15 Eylül 2017 Cuma

Nilhan Osmanoğlu: Benim ailem benim tarihim - Osmanlı basınından karikatürler: II. Abdülhamit'i nasıl bilirdiniz?

Abla benim ailem, benim tarihim demiş. Ne kadar zarif, ne kadar naif..
Sultanlar silsilesinde doğrular, yanlışlar olabilirmiş. Yanlışlardan bahsetmeyecekmişiz. Ayıp oluyormuş, inciniyormuş. Yazık.
Bunları anlatınca, bunları öğrenen neslin sövmemesine imkan yokmuş. Bu çok doğal ve olası bir durummuş.
O halde ne yapmak lazım?
Osmanlı hanedanının hep şanlı, hep gurur veren işlerini konuşacağız.
Ama utanç veren rezilliklerini ise görmezden geleceğiz.
Abdülhamit mi? O bir kanatsız melek böyle konuşacağız.
Yoksa abla darılır.

Oysa Osmanlı dönemi karikatürler ne de güzel anlatmış.
Ben doğrusu hanedan üyelerinin ruh halini önemserim, kırmak da istemem.
Ben Osmanlı tarihi ile de barışık bir insanım.
Evet, doğrusu ile eğrisi ile bizimdir.
Ama, güzel ablam darılacak diye de kafamı kuma gömemem doğrusu.
Bir de mürteciler, liboşlar kendilerince hoşlarına giden bazı işler bulduğunda Osmanlı hanedanını en problemli üyelerine sahip çıkacak değilim.

Ben doğrusu Abdülhamid'i ya da diğerlerini kişiselleştirmiş değildim.
Nefret falan da etmiyordum.
Geçmişin bir çok aydınlık ya da  karanlık şahsiyetlerinden birisi o kadardı benim için.

Bunları kendilerine bayrak edenler, kişiselleştirmiş olanlar her birine ayrı yarı siyasi imgeler yükleyenler mürteciler, liboş çevrelerdir.

Biz her şeyin farkındayız.
Konuştuğumuz şey aslında Abdülhamit değil.
Ya da Atatürk de değil.

Çoktan ölmüş insanlar üzerinde yaşanan bunca gerilim sebepsiz değil.
Biz gündelik politikadan, siyasetten konuşuyoruz.
Sevr ile Lozan'ı kıyaslıyoruz.
Manda ile tam bağımsızlığı kıyaslıyoruz.
Cumhuriyet ile Monarşiyi, Oligarşiyi, Otokratik rejimlerini konuşuyoruz.
Laiklik ile Sünni Şeriat Rejimini kıyaslıyoruz ve tercih bildiriyoruz.

Genelde, alaylı ile okullu arasındaki geleneksel gerilimi yaşıyoruz.
Cahil ile aydın arasındaki gerilimi yaşıyoruz.
Fukara ile zengin arasındaki gerilimi yaşıyoruz.
Köylü ile kentli arasındaki gerilimi yaşıyoruz.
Son yıllarda varoşlar ile merkezler arasındaki gerilim yoğunlaşmakta.

Ama bütün ikiliklerde alaylıların, cahillerin, fukaranın, köylünün, varoşun, mürtecinin, mandacının, monarşi, oligarşi taraftarının ortak hatlarda cephe tuttuğunu görmek çok kolaydır.

Şaşırtıcı evet, ülkemizde hala monarşistler var.
Gruplarda tartışıyoruz.
Ve abla da neden monarşi yok diye soruyor zaten.
İngiltere de ve diğer Avrupa ülkelerinde var.
Neden Türkiye de yok?
Kaldırıldı da ne oldu diye soruyor?

Ülkemizde sol ideoloji nadiren fukarayı, köylü ve işçiyi yanına çekebilmiştir.
Zaten fukaranın, köylünün, işçinin sağcı olması gibi bir tuhaflığın tek açıklaması aynı kesimlerin ideolojik tercih yapabilecek olgunluk ve eğitim seviyesinde olmamasıyla açıklanabilir.

Her gün neden evet, neden hayır röportajları izliyoruz.
Sokaktaki halkın cevapları genelde şöyle:
Falanca evet diyor ondan evet ya da hayır.
Evet ya da hayır diyenlerin içinde şunlar şunlar var ondan evet ya da hayır.
Evet ya da hayır diyenleri dostları ya da düşmanları şunlar onlar benim de dostum ya da düşmanı ondan evet ya da hayır.

Bir vatandaş çıkıp da yapılacak değişiklikler şu şu nedenlerle demokratik değil, haklı ya da hukuki değil diyemiyor.
Bir vatandaş çıkıp da bu parti ve bu liderlik bu kadar zamandır iktidar şunları şunları şu maliyetle yaptı, bunları yaparken şunları şunları bozdu, kar zarar oranı şu dur diyemiyor.
Sokaklarda dolaşan insan kalabalığının tercihlerini bildirirken asla bir rasyonel bir hesap yapmadığı çok açık.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      



Nilhan Osmanoğlu: Benim ailem benim tarihim

Taksim'de bulunan Atatürk Kitaplığı'nda "Torununun dilinden Kösem Sultan" isimli bir söyleşi düzenlendi. Söyleşide çarpıcı açıklamalarda bulunan 2'inci Abdülhamit Han'ın 5'inci kuşak torunu Nilhan Osmanoğlu, "Sultan Abdülhamit'ten, Sultan Vahdettin'den öyle bir bahsediliyor ki, bu neslin sövmemesine imkan yok zaten. Çok doğal ve olası bir durum, bunları okuyup ta sövmeleri. Ama bu planı yapanlar dışarıdan gülerek izliyorlardır." diye konuştu.

2'inci Abdülhamit Han'ın 5'inci kuşak torunu Nilhan Osmanoğlu, "Torununun dilinden Kösem Sultan" adlı söyleşi programına katıldı. Osmanoğlu, "Ben tarihime ailem gibi bakıyorum. Ailemin doğruları ve yanlışları olabilir ama benim ailem benim tarihim. O yüzden ben onun yanlışlarını öne sürmek yerine, bunları geleceği inşa ederken derslerini alarak inşa ediyorum. Ben bunu açıkça bağırarak, küfür ederek yapmam. Bugüne örnek teşkil edecek doğrular da var. Bunları da görerek geleceği inşa etmek lazım. " dedi.

"SULTAN ABDÜLHAMİT'TEN, SULTAN VAHDETTİN'DEN ÖYLE BİR BAHSEDİLİYOR Kİ..."

Taksim'de bulunan Atatürk Kitaplığı'nda "Torununun dilinden Kösem Sultan" isimli bir söyleşi düzenlendi. Söyleşiye konuşmacı olarak 2'nci Abdülhamit han'ın 5'inci kuşak torunu Nilhan Osmanoğlu katıldı. Osmanoğlu, üyesi olduğu Osmanlı hanedanı ile ilgili katılımcılara açıklamalarda bulundu. Yetişen nesillere sultanların kötü olarak tanıtıldığını ifade eden Osmanoğlu, "Sultan Abdülhamit'ten, Sultan Vahdettin'den öyle bir bahsediliyor ki, bu neslin sövmemesine imkan yok zaten. Çok doğal ve olası bir durum, bunları okuyup ta sövmeleri. Ama bu planı yapanlar dışarıdan gülerek izliyorlardır." diye konuştu.

http://www.milliyet.com.tr/nilhan-osmanoglu-benim-ailem-gundem-2397539/ 


Osmanlı basınından karikatürler: II. Abdülhamit'i nasıl bilirdiniz?

2. Abdülhamit'in 10 Şubat'taki ölüm yıldönümü nedeniyle yapılan anma etkinliklerine soL olarak katkıda bulunmak amacıyla Osmanlı basınında çıkan kimi II. Abdülhamit karikatürlerini paylaşıyoruz.

17/02/2017 Cuma 06:45

"Kırmızı Değirmen Cinayetleri" romanı kari' (okuyucu) veya kahramanlarından Sabık Hünkar (Farsça bir sözcük oyunu var)

Davul, 1909, no.21

Hokkabaz Abdülhamid

Abdul-Hamid en caricature : Intérieurs de Yildiz-Kiosk par Ali Nouri

Tüyleri dökülmüş babahindi (Dökülmüş tüylerin üzerinde jurnal, komisyonlar, istifa, vakıf arazisi vs. yazıyor.)

Davul, 1908, no. 8.




Abdülhamit elinde öldürttüğü Mithat Paşa'nın kellesinin bulunduğu bir kutu taşıyor

Laklak, 1907

Abdülhamit önde gelen adamlarından ve işkenceleriyle meşhur Arap İzzet adıyla bilinen İzzet Holo Paşa'nın elinde bir kukla

Laklak, 1907

"Böyle sersem millet, bir ayağımın altında... Emek ürünü hazineler, diğer ayağımın altında bulundukça şu Avrupa hükümetlerini kukla gibi oynatır eğlenirim"

Beberuhi, 1898, no. 2

"Türk" ayağa kalkar ve Abdülhamit'i ve Avrupa devletlerini tepeler: "Sersem millet ha?!"

Beberuhi, 1898, no. 2

"Eşek sudan geçebilir mi hiç?!" (Suyun üzerinde "hürriyet" yazıyor)

Tokmak, 1901, no. 4


İstibdad ve Hürriyet güreşçileri (Kapının üzerinde Bab-ı Ali, Abdülhamit'in elindeki bayrakta istibdad yazıyor.)

El Üfürük, 1908, no. 2

"Ha... Hacivat ha... Başına vur, başına... Başını ezmeyince olmaz..." (Yılanın üzerinde "İstibdad" yazıyor)

Karagöz, 1908, no.29

"İstibdad hastalığına müptela bir evhamlı bir hasta. Dört arşın astar, 10 kilo toprak etkili ilacıdır"

Geveze, 1908, no.7

Abdülhamit "İkdam" gazetesini kendine siper etmiş ortalığı gözetliyor.

El Üfürük, 1908, no.2

"Beni gericilikle suçluyorlar. Halbuki ben, ihtilali (31 Mart kastediliyor) cumhuriyeti kurmak amacıyla hazırlamıştım."

Kalem, 1909, no.49

-- Aman, Karagöz... O ne kadar mücevher, o ne kadar kıymetdar eşya... -- Gördün mü röntgenin yararını.. Tevekkeli zamanında İstanbul'a sokturmuyordu.. Ah bir kere dimağına tatbik edip de ne var ne yok onları da bir öğrensem..

Karagöz, 1909, no. 100

--Pek de az yüzüm tutmuyor ki... Acaba bundan çok çıkmaz mı dersin.. -- Sağa sağa bırakmadınız ki olsun... Bunu verdiklerine şükret.. (İneğin üzerinde "hazine" yazıyor.)

Karagöz, 1909, no.85

İstibdad dershanesi (Sırada Marie Antoinette, XVIII. Louis, İran'da kısa süre önce devrilen Muhammed Ali Şah oturuyor)

Kalem, 1909, no. 39

http://haber.sol.org.tr/fotogaleri/osmanli-basinindan-karikaturler-ii-abdulhamiti-nasil-bilirdiniz-185953
a45UyF587661-170217142208 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/09/15  12:31 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

--

Qui bene amat, bene castigat
Seven dover. (Tartismali konu: egitimde ceza gerekli midir?)

Latin Atasozu

Istiklal diye bagiranlar kotu niyetlidir.

Yazar Refi Cevat Ulunay - 31.08.1919

Biz Spinoza nin izleyicileri, Tanri yi, butun varolanlarin harika duzeni ve yasaliligi ve insanda ve hayvanda kendini ortaya cikardigi olcue onun ruhu icinde goruruz.

We followers of Spinoza see out God in the wonderful order and lawfulness of all that exists and in its soul as it reveals itself in man and animal.

From a letter to Eduard Busching, Oct.25, 1929, Einstein Archive, reel 33-275, quoted in Jammer, p.51:
(Bu goruslerinden dolayi Einstein in Panteist oldugu sonucu cikarilabilirse de, bir sonraki gorusunde de agnostiklige yakin oldugunu belirttigini gorecegiz)


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder