Demokrasi bunlar için onları iktidar edene kadar.
İnsan hakları bunlar için yalnızca kendi haklarını koruyana kadar.
Bunlar için her şey tek yönlü, tek yanlı.
Menfaatçi, yararcı.
Çünkü bunlar Dar-ül Harpçi.
Bunlar ülke siyasetinde blok oylarıyla etkili olan bir çelik çekirdek blok.
En azından %10-15 oyları var.
Hemen her zaman topluca, örgütlü olarak hareket ediyorlar.
Cemaatler, tarikatlar bunlar için politik anlamda çatı örgüt.
Partiler ve diğer her şey bunlar için iktidara ulaşırken düşürülmesi gereken unsurlar.
Zerre kadar demokrasiye saygıları yok.
İktidarı da cihat yolunda bir aşama olarak kabul ediyorlar.
Bunlar aynı zamanda Dar-ül Harpçi olanlar.
Hani devleti kafir sayanlar.
Bunlar için kafir devlete vergi verilmez, ordusunda asker olunmaz.
AKP öncesi dönemde bunlar devletten yasa dışı olarak vergi kaçırıyordu, askerden kaçmak için yasaları çiğnemekten de geri kalmıyorlardı.
AKP bunlara özel imtiyazı olan vakıflar, dernekler üzerinden vergi kaçırma imkanı getirdi.
AKP bunlar için özellikle paralı askerlik, profesyonel askerlik kavramlarını icat etti.
Bunlar aynı zamanda kendileri dışında toplumun kalanını KAFİR olarak görüyorlar.
Bunlara göre diğerlerinin malını, canını, ve ırzına tecavüz etmek CİHAT hukukunun doğal bir parçası.
Kamu malı yağmalamak ise CİHAT kavramına dini ve ahlaki bir temel getiren TEVBE suresinin doğal bir emri.
Bunlar işte bu yüzden hiçbir vicdani külfet yaşamadan belediyelerde, vakıf ve derneklerde, hükumetin kontrolü altında olan merkezi bütçe ve bütün kaynaklarda yağma yapabiliyorlar.
Dikkat edin AKP'liler için sorun yakalanmak.
Yakalanmadığı sürece bu yağmacı kadro rahat.
Bu kadro aynı zamanda İslamın temel kaynaklarından kendi ahlaksızlıkları için referans topluyorlar.
Misal Tevbe suresinde ortada geçerli bir sebep yokken, Medineliler ile imzalanmış olan Sözleşmenin fesh edilmesini, yani ahidnameden cayılmasını bir emsal olarak kabul ediyorlar.
Kafirler ile yapılmış olan bütün anlaşmalar, sözleşmeler bunlar için geçicidir, değersizdir.
Bu nedenle bunlar yakalanmayacak, suçlanmayacak, cezadan kurtulacaklarını hissettikleri anda sözlerinden cayarlar, yalancı şahitlik yaparlar, iftira ederler, sahte delil üretirler.
Bunlar için en temel ahlak kaideleri bile Allahın emirlerinin yanında ayrıntıdır.
Yasa dışı olmaktan, ahlaksız olmaktan hiç pişman olmazlar, üzülmezler, utanmazlar.
Gerek kendini İslam aleminden sayan ülkeler ve halklar, gerekse dünyanın kalanı böylesi bir insan topluluğu ile barış içinde yaşayamaz.
İslam bu haliyle hem Müslümanların hem de kalan bütün dünyanın yüzleşmek zorundadır..
Medeniyetler savaşı değildir bu.
Bu ahlaksızlığı, kurumsallaştıran, içselleştiren bir din ile çağdaş dünyanın mücadelesidir
Bu mücadele sürekli olarak kendinin yenileyen, ölçülerinin, normlarını ileriye doğru taşıyan çağdaş dünya lehine sonuçlanmadığı takdirde insanlığın dahi sonunu getirebilir.
Dünya İslamiyet ile yamyamlık ile kendini tüketen Paskalya adası yerlilerinin başına geleni küresel ölçekte yaşayacaktır.
L2fSIJNoA0xfSNxA
BERNA LAÇİN: 'KİRAZ PAHALI' DEDİĞİM İÇİN İFADEYE ÇAĞIRDILAR
Sunucu ve oyuncu Berna Laçin, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada "kiraz pahalı" dediği için ifadeye çağırıldığını duyurdu.
Berna Laçin: 'Kiraz pahalı' dediğim için ifadeye çağırdılar
20 Ekim 2021
Muhalif paylaşımları nedeniyle zaman zaman iktidara yakın çevrelerce hedef gösterilen oyuncu Berna Laçin, ifadeye çağırıldığını duyurdu. Laçin, "Beni ifadeye çağırdılar yine, kiraz pahalı dedim diye" dedi.
Laçin Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Orhan Veli'nin bir şiirine de atıfta bulunarak, "Beni ifadeye çağırdılar yine Kiraz pahalı dedim diye; kiraz alınmamış sana ne. Bilinen biri değil isim vermeyeyim de harçlığını alamasın. Kısaca 'pahalı' diyene sopa Orhan Veli ne demiş, 'Bedava yaşıyoruz, bedava; Hava bedava, bulut bedava; kelle fiyatına hürriyet, esirlik bedava" ifadelerini kullandı.
https://www.gunlukbakis.com/berna-lacin-kiraz-pahali-dedigim-icin-ifadeye-cagirdilar/
- - - - - - - - - - - - - - - -
Bana adaletsiz islem yaparsaniz ikinci kitabi da yazarim
~Hanefi AVCI~
- - - - - - - - - - - - - - - -
O geceler,
doğan günler orada,
Kaderlerin en güzelini ördü.
Misakımilli sokağı No.37,
Çocuğum orada dünyayı gördü.
Misakımilli sokağı
Günler geçti, geçti, geçti... der.
34 Fn 346
geceyarıları
tenhadır buraları
ne in ne cin
kırmızı lambası
sanki kan damlası
demiryolu geçidinin
dağılmış su dumanı şimşekli bir karanlığa
yağmurun altında çınar
çınarın altında o karaltı
bırakılmış bir araba
34 FN 346
sağ arka lastiği yırtılmış
camlarında kurşun delikleri
içinde barut kokusu var
hala çalışıyor silecekleri
bir sola bir sağa
bir sola bir sağa
geceyarıları
tenhadır buraları
ne in ne cin
kırmızı lambası
sanki kan damlası
demiryolu geçidinin
şimşekler yaladıkça nikelajını
tırnak uçlarında çıtır çıtır
yoğun bir elektrik sokağa
bu araba mutlaka çalınmıştır
şüpheli ne zaman bulabilecekleri
dışarda unutmuş bir ayağını
bir genç direksiyona yıkılmıştır
kanı sımsıcak damlıyor
dirseklerinden koltuğa
roman çoktan bitmiş
yol bitmiş bitmiş kavga
hala çalışıyor silecekleri
bir sola bir sağa
bir sola bir sağa
bir sola bir sağa
geceyarıları
tenhadır buraları
ne in ne cin
kırmızı lambası
sanki kan damlası
demiryolu geçidinin
~Atilla İlhan~
- - - - - - - - - - - - - - - -
HARBE GIDEN
. . . . . .
Harbe giden sari sacli cocuk
~Orhan Veli KANIK~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Asinus asinorum in sæcula sæculorum
Yuzyillarin gordugu eseklerin en esegi.
~Latin Atasozu~
- - - - - - - - - - - - - - - -
MANSUR YAVAŞ'A CEVAPTIR
- - - - - - - - - - - - - - - -
Birine Yarar Ötekine Zarar
Atinalı Demades, cenaze törenleri için gerekli şeyleri satan bir hemşerisini, bu işten fazla kazanç beklediğini, bu kazancın da ancak birçok insanın ölümünden gelebileceğini ileri sürerek mahkum etmiş. Haklı bir yargı denemez buna; çünkü hiçbir kazanç başkasına zarar vermeden sağlanamaz, öyle olunca da her çeşit kazancı mahkum etmek gerekir. Tüccar, gençliğin sefahata düşmesinden kar sağlar, çiftçi buğdayın pahalanmasından, mimar evlerin yıkılmasından, hukukçu insanların davalı, kavgalı olmasından; din adamlarının şan, onur ve görevleri bile bizim ölümümüze ve kötülüklerimize dayanır. Yunanlı komedya şairi Fhilemon, hiçbir hekim, dostlarının bile sağlığından hoşlanmaz, dermiş, hiçbir asker de yurdundaki barıştan. Daha da kötüsü, herkes içini yoklasa görür ki gizli dileklerimizin birçoğu başkasının zararına doğar ve beslenir. Öyle sanıyorum ki düşündükçe doğanın genel düzeni hiç şaşmıyor böyle olmaktan: Çünkü fizikçilerin dediğine göre, her şeyin doğması, beslenmesi, çoğalması, başka bir şeyin bozulup çürümesi oluyor: Bir varlık biçim ve nitelik değiştirdi mi O anda yok olur biraz önce var olan.
~Michel de Montaigne : Denemeler~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ey peygamber, biz, özellikle sana şunları helal kıldık: mehırlerını vermiş olduğun eşlerini, allah ın sana ganimet olarak verdiklerinden sahibi bulunduğun cariyeyi, amcanın kızlarından, halalarının kızlarından, dayının kızlarından, teyzelerının kızlarından seninle birlikte hicret etmiş olanları;
birde inanan bir kadın eğer kendisini peygambere bağışlar da, peygamber de onunla evlenmek isterse onu, sadece sana, diğer mü mınlere değil.
Onlara eşleri ve carıyelerı hakkında neleri farz kıldığımızı biliyoruz.
Bunlar, sana bir darlık olmaması içindir.
Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
~Ahzab süresi 50 nci ayet~
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder