5 Mayıs 2016 Perşembe

Rıfat Serdaroğlu: KÜLLİYEN YANLIŞ YA DECCAL

 


Rıfat Serdaroğlu: KÜLLİYEN YANLIŞ YA DECCAL



İşi gücü bıraktık, Badem denen "Arıza" ların yalanlarını yanlışlarını düzeltmekle uğraşıyoruz.

Teknik servis gibi olduğumuzu söylemiştik ya, tüm arızalar bizi buluyor!

*

Bu uğraşın zaman ve emek kaybı olduğunu biliyoruz ama biz düzeltmezsek o yanlış olduğu gibi kalacak.

*

Kışlanın birinin bahçesindeki banklardan biri boyanmış.

Bölük Komutanı bir tahtaya "Buraya oturmak yasaktır" yazdırıp bank'ın önüne diktirmiş ve başına da bir nöbetçi koymuş.

Ertesi gün rahatsızlanıp hastaneye yatan Bölük Komutanının tayini de çıkınca görev yerine gitmiş.

Gitmesine gitmiş ama kimsenin aklına "buraya niçin oturulmuyor" diye sorgulamak gelmediği için yıllarca o yazı kalmış ve yıllarca o bank'a kimse oturmamış!

Taa ki akıllı biri, neden diye soruncaya kadar!

İşte biz bu görevi yapıyoruz!

*

İsmail Kahraman adlı Deccal (Fitneci-fesatçı-karıştırıcı) TBMM' nin resmi yazışmalarında, TBMM yerleşkesinin "Külliye" olarak kullanılması emrini verdi!

*

Deccal İsmail, önce "Lâiklik Anayasadan çıkarılsın" dedi, yetinmedi "Dindar Anayasa" isterim diye tutturdu, en sonunda da TBMM için "Külliye" kelimesini kullanmaya başladı.

Bunun bir adım sonrası TBMM'ye girmek için sarık-sakal ve şalvarı şart koşmak olacak gibi…

*

Türk Dil Kurumuna göre külliye "Bir Caminin çevresinde Cami ile birlikte kurulmuş medrese-imaret-sebil-kitaplık-hamam-şifahane gibi yapıların tümü" demektir!

TBMM de;

Cami var, kitaplık var, şifahane yerine geçecek doktor ve ambulans var, imaret yerine geçecek çok ucuz lokantalar var, sebil var!

TBMM'ye Külliye diyebilmek için geriye medrese ve hamam kaldı!

Hamam kolay!

Her tarafı mermerden yapılmış bir hamam yapılır ve yönetimi Ensar Vakfına verildi mi, orası tıkır-tıkır çalışır.

Bir defa giren tekrar gelir!

*

Medreseyi kime emanet edeceğiz.

Medreseyi emanet edeceğimiz kişi, namuslu-dürüst- bilgili olmalı.

Helal nedir, haram nedir bilmeli.

Çalmamalı, yalan söylememeli, kul hakkı yememeli.

İhanet içinde olmamalı.

Zarif ve kibar bir üslup kullanmalı.

Var mı böyle biri?

Böyle birini Bademlerin içinde bulmak o kadar zor ki!

Ben aradım, aradım bulamadım!

Bu yüzden henüz medrese kurulamaz, kurulamadığı için de TBMM'ye külliye denemez!

*

Hep merak etmişimdir.

Bademler, niçin yeminlerini tutmazlar?

Mademki tutmayacaklar niye yemin ederler?

Cumhuriyetten-Demokrasiden-Basın özgürlüğünden-Lâiklikten ne isterler?

Bunlar sayesinde iktidara gelirler, gelir gelmez bunları yıkmaya çalışırlar!

Yanıtını bulamayınca Halk Filozofu Bergamus'a sordum.

Verdiği yanıtı yazıyorum.

Söyledikleri biraz kaba ama laf da, suç da nasılsa onun…

*

Dinleyelim Bergamus'u;

"Bak dostum;

Kötü kadının biri sözümona tövbe etmiş!

Fakat tövbesinin üzerinden daha bir hafta geçmeden tekrar kırıştırmaya başlamış!

Mahallenin yaşlıları uyarmışlar ama kadın bildiğini okumaya devam etmiş.

Olay birkaç kez daha yaşanınca, yaşlılar oturup şu karara varmışlar;

O.rospu g.tü don tutmaz!

Bademler de aynen yukarıdaki olaydaki gibidirler.

Bunlara Cumhuriyeti-Demokrasiyi-Basın Özgürlüğünü-Lâikliği hap yapıp içirsen, ampul haline getirip enjekte etsen yine durmaz.

Bademler, Demokratik rejim- Cumhuriyet-Özgürlük-Lâiklik-Aydınlık ta yaşayamazlar.

Işık, aydınlık, şeffaflık bu sepetleri öldürür.

Karanlıklar, kötülükler, yıkım, ölüm bunların mayalarında vardır.

Bırakın oldukları yerde kalsınlar…"

*

Halkın Filozofu Bergamus böyle diyor!

Bizde, "Cumhuriyeti kuranlar dinsizdir" diyen İsmail Kahraman'a diyoruz ki;

Dediklerin külliyen yanlış be Deccal İsmail!

Külliyen, külliyen başına yıkılsın!


a45UyF587661-160505114537 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2016/05/05  12:00 1  39  1923atamizindeyiz@googlegroups.com


 



--

Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo.
* * *
Vicdanim bana diger insanlarin soyleyeceklerinden daha cok sey ifade eder.

Latin Atasozu - (Cicero)

Bu ulkedeki yabanci askerler, Teskilat-i Milliye den bin kere daha iyidir.

Yazar ve Nazir Ali Kemal - 23.04.1920

Babalar ve Cocuklar

Cocuklarin babalarina karsi duyduklari, saygidir daha cok. Duygu dusunce alisverisleriyle beslenen dostluk onlar arasinda kurulamaz; dunyalari cok ayridir cunku, ustelik dogal odevleri de orseler bu dostluk. Babalar butun gizli dusuncelerini cocuklarina acamazlar, yaki$iksiz bir sirdaslik yaratmamak icin; dostlugun bas gorevlerinden biri olan uyarmalar, akil vermeler de cocuklarin babalarina yapabilecekleri seyler degildir. Kimi uluslarda cocuklarin babalari, kiminde de babalarin cocuklari oldurmeleri adetmis, birbirlerine cikarabildikleri zorluklari onlemek icin, dogal olarak birinin varligi otekinin yikimina bagli oldugu icin. Babalarla cocuklar arasindaki dogal baglari hor goren filozoflar da cikmistir Aristippos bunlardan biridir. Kendisinden cikmis olan cocuklarini nasil olup da sevmedigi soylenince tukurmus Aristippos ve demis ki: Bu tukuruk de benden cikti; bitler, kurtlar da cikiyor benden! Plutarkhos un kardesiyle baristirmak istedigi biri de soyle der: Ayni delikten ciktik diye kardesimin buyuk onemi olamaz benim icin... Babayla ogul apayri mizaclarda olabilirler, kardesler de oyle. Oglum olur, akrabam olur, ama belali, kotu, budala herifin biri de olabilir. Hem sonra, yasalarin ve dogal zorunlulugun bize buyurdugu dostluklarda secme ve isteme ozgurlugumuz azaliyor. Oysa bu ozgurluk sevgi ve dostluk kadar bizim diyebilecegimiz baska hicbir sey yaratamaz. Her inanc kendini can pahasina benimsetecek kadar guclu olabiliyor.

Michel de Montaigne : Denemeler


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder