25 Mayıs 2016 Çarşamba

Ahmet TAKAN : Türk topraklarına pasaportla giren Başbakan !.

Bakın işte bunlar önemli işler.
Şimdiki devlet ricali, toptan hepsi, hatta meclis üyeleri dahi bu işten dolayı yargılanır.
Ülke savaşmadan toprak kaybetmiş, boru değil.
Ki, savaşarak ülkemiz toprak kaybetseydi yine behemal bazı devlet adamlarının ağır hesap vermesi gerekirdi.

Sözlüklere açın bakın vatana ihanet nasıl tanımlanıyor?

Açıkçası adamlar puşt, suçlarını biliyorlar, yasamayı ele geçirdiklerinden kendilerini yargılayacak yasal mevzuatı yok ediyorlar, yargıyı da ele geçirdiklerinden kendilerini yargılaması muhtemel yargıçlar hazırlamaya gayret ediyorlar, ayrıca devletin denetleme durumlarını da ele geçirdiklerinden suç delillerini de sistematik olarak yok ediyorlar.

Siz bakmayın bu tayfanın kendilerini yargılayacak ceza mevzuatını ortadan kaldırmalarına, vatana ihanet zaten olağan üstü mahkemelerde kendi ceza mevzuatıyla, kendi özel yargılama usulüyle yargılanır.
Boşuna ön almak için debelenmenin anlamı yok.

Arzu ederseniz, 2013 yılında yayınlanmış şu makaleyi bir okuyun.

Ayrıca belirteyim ki, suç bir değil zaten, binlerce suç var.
Bunlar için dosya hazırlamak çok kolay hazırlamak olacak.

Saygılar.

Oraj POYRAZ  L2f.

SIJNoA0xfSNxA.


Erol İrdelmen : Vatana ihanetin hukuksal boyutu 28 Mart 2013



vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,

vatan, mızraklı ilmihalse, vatan, polis copuysa,

ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,

vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,

Amerikan donanması topuysa,

vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,

ben vatan hainiyim.

(…)

Ölenler

dövüşerek öldüler;

güneşe gömüldüler.

Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!

Nazım Hikmet Ran



Vatana ihanet, Türk ulusunun varlığına, saygınlığına ve çıkarlarına karşı planlı, dolaylı ve dolaysız eylem, söylem veya uygulamalarda bulunarak ülkenin bütünlük ve güvenliğini tehlikeye atmak olarak tanımlanabilir. Sıradan insanların anlık öfke tepkilerini bu kapsamda değerlendirmek doğru olmaz. Aslolan siyasal temsilcilerin veya iktidara sahip olanların planlanmış tepki ve çıkışlarıdır.

Örneğin, eğer iktidar sahipleri -gaflet, dalalet (sapkınlık) ve ihanet içinde bulunarak- kendi kişisel emellerini yabancı güçlerin siyasal emelleriyle bağdaştırıyor ve onlarla karşılıklı dayanışma içindeyseler, veya, bu konuda ciddi kuşkular varsa o zaman vatana ihanet söz konusu olabilir. Askeri casusluk, ulusal savunmayı zayıflatmak, düşmanla işbirliği, ulusal güvenlik açısından yaşamsal bilgiler veya kozmik askeri sırların uluorta açığa çıkarılması da bu kapsamda değerlendirilebilir.

İlginçtir ki Türk Ceza Yasasında "vatana ihanet" adı altında açıkça tanımlanmış bir suç yoktur. Ne güzel değil mi? Işık sürekli yeşil yanıyor. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler der gibi…

Ancak, 1632 sayılı 22.05.1930 tarihli Askeri Ceza Yasası'nın 54-56 maddeleri Türk Ceza Yasasına göndermelerde bulunarak hem askeri, hem de sivil kişileri kapsayacak şekilde bazı cezalar öngörmüştür. Askeri Ceza Yasasının sivil kişileri kapsaması da ilginç bir olgudur. Söz konusu yasanın 1930 yılında uygulamaya konduğunu ve (maalesef) halen yürürlükte olduğunu belirtelim. Yasanın ilgili maddeleri şöyledir:

VATAN ALEYHİNDEKİ CÜRÜMLER:

Madde 54 - Vatan aleyhinde bir cürüm yapan askeri şahıslar hakkında Türk Ceza Kanununun 125 inciden 145 inci maddeye kadar olan maddeleri hükümleri tatbik olunur.

Madde 55 - (Değişik madde: 21/08/1940 - 3914/1 md.)

(1) Seferberlik'te veyahut Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir harp tehlikesi mevcut olduğunu gösteren fevkalade zamanlarda Türk Ceza Kanununun 129 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı cürümleri işleyenler veya işlemeye teşebbüs edenler (Harp hıyaneti) cürmünden dolayı ölüm cezası ile cezalandırılırlar.

(2) Az vahim hallerde ölüm cezası yerine müebbet veyahut on beş senede n aşağı olmamak üzere hapis cezası verilebilir. Maksat hasıl olursa her halde ölüm cezası verilir.

MİLLİ MÜDAFAAYA HİYANET:

Madde 56 - (Değişik madde: 08/06/1959 - 7331/1 md.)

1) Bu maddede gösterilen fiilleri işleyenler ve bunlara teşebbüs edenler (Milli Müdafaaya hıyanet) cürmünden dolayı aşağıda yazılı cezalarla cezalandırılırlar.

A) Türk Ceza Kanununun 133 üncü maddesinde ve 136 ncı maddesinin siyasi ve askeri casusluğa dair 3 üncü fıkrasında yazılı cürümleri işleyenlere Türk Ceza Kanununa göre ceza verilir. Bu cürümleri seferberlikte veyahut Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir harp tehlikesi mevcut olduğunu gösteren fevkalade zamanlarda işleyenler veya işlemeye teşebbüs edenler, 136 ncı maddenin son fıkrasında suçlunun taksirine müstenit olarak yazılı olan haller hariç olmak üzere, ölüm cezasıyla cezalandırılır.

B) Doğru olması halinde askeri veya siyasi bir sır teşkil edecek olan evrak ve vesaiki ve sair maddeleri Milli Müdafaaya hıyanet maksadıyla sahte olarak vücuda getiren veya bu suretle vücuda getirilmiş olduğunu bildiği halde bunları aynı maksatla bir başkasına bildiren veya tevdi edenler hakkında on beş seneden aşağı olmamak üzere hapis cezası verilir. Fiil seferberlikte veyahut Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir harp tehlikesi mevcut olduğunu gösteren fevkalade zamanlarda işlenmiş ise failleri ölüm cezası ile cezalandırılırlar.

C) (A) ve (B) bentlerinde yazılı cürümlerden birini veya bazılarını işlemek üzere iki veya daha ziyade kimseler aralarında ittifak ederlerse bunlardan her biri sekiz seneden on beş seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiil seferberlikte veyahut Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir harp tehlikesi mevcut olduğunu gösteren fevkalade zamanlarda işlenmiş ise failleri müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.

D) (A) ve (B) bentlerinde yazılı hıyanet cürümlerini işlemeyi bir kimseden talep veya bu cürümleri işlemek için hizmetini arz veyahut böyle bir talebi veya arzı kabul edenler hakkında da bu bentlerde yazılı cezalar aynen verilir. Eğer böyle bir talep veya arz veya kabul yazılı şekilde vuku bulmuşsa, bu yazının fail tarafından mücerret gönderilmiş olmasıyla cürüm tamam olur.

E) (A) ve (B) bentlerinde yazılı cürümlerden birini veya bazılarını işlemek üzere bir teşekkül kuranlar, tanzim ve sevk ve idare edenler üç seneden aşağı olmamak üzere hapis veya böyle bir teşekküle yalnız iştirak edenler bir seneden üç seneye kadar hapis cezasıyla cezalandırılırlar.

Fiil seferberlikte veyahut Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir harp tehlikesi mevcut olduğunu gösteren fevkalade zamanlarda işlenmiş ise teşekkülü kuranlar, tanzim ve sevk ve idare edenler ölüm ve böyle bir teşekküle iştirak edenler müebbet veya on beş seneden aşağı olmamak üzere hapis cezasıyla cezalandırılırlar.

F) C, D, E bentlerinde yazılı hallerde her hangi bir suretle olursa olsun cürmün işlenmesine mani olan suç ortağı cezadan kurtulur.

G) Türk Ceza Kanununun 127 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında yazılı olan milli menfaatler aleyhine yabancıdan menfaat veya vaat kabul eden vatandaşla bu maksatla para veren veya menfaat temin veya vadeden yabancılar bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılırlar.

Fiil seferberlikte veyahut Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir harp tehlikesini mevcut olduğunu gösteren fevkalade zamanlarda işlenmiş ise, failleri ölüm cezasıyla cezalandırılır.

Eğer para veya menfaat, yazılı bir beyan ile talep veya kabul ve taahhüt edilmiş ise, fail tarafından bu beyanın mücerret gönderilmiş olması ile fiil tamam olur.

Bu bentte yazılı cürümler ancak Milli Müdafaa Vekilinin talebi üzerine takip olunur. Talebin geri alınması caizdir.

2) Az vahim hallerde bu maddede yazılı ölüm cezaları yerine müebbet hapis veya on beş seneden aşağı olmamak üzere muvakkat hapis cezası verilir.

*Görüldüğü gibi söz konusu yasanın uygulanması seferberlik, savaş veya Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir savaş tehlikesini kapsayan olağanüstü durumlar için öngörülmüştür. İçinde bulunduğumuz "vaziyet ve manzarai umumiye" yakın bir savaş tehlikesini çağrıştıran olağanüstü bir durum değil midir? Hayır artistik yapma, olağanüstü bir durum yok, diyorsanız, peki o zaman bu Patriotlar ve yabancı askerler niye Güneydoğu Anadolu'ya konuşlandı? sorusuna en azından yanıt verin. Kimi kimden koruyor bunlar? Yoksa bizi bizden korumak için mi geldiler? Yasanın uygulanması için gerekli somut koşullar ve ortam haddinden fazlasıyla mevcut değil midir?*

İyi de, birader çözüm süreci ne olacak o zaman? Dereye su gelene kadar kurbağanın gözü patlarsa ne yapacağız? Akil adamlardan biri ortaya çıkıp da damdan düşercesine "yâ hû, bu yasalar niye uygulanmıyor?" derse ne halt edeceğiz? 1930 yılından kalma eski püskü yasalarla böyle keyif kaçırıcı bir girişime kalkışılmasının ileri demokrasinin barış süreci'ni (!) fevkalade sekteye uğratabileceğini hiç düşünmüyor muyuz? Bu nasıl bir kanundur, bu nasıl bir hukuk anlayışıdır? İmdi, sanırım bu durumda meclise yakışan, Askeri Ceza Yasasının vatana ihanetle ilgili maddelerini ivedilikle iptal ederek yürürlükten kaldırması ve bu tarihsel barış sürecine katkıda bulunmak olacaktır. Benden söylemesi. Sonra demedi demeyin…

http://blog.milliyet.com.tr/vatana-ihanetin-hukuksal-boyutu/Blog/?BlogNo=409237


Ahmet TAKAN : Türk topraklarına pasaportla giren Başbakan !.


24.05.2016 00:00

ahttakan@gmail.com

R. Erdoğan'ın AKP Genel Başkanlığına ve Başbakanlığa atadığı Binali Yıldırım'a bugünlerde Yunanistan basını geniş yer verip büyük ilgi gösteriyor. Nedenini araştırdık. Meğerse, Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olduğu dönemde, 20 Temmuz 2015'de İzmir'deki Koyun adamızı ziyarete gitmiş. "Peki, tuhaflık bunun neresinde?" diyeceksiniz. YENİÇAĞ'ı bugün ilk defa okuyanlar için şöyle izah edebilirim; Koyun adamız Yunanistan'ın işgali altında!.. Binali Yıldırım'ın yükselişini yazan Yunan basını da geçmişte yapılan o ziyareti fotoğraflarla ballandıra ballandıra anlatıyor. Hem de o dönemde Cumhurbaşkanı başdanışmanı olan sıfatını kullanmak yerine "Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı" diyerek.Yunanistan, gümrük ve polis noktalarından Türk pasaportu ile giriş yaptığını belirterek. Yani; haksız işgale resmi tescil yapıyorlar, meşruiyet kazandırmaya çalışıyorlar!.. Haksız da sayılmazlar!.. Dün unvanında Denizcilik Bakanı olan bir Başbakan'ın pasaportunda Türk topraklarına girdiğinde Yunanistan mührünü kabul etmesinin uluslararası camiada nasıl bir belge niteliği kazandığına siz karar verin!..

O turistik(!) ziyarette neler olup bittiğini değerlendirmeleri ile birlikte -uzmanından- eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım'dan aktaralım;

"Binali Yıldırım, 20 Temmuz 2015'de, Türk toprağı olan Koyun Adası'na, adadaki Yunan polisi ve Yunan gümrük kontrol noktalarından geçerek girmiş. Binali Yıldırım'ı Koyun Adası'na götüren ve adanın limanına demirleyen özel yatın taşıdığı Türk bayrağı rulo yapılarak saklanmış. İzmir'in Koyun Adası Yunan işgali altında olduğu için Binali Yıldırım ve tekne mürettebatı, korkudan Türk bayrağını saklamak zorunda kalmışlar.

Polis ve gümrük kontrol noktalarından ancak pasaportla geçiliyor. Yıldırım, Koyun Adasını 3 kez ziyaret etmiş. Bu durumda Yıldırım'ın pasaportunda üçü giriş üçü çıkış olmak üzere toplam 6 adet Koyun Adası/Yunanistan ( OINOUSSES /GR ) damgası var. Gümrük geçişleri sırasında yapılan işlemler hem yazılı hem de görsel olarak kayıt altına alınıyor. Cumhurbaşkanı başdanışmanı sıfatıyla Koyun Adası'na giden Binali Yıldırım, Yunan işgalini zımnen tanımış ve Yunan işgaline hukuken meşruiyet kazandırmıştır.

Binali Yıldırım, Yunan işgali altında olan Koyun Adası'nda Denizcilik Müzesini de ziyaret etmiş.

Yıldırım'ın ziyaretinden bir ay sonra Yunan Savunma Bakanı Kammenos, Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Tellidis ile birlikte İzmir'in Koyun Adasına geldi. Kammenos, Yunan bayrağı altında, Yunan askerleri ile birlikte fotoğraf çektirdi.

İzmir'in Koyun Adası, Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümetleri sayesinde yolgeçen hanına döndü. İpini koparan Yunanlı Bakan ve general/amiraller hiçbir engelle karşılaşmadan Koyun adasına gelip gidiyor."

 Koyun Adası Türk Toprağıdır.

" Balkan Savaşı sırasında Yunanistan tarafından 11 adamız işgal edildi. İşgal edilen adalar arasında Sakız Adası da var. Çeşme Liman Reisi tarafından, 25 Kasım 1912 de İstanbul Hükümeti'ne gönderilen telgrafta, Yunan askerinin sadece Sakız Adası'nı işgal ettiği belirtilmiştir. Balkan Savaşı sırasında ve sonrasında Koyun Adası işgal edilmemiştir.

Lozan Antlaşması'nın 12'nci maddesi ile ismen sayılarak verilen toplam 9 ada arasında Koyun Adası yoktur. Lozan Antlaşmasından sonra düzenlenen bütün resmi kayıtlarda Koyun Adası Türk toprağı olarak gösterilmiştir. Koyun Adası'nın tapusu ve mülkiyeti Türkiye Cumhuriyeti'ne aittir ve ada Türk karasuları içindedir.

Balkan Savaşı sırasında işgal edilemeyen Koyun Adası, Erdoğan-Gül-Davutoğlu üçlüsü ve suç ortakları tarafından alenen Yunanistan'a verilmiş, adaya Yunan bayrağı çekilmiş ve Yunan askerleri yerleştirilmiştir. Suç ortaklarından birisi de AKP Hükümetleri döneminde Denizcilik Bakanlığı yapan Binali Yıldırım'dır.

Topraklarımızın işgal edilmesi nedeniyle, devletin birliği ve tekliği ortadan kalkmış, otorite Yunanistan ile paylaşılarak, Türkiye'nin batısında ikili devlet düzenine geçilmiştir."

"Başsavcılar ne yapıyor?"

" Erdoğan-Gül-Davutoğlu üçlüsü ve suç ortaklarının işledikleri suç, Türk Ceza Kanunu'nun 302. maddesinde tanımlanan vatana ihanet ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinde tanımlanan terör suçu. Ancak bugüne kadar Ankara, İzmir, Aydın ve Muğla Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından suçlular hakkında soruşturma açılmadığı gibi fezleke bile düzenlenmedi.

Davutoğlu Hükümeti döneminde de 17. adanın Yunanistan'a alenen verildiği ortaya çıktığı için Anayasanın 83. maddesine göre ağır cezayı gerektiren suçüstü hali oluşmuştur. Başta Davutoğlu olmak üzere Binali Yıldırım ve diğer hükümet üyelerinin soruşturulmalarının ve Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmalarının önünde hiçbir hukuki ve kanuni engel yoktur. "

"Anayasa Mahkemesi ne yapacak?"

"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 16 ada ve 1 kayalığın Yunanistan'a alenen verilmesi ile ilgili olarak, Erdoğan, Gül, Davutoğlu, Çavuşoğlu, Ala ve diğer sorumlular hakkında TCK 302'den (vatana ihanet) yapılan suç duyurusuna, 6 Mayıs 2015 tarihinde,'Soruşturma ve Kovuşturma Yapılmasına Yer olmadığı Kararı'verdi. Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği'ne yapılan itiraz da reddedildi. Başvuru yolları tüketildiği için konu ile ilgili olarak 17 Mayıs 2016'da Anayasa Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru yapıldı. Bundan sonra sorumluluk Anayasa Mahkemesi'nde.

Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruya ne işlem yapacak? Vatan topraklarında dalgalanan Yunan bayraklarını ve vatan topraklarında elini kolunu sallayarak dolaşan Yunan askerlerini görecek mi?.. Binali Yıldırım'ın bile Türk topraklarına pasaportla girmesine sessiz kalacak mı? Anayasa'nın 3. Maddesinin fiilen değiştirilmesine ve vatanın bölünmesine ne tepki verecek? Hep birlikte göreceğiz."

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/turk-topraklarina-pasaportla-giren-basbakan-38273yy.htm

 
a45UyF587661-160525102729 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2016/05/25  11:00 1  39  1923atamizindeyiz@googlegroups.com


 


Baskasindan ovgu bekleyenler, mutluluklarini baskalarinin eline birakmis zavallilardir.

Gold Smith

MAIDE - 69 Fakat inananlar, Yahudiler, Sabiiler ve Hiristiyanlardan Allah a ve ahiret gunune inanan, iyi isler yapana korku yoktur, onlar uzulmeyeceklerdir. Ayni hukum BAKARA - 62 de de gecmektedir.
***
AL - IMRAN - 85 ise Kim Islamiyetten baska bir din ararsa onunki kabul edilmeyecektir.
O ahirette de kaybedenlerdendir. denilmektedir.

ASK SIIRI (Ustte orijinal altta gunumuz Turkcesiyle)

Kasincigimin oyu kadgurar men
Yavuklumu dusunup dertleniyorum.
kadgurdukca
dertlendikce
kasi kortlem
kasi guzelim
kavisigsayur men
kavusmayi ozluyorum

oz amrakimin oyur men
Kendi sevgilimi dusunurum ben
oyu evirur men odu/.../ cun
dusunurum dusunurum de... [misra silinmis]
oz amrakimin
kendi sevgilimi
opugseyur men
opmek isterim ben

barayin tiser
Kacip gitsem
bac amrakim
guzel sevgilim
baru yime umaz men
gene de gidemem ki ben
bagirsakim
merhametlim!

kireyin tiser
Sokulayim desem (sana)
kicigkiyem
yavrucugum
kiru yime urnaz men
gene de sokulamam ki ben
kin yipar yidligim
misk gibi guzel kokulum!

yaruk tengriler
I$ik Tanrilar
yarlikazunin
sayesinde
yavasim birle
huyu guzelimle
yakisipan ardilmalim
birlesip ayrilmayalim

kuclug pristiler
Kudretli meleklerin
kuc birzunin
kudreti sayesinde
kozi karam birle
kara gozlumle
kulusupen kulusugin oluralim
gulusup oturalim.

Gununuz aydin olsun, Ullu Tengri sizleri gozetsin, korusun.

APRIN COR TIGIN - ESKI BIR UYGUR TURK SAIRI
https://leventerturk1961.wordpress.com/author/leventerturk1961/

Uygur Turklerinin Mani (Maniheizm) dinine mensup olduklari donemlerde yasamis olan Turk sair Aprin Cor Tigin in bilinen en eski Turk siirlerini yazdigi kabul edilmektedir.
Mani dini, aydinlik ile karanligin bitmeyen catismasi uzerine kuruludur.
Aydinlik tarafin bir parcasi karanligin icinde (dunyanin icinde) kalmistir.
Bu dinde Tanrisal oz tasidigi kabul edilen canlara zarar vermek yasaktir.
Aydinlanmaya ise ancak secilmisler denilen ve kendilerini Tengri ye (Burkan a) adayan dinsel kisiler araciligi ile ulasilabilir.
Mani dinindeki Turkler, Buda ya Burkan derlerdi.
Secilmis kisiler, hicbir canliyi incitmezler ve cinsel iliskiye girmezlerdi.
Ihtiyaclari ise dileyen kisiler tarafindan saglanirdi.

Bu dinin etkisinde yazan Aprin Cor Tigin in gunumuze sadece 2 siiri ulasabilmistir.
Siirler Kuzey Dogu Turkistan da Turfan kazilarinda bulunmustur.
Kazilarda bulunan iki siirin ilki dinsel icerikli olup maniye ovgu icermektedir.
Ikincisi ise ask konuludur.
Orijinal Uygur alfabesi ile ilk cevirileri Alman arkeolog Albert Von Le Coq ve Turkolog dilbilimci J.W.Kaup Nabg tarafindan yayinlanmistir.
Turkiye de ise, Resid Rahmeti Arat, Talat Tekin ve Osman Fikri Sertkaya gibi arastirmacilar bu siirler uzerinde incelemede bulunmuslardir.
Yapilan yas analizlerine gore, siirlerin en erken 8.en gec 9. yuzyila ait oldugu tahmin edilmektedir.
Edebiyat acisindan ise, siirlerde ahengi kuvvetlendiren tekrarlara, kafiye olusturacak sekilde hece oyunlarina rastlanmaktadir.

Kaynaklar

Bilinmeyen Turk Tarihi web sitesi
http://www.bilinmeyenturktarihi.com/bilinen-en-eski-turk-sairi-aprin-cor-tigin.html
Eski Turk siirinin kaynaklarina toplu bakis.
Yrd.Doc.Dr. Osman Fikri Sertkaya Turfan Kazilari.
Turk an$iklopedisi, M.E.B devlet kitaplari, Milli Egitim Basimevi, 32 C, Ankara, 1983, ilgili bolum.


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder