30 Mart 2013 Cumartesi

15-Wikileaks : Tayyip Erdoğan’ın İsviçre’de 8 hesabı var

 

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Açıklama: http://www.ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif

 

Din, iman, yalan, dolan, kin, intikam, işbirliği ve ihanet.
Anlaşılan ahlak ve din sadece fakirleri için.

Oraj POYRAZ

Ahlak sadece fakirler için(mi)dir...

Değildir aslında, ama bugün için öyledir. Fakirlik demek, acziyet demektir.
Fakirlik demek, güçsüzlük demektir.
Güçsüzsen, haksızsındır.
Haksızsan ahlaksızsındır..
* * *
Bir somun ekmek çalarsan, ahlaksız ve suçlusundur.
17 milyar Dolar çalarsan sana bişey demezler...
Fakirsen, çalarsan, ahlaksızsındır, seni üzerler.
Zenginsen, çalarsan, seni baş üstünde tutarlar.
* * *

Bankaya bin TL borcun varsa, seni haczederler.
Bankaya 1 trilyon borcun varsa, kaçmayasın diye genel müdürlükte kahve ikram ederler.
Niye?
Kaçmayasın diye...
Tezgahın bozulup bankanın parasının üstüne yatmayasın diye.
* * *
Pekiyi, fakirsen bin TL için seni niye haczederler?
Çünkü sen bu parayı bir şekilde bulursun.
Anan bileziklerini satar, baban evdeki tarihi Kuran-ı Kerim'i...
Sıkıştırıp senden bunu alırlar.
1 trilyon borcu olanı bu sebepten bunaltmazlar.
Çünkü bir kaçarsa, bir daha bulamazlar.
* * *


Ahlak sadece fakirler içindir, bunun için düşkün fakiri kınarlar.
Bunun için, hacizler en son yalılara gider.
Bunun için, son umudu bir dilim ekmek olan fakirin bir dilim ekmeğini gasp ederler.
Bir dilim ekmeği haczedilen, evinden 20 senelik buzdolabı giden baba, kendini ne ahlaklı ne de onurlu hisseder.
Ama 1 trilyon borcu olan zengin, gece klüplerinde 150 dolarlık Havana purosunu keyifle yakmaya devam eder.
* * *

Bunun, için kapıda 700 milyona sarhoş kahrı çeken güvenlik, içeride trilyonluk hortumla keyif çatan zenginden nefret eder.
Gün ağarırken her ikisi de kendi yoluna gider.
Birinin ekmek kavgası, diğerinin kadayıfa kaymak kaygısı...
İkisi de aynı yollardan geçer, ikisi de aynı kanalizasyona işer.
Ama birisinin boynu büküktür gecekondusuna girerken yıkım endişesinden.
Diğeri geçtiği yollarda hortumladığıyla alacağı yeni bir yalı seçer.
* * *

Son demde ikisinin de telefonu alacaklı tarafından aranır.
Gariban, borcu olan üç kuruşun altında ezilirken zengin, borcu için arayan kişiye, rahatsız ettiği için sitem eder.
Ahlaklı olan utanır işte bu yüzden. İşte bu yüzden ahlakı sadece fakirler tanır.

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=8484

Wikileaks : Tayyip Erdoğan'ın İsviçre'de 8 hesabı var

WikiLeaks internet sitesi, ABD'nin karşı çıkmasına rağmen yeni belgeleri Le Monde, El Pais, Der Spiegel, Guardian ve ilk öncü olarak New York Times'da yayınladı.

MUHALEFET SESSİZ

Türkiye'de büyük yankı uyandıran bu açıklamalarla ilgili muhalefetten henüz ses çıkmadı..
AKP'li bakanlar ve Erdoğan hakkında ciddi iddialar muhalefet için argüman olabilecek nitelikte..
Ancak gece geç saatlerden bu yana gündemi meşgul eden iddialarla ilgili ne Chp ne de Mhp'den bir açıklama gelmedi..

Wikileaks'in yayınladığı belgeler arasında Erdoğan'ın İsviçre'de 8 hesabı olduğu iddia edildi.

YOLSUZLUK BELGELERİ

Belgelerin içinde ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman'ın AKP hükümetindeki yolsuzluk iddialarına dair geçtiği gizli belgeler de bulunuyor.
Ankara'dan 30 Aralık 2004 tarihinde geçilen belgenin 21.
maddesinde Erdoğan'ın İsviçre Bankası'nda 8 ayrı hesabı olduğu iddia ediliyor.

CİDDİ YOLSUZLUKLAR VAR

21.maddede şu ifadeler yer alıyor:

"AKP iktidara yolsuzlukların kökünü kazıyacağını söyleyerek geldi.
Halbuki AKP'lilerin bize anlattığına göre, partinin ulusal, bölgesel ve yerel seviyesinde ve bakanların aile üyeleri arasında çıkar çatışmaları ve ciddi yolsuzluklar var.

ERDOĞAN'IN 8 BANKA HESABI

İki ayrı kaynaktan edindiğimiz bilgiye göre, Erdoğan'ın İsviçre bankalarında sekiz ayrı hesabı var.
Erdoğan'ın varlığının oğlunun düğününde gelen hediyeler ve dört çocuğunun okul masraflarını karşılıksız ödeyen Türk işadamından kaynaklandığını söylemesi ise çok yüzeysel"

YOLSUZLUĞA KARIŞAN BAKANLAR

Aynı belgenin 22.maddesinde ise yolsuzluğa en çok karışan bakanların İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen ve AKP eski İstanbul İl Başkanı Mehmet Müezzinoğlu olduğu iddia edildi.

Başbakan Erdoğan, Libya'ya gitmeden önce havaalanında düzenlediği basın toplantısında dün açıklanan Wikileaks belgeleriyle ilgili kısa bir değerlendirme yaptı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, WikiLeaks internet sitesinde açıklanan belgelerle ilgili olarak, "Şu anda WikiLeaks'in eteklerinde neler var, bunları bir döksün görelim.
Ondan sonra da bunların ne kadar ciddi, ne kadar gayri ciddi olduğunu öğreniriz.
Çünkü WikiLeaks'in ciddiyeti şüphelidir.
Bu bakımdan şu anda sadece biz eteklerindeki taşın dökülmesini bekliyoruz.
Ondan sonra da değerlendirmesini yapar, gerekli açıklamaları yaparız"
dedi.

WikiLeaks: ERDOGAN AND AK PARTY AFTER TWO YEARS IN POWER:TRYING TO GET A GRIP ON THEMSELVES, ON TURKEY, ON EUROPE

Biz yazamıyoruz onlar yazıyor Wikileaks iddialarını Türkiye'de sadece 2 gazete yazarken Avrupa basını Recep Tayyip Erdoğan'ı manşetlerine taşıyor.

WikiLeaks belgeleri ile ilgili Türk basını ne kadar ortamı yumuşatmaya çalışırsa çalışsın, Avrupa basını yazmaya devam ediyor.

Üstelik de, "Bunları yazanlar da, yayınlayanlar da alçaktır, namussuzdur" sözlerini hiç de dikkate almadan.

Der Spiegel, Başbakan Tayyip Erdoğan ile ilgili ABD'lilerin değerlendirmelerini ilk yazan olarak tarihteki yerini alırken, İsviçre basını da "tersten çakmaya" devam ediyor.

Basler Zeitung'tan sonra bu kez ülkenin en çok satan gazetesi Blick ve Neue Züricher Zeitung (nzz), Erdoğan'ın İsviçre bankalarındaki hesaplarıyla ilgili iddiaya yer verdi.

Blick, Erdoğan'ın açıklamasını "Ben ve İsviçre'de para mı?
Varsa istifa ederim" başlığıyla verdikten sonra, "kaderin garip bir cilvesi"
ne değindi.

BLICK: MALVARLIĞI BİZE EMANET

Blick, ABD Büyekelçiliği'nin kriptolarında Erdoğan'ın İsviçre'de en az 8 hesabı olduğu iddialarının bulunduğunu belirttikten sonra, şu yorumu yaptı:

"Türk lider için büyük aksilik… Aslında o, geçen yıl Erdo-dev (Erdowahn) unvanını almış ve İsviçre'yi minare yasağı konusunda faşist bir devlet olarak tanımlamıştı.
Şimdi ise malvarlığını İsviçre'ye emanet ettiği ortaya çıkıyor.
Ve bundan da haberi yokmuş?"

Blick devam ediyor:

"Erdoğan'ın çok kızgın olduğu görünüyor.
Kendini öne atıp, mal varlığı ve İsviçre'deki hesaplarla ilgili iddiaların doğru olduğu ispatlanırsa istifa edeceğini söylüyor.
Ama mal varlığının kaynağını da tam olarak açıklayamıyor.
Çocuklarının nasıl olup da yüksek vergiler ödediği sorusu da hala cevap bekliyor…"

BAŞROLDA HEP TÜRKİYE VAR

WikiLeaks'in belgeleriyle ilgili Avrupa basınındaki haberlerin tümü Türkiye ağırlıklı.
Rus Mafyası, Putin, Berlusconu, Ahmedinejad tabii ki var ama onlar başrolde değil…

Başrolde ve manşetlerde yine Türkiye var.

Türk basınının aksine, Avrupa basını "sözünü esirgemiyor" da üstelik.

Her yapılan haberde, ABD kriptolarında Türk hükümet üyeleri ve başbakan Erdoğan için verilen tanımlamalar tekrar tekrar kullanılıyor.

Euronews, "Erdoğan ABD'ye kızgın" başlıklı haberinde, "Türkiye ile ABD ilişkileri açıklanan belgelerden sonra biraz dumanlı.
Başbakan Erdoğan, kendisini İsrail'e kini olan göz yumucu bir İslamist olarak tanıtılmasından rahatsız"
diyor.

Haberde ayrıca İsviçre'deki 8 hesap konusu işleniyor ve Erdoğan'ın buna karşı öfkelendiği vurgulanıyor.

HÜSEYİN ÇELİK TARTIŞMA KONUSU…

Özellikle İsrail nefreti konusu ile ilgili haberler önemini yitirmeye başlamışken, ABD'li diplomatların tespitini doğrularcasına gelen Hüseyin Çelik'in yaptığı açıklama yine gündem oluyor.

Çelik'in, "Bu belgelerin açıklanması en çok hangi ülkenin işine geliyor bakmak lazım.
İsrail çok memnun"
şeklindeki sözleri Avrupa basınında "ironik" bir şekilde yer buluyor.

Almanca yayın yapan İsrailHeute isimli internet sitesi, bu açıklamayı geniş şekilde duyuruyor.

Haberde, "Türkiye suçluyu buldu; İsrail" denirken, ABD dökümanlarında Türkiye için neler yazıldığının bir özeti veriliyor, İsviçre bankalarında hesap olup olmadığı konusunun büyük tartışma yarattığı vurgulanıyor.

İslamcılar'ın sık başurduğu "İsrail'i hedef seçme" yönteminin bu olayda da kullanılması, kafalardaki soru işaretlerini artırıyor ve yargıları pekiştiriyor.

NZZ: İSVİÇRE'DE KARA PARASI VAR

Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları ve İsviçre'deki hesaplar konusu Neue Züricher Zeitung (NZZ) isimli İsviçre gazetesinin de baş konusu.

Gazete, "Türkiye'nin başbakanı ABD eski elçisinin cezalandırılmasını talep ediyor" başlıklı haberinde,"Erdoğan'ın İsviçre'de kara parası var… Bunu ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi belirtiyor.
Erdoğan kızgın" diye yazıyor ardından da, Erdoğan'ın servetini oğlunun düğününde takılan takılarla açıklamaya çalıştığını, kızlarının ise bir işadamı tarafından ABD'de okutulduğu vurgulanıyor.

İletişim çağında, tüm haberler aynı anda her yerde işte böyle yayınlanıyor…

Die Presse isimli gazete, diğer onlarcası gibi konuyu manşetlerine taşıyanlardan…

Erdoğan'ın "İsviçre'de param yok" açıklamasını başlığa taşıyan gazetenin internet sitesinde, ABD'li diplomatların Erdoğan'ın kişisel karakterini olumsuz tasvir ettiği, onu bir maço olarak tanıttığı, otoriter eğilimli ve kendini beğenen biri olduğunu vurguladıklarını belirtiyor.

Die Presse, Erdoğan'ın gelirlerini oğlunun düğünüyle açıklamaya çalışması ve kızlarının ABD'de bir işadamı tarafından okutulması konusunu da haberinde işliyor.

Avrupa'nın yazılı basınının yanı sıra TV'leri de konuyu geniş işleyenlerden.

N-TV'nin dışında, genişçe gelişmeleri aktaranlardan biri Alman Devlet Televizyonu ARD oldu.

ARD: ABD'YE BU KAISER LAZIM

Ana Haber Bülteni Tagesschau'nun internet sitesi, "Washington'un Anadolu'daki bu kaiser'e (Volkstribun) ihtiyacı var" başlığıyla duyurduğu haberinde kızdıracak yorumlar yaptı.

Tagasschau'da, "Wikileaks'taki Erdoğan'la ilgili açıklamalar hoş değil; ABD Elçiliği tarafından göz yumucu bir İslamist olarak tanımlanmış… Washington'un Ankara'ya ihtiyacı var, çünkü onların İran'la bağlantıları kuvvetli"deniliyor.

Ulrich Pick imzalı olan ve ARD-Hörfunk-Studio İstanbul mahreci taşıyan yazı, ABD Elçiliği'nin belgelerinde Erdoğan için ne denilmişse yeniden özetleniyor.

Geniş bir haber analiz yayınlayan Tagesschau, Erdoğan'ın İran'ın dışında Suriye ile ilişkileri geliştirdiğini, İsrail'le ilişkilerin kötüleştiğini, 1 Mart Tezkeresi'nin reddi ile ABD ilişkilerinde sıkıntılar yaşandığı sözde Ermeni soykırımı gibi konularda da sorunların sürdüğünü irdeliyor.

http://www.patronturk.com/wikileaks-tayyip-erdoganin-isvicrede-8-hesabi-var.
http://search.wikileaks.org/gifiles/?q=erdogan+and+account+and+swiss&mfrom=&mto=&title=&notitle=&date=&nofrom=&noto=&count=50&sort=0&file=&docid=

a45UyF587661-201303301101-15
^^^^^ - vvvvv


--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Cicegin dikeni var diye uzunecegine, dikenin cicegi var diye sevin.

Goethe

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk


Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran

"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"

(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE

Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.

15-Bekir Coşkun: Köylüler…

 

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Açıklama: http://www.ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif

 

Şimdi biliyorum, yine bir kalabalık sıçrayacak, hoplayacak.
Vay Bekir Coşkun halka hakaret etti, küçümsedi, tepeden baktı diyecek.
Önünü almak için belirtiyorum.
Bekir Coşkun aynı benim gibi doğru bildiğini, dosdoğru söylemiş.
Kıvırtmadan, dalkavukluk yapmadan.

Ülkemiz halk dediğimiz insanların tercihleriyle şekillendi.
Eskiden bunlar köylüydü, şimdilerde kentlere göç ettiler.
Artık Varoşlarda yaşıyorlar.
Türk olanların sorunu tek, köyden kente göç ettiler, kentli olamadılar.
Kürt olanların sorunu iki tane, bunlar ek olarak bir de etnik allerji geliştirdi.
Şimdi mega, ultra ölçekli köylerde yaşayan köylülükten çıkmış, kentli de olamamış kalabalıklar var.
Bu kitleler çıpalarını yitirmiş durumda, sürükleniyor.
Bütün değerler sistemi yıkılmış.
Etnik ya da dini gerçek üstü fikirler etkisinde.
Sıkıntı burada.

Demokratik nizam içinde bunların oyunu alabilen, bunları kandırabilen iktidar oluyor.
Ticarette de aynı, reklam verenler bunlara yönelik, TV rating kuruluşları bunları ana seyirci kitlesi sayıyor.
Bunlara mal satabilen zengin oluyor.
Bu insanların içine düştükleri ideolojik fırtınalar ülkeye şekil veriyor.
Eskiden gecekondu bölgeleri solcuydu.
Şimdilerde cemaatçi, bazen de bölücü, Kürtçü.
Bu insanların beğenileri, estetik anlayışları, ahlakları ülkenin ana fikrini oluşturuyor.
Ülke bu insanların değer yargıları, estetik anlayışları, ahlakları geliştikçe ilerleyecek, zenginleşecek.
Ya da tam tersine bu insanlar irtica, şeriat gibi fikir kanserlerine yakalandıkça ülke fukaralaşacak, sömürülecek, belki de kan banyosuna girecek.
Bizler kentli olabilmiş, dünya kültürüne entegre olabilmiş olanlar bu kalabalıkların estetik anlayışlarını, ahlaklarını, kültürlerini beğenmiyoruz.
Ancak, bu gidişi değiştirme, iletişim geliştirme, yönlendirme yeteneğimiz de yok.
Çünkü, doğruyu söylemek, sempati ya da empati yaratmıyor, sorunu çözmüyor.
Kandırmak, inandırmak da faydalı değil.

Bu halkın çıpasını yitirdiğini söylüyorum, çünkü bu kitlelerin ahlakları gerçek üstü bir şekilde tek taraflı.
Hani hep tarihten, büyük imparatorluklardan, zenginlikler, ihtişamlar, altın çağlardan bahsederiz ya, işte bu devirlerin hiçbirisinde de olmayan bir aykırılık bu.
Dünya da ve tarihte emsali yok.
  • Benim arsama tecavüz etmeyeceksin, ama ben dilediğim yere gecekondumu yapacağım.
  • Ben çalacağım, ama benim malımı çalamayacaksın.
  • Kimse benim önüme tükürmeyecek, ama ben dilediğim yere tüküreceğim.
  • Kimse benim karıma kızıma yan gözle bakmayacak, ama ben dilediğim kadına taciz, dilediğime tecavüz edeceğim.
  • Ben hileli mal satacağım, ama kimse bana hileli mal kakalamayacak.
  • Vb.
Böyle işte hep tek taraflı.

Aydınlar, zenginler, entellektüeller azınlıkta.
Gerçekten, doğrudan, gelecekten bahsedenler tepki görüyor, aydın halktan kopmuş deniyor, ötekileştiriliyor.
Dalkavukluk yapan, pohpohlayan, kandıran, kestirmeden kazanç, kolaydan zenginleşme önerenler halkçı aydın oluyor, halk onlara kulak veriyor.
Bir kısır döngü var.
Toplum bir çukurun içinde debelenip duruyor.
Fukaralaştıkça canı yanıyor.
Yaşadığımız iç savaşta evlatlarını kaybediyor, canı yanıyor.
Yerli zenginler, küresel zenginler elindekini, tarlasını, arsasını alıyor, canı yanıyor.
Adeta dayak aptalı olmuş durumda.

Sonuçta, ne olursa olsun, birilerinin bu insanlara yanlış yolda olduklarını, tek taraflı bir ahlak sisteminin gerçek olamayacağını, çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamanın mümkün olmadığını, bu şekilde önce onurlarını, sonra hürriyetlerini daha sonra da bağımsızlık ve geleceklerini kaybedeceklerini anlatması gerekli.

İşte Bekir Coşkun bunu yapmış. Doğru bildiğini dosdoğru söylemiş.

Aksi halde, halk dalkavukluğuyla, yalanla, dolanla, gerçeküstü, hayali fikir ve ideallerle bu halk gerçekten de insanlık denilen ailenin en onursuz, en aşağılık, en ezilen üyesi olacak.
İşgaller, etnik arındırma, katliamlar, etnik ve kültürel assimilasyonlarla tarihe karışıp yok olacak.

Oraj POYRAZ



Bekir Coşkun: Köylüler…

30 Mart 2013

Onlar leğene "teşt", çağırırken "heşt" derler…

*

Okula mektep…

Eşeğe merkep…

Dayağa kötek…

*

Kalın, ağır minderleri vardır…

Şakaya "hanek" derler…

Yabancı geldiğinde tavuklarını kesip yedirirler, canlarını verirler ele, misafirin önünde el pençe dururlar…

Sonra birbirlerini vururlar…

*

Yan yana oturup bağırarak konuşurlar…

Ama hiçbir zaman anlaşamazlar…

O zaman kendi tezlerinin doğruluğuna yemin ederler…

Adama "heri"

Kadına "garı"

Her sözün başında "gali" derler…

*

İlim sahibidir hepsi…

Tereyağına patates ezmesi karıştırmayı onlar gerçekleştirdiler…
Arının yerine geçip, şeker şerbetinden bal icat ettiler…

Almanlar bile şaşırdı; pancar su pompasına tekerlek takıp nasıl da düğüne gittiler?

*

Gazete, kitap okumazlar…

Öğretmene "muallim"

Sofuya "âlim" derler…

*

Onlar için ayakkabıların üstünden çok altı önemlidir…

Kapının önüne koyarlar ama, en çok camide çalınır ayakkabılar…

Televizyonun karşısındaki divanda ayaklarını altlarına alıp oturarak, bayılırlar dizi seyretmeye…

Bitince, birbirlerine diziyi anlatma faslı başlar…

*

Ve topluca şehirlere göç ettiler şu son yıllarda…

Birer şemsiye alarak ve kahvehanede ayak ayak üstüne atarak, sınıf atlamak isterler…

Ama atlayamazlar da…

Çoğu benim gibi, içindeki köylüyle kalır baş başa…

*

Kaçak elektrik kullanıp camiye giderler…

Yalanlara inanmış gibi yapmayı, karşılığında avanta almayı severler…

Demokrasinin "D"sini bilmezler…

Ama demokrasi en çok onların yüzünü güldürür…

Makarna, nohut, kömür…

*

Sisteme göre nasılsa son sözü çoğunluk söyler…

Onların dediği olur sonuçta…

Kendine benzeyeni seçer köylüler…

*

Uzağa "deh"

Şaşırınca "peh"

Kandırılınca "teh" derler…

Cumhuriyet

a45UyF587661-201303300947-15
^^^^^ - vvvvv


--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun muzigini curutun.

Konficyus

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk


Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran

"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"

(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE

Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.