutuldu, diyor. Baksaniza saatte bir ugruyor. Bu adama sinirimden atesler basiyor yuzumu. Iyilesir iyilesmez hastaneye ucuncu kez ugrayip onun gozlerini de benimkine benzetecegim kesin. Her neyse, beni bir ambulansa bindirip eve gonderdiklerinde alt kattaki komsularimiza rastliyorum yine. Sanki beni bekliyorlar kapida. Hanim ve kizlari, Gecmis olsun dileklerini ayri ayri iletirken, cocuklari olacak o haylaz velet, yine haince fisildiyor ablasinin kulagina: Bizim zuppe cezasini bulmus diyerek. Komsularimizin yardimiyla merdiveni cikip iceri girerken, kendi kendime verdigim sozu bir hafta boyunca ek$iksiz olarak tutacagim icin yine de seviniyor ve Evliya sozu, iste boyle olur diye kasiliyorum. Gozlerim acildiginda, ne yapacagimi simdilik bilmiyorum. Ama bir haftalik da olsa evliyalik guzel bir sey, degil mi?
Cuneyt Suavi
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder