30 Eylül 2017 Cumartesi

SONER YALÇIN : 150 YILLIK ZULÜM

 


SONER YALÇIN : 150 YILLIK ZULÜM

27 Şubat 2017



Adı, Mehmet Emin Ali Paşa (1815-1871)…

Toplamda 8 yıl 3 ay sadrazamlık yaptı.

Avrupalı büyükelçilere dayanarak "koltukta kalma" adetini getirenlerdendi.

Batı'ya boyun eğen dış politikası Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi gibi münevverler tarafından eleştirilmeye başlayınca, Mart 1867'de "Ali Kararnamesi"ni çıkardı:

"Devlet, çıkarları gerektiği durumlarda, yürürlükteki basın yasağından bağımsız olarak kovuşturma yapacaktır!"

Amacı muhalifleri hapse atmaktı.

Dokuz Jön Türk, Avrupa'ya kaçmak zorunda kaldı.

O yıllar… Avrupa'nın "fikir başkenti" Paris kaynıyordu.

Halkın yönetime el koyduğu Paris Komünü, 18 Mart 1871'de kuruldu.

Avrupa'daki bu sol hareketler Osmanlı'ya da yansıdı. Örneğin, Ameleperver Cemiyeti 1 Nisan 1871'de kuruldu. Paralarını alamayan tersane işçilerini greve götürdü.

Namık Kemal ve Ahmet Mithat Efendi gibi yazarlar Komün'ü öven makaleler kaleme almaya başladı.

Çok sürmedi… Ölümünden kısa süre önce Sadrazam Mehmet Emin Ali Paşa Temmuz 1871'de bir emirname yayınladı:

"Amelenin; zenginlik ve nimetlerin eşit olarak paylaşılmasını ve hükümeti ortaklaşa idare etmek istemesi gibi zararlı komün fikirleri enternasyonal kaynaklıdır. Komün fikirlerinin devletin arasına sızmaması ve toplumda, ihtilaller- çatışmalar doğurmaması için gerekli önlemlerin alınması hükümetin en hassas görevidir."

İşte…

Ali Paşa Emirnamesi'ne dayanılarak Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi gibi birçok münevver sürgüne gönderildi; gazeteler, tiyatrolar vs kapatıldı.

Bu başlangıçtı…

Ve bu korkuya boyun eğdirmek isteyen kötülük hiç bitmeyecekti…

İLK SOLCULAR YAZDI

Bu uzun girişi yapmanın nedeni şu:

FETÖ tehlikesi konusunda toplumu-devleti ilk uyaran solcular idi.

FETÖ'ye karşı ilk mücadeleyi veren solcular idi.

Keza. FETÖ kumpasları sonucu hapse atılanlar, işsiz bırakılanlar, öldürülenler solcular idi.

Ve… FETÖ 15 Temmuz 20016'da darbe girişiminde bulundu. Masum 248 insanımızı şehit etti.

Ardından… OHAL ilan edildi.

Çıkarılan KHK ile ne yapıldı dersiniz; solcu akademisyenler üniversitelerden atılmaya başlandı!

Hiç şaşırtıcı değil bu; 150 yıldır bu tavır hiç değişmedi.

Örnekleri çok:

İttihatçılar 1913'te darbe yaptı. Türkiye Komünist Parti ilk başkanı olacak Mustafa Suphi gibi aydınları Sinop'a sürgüne gönderildi!

Nakşibendi Şeyh Sait ayaklandı. Takrir-i Sükun Kanunu çıkarıldı. Ve "vatana ihanet" iddiasıyla yargılananlar yine solcular oldu!

Atatürk'ten sonra iktidara "solcu Kemalistler gelmesin" diye devlet içinde kapışma yaşanırken, bundan hiç haberi olmayan Nazım Hikmet ve Kemal Tahir gibi solcular "darbe yapacaklar" kumpasıyla hapse atıldı!

Hitler artığı faşistlerin dünyadan temizlendiği yıllarda bile, Türkiye'deki üniversitelerden Behice Boran, Pertev Naili Boratav, Niyazi Berkes, Mediha Esenel, Muzaffer Şerif gibi solcu akademisyenler kovuldu!

Bu hiç değişmedi…

Solcular hep işten atıldı…

Solcular hep hapse sokuldu…

Yetmedi. Sabahattin Ali gibi solcular hep kör karanlıklarda infaz edildi.

DÜŞMANLIK BİTMEDİ

Hangisini yazayım…

1946'da çok partili siyasal hayata geçildi. Hemen ardından yeni kurulan sol partiler ve sol sendikalar bir gecede kapatıldı; solcular zindanlara atıldı.

1950'de iktidara Demokrat Parti geldi. ABD'den ekonomik yardım alabilmek için, "Türkiye'de komünistler çok güçlü" yalanıyla "büyük tevkifat" yaptı. Şefik Hüsnü, (Atatürk'ün teyzesinin oğlu) Reşat Fuat Baraner, Mihri Belli, Vedat Türkali,Ruhi Su, Ahmed Arif, Enver Gökçe, Attila İlhan gibi solcuları hapse attı.

Bu ülkede; dini politikaya alet etmekten (eski TCK 163) yargılanan ilk politikacı da solcu Dr. Hikmet Kıvılcımlı oldu! Suçu, Eyüp Sultan'dan çkan cami cemaatine sosyalizm ile İslam'ın ortak noktalarını anlatmasıydı!

Yahu!..

Azınlıklara yönelik 6-7 Eylül 1955'teki saldırıların suçunu bile solcuların üzerine yıkmak için Aziz Nesin, Asım Bezirci, Hasan İzzettin Dinamo, Nihat Sargın gibi solcuları cezaevine soktular!

Sadece bunlar mı?

27 Mayıs 1960'ta – "DP'ye yakın öğretim üyelerini kovuyoruz" diye- Sabahattin Eyüboğlu, Yavuz Abadan, Nusret Hızır, Tarık Zafer Tunaya, Halet Çambel, Mina Urgan, Özer Ozankaya, Haldun Taner, Orhan Duru gibi solcuların üniversitelerdeki görevlerine son verdiler!

12 Eylül 1980 darbesi geri kalır mı; hapse attıkları hariç Rona Aybay, Alpaslan Işıklı, Korkut Boratav, Bahri Savcı, Cem Eroğul, İdris Küçükömer, Sencer Divitçioğlu, Bülent Tanör gibi hepsi solcu 38 profesör, 25 doçent, 10 yardımcı doçenti 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu ile üniversiteden attı!

Bu ülkede her fırsatta solcular hedefe kondu. Cesaretlerini aşındırmak için sürekli acı çektirildi.

Provokasyon yapmak için bile hep solcular katledildi.

Zulme hiç doymadılar. Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın intikamı için, "üçe üç" denilerek üç solcu genç darağacına çıkarıldı. Sırf solcu diye 17 yaşındaki çocuğu idam ettiler.

Daha ötesi var mı?..

İşte bugün…

FETÖ-PKK bahanesiyle yine onlarca solcu akademisyen üniversitelerden atılıyor!

Sola, hiçbir şeyi söyletmezler.

Sola, hiçbir şeyi yazdırmazlar.

Sola, hiçbir şey yaptırmazlar.

Sol, ne yapsa suçludur.

Solcu düşmanlığı 150 yıldır hiç bitmedi-tükenmedi bu topraklarda…

Bir de demezler mi:

"Sol niye iktidar olmuyor?"

 
a45UyF587661-170401174451 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/04/02  00:23 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

--

AF AKSAMI
. . . . . .
Af buyruguyla acilmisti hapishane kapisi
Tasiyordu koca burunlar tirasli enseler kara ceneler
Dizleri egri omuzlari carpilmis sirtlar cikik dokuluyordu
Vakitlere kapanmis buyuk karanliklardan
Tasiyordu vay dokuluyordu vay
Yirtik pis bitli cirkin
Sokagi dolduruyordu terli can ugultusu
Geciriyordu avucunu saskinlikla sacindan sacindan
9 yil yatmis
Kolunda anasi kucaginda yavrusu
Doldurmustu kapinin onunu kalabalik
Kimi ta dag koylerinden kosmus
Kimi ta denizlerden
Bir ozlem sarmis bagri olumden yuce
Sevgiyle ariyorlar parcalarini
Heybelerinde ekmek destilerinde su
Bir turlu inanamiyordu sokaklara sokaklara
20 yil yatmis
Gonullere sigmaz olmus kavusmak duygusu
Oyle sarilir ki gecmise
Erir gogsu gogsunde tutuklunun
Pismanlik kavaklar tarlalar davarlar icin
Pismanlik gemilere dugunlere irmaklara
Pismanlik be$iklerden kagnilardan sessiz
Yerce gokce degil insan dolusu
Cilginca kucakliyordu hepimizi hepimizi
5 bucuk yil yatmis
Tasar icerde kalanlarin sorusu
Cubuk demirler arkasindan mavilige
Hem esenlige ermis hem yasli yelcek
Bir yurt turkusu yeniler karanligi
Zaman yegnik degildir yegniktir
Don de gor anani belleyecek
Bos koguslar kurmus pusu
Sonuk gozu aydinlikla buyuyordu buyuyordu
8 yil yatmis
Cikinlarda gecenin binlerce gecenin uyunmamis uykusu
Bir yorgunluk cokunce yurunmus yeryuzunden
Kalabalikta dagilir birer ikiser ozgur
Doguya batiya kuzeye guneye ozgur
Yureklerinde bir cig
Yasamak sevinci vay
Yasamak korkusu
Inmeli yani sicriyordu havaya havaya
17 yil yatmis

Fazil Husnu DAGLARCA

Usame bin Zeyd (Radiyallahu Anh) soyle dedi : Rasulullah ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem ) :
Kiyamet gununde bir kisi getirilir ve cehennemin icine atilir da orada onun barsaklari derhal karnindan disari cikar. Sonra o kisi barsaklari etrafinda degirmen eseginin donusu gibi doner. Bunun uzerine cehennem ahalisi o kisinin basina toplanirlar da :
- Ey filan ! Senin bu halin nedir. Sen bize dunyada iyiligi emreder ve bizleri kotulukten nehyeder degil miydin. derler.
O da :
Evet , ben size iyiligi emrederdim , fakat onu kendim yapmazdim. Yine ben sizleri kotulukten nehyederdim de onu kendim islerdim diye cevap verir. buyurdu.

( Buhari )
Cehennemle ilgili hadis. Sahihmis bilenler denetlesin.

Din%99 u sekerli kurabiye ve%1 i oldurucu arsenik olan fare zehiri gibidir.
Din in%99 u gercekler ve iyi mesajlardir ama geriye kalan%1 sizi oldurebilir.

Anonim.


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






TUĞÇE KAZAZ: ATATÜRK DEĞİLİM Kİ ATATÜRKÇÜ OLAYIM

Ülkemizde fikir önderi, düşünür olma seviyesi derecede olunca halkın da burnu doğal olarak boktan kurtulmuyor.
Abla ben Atatürk değilim ki Atatürkçü olayım demiş.
Bu mantıkla, ben Muhammed değilim ki, Müslüman olayım, ben Lenin değilim ki, komünist olayım ve bunun gibi bir sürü zırva laf etmek mümkün.
Evet, insanın bu mantıkla kendinden başkası olması imkansız.
Peki kardeşim, sen kendine mahsus bir insansın, dinin, ilmin, bilgin, fikrin kendine mahsus.
Bu durumda seni Kazazcı mı diye bileceğiz?
Peki bunun içini neyle dolduracağız?
Biraz Budizm, biraz Ortodoks Hristiyanlık, biraz Müslümanlık, biraz tasavvuf, biraz Erdoğancılık, biraz cihatçılık, biraz NeoOsmanlı, biraz ondan, biraz bundan.
Nedir bu?
Bloody Marry kokteyli mi?

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      


TUĞÇE KAZAZ: ATATÜRK DEĞİLİM Kİ ATATÜRKÇÜ OLAYIM

Eski manken Tuğçe Kazaz "Atatürk değilim ki Atatürkçü olayım" dedi. Daha sonra röportajında sözlerinin kesildiğini öne sürdü.

30 Eylül 2017

Sık sık gündeme gelen ve son olarak "AK Parti'den ufak ufak soğudum" açıklamasıyla olay olan eski manken Tuğçe Kazaz bugün Posta gazetesinden Oya Çınar'ın sorularını yanıtlamıştı.

Tuğçe Kazaz "Kendinizi Atatürkçü olarak tanımlayabilir misiniz" sorusuna "Ben bir 'şeyci' değilim. Atatürk değilim ki Atatürkçü olayım. Atatürk'ün mantığında değilim, fikrinde değilim, donanım ve hissiyatında değilim. Ben ancak Atatürk'ün yaptıklarını takdir edebilir ya da etmeyebilirim. Dolayısıyla bu 'çülük', 'çülük'lerin hepsi bölücülük diye düşünüyorum. Bunlardan uzak durmak lazım" karşılığını vermişti.

Kazaz, tepki çeken sözlerinin ardından, kişisel Instagram hesabından bir açıklama yaptı. Kazaz, Posta gazetesindeki röportajında sözlerinin kesildiğini ifade ederken, kesilen o bölümü Instagram hesabından yayınladı.

İşte Tuğçe Kazaz'ın Instagram hesabından yaptığı o açıklama:

"Türkiye Cumhuriyet'inin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün büstüne zarar vermeye çalışan biri için de 'Allah hepimizi cehaletten korusun' dediniz. Sizce günümüz Türkiye'sinde Atatürk ilke ve inkılaplarının değeri yeterince biliniyor mu?

Bence bilinmiyor. Biz Atatürk'ün fikirlerinden de eylemlerinden de uzaklaştık. Şahsını putlaştırma yönelik bir çabayla menfaatlerimiz için onu bir noktaya taşımaya çalıştık. Buna göre de onu seven ve sevmeyen iki kitle oluştu. Bu iki zihniyetin çatışmasıyla da Atatürk'ün gerçekliği arada sıkıştı ve eridi. Atatürk'ün gerçekliğini her iki tarafın da bu noktada ciddi manada erozyona uğrattığını düşünüyorum. Bu yanlıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün iyice anlaşılabilmesi için o günün şartlarının iyice değerlendirilmesi ve putlaştırmalardan uzaklaşılması gerek. O zaman daha çok sevileceği ve gerçekliğinin erozyona uğramadan ortaya çıkacağı kanaatindeyim. – Kendinizi Atatürkçü olarak tanımlayabilir misiniz?

Ben bir 'şey'ci değilim. Ben Atatürk değilim ki Atatürkçü olayım. Atatürk'ün mantığında değilim, fikrinde değilim, donanım ve hissiyatında değilim. Ben ancak Atatürk'ün yaptıklarını takdir edebilir veya etmeyebilirim. Takdir ettiklerime destek verebilirim, taktir etmediklerime de destek vermem. Dolayısıyla bu 'çülük', 'cülük', bunların hepsi bölücülük. Bunlardan uzak durmak lazım. Benim Atatürk'ün yapmış olduğu birçok şey arasından takdir ettiklerim olduğu gibi sorguladıklarım da var. Ama nihayetinde Atatürk eğer bu ülkeyi inşa etmeseydi bugünlere gelmezdik. Atatürk bu ülkenin bir değeridir. Onun gerçekliğini nefret malzemesine dönüştürmeden o değere sahip çıkmalıyız. Yoksa başkaları bizi çatıştırmak için ona sahip çıkar."

http://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/tugce-kazaz-ataturk-degilim-ki-ataturkcu-olayim-2031763/

 
a45UyF587661-170930222220 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/09/30  22:08 1  39  3-ekim-dernegi@googlegroups.com


 

Bu isyerinde herkes istedigini soyler, ama soylenileni yapar.

Turgut yilma

Risale-i Nur u sadece kuslar degil, gokte ve havada bulunan tum varliklar alkislar

Said-i Nursi
Islam dinine gore basta insan olmak uzere, butun yaratiklar kendi dillerince Tanrinin adini anarlar.

Mustafa Kemal olmasaydi

sen hictin
ya da pictin!

Hac in
boynunda
yatacakti ananla bacin
kim bilir kimin koynunda.

Mustafa Kemal olmasaydi
Incil okuyacaktin lisede,
nikahin kiyilacakti kilisede.

Saygi duymazsan Mustafa Kemal e
nankor kefere,
daha agir sozler isitirsin benden
bir dahaki sefere

Ali Nejat Olcen


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






'KEDİCİKLER' YARGIYI KİLİTLEDİ


Görüyor musunuz, adamlar adli sistem üzerinde nasıl bir endüstri kurmuşlar.
Siz gariban Türkçe konuşabilen Anadolu ve Trakya Türk halkları sizin böyle yetenekleriniz var mı?
Siz adliyeye gittiğinizde masraf etmeden, dötünüzü çizdirmeden kurtarabiliyor musunuz?

İşte size ölçü olsun, Adnan Hoca ve avanesi nasıl insanlar bilin istedim.
Öyle erotik, dini, uhrevi lakırdılar sizi aldatmasın.
Adamlar köpek balığı gibi, timsah gibi.

Doğrusu ben kendimi düzgün adamdan sayarım, karakolun önünden geçmekten bile korkarım.
Bu güne kadar kaç kez adliyelik işim olduysa hep mağdur olarak işim olmuştur.
Onlardan da hakkımı alamadan kös kös geri dönmüşümdür.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      


'KEDİCİKLER' YARGIYI KİLİTLEDİ

30.09.2017

Adnan Oktar'ın 'kecidikler' ve 'aslanlar'ı, sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar eşliğindeki müstehcen görüntülerinin altına hakaret içerikli iletiler yazan yüzlerce kullanıcıyı savcılıklara şikayet ediyor.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu Savcılıkları, Adnan Oktar'ın kecidikleri ve aslanlarının yaptığı yüzlerce suç duyurusuyla boğuşuyor. İddiaya göre, sosyal medyada iletiler eşliğinde müstehcen görüntülerini paylaşan müritler, vatandaşlar tarafından yoğun şekilde eleştiriliyor. Tehdit, küfür ve hakarete varan yorumlar alan müritler zaman zaman bu vatandaşlara yine aynı tarzda yanıt vererek tahrik ediyor.

İş bu noktadan sonra savcılığa taşınıyor. Büyük bir avukatlık şirketiyle anlaşan müritler, deyim yerindeyse dedektif gibi iz sürerek, hakaret içerikli yorum yapan kullanıcıları tek tek araştırıp gerçek kimlik ve adreslerine ulaşıyor. Müritlerin avukatları aracılığıyla yüzlerce sosyal medya kullanıcısı hakkında, "hakaret" ve "tehdit' suçlamasıyla suç duyurusunda bulunmasıyla birlikte, suç işledikleri tespit edilen vatandaşlar hakkında dava açılıyor.

Asıl yargı oyunu ise dava açıldıktan sonra ortaya çıkıyor. Avukatları aracılığıyla Asliye Ceza Mahkemeleri'nde açılan dava dosyalarını titizlikle takip eden müritler, her dava kazandıklarında, bin 500 TL avukatlık ücretini geri almaya hak kazanıyor. Suçlu bulunarak cezalandırılmalarına karar verilen sanıklar, ikinci şoku ise haklarında açılan tazminat davaları ile yaşıyor. Müritler, kazanıp onaylanan davaları bu kez Sulh Hukuk Mahkemeleri'ne taşıyarak, o sosyal medya kullanıcılarına binlerce liralık tazminat davası açıyor.

Adnan Oktar'ın en bilinen müritlerinden Didem Ürer'in bir soruşturma savcısında 166 adet şikayet dosyasının bulunduğu, birçok savcılıkta da benzer nitelikte onlarca müridin yaptığı yüzlerce suç duyurusunun olduğu öğrenildi.

http://www.hurriyet.com.tr/son-dakika-kedicikler-yargiyi-kilitledi-40595359

 
a45UyF587661-170930213925 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/09/30  22:08 1  39  3-ekim-dernegi@googlegroups.com


 
--

Beni taniyan herkesin size soyleyecegi gibi, makbul biri degilim.
Kotu adami sevdim hep, kanunsuzu, hergeleyi.
Iyi isleri olan sinek kaydi trasli, kravatli tiplerden hoslanmam.
Umitsiz adamlari severim, disleri kirik, uslari kirik, yollari kirik adamlari.
Ilgimi cekerler.
Kucuk surpriz ve patlamalarla doludurlar.
Adi kadinlardan da hoslanirim; coraplari sarkmis, makyajlari akmis, sarhos ve kufurbaz kadinlardan.
Azizlerden cok sapkinlar ilgilendiriyor beni.
Serserilerin yaninda rahatimdir, cunku ben de serseriyim.
Kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem, kural sevmem.
Toplumun beni sekillendirmesinden hoslanmam.

Charles Bukowski Sozleri / Heinrich Karl Bukowski / Bilge Sozleri

Sizi bir tek nefisten yaratmis, sonra ondan esini var etmistir; sizin icin hayvanlardan sekiz cift meydana getirmistir. (...)

Zumer-6

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -10-

Simdi cift yarik deneyinin dalgalarla yapilan versiyonuna geldik. Sahilde, bir su dalgasini gozlemlediginizi dusunun, neler gorursunuz? Dalganin belli bir hizi vardir, dalganin tepesinin belli bir yuksekligi bulunur ve dalganin bir seferde katettigi bir mesafe bulunmaktadir. TV ve radyo teknolojilerinde, uzay arastirmalarinda kullanilan elektromanyetik dalgalar da benzer ozellikler tasirlar. Tek fark sudur ki, su dalgasinin kendi seviyesinden asagi dogru bir hareketi yokken elektromanyetik dalganin veya elektrik dalgalarinin arti ve eksi degerler alabilen tepe ve cukur salinimlari bulunur. Buna sinuzoidal dalga salinimi denir.

Ust resimde iki dalganin tepeleri veya cukur dipleri arasindaki mesafe dalga boyu olarak adlandirilir ve lamda ? sembolu ile gosterilir. Dalga yuksekligi dalganin tepeye veya dibe kadar alabildigi maksimum mesafedir. Dalga gucu veya dalga genligi de denir. Dalganin 0 seviyesinden baslayip yeniden ayni seviyeye gelmesi bir tam devirdir ve bunun saniyedeki hizi dalga frekansini verir. Frekans (Hertz) birimi ile ve Hz kisaltmasi ile ifade edilir. Dalga frekansi aslinda gundelik hayattan da asina oldugunuz bir kavramdir. Bir radyo kanali size hangi frekanstan yayin yaptigini soyluyorsa kendi yayininin saniyedeki devir sayisini soyluyor demektir. Dalga frekanslari ELF (Extremely low frequency) seviyesinden baslarlar. Saniyede 3 Hz ile 30 Hz arasinda titresirler. EHF, (Extremely high frequency) seviyesinde frekanslari saniyede 30 Ghz ile 300 Ghz (milyar Hertz) arasinda degisir. Radyo ve TV yayinlarinda duydugunuz VHF (Very high frequency) saniyede 30 Mhz ile 300 Mhz (30 milyon-300 milyon Hertz) ile titresirken, UHF (Ultra high frequency) ise saniyede 300 Mhz - 3 Ghz arasinda titresir. Bunlarin dalga tepeleri arasindaki mesafe de (yani dalga boylari da) degismektedir. VHF dalgalarin dalga boylari 1 m ile 10 m arasinda iken UHF dalgalarin dalga boylari 10 cm ile 100 cm arasinda degisir.

Yuksek frekansli seste dalga tepeleri arasindaki mesafe birbirine yakinken, alcak frekansli seste ise uzaktir. Frekans, dalga analizinde onemli bir kavramdir. Mesela muzikte akort yapmak icin verilen la notasi 440 Hz frekansa sahip bir titresimdir ve ULF (Ultra low frequency) grubuna girer. Insan kulagi ise 20-20,000 Hz araligindaki titresimleri duyabilir.

Birbiri ile karsilasan dalgalar iki tur etki gosterirler. Iki dalganin tepesi veya dibi birbiri ustune biniyorsa daha buyuk bir dalga olusur ve ortaya bir dalga girisimi cikar. Eger birinin dalga tepesi oburunun cukuruna denk geliyorsa bu sefer dalga siddetleri birbirlerini gotururler ve dalga yok olur. Aslinda her sey bu kadar basit degil. Ses dalgalari, elektrik dalgalari ve elektromanyetik dalga kuramlarinda daha pek cok kavram ve faktor bulunmaktadir ve hepsi baslibasina muhendislik alanlaridir. Bu on bilgilerden sonra, cift yarik deneyinin su dalgalari ile gerceklesen versiyonuna gecebiliriz.

Resimde, iki yariktan gecen su dalgalari bir girisim olustururlar ve gozlem ekraninda bir oruntu meydana gelir. Dalgalarin cakistigi noktalarda aydinlik bir bant olusurken cakisma olmayan dalgalar karanlik bir bant olustururlar. Iste Thomas Young un i$ikla yaptigi deneyde de ortaya cikan boyle bir tablodur, bu yuzden isigin da bir dalga gibi hareket ettigi sonucuna ulasilmistir. Fakat bunun matematigi biraz daha degi$iktir.

Yariklardan birini kapayip tekini acik tuttugumuzda farkli dalga tepe boylari elde ederiz. Bu sistemdeki toplam dalga enerjisi, yariklardan tek tek gelen dalgalarin enerjilerinin toplamina esit degildir, bundan daha buyuktur. Bir nolu yariktan gelen dalganin genligine h1 diyelim, iki nolu yariktan gelen ise h2 olsun. Her iki yarik acikken, toplam dalga genligi h1+h2 olacaktir. Simdi dalga enerjisini I ile gosterelim. Birinci yariktan tek basina gelen dalganin enerjisi dalga genliginin dagiliminin karesidir.

I1= h12

Ayni sekilde, ikinci yariktan tek basina gelen dalganin enerjisi de onun genliginin dagiliminin karesi olacaktir.

I2= h22

Toplam dalga enerjisine I12¨ diyelim. Toplam enerjinin hesaplanmasi soyle bir yol izler. I12 enerjisi, I1 ve I2 enerjilerinin toplaminin karesi olacaktir.

I12= (h1+h2)2

Burdan yola cikarak;

I12= (h1+h2)(h1+h2) veya

I12= h12 + h22 + 2h1h2

sekline gelir. Bu ise I1 ve I2 nin toplamindan buyuktur. Yani;

I12 > I1+I2

sonucuna varilir.

Su dalgalari ile yapilan cift yarik deneyinin kabaca sonuclari bunlar. Bu deneyde dikkat edilmesi gereken en onemli nokta sudur. Herhangi bir yarik tek basina acikken elde edilen desen, her iki yarik birlikte acikken elde edilen desenden farklidir. Oysa elektronlar ve fotonlarla (i$ik kuantumlari ile veya i$ik enerji paketcikleriyle) cift yarik deneyi gerceklestirildiginde farkli sonuclara ulasilmistir. Su ana kadar bir kutlesi olan toplarla ve su dalgalari ile cift yarik deneyi gerceklestirildi. Simdi fotonlarin ve elektronlarin dunyasina girelim.

Eger i$ik, kucuk topcuklar gibi parcaciklar halinde gelseydi, ust sol resimdeki gibi bir desen elde edecektik. Yariklardan gecen i$ik, iki ayri bolgede aydinlik bir cizgi olusturacakti. Oysa perdedeki manzara bundan farklidir. I$ik bir koyu bir acik seklinde bant deseni olusturmustur. Bu, tipik bir dalga ozelligidir. Dalgalar birbirleri ile carpisirlarken bazi yerlerde dalga tepeleri cakisir ve dalgalar guclenir, bazi yerlerde ise bir dalganin tepesi ile cukuru cakisir ve dalgalar birbirini yok eder. Bu yuzden ekranda koyu ve acik bantlar olusur. Buraya kadar i$ik dalgalari ile su dalgalari sanki benzer mantikla hareket ederler. Fakat simdi bu mantiktan ayriliyoruz. Peki, i$ik fotonlarini (enerji paketciklerini) bir i$ik kaynagindan birlikte gondermez de tek tek gonderirsek ne olur? Ortaya cikan sonuc cok sasirticidir. Bir tek foton dahi ortaya dalgaciklarin cikardigi girisim oruntusunu cikarmaktadir. Sanki bir tek foton, ayni anda her iki yariktan da geciyor gibidir. Bu nasil olabilir? Fotonlar yerine, cift yarik deneyinde, simdi elektronlari gonderelim.

Fotonlar kutlesiz ve yuksuz iken, elektron belli bir kutleye ve yuke sahiptir.

Bir elektron tabancasi ile, elektronlar birer birer gonderildiginde bile, ortaya bir girisimden kaynaklanan desen cikar. Her elektron iki yariktan ayni anda geciyor ve kendisiyle bir girisim olusturuyor gibidir. Bu sonuctan kacis yoktur. Deney dunyanin her yerinde binlerce defa tekrarlanmis ve ayni sonuc alinmistir. Feynman bu durumu kla$ik yolla aciklanmasi imkansiz, kesinlikle imkansiz bir fenomen olarak dile getirmistir. Farkli bir aciklama olabilir mi? Normalde bir parcacik ya bir yariktan gececektir veya oburunden. Sagduyumuz bunu gerektirir. Madem ki durum kla$ik fizik ile aciklanamiyor, o zaman kla$ik fizigin dusunce biciminden ayrilmamiz gerekmektedir.

Peki ya bir elektronun hareketi kla$ik bir kutle hareketi degil, bir olasilik dalgasi ise o zaman ne olur? Simdi, Schrodinger in Kedisinin Pesinde kitabindan John Gribbin in deney hakkinda yazdiklarini alintiliyorum.

Cift yarik deneyinin i$ikla ve elektronlarla yapildigi durumlari ele alalim. Cift yarik deneyi i$ikla ve elektronlarla pek cok defa ayni sekilde yapilmistir ve tipki dalga orneginde oldugu gibi kirinim oruntuleri elde edilmistir. Elektron deneyleri ise, kristallerdeki atomlardan elektron demetleri sacmak yolu ile gerceklestirilmistir. Oykuyu teknik ayrintilardan aritip basitlestirmek icin, ortaya cikan sonuclari soyle ifade edebilirim. Tipki i$ik gibi elektronlar da kirinim oruntusu gosterirler. Peki ne var bunda? Bu fenomen tipik parcacik/dalga ikiligi degil midir? Fakat artik daha derinlerde yatan sonuclara bakabiliriz. Schrodinger in dalga denklemindeki degisken ? (Psi) fonksiyonunun elektronla bir ilgisi vardir.

(? Psi veya dalga fonksiyonu Schrodinger denklemini saglayan ve parcacigin enerjisi, momentumu gibi bilgileri icinde barindiran bir fonksiyondur ve dalgacik mekanigindeki olasilik hesaplamalarinda kullanilir.)

? bir dalga ise kirinip girisim oruntusu olusturmasina sasmamak gerekir ve ? Psi nin dalganin genligi gibi davrandigini ve ? karesinin siddeti gibi davrandigini gostermek kolay bir asamadir. Elektronla yapilan cift yarik (iki delik de denir) deneyinin kirinim oruntusu bir ? kare oruntusudur.

Gayet mantikli. Tipki su dalgalarinda oldugu gibi genlik kare hesaplamasina gidiliyor.

Demette pek cok elektron varsa bunun basit bir yorumu vardir. ? kare bir elektronun belli bir yerde bulunma olasiligini temsil eder. Binlerce elektron iki delik icinden hizla gecer ve ? dalgasi yorumunu kullanarak istatistiksel anlamda nerde bulunacaklari tahmin edilebilir. Fakat tek tek her bir elektronun basina ne gelir?

Bir dalganin -mesela su dalgasi- perdedeki iki delikten de gecebilecegini kolayca anlayabiliriz. Dalga, yayilan bir seydir. Fakat bir elektron, dalga gibi ozelliklerle bagdastirilabilse bile hala bir parcacik gibi gorunmektedir. Her bir elektronun ya bir delikten ya da otekinden gecmek zorunda olduguna inanmak gayet dogaldir. (...) Fakat elektron tabancamizi her seferinde tek bir elektron gecirecek sekilde yavaslatsak bile yine bir dalga oruntusu elde ederiz. Normalde, bir elektron sadece bir delikten gecer ve dedektorumuze ulasir, diye tahmin ederiz; sonra bir elektron daha birakilir ve boyle devam eder. Gercekten de elektronlar ve fotonlarla ayni deneyi bin farkli laboratuvarda gerceklestirsek ve her deneyde sadece tek bir parcacik gecirsek ve bin farkli sonucu toplasak yine kirinimi gosteren bir toplam dagilim oruntusu elde ederdik. Sanki bir tek elektroni degil de binlerce elektronu birlikte geciriyormusuz gibi tuhaf bir durum. Tek bir elektron ya da tek bir foton duvardaki deliklerden birine giderken ancak oteki deligin acik olup olmadigini bildigi takdirde uygulanabilir olan istatistik yasalarina uyar. Bu, kuantum dunyasinin merkezindeki gizemdir.

Artik kuantumun garipliklerine girdik. Bir elektron, diger deligin acik olup olmadigini nasil bilebilir ? Ilk ortaya cikan sonuc sudur. Bir elektron, bizim, Newton yasalarina uyan kla$ik dunyamizdaki bir top, misket vs gibi bir parcacik degildir. Kismen su dalgasi gibi davranabilir ama oyle de degildir. Bir elektron, olasilik dalgasi denilen ve kla$ik fizik ile aciklanamayan bir davranis gosterir. Bir hedefe varmak icin, ayni anda, olasi tum yollari kullanir ve bu sekilde, kullanmadigi yollarin bilgisini de tasir. Ama bitmedi, dahasi var. Oyle gorunmekte ki, elektron, gozlenip gozlenmedigini de anlar. Alintiya devam ediyorum.

Elektronu yaniltmak icin hile yapmayi deneyebiliriz. Elektron duzenek icinde yol alirken deliklerden birini cabucak kapatabilir ya da acabiliriz. Ama ise yaramaz! Elektronun gectigi anda perdedeki oruntu hep ayni sekilde cikar. Elektronun hangi delikten gectigini gormek icin caktirmadan gozlemlemeyi deneyebiliriz. Bu deney yapildiginda sonuc daha da acaip olur. Elektronun hangi delikten (veya yariktan) gectigini kaydeden ama arkadaki dedektorun, elektronun perdeye gidisine izin veren bir duzenek hayal edin. O zaman elektronlar normal, akilli uslu her gunki parcaciklar gibi davranirlar. Daima bir delikte ya da otekinde bir elektron goruruz, ama asla ikisini birden degil. Dedektor perdesinde olusan oruntu, sanki mermilerin olusturdugu oruntuyle tipatip aynidir, girisimden eser yoktur. Elektronlar iki deligin birden acik olup olmadigini bilmekle kalmaz, onlari seyredip seyretmedigimizi de bilirler ve hareketlerini de ona gore ayarlarlar. Gozlemcinin (bizim) deneyle etkilesiminde dair bundan daha acik bir ornek yoktur. Etrafa yayilan elektron dalgalarina bakmaya calistigimizda elektron belli bir parcacik haline gelir, fakat biz ona bakmazken hareket seceneklerini acik tutar. Farkli ifade edersek, elektron, bizim olcumumuzden dolayi bir dizi olasilik icinden tek bir gidisati secmeye zorlanmaktadir. Bir delikten gecmesi icin belli bir olasilik vardir ve otekinde gecmesi icin de ayni oranda bir olasilik vardir. Oysa, elektronun yerini tesbit ettigimizde sadece tek bir yerde olabilir ve bu da onun gelecekteki davranisinin olasilik oruntusunu degistirir; cunku artik onun hangi delikten gectigi kesindir. Fakat hic kimse, bakmadigi surece, elektronun hangi delikten gectigini bilmez.

Bunlar cok sasirtici sonuclar. Birkac faktor dikkat cekmekte:

Elektronlar bir olasi yol bilgisine sahiptirler veya oyle gorunmektedir.

Elektronlarin hareketi bir gozlemcinin varligina bagli olarak degisir.

Elektronlar gozlemlenmediginde kimse onlarin tercihlerini onceden bilemez.

Ne oluyor? Oz buyucusu filminde oldugu gibi hokus pokuslarla cevrili bir dunyaya mi giriyoruz? Aslinda su ana kadar anlatilanlar, kuantum fizigindeki garipliklere sadece bir giristir. Zira, cift yarik (veya cift delik) deneyinin sonuclari bizleri farkli dunya yorumlarina goturecek kadar zengindir. 3 nolu maddeye donersem; bir elektron gozlemlenmediginde ne olur? Ortaya sonsuz sayida evrenler mi cikar? Bu mumkun olabilir mi?

Ama neden olmasin? Biz bir evrende, bir gerceklik durumunda yasiyor isek, bizimkinden farkli -veya fiziksel yasalar acisindan farkli olmasa da ayri geleceklerin yasandigi- evrenlerin olmadigini neye dayanarak one surebiliriz? Bizim gercekligimiz, bir baska gercekligin hayali olamaz mi?

Gelecek bolumde cift yarik deneyini Dr Stephen Hawking in nasil yorumladigini anlatacagim. Bu bolumde, bazi yerlerde, konuyu anlatan baska bir web sitesinden alintilar yaptim. Site sahibine haksizlik yapmis olmamak icin kaynagi vermem bir ahlak borcudur.

Kaynak: http://atominsan.net/bilim-ve-yasam/cift-yarik-deneyi.html

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






AHMET İNSEL : TÜRKİYE’DE ‘LAİKLİK’ LAİK MİDİR?

Kabul etmek lazım, Cumhuriyet tarihi boyunca laiklik ilkesi kitapta yazılan şekliyle uygulanmadı.
Diyanet İşleri Başkanlığı çeşitli dinler ve cemaatlerle temas, eşgüdüm başkanlığı olarak değil, daha çok ülkenin çoğunluğunu oluşturan Sünni cemaatleri zapturapt altına almak için kullanıldı.

Sonunda keser döndü, sap döndü, ve hesap döndü.
Cemaatler Başkanlığı el geçirdi.
Artık Diyanet İşleri Başkanlığı Sünni Cemaatleri zapturapt altında tutmuyor tam tersine, Sünni Cemaatler Diyanet İşleri Başkanlığını kontrol altında tutuyor.

Yanlış eskiden de yanlıştı, şimdi daha beter yanlış.
Ve artık bundan dönmek lazım.
Ülke bu haliyle 2050, 2100'lü yıllara kavuşamaz.

Cihatçı, şeriatçı tiplere bakarsanız güç onlarda, rüzgar onlardan yana esiyor, sıra onlarda şimdi.
Madem ki devran döndü, her şey hak ve mübah.
Madem ki, eski döneme eleştirilerini esirgediniz, bundan sonra sonsuza kadar çenenizi kapatmak zorundasınız.
Elbette yok öyle bir şey.

Cumhuriyetin elitleri Laiklik ilkesini, tam anlamıyla, layıkıyla uygulamadıkları ya da uygulayamadıkları için anlamsız ve değersiz değil.
Hala daha ülkenin, milletin, devletin, hatta diğer millet ve devletlerin de birlik ve huzur için başka yol yok.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA        


AHMET İNSEL : TÜRKİYE'DE 'LAİKLİK' LAİK MİDİR?

30 Eylül 2017 Cumartesi

AKP iktidara geldiğinde, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 74 bin personeli vardı. Çoktu. Daha da çoğaldı, 2017'de personel sayısı 117 bin oldu. On beş senede artış yüzde 58. Aynı dönemde Türkiye nüfusu yüzde 22 arttı. DİB'in kadroları, nüfus artışının yaratacağı hizmet artışı ihtiyacının çok üstünde büyüdü. Çünkü AKP iktidarında ve son yıllarda giderek daha fazla, DİB Sünni din hizmeti verme görevinin ötesinde, iktidarın kültür ve eğitim politikasının önde gelen bir aktörü oldu.

Diyanet'in 2017'de 117 bin 378 olan kadro toplamının dağılımı şöyle: İmam hatip 71 bin 362, Kuran kursu öğreticisi 19 bin 721, müezzin 11 bin 908. Geri kalanı teknik personel. AKP iktidara geldiğinde cami sayısı 75 bin 941'di. 2016 sonunda 87 bin 300 oldu. On beş yılda DİB personeli, cami sayısından neredeyse dört kat fazla büyüdü. Buna paralel olarak DİB'in bütçesi, özellikle son yıllarda hızla arttı. 2015'te DİB'in bütçe başlangıç ödeneği 3.5 milyar TL idi. 2017 sonu bütçe gerçekleşme tahmini, 8.1 milyar TL. Son üç yılda Diyanet'in harcamaları yüzde 76 arttı. Enflasyondan arındırılınca, üç yılda gerçek artış yüzde 50!

Bu harcamaların yüzde 90'ını personel giderleri oluşturuyor. Türkiye'de Sünni din hizmetinin bütçe içindeki payını dikkate alırken, buna Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'ne bağlı çalışan personeli de ilave etmek gerekir. Bu sayı 2015'te 56 bin 328'di. İmam hatip okulu açılışı furyası içinde son iki yılda muhtemelen artmıştır. 2016'da Milli Eğitim bütçesi içinde bu genel müdürlüğe 3.6 milyar TL ayrılmıştı.

Türkiye'de devletin yarı resmi dini konumunda olan Sünni İslam eğitim-öğretim ve din hizmetlerinde bugün 180 bine yakın kamu görevlisi çalışıyor. 2016'da devletin doğrudan verdiği din hizmetleri ve din eğitim-öğretimi için kamu bütçesinden 10 milyar TL'den biraz fazla harcandı. Diyanet Vakfı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün toplamda bir milyar lirayı geçen harcamaları buna dahil değil. Laik Cumhuriyete hoş geldiniz!

Gelgelelim, zaten doksan yıldan beri bu "laik" Cumhuriyet yürürlükte değil mi? AKP iktidarı laikliği, din ve devlet işlerinin ayrılması olarak başından beri tasarlamamış olan devlet yapısı içinde, DİB'i sadece kuruluş amacının tersi yönde kullanıyor. Laikliği, devletin dini denetim altında tutması olarak anlayan laikçi anlayışın kurduğu ve geliştirdiği kurumu, AKP iktidarı, yasalarda hiçbir değişiklik yapmadan, dinin topluma yön ve şekil vermesinin aracına dönüştürdü. Bugün hâlâ seküler otoriter Cumhuriyetin savunucuları, Diyanet'in bir merkezi devlet idaresi olmasını eleştirmekten imtina ediyor. Hatta bir kısmı, DİB'in kurum olarak laisizmin özüne uygun olduğunu savunuyor.

Ülkemizde on yıllardır süregiden bir kültür savaşı var. Diyanet, AKP liderinin özel yönlendirmesiyle, şimdi toplumu dindarlaştırma politikasının hücum gücü olarak kullanılıyor. Buna gayet haklı olarak tepki gösterenlerin bir kısmı, Diyanet'in laik bir kurum olduğunu iddia etmekten geri kalmıyor. Din hizmetleri vermekle yükümlü laik bir kurum olabilir mi sorusunu sormaktan kaçınıyorlar. Halbuki laikliği devletin dini denetim altında tutması olarak tanımlayan anlayışın yarattığı bu kurumun, hiçbir kurumsal değişiklik geçirmeden, dindar nesiller yaratılması ve dinin toplumsal yaşamı yönlendirmesi aracına nasıl kolay döndüğü ortada.

Laiklik demokrasinin olmazsa olmaz tamamlayıcısıdır. Kuşkusuz, ama hangi laiklik? Soruyu tersten soralım. Dini denetim altında tutmak için veya tam tersine toplum üzerinde bir dini denetim ve baskı yaratmak için devletin doğrudan din hizmeti vermesi, üstelik bunu çoğunluğun mezhebiyle sınırlı tutması, demokrasiyle bağdaşabilir mi? Otoriter laiklikle otoriter Sünniliğin ortak paydası, demokrat olmamalarıdır. Zaten bu yüzden, Diyanet'in ne kuş ne deve kurumsal yapısı her ikisine uyuyor.



http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/834858/Turkiye_de__laiklik__laik_midir_.html#

 
a45UyF587661-170930215634 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/09/30  22:08 1  39  3-ekim-dernegi@googlegroups.com


 
--

Experto crede
Ehil olana guven
Ayrica bakiniz [degistir]

Latin Atasozu

Hz.Aise radiyallahu anha ya bir zat misafir oldu.
Adam sabahleyin, elbisesini yikamaya basladi.
Hz.Aise ona:
Sana, (meni) bulasan yeri (gorduysen) orasini yikaman kafi idi, goremedigin takdirde etrafini yikardin.
Ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam in elbisesinden (meni bulasigini) ovalamak suretiyle cikardigimi biliyorum.
O, (bir de yikamaksizin) onun icinde namaz kilardi.
Bir diger rivayette soyle gelmistir:
Iyi biliyorum kurumus meni bulasigini Resulullah aleyhissalatu vesselam in camasirindan tirnagimla kaziyarak cikariyordum.

Muslim, Taharet 105, 109, (288, 290).
Hadis No: 3490

Evet Karabekir, Arapoglu nun yavelerini (uydurmalarini) Turk ogullarina ogretmek icin Kuran i Turkce ye tercume ettirecegim ve boylece de okutturacagim, ta ki budalalik edip de aldanmakta devam etmesinler

ATATURK, Kazim Karabekir, Pasalarin Kavgasi


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Zeynep GÜRCANLI : AKP’nin ABD’de işi zor..

 


Zeynep GÜRCANLI : AKP'nin ABD'de işi zor..



21 Ağustos 2017

DAVALAR BİRDİ; İKİ OLDU; ÜÇ OLDU.

ABD'deki Zarrab davasına bir de "Flynn soruşturması" eklendi. Üstüne bir de "koruma davası" geldi.

Zarrab davası malum; AKP hükümetiyle yakın ilişkideki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bile ABD'de süren davası hakkında görüşmeler/açıklamalar yaptığı Reza Zarrab, ABD'de yargılanıyor. Ancak son gelişmeler, davanın Zarrab'ın AKP hükümetindeki münferit isimlerle kalmayacağını, AKP hükümetinin tümüne genişleyeceğini gösteriyor.

Hep söyledik; ABD'deki duruşmada asıl kritik isim, sadece bir işadamı olan Reza Zarrab değil kamu bankasının yönetimine hükümet tarafından atanmış bir bürokrat olan Mehmet Hakan Atilla'dır.

Ve beklenen oldu; Zarrab davasına bakan New York Güney Bölge Federal Savcılığı, Atilla'dan yola çıkıp, işi AKP hükümetine kadar genişletti.

Savcılık tarafından Hakan Atilla'nın kefalet talebinin reddedilmesi için yazılan dilekçede, Atilla'nın "bir kamu bankasında üst düzey bürokrat olarak görev yaptığı" birkaç yerde vurgulandı.

Bu çerçevede Atilla'nın, bankayı kullanarak İran'a yönelik ABD yaptırımlarını delerken de, onu o göreve atayan AKP hükümetinin de "tüm süreçten bilgisi olduğu" iddiası dilekçede yer aldı.

Hatta savcılık bir de isim verdi. O dönemde AKP hükümetinde Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olan Ali Babacan'ın, İran'a yaptırımları delmek için yapılan "altın ticaretinden" haberi olduğunu iddia etti. Kanıt olarak ise Babacan'ın İran'la altın ticareti konusunda TBMM'de yaptığı bir konuşmaya yer verildi.

Ve sonuç: Davaya bakan Hakim Berman savcılığın bu iddialarını ciddi bulmuş olmalı ki, Hakan Atilla hakkındaki kefalet başvurusunu reddetti. Yani Zarrab davasında, AKP açısından işler hiç iyi gitmiyor.

ABD'de doğrudan AKP hükümetini ilgilendiren ikinci adli soruşturma "Flynn dosyası"… Bu dosyada dava henüz açılmadı; soruşturma devam ediyor. Soruşturmayı yapan kişi, bizzat ABD Adalet Bakanı tarafından atanan özel yetkili Savcı Robert Mueller.

Özel Yetkili Savcı, ABD Başkanı Donald Trump ve ekibinin Rusya'yla bağlantılarını araştırırken, Türkiye bağlantısına da denk geldi. Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı atadığı ancak sadece 20 gün kadar görev yaptıktan sonra istifa etmek zorunda kalan Flynn'ın lobi şirketi aracılığıyla yabancı ülkelerle yaptığı işler, Türkiye'ye dayandı.

Flynn'ın lobi şirketini tutan doğrudan Türkiye hükümeti değil… Hollanda'da konuşlu bir şirketin sahibi olan bir Türk işadamı; Ekim Alptekin.

Ancak ilginçtir; Alptekin'in tuttuğu Flynn ile toplantı yapanlar AKP hükümetinden iki bakan.

Wall Street Journal (WSJ) Gazetesi'ne göre iki Türk bakan, Enerji Bakanı Berat Albayrak ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ABD'deki seçimlerden önce Flynn ile bir araya geldi. New York'taki görüşmeye yine Trump'ın ekibinde olan CIA eski Başkanı James Woolsay da katıldı. Ve Woolsay WSJ'ye verdiği mülakatta, iki Türk bakanın o dönemde Trump'ın sağ kolu durumundaki Flynn ile "Fetullah Gülen'i gizli bir operasyonla ABD dışına çıkarma" olasılıklarını görüştüğünü anlattı.

İşte Özel Yetkili Savcı Mueller şimdi bu konuya el attı. Flynn'ın lobi şirketini tutanın görünürde bir Türk şirketi iken "perde arkasında AKP hükümeti olup olmadığını" resmen soruşturmaya başladı.

Kısacası, bu soruşturmada da işler AKP hükümeti açısından iyi gitmiyor.

ABD'de AKP ile ilgili üçüncü dava ise "koruma davası"… Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son Washington ziyaretine korumalarının göstericilere ettiği müdahale nedeniyle açılmıştı dava. İş, Erdoğan'ın bazı korumaları hakkında "ABD topraklarında görüldükleri yerde yakalanmaları" için adli karar çıkarmaya kadar vardı. O kadar ki; hani şu Western filmlerinde hep gördüğümüz "wanted" (aranıyor) afişleri, Erdoğan'ın korumaları için de çıkarıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eylül ayında New York'taki BM Genel Kurul çalışmalarına katılması bekleniyor. Elbette "wanted" durumundaki korumalarını ABD'ye götürmesi beklenmiyor.

ABD'deki tüm bu davalar/soruşturmalar göz önüne alındığında Erdoğan'ın New York heyetine kimleri dahil edeceğini de merak etmeden duramıyor insan…

 
a45UyF587661-170827230937 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/08/28  11:27 2  65  alelma@yahoogroups.com


 
--

Yalan soylemeye kalkanin once kendini inandirmasi gerekir.

GOETHE

Bu evliligi ben istedim bu evlilik icin Muhammed e kizmayin..yazmaktadir.

Ahzab 38
ZEYNEP Muhammedin in oz halasinin, guzelligi ile unlu kizi ve 7.esidir.
Kolesi ve hukuken evlat edindigi Zeyd i, hala kizi Zeynep ile evlendirdi.
Muhammed goruntude boyle bir evlilik yaptirdi diye dedikodularin ardi arkasi kesilmedi.
Azhab suresinde Muhammed peygamber hanimlari dedikodu yapmayin diye vahiy geldi dedi.
Muhammedin in istemesiyle Zeyd, evliligi sona erdirdi.
Bir muddet sonra da Peygamber e, Zeynep ile evlenmesi icin vahiy yoluyla emir geldi.

Ilk sozu kim ne kadar guclu ve bagirarak soylerse, o kazanir .

Joseph GOEBBELS
(Hitler in Propaganda Bakani)


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo