Hep bir söylem var.
Dinciler söyledi hep.
Masada ve kasada olmak istiyorlarmış.
Bunca zaman masada olmadıkları gibi, kasadan hayli uzak kalmışlar.
Peki bu söylemin dinle ne alakası var?
Tarikat holdingleri, vakıfları, dernekleri, partiler, bir sürü tüzel kişilik var.
Bunların yönetimleri, huzur hakları, bağışları falan var.
Peki bunca dünyevi işin neresinde Allah var?
İman, ibadet, itikak falan bütün bu işlerin neresin?
Dava nedir?
Dava zengin olmak, daha da zengin olmak, toplumu sömürmek, güçlenmek, zayıfları ezmek falan mı?
Peki bu zenginlikler ne için kullanılacak?
İşte 19 senedir tarikatlar hem masada, hem de kasada.
Peki ülkede ne değişti?
Peki İslam yüceldi mi?
Peki bunca iş, tepişme, mücadele neye yaradı?
Yahu bir muhasebe yapın.
Samimiyetle yapın.
Din nedir?
Yapılanlar nedir?
Sonuçları nedir?
Ne ummuştunuz, ne buldunuz?
L2fSIJNoA0xfSNxA
Nuray SANCAR : İKTİDARIN GAYRI RESMİ ORTAKLARI: TARİKATLAR
02 Ocak 2022.
Eylülde kayıt yaptırmak, kalacak yer ayarlamak için üniversitelerinin olduğu şehirlere giden gençler önemi bir sorunla karşılaştılar. Devlet yurtları bu potansiyeli kapsamaktan uzaktı. Enflasyonun tırmanmasıyla birlikte kiralar da almış başını gitmişti. Kampüsteki istikamet tabelası ise tarikat veya vakıf yurtlarına işaret etmekteydi.
Böylece Aladağ yurt yangınında 12 kız çocuğunun ölümü, Ensar Vakfındaki çocuk tecavüzleri, bir başkasında bir erkek çocuğuna defalarca tecavüz edilmesi hadiselerinde olduğu gibi şiddet, istismar, ihmal vesilesiyle gündeme gelen tarikatlar, bu kez de barınma sorununun odağına yerleştiler. Devletin yurt yapmak gibi sosyal bir hizmetten el çektiği her yerde tarikat sermayesi bu işi üstlenmişti. Üstelik birçoğu için yurdun yapılacağı arazi, yerleşeceği bina bizzat devlet veya yerel yönetimler tarafından hibe edilmekteydi. Peki ne karşılığında? Erdoğan'ın istediği gibi Asım Nesli'ni yetiştirmeleri, iktidarın serdengeçtilerini hazırlamaları karşılığında. Bu yüzden milli eğitim bile tarikatların nüfuzuna açılmıştı.
TAKVA İLE PİYASA
1980'li yıllarda şeylerle bir toplantı yaparak onlara serbest piyasaya girmeleri telkininde bulunan, kendisi de bir Nakşibendi olan Özal döneminden başlamak üzere tarikatlar birer ekonomik birim olmaya başladılar. Bazıları büyüdü, holdingleşti.
Devlet/iktidar ile tarikatlar arasındaki ekonomik ilişki tek yönlü değil karşılıklı bir alışveriş, daha çok asalaklık ilişkisidir. İktidar, tarikatları ihalelerde ve hibelerde gözetir, tarikatlar da kayıtsız-vergisiz para aktarımında ve aklanmasında rol oynarlar. Holdingleşen tarikatlar daha çok eğitim, sağlık, nakliye, ticaret, inşaat ve taşımacılık gibi işlerde önemli bir sermaye birikimi sağladılar. Tarikat mensuplarının istihdamları karşılığında tarikata ödedikleri himmet de tarikat sermayesinin önemli birikim kaynakları arasındadır.
AKP iktidarı döneminde eğitim ve sağlık başta olmak üzere hizmet sektörünün, yandaş sermaye palazlandıkça da büyük kamu kuruluşlarının özelleştirilmesinin taşeronluğunda tarikatlarda yetişmiş sermaye grupları önemli bir rol oynadılar. Tarikatların bakanlıkları ve bürokrasiyi parsel parsel paylaşması bu ekonomik ilişkinin siyasi karşılığıdır. Unkapanı'nda devlet mülkünün hibe edildiği Medipol Üniversitesi ve Hastanesi'nin, İskenderpaşa cemaatinden olduğu bilinen sahibinin sağlık bakanı olabildiği bir süreçtir bu.
Bugün birçok tarikat ordu, bürokrasi, yargı, emniyet, üniversite ve yandaş medya gibi iktidar kontrollü alanlarda öbeklenmiştir. Geçtiğimiz yıl içinde, üniformasıyla bir tarikat ayinine katıldığı görüntülenen ordu mensubu, 15 Temmuz darbe girişimine rağmen, istim alan tarikat cüretinin sembolüdür.
TARİKATLAR VE VAKIFLAR DAHA BEYAZ YIKAR
Eğitim Politikası Uzmanı Prof. Dr. Esergül Balcı'nın 2018'de hazırladığı rapora göre Türkiye'de 30 tarikat var; bunlara bağlı yüzlerce kol bulunuyor. Nüfusun 2.6 milyonu bu tarikatlarla ilişkilenmiş durumda. Ancak cemaat/tarikat tipi örgütlenmeler müstakil yapılar değildirler. Bunlar aynı zamanda iktidarın teşvikiyle, hatta kendi eliyle kurduğu vakıflar, cemiyetler, think-tank kuruluşları ve bağlı üniversitelerle iç içedir. Yerel yönetimlerin kaynaklarını sömüren vakıflar belediyelere ait arazilere çökme, iktidar networkü içinde yer alan iş çevrelerinden bürokratlara geçen bağış ve rüşvet trafiğini aklayıp yönetme, bu kesimleri ihale sistemine dahil etme, iş bulma, aracılık yapma gibi faaliyetleriyle komisyon bedellerini servete çeviren kurumlar olarak örgütlendiler. Okullar, yurtlar ve çeşitli tesisler kurarak tekelleşmeye başladılar. Çok sayıda vakfın yönetim kurullarında iktidara yakın, aileden aynı isimlerin bulunması iktidarın buradaki para döngüsünü rastlantıya bırakmak istemediğini de göstermektedir.
ULEMASI, SERDENGEÇTİSİ, SİYASETÇİSİ
İronik olan, tarikatların bizzat Erdoğan tarafından birer sivil toplum örgütü olarak sunulmasıdır. En son, aralık ayında İlim Yayma Cemiyeti 2021 ödül töreninde konuşan Erdoğan "Bugün de cemiyetimiz öğrenci yurtlarıyla eğitim merkezleriyle burslarıyla ödülleriyle yerli ve milli duruşuyla ülkemiz sivil toplum kuruluşları arasında öncü bir role sahip" demiştir.
Ne var ki hem iktidarın ayak işlerini gören hem de onun dayanaklarından biri olan bu kurumlar sivil toplum örgütleri değil resmi yapılanmalardır. Bir kısmının paramiliter bir güç olarak silahlandığı, iç ve dış güvenlik aparatı olarak kullanılmaya hazır bir devşirme güce dönüştüğü bir sır değildir. Bir yüzünde SADAT gerçeğinin diğer yüzünde SETA adındaki think tank kuruluşuyla İbni Haldun Üniversitesi, İlim Yayma Cemiyeti vb. farklı yapıların bulunduğu resim tarikat/cemaat/vakıf ağını gayrı resmi olarak bünyesinde taşıyan oluşumlardır. Buralardaki kadrolaşmalar iktidarla gayet organik ve nepotik ilişkileri içermektedir.
Bugün bu sömürücü tarikatların kapatılmasını talep etmek doğal olarak iktidar mekanizmalarında radikal bir değişiklik yapılmasını istemek anlamına geliyor. Çünkü bu iktidar onlarsız yapamayacak kadar tarikatlara bağımlıdır; bu dini referanslı, devletin merkezine kadar yerleşmiş gerici gövde de onsuz yapamaz. Onun için birbirlerinin şartı haline geldiler. Bu durum barınma kriziyle birlikte iyice alenileşmiştir.
https://www.evrensel.net/haber/451644/iktidarin-gayri-resmi-ortaklari-tarikatlar
- - - - - - - - - - - - - - - -
DEMOKRASİ YARIŞINDA MEDYALAMA...
https://www.youtube.com/watch?v=U16EQgS7rSw
- - - - - - - - - - - - - - - -
Şubat 1955
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.
~Behçet NECATİGİL~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Meşrutiyet için (Meşrutiyet adalet ve şeriattır) diyor. İleride cumhuriyete övecek. Abdulhamid Han hazretleri için (Peygambere uymayıp zulmeden, padişah da olsa hayduttur) diyor.(Divan-ı Harbi-yi Örfî s.15)
~Said Nursi 'den zırvalar.~
- - - - - - - - - - - - - - - -
"Diğer insanlardaki en iyiyi keşfetmeyi araştırdığımızda, bir şekilde kendi içimizdeki en iyiyi ortaya çıkarırız."
~William Arthur Ward~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Aforizmalar
1
yalnızca bir kez naçar kaldım:
'sen kimsin?' diye soranın karşısında.
---
inci
kum tanesinin etrafına
ızdırabın ördüğü mabeddir.
nedir
bedenlerimizi oluşturan özlem
ve nedir
etrafına inşa edilen taneler?
---
bir tür kavuşmadır hatırlayış.
unutuş, bir tür özgürlük.
---
bana
kulak ver
sana ses vereyim.
---
bir çok öğreti pencere camı gibidir.
hakikate oradan bakarız;
ama bizi hakikatten ayırır.
---
kadın
yüzünü tebessümle peçeleyebilir.
---
ağzın yemekle doluyken
nasıl
şarkı söyleyebilirsin?
elin altınla doluyken
nasıl
dua için açabilirsin?
---
bir şeyi elde etmek istiyorsan
onu kendin için isteme
biri hayalinin yarattığı,
diğeri henüz doğmamış olan.
---
iki sevgili
birbirlerinden çok, aralarındakini kucaklar.
---
sırtını güneşe çevirirsen
gölgenden gayrı bir şey göremezsin.
---
beni aldattıklarını anlamadığımı
zannedenlerle dalga geçmek için
insanların beni oyuna getirip aldatmalarından
hoşlanmam biraz tuhaf değil mi?
---
kendini tanıdığın ölçüde
başkalarını yargılayabilirsin.
de bana
hangimiz günahkar,
hangimiz masum?
---
beşeri kanunları yalnızca iki kişi çiğner:
deli ve dâhi.
bu ikisidir
allah'ın kalbine en yakın insan.
---
gözlerindeki öfkeli bakışlarını
dudaklarındaki tebessüm yamasıyla
örtmeye çabalayan kimse
ne kadar da budala
---
kök,
şöhreti küçümseyen çiçektir.
---
hayatın bütün sırlarını çözdüğün vakit
ölümü arzularsın.
çünkü o da
hayatın sırlarından biridir.
---
sen iki kişisin:
biri karanlıkta uyanık,
diğeri aydınlıkta uyuyan.
---
kalplerimizin sırlarını
ancak
kalpleri sırlarla dolu olanlar
kavrar.
---
bugünün en acı hüznü
dünün sevinçlerinin yadedilmesidir.
---
kaplumbağalar
yollar hakkında
tavşanlardan daha bilgilidirler.
----
hiç kuşkusuz
tuzda garip kutsal bir şey var.
hem gözyaşlarımızda var
hem de denizde.
~Khalil Gibran~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ahzab Suresi 53.Ayet:
"Ey iman edenler
1- "Bu ayetler yanlış tercüme edilmiş"
3- "Bu ayetler zaman aşımına uğradı yani bugün geçersiz"
5- "Bu ayetlere iman etmek imkansız ama yine de ben bir müslümanım
1- Diyanet Vakfı Meali'ni, konularında uzman 'İlahiyatçı Heyet' hazırladı. En çok itibar edilen meal. Heyetteki herkesin yanlış tercüme yapması imkansız. Hal böyle iken bu "mazeret" geçersizdir.
2- Kur'an-ı Kerim'i herkesin anlayabileceğine dair ayetler var* ve zaten bu sebeple 'indirilmiş'. Tersi ise adaletsizlik olur çünkü herkesin anlayamayacağı ve yanlış anlaşılmaya müsait bir kutsal kitap göndermek Allah'a yakışmaz. Bir sakınca da şudur; Müslümanlara "siz Kur'an'ı anlamazsınız, sadece biz anlarız" diyen 'ruhban sınıfı' oluşur ki İslam'da ruhbanlık haramdır. Hal böyle iken bu "mazeret" geçersizdir.
3- Kur'an'ın, "kıyamete kadar", 'cihanşümul(evrensel)' yani her zaman ve her yerde hükmünün geçerli olduğuna inanmak farzdır. Hal böyle iken bu "mazeret" geçersizdir.
4- Allah 21. yüzyılın hayat şartlarını ve yaşam biçimini ezelden beri bildiğine göre "Allah'ın bu durumu hesaba katmadığı"nı iddia etmek Allah'a karşı çok büyük bir iftiradır. Hal böyle iken bu "mazeret" geçersizdir.
5- Bu ayetlere iman etmeyenin adı "Müslüman" değil "Kafir"dir.** Hal böyle iken bu "mazeret" geçersizdir.
*Bakınız: Nahl Suresi 89. Ayet, Enam Suresi 38. Ayet, Maide Suresi 15. Ayet, Hac Suresi 16. Ayet.
**Bakınız: Bakara Suresi 85. Ayet ve Maide Suresi 44. Ayet.
- - - - - - - - - - - - - - - -
"Çocuklarımıza hayat hakkında her şeyi öğretmeye çalışırken, çocuklarımız bize hayat hakkında her şeyi öğretir."
~Angela Schwindt~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Soz agizda iken sahibinin esiridir, agizdan ciktiktan sonra sahibi onun esirdir.
~Kutadgu BILIG~
- - - - - - - - - - - - - - - -
"Tüm hayatınızı fırtınayı beklemekle geçirirseniz, hiçbir zaman günışığının tadını çıkaramazsınız."
~Morris West~
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
| Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
| Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
| Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
| Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
| Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
| Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder